Darendeli Hacı Mahmud Efendi

tarafından
691
Darendeli Hacı Mahmud Efendi

Malatya – Darende – Hamid Veli camii haziresi

Şiranlı Hacı Mustafa Rumi Efendi’nin halifesi.

Yaşar Baş’ın yazısından ( Yaşar Baş. Şeyh Hamid-i Veli Caii haziresinde medfun zatlar Müftü Sofuzade Hacı Mahmud Efendi. Yıl.3 Sayı 11. ) Hacı Mahmut Efendi’nin, Sofuzade lakabı ile tanınan Mehmed Ağa’nın oğlu olduğunu öğreniriz.

1 Ocak 1826’da Darende’de dünyaya gelen Mahmut Efendi, belli bir öğrenim yaşına gelince, Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri Camii şerifi yakınında bulunan sıbyan mektebi’nde tahsil hayatına başlar. Buradan mezun olduktan sonra Uşak’da bulunan Ayıntabizade Hacı Ahmet Efendi’nin ders verdiği medreseye devam eder. Sonra Sivas’a giderek ikamet eder ve evlenir.

Gökmedresede müderrislik yapmakta olan Darendeli Hacı Salih Efendi’nin derslerine devam eder. Hocasının da iznini alarak Kayseri’ye gider ve burada Kurşunlu Medresesinde Ağcakoyun Müftüsü Hacı Arif Efendi’den dersler alır. Daha sonra İstanbul’a gider. Edirnekapı yolu üzerinde bulunan Nişancı Medresesinde ikamet etmeye başlar. Aynı zamanda bu medresede görev yapmakta olan Kavalalı Yusuf Efendi’den Şerh-i akaid ve diğer bazı dersleri alır. Hocasının ölümü üzerine Fatih Camii Medresesi müderrisi Kara Halil Efendi’den Kadı Miri ve Celali derslerini alır. Aynı hocadan 1861 tarihli bir icazetname alarak medrese tahsilini tamamlar. Burada ders gördüğü esnada 1860’da ruus-u hümayun (resmi göreve tayin) imtihanına girer. Bu imtihanı kazandığına dair kendisine şehadetname verilir. Ancak göreve tayin edilmeden Çorum’a gider. Burada müderrislik yapmaya başlayan Hacı Mahmud Efendi, tahsili esnasında Arapça ve Farsçayı da öğrenmiş olduğundan bu dersleri de vermektedir. Çorumlu Mustafa Rûmi Şiranî Efendiye intisab ederek, tasavvuf ilimlerine de âşinalık kazanır. Bu arada şeyhi ile beraber hac ziyaretine gider. Dönüşünden sonra Hacı Mahmud Efendi diye anılmaya başlar.

İlginizi Çekebilir  Hasan Gazi

İsmail Hakkı Altuntaş, Hacı Mahmut Efendi’nin evliliğinin Çorum’da gerçekleştiğini kaydeder . Bu evlilikten üç oğlu olur. Bunlardan ikisi Müftü Mehmet Emin ve Rüştü Efendidir. Küçük oğlu ise, genç yaşta vefat eder. Raziye, Zeynep, Firdevs ve Nafiye isimlerinde dört de kızı dünyaya gelir. Raziye Hanım, âlim Ömer Şem’i Efendinin oğlu âlim ve fazıl Mustafa Esad Efendi ile evlenir.

Çorum’da yaklaşık yirmi beş yıl kaldıktan sonra, ziyaret maksadıyla Darende’ye gelir. Halk yeni kurulmuş olan mahallelerdeki bahçeli yazlık evlerde oturmaktadır. Bu sebeble Darende’nin eski mahallelerindeki evler, camiler ve diğer eserlerin birçoğu harap olmuştur. Camilerden sadece Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri Camii şerifi yıkılmamıştır. Hacı Mahmud Efendi, bu caminin yıkılmaması için hemen onun etrafına sekiz on odalı bir medrese ve tekke yaptırır. Ve burada ders vermeye başlar. Bu medrese Şeyh Hamid-i Veli Medresesi olarak tanınır. Hacı Mahmud Efendi, eski şehrin bulunduğu mahaldeki bu medreseyi yeniden ihya edince, halk da kısmen bu bölgede kalmaya başlar.

20 sene zarfında yüzlerce talebeye ders okutan Seyyid ve Hâlid Efendilerin hocaları Hacı Mahmûd Efendi, Şeyh Hamidi Veli Hazretlerinin Darende’de bu Câmii Şerîf derûnunda medfûn bulunduğunu ve birçok kerre murâkabe halinde gördüğünü anlatır. Şeyh Hamidi Veli Kütüphanesine kitaplar vakfeder.

Hacı Mahmud Efendi, tahminen üç dört yıl kadar Şeyh Hamidi Veli Medresesi’nde müderrislik yaptıktan sonra, halkın isteği üzerine 65 yaşında iken Darende müftülüğüne tayin edilir. Bu tayini Şeyhülislamın 7 Ocak 1891 tarihli menşuru ile gerçekleşir. Onun birkaç yıl müftülük yaptıktan sonra eski görevi olan müderrisliğe geri dönmüş olduğu görülür.

İlginizi Çekebilir  Hurmalı Dede Türbesi

Hacı Mahmud Efendi’nin dirayetli, her yönü ile görevini yapmaya muktedir bir kimse olup orta boylu, ela gözlü, kumral sakallı bir eşgale sahip olduğu nakledilir. Kabri Şeyh Hamid-i Veli Camii haziresindedir. Mezar kitabesinde, ‘Ulema-ı kiramdan eş-Şeyh Müftü Hacı Mahmud Efendi 1901’ kaydı bulunmaktadır.

Başlangıçta, Hacı Mahmud Efendinin cenazesi kendisinin Şeyhli ailesinden olmadığı ileri sürülerek Şeyh Hamid-i Veli Camii haziresine defnedilmek istenmemişse de, Şeyh Süleyman Efendinin aracılığı ile mesele halledilerek defin gerçekleşmiştir.

Hacı Mahmud Efendi, Şeyh Hamidi Veli Medresesi’nde müderrislik yaptığı yıllarda 240 öğrenci okutup, on beş hocaya icazet verir. Sonraları adlarını çokça duyurmuş olan Darendeli âlimlerin yetişmesine öncülük eder. Oğlu Hacı Mehmet Emin Efendi, Gürün Müftüsü Gürünlü Nazif Efendi, Elbistan kadısı Seyyid Efendi, Mehmet Paşa Medresesi müderrisi Çorumlu Kasım Efendi, Kangal’ın Karacaviran köyünden Hacı Bekir Efendi, Gerimterli Ömer Efendi, Bayram Efendilerden Hacı Mehmet Efendi, Müftüzâdelerden Darende kadılığı yapmış olan Mustafa Esad Efendi, Halidi Yekta Efendi, Es-Seyyid Ömer Osman Hulusi Efendi, Es-Seyyid Hatip Hasan Efendi, onun önde gelen talebeleri idi.
Hacı Mahmut Efendi’nin hakkında anlatılan menkıbelerden ikisi şöyledir ;
Talebelerinden biri Ramazana yakın bir günde, bir köye yolu düşer ve o köyün ileri gelenleri ile görüştüğünde kendini takdim eder. Köyün ileri gelenleri, “Çok iyi geldin, yarın Ramazan, bizim teravih namazlarını hatimle kıldırabilir misin?”, diye sorduklarında, “kıldırırım” kelimesi ağzından çıkar. Halbuki kendisi hafız değildir. Büyüğünün ve Allah’ın hidayetine sığınarak bir boy abdesti alıp, her gün bir cüzü ezberlemek kaydıyla 30 gün yanlışsız ve noksansız teravih namazını hatim ile kıldırır. Ancak son rekatta “Nas” suresinde şaşırmış olup üç kere tekrarlaması ile düzeltip, namazı ikmal etmiştir. Bilahare Darende’ye geldiğinde durumu hocası Hacı Mahmud Efendi’ye beyan ettiğinde, merhum, “Oğul! O şaşırma kabahatı senin değildir. O anda biz seni tasarrufumuzda tutmamıştık”, diye buyurur.

İlginizi Çekebilir  Tayyar Baba (ks.)

Diğer menkıbede şunlar anlatılır. Hafız Ağa bir gün ırmaktan omuz çengeli ile iki kova su götürürken, bunu Mahmud Efendi görür. “Hafız Efendi! Bu suyu nereye götürüyorsun?” diye sorduğunda, Hafız Efendi, “Sayın hocam! Malumunuz kuyunun suyu kurudu. Ağaçların dibine götürüyorum.”, der. Bunun üzerine Hacı Mahmud Efendi, “Öyle mi! Hele onu bırak bir kuyuya kadar gidelim”, diyerek kuyunun başına varıp otururlar. Hacı Mahmud Efendi 40 tane taş sayıp Hafız Ağa’nın eline vererek, “Oğlum 40 Yasin-i Şerif oku, her Yasin-i Şerif’in bitiminde bu taşın birini kuyuya at”, demesiyle, kendisi istiğrak haline dalar. Hafız Ağa 39 Yasin-i Şerif’i okuduktan sonra 40. taşı Hacı Mahmud Efendi kendisi alıp ağzında ıslatarak kuyuya bırakmasıyla beraber kuyunun suyu bir anda dolarak yatağı olan arka revan olmaya başlar. Bunu gören Hafız Ağa büyük bir sevinç ve hayretler içine düşerek bir abdest almak ister. Hacı Mahmud Efendi, “Gel oğul! Abdestimizi gidip caminin önünde alalım”, demesiyle beraber onlar caminin önüne gelinceye kadar su onlardan önce gelmiştir. Su ile abdestlerini alırlar.

Kaynak : Malatya Evliyaları , Abdulhalim Durma ( Allah ondan razı olsun )