Ketencizade Mehmet Rüşdi Efendi

tarafından
84
Ketencizade Mehmet Rüşdi Efendi

erzurum – asri mezarlığı

Ketencizade Mehmet Rüşdi Efendi (1834-1916) Erzurum’da dünyaya gelir. Babası Bekir Efendidir. Ailesi keten bezi ticaretiyle uğraştığından, Ketencizade namıyla tanınır. Döneminin kurra hafızlarındandır Erzurum medreselerinde eğitim görür, icazetini alır ve uzun yıllar Ulu Cami İmam Hatipliğini yapar.

Nakşibendi şeyhi Mevlana Halit Bağdadi’nin Erzurum’daki ilk halifelerinden olan Tortumlu Hacı Feyzullah Efendi’nin mürididir. Şeyhine bağlılık ve hayranlığını aşağıdaki dizelerle dile getirmiştir.

Rüştü Veşta ezelden bu şeyhin hayranıyım.
Miskinim biçareyim amma kulu kurbanıyım.
Kapısında kelbiyim hem bende-i fermanıyım.
Ruyuma bassın gelenler hak ile yeksanıyım.
Bekreyak dilersen sende Feyzullah’tan
Gel talep kıl kutb-i şeyh Feyzullah’tan.

Ketencizade Mehmet Rüşdi Efendi Hac için Hicaz’a, oradan da İstanbul’a gider. Erzurum’un Rus işgaline uğradığı günlerde memleketine geri döner. Bilgin, hattat, mutasavvıf, hafız, düşünür ve şair bir şahsiyettir. Mevlidi ve Divanı vardır. Şehirde, birçok tarihi yer ve şahsiyetlerin kitabelerinde el emeği bulunmaktadır.

İlginizi Çekebilir  Şeyh Osman Efendi ( Abdullah Mekki hz Halifesi )

Ketencizade vefatında Yetim Hoca’nın medfun bulunduğu Çürüklük mezarlığına defin edilir. Bilahare şehir düzenlemesi yapılırken Yetim Hoca ile birlikte oradan alınarak Asri mezarlığın girişte sağdan ikinci parseline nakil edilir. Herkese kitabe yazan Ketencizade’nin mezar taşında, günümüz yazım usulüyle sadece,

Ketencizade
Hacı Hafız Muhammed Rüştü Efendi
Ruhuna Fatiha D. 1834 Ö.1916
bilgileri yer almaktadır.

Erzurumlu Ketencizade Mehmet Efendi,
Hızır Aleyhisselamı çok görmek isterdi.

Her daim bu aşk ile yanıp tutuşuyordu,
Dua ederek, bir gün görmeyi umuyordu.

İçindeki bu arzu, gün geçtikçe büyüyor,
Ketenci zade bunu hocasına soruyor.

Hocam nasıl görürüm ben Hazreti Hızır’ı?
Medet bana ya Hocam ruhum bulsun huzuru.

Daha çok gençsin oğlum, mutlak bir gün olacak,
Göreceksin Hızır’ı ruhun felah bulacak!

Sabah namazlarını, her gün Ulu Camide,
Kıl Rabbine dua et; umut kesme yine de.

İlginizi Çekebilir  Şemseddin Abid Çelebi

Mutlak cemaatle kıl, kırk gün böyle devam et!
El açıp yaratana, isteğini beyan et!

İnşallah kırk gün sonra Hızır’ı göreceksin,
Allah nasip ederse murada ereceksin!

Hocasının cevabı, çok mutlu etti onu,
Sevinçten uçuyordu, tuttu evin yolunu.

Her sabah namazını cemaatle kılıyor,
Kavuşmak arzusuyla yanıyor yakılıyor.

Otuz dokuz gün böyle devam etti dikkatli;
Geç kaldı kırkıncı gün, geçmekte namaz vakti.

Telaş ve pişmanlıkla Ulu Camiye koştu,
Cemaat dağılmıştı, Ulu Cami bom boştu.

Yüreğindeki acı, sanki yüzüne vurdu,
Sabah namazı için öyle kıyama durdu.

Bu kaçan bir fırsattı Hızır’ı görmek için,
Dost bahçesinde açan güllerden dermek için.

Aksakallı ihtiyar yaklaşıp selam verdi,
Bakmadı ki yüzüne, önüne perde gerdi.

Ketenci zade ile sohbette ısrarlıydı,
Onunla konuşmanın bir yolu olmalıydı.

Caminin karşısında, kalenin sur dibinde,
Türbe var bilir misin kim yatıyor içinde?

İlginizi Çekebilir  Haşiizade Şeyh Hacı Ali Efendi ( Hacı Haşıl Efendi )

Fatiha okuyalım o mübarek ruhuna,
Ebu İshak Hazrete ve onun ervahına.

Asker arkadaşımdır o, mübarek bir kişi,
Resulün sancaktarı, İslâm’ı yaymak işi,

Hiç bakmadan yüzüne yanındaki faninin,
Yürüyerek geçtiler karşısına caminin.

Türbenin kapısından içeriye girdiler,
Tazim ile eğilip, zata selam verdiler.

Ebu İshak Hazretin aziz ve pak ruhuna,
Tam kalbi selim ile okuyordu Fatiha.

Hem Fatiha okuyor, hem de düşünüyordu,
Muhakeme ederek kendi kendine sordu.

Ölüm tarihi belli, kaç yüz yılı aşıyor,
Asker arkadaşıysa, nasıl hala yaşıyor?

Büyük bir heyecanla o zata doğru döndü,
Yanında hiç kimsenin olmadığını gördü.

Ne yana bakındıysa kimseyi bulamadı,
O,Hazreti Hızır’ın farkına varamadı.

Pişmanlığı böylece iki kat daha arttı,
Bu, ne kadar önemli, bu, ne büyük fırsattı.

Bilmeden sohbet etti hazreti Hızır ile,
Şimdi o da kabrinde yatıyor huzur ile.

Kaynak ; Erzurum Evliyaları , Abdulhalim Durma