Ali Ulvi Kurucu

tarafından
190
Ali Ulvi Kurucu

Medine – Cennetül baki kabristanı

Şair ve yazar. 3 Mart 1922’de Konya’nın Sakyatan köyünde doğdu. Hacı Veyiszade İbrahim Efendi’nin oğludur. Dedesi Veyis Efendi ve amcası Hacı Veyiszade Mustafa Efendi’dir. Annesi, Konya’nın Göçü köyünden Sare Hanım’dı. Ali Ulvi, bir buçuk yaşında iken annesi vefat etmişti.

“ilim evi” olarak anılan aile ocağının dini ilimlere hizmetleriyle tanınmış bir aileden gelen Kurucu, ilk tahsiline babasının yanında hafızlık yapmakla başladı. Hafızlığını babasından tamamladıktan sonra ilk ve ortaokulu Konya’da bitirdi. Babasından ayrıca sarf-nahiv, Kadiri şeyhi Hafız Ali Efendi’den de kıraat okumaya başlamıştı.

Tahsili
O günkü şartlarda dini ilimlerde derinleşmeye uygun bir ortam bulamayınca, 18 yaşında iken, 1939’da, ailesiyle birlikte Medine’ye göç etti. Oradan da yüksek öğrenimini tamamlamak üzere Mısır’a gitti. Kahire’de Ezher Üniversitesi’ne kaydoldu. Burada Türk öğrencilerinin kaldığı Revaku’l-Etrak’ta Mustafa Runyun, Ali Yakup Cenkçiler, Ahmed Davutdoğlu, İsmail Ezherli gibi daha sonra dini ilimler sahasında otorite olacak bir arkadaş grubu arasında yer aldı. Altı yıl devam eden, Ezher’deki eğitim süresince, Kahire’de ikamet etmekte olan eski şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ile Mehmed İhsan Efendi ve Zahidü’l-Kevseri gibi tanınmış kişilerin yakın çevresinde bulundu ve sohbetlerinden yararlandı. Onlardan da ders aldı.

Bulunduğu Görevler
Babasının 1945’te ölümü üzerine Medine’ye ailesinin yanına döndü. Burada uzun süre Evkaf Dairesi’nde inşaat ve Sicillat Emini olarak çalıştı. Ardından II. Mahmud’un inşa ettirdiği Mahmudiye (1953-1975) ve Şeyhülislam Arif Hikmet (1975-1985) kütüphanelerinde müdür olarak görev yaptı. Son görev yerinden, otuz yılı aşkın, değişik yerlerde resmi görev yaptıktan sonra 1985’te emekliye ayrıldı. Kütüphaneciliği sırasında Arapça, Farsça ve Türkçe kaleme alınmış binlerce yazma eserleri tanıyan ve bunların tasnifini yapan Kurucu, Türkiye ile olan bağını hiçbir zaman kesmedi. Özellikle Türk hacılarıyla yakından ilgilenir ve yardımcı olurdu. Emekli olduktan sonra Türkiye’de daha uzun süre kalmaya başlamıştı.

İlginizi Çekebilir  Kenan Rıfai

Şiir ve Edebiyat Yönü
Edebiyat ve şiire olan eğilimi Ezher’deki öğrencilik döneminde, içine girdiği ortamda belirginlik kazanmıştır. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin oğlu İbrahim Sabri’den şiir yazma konusunda teşvik görmüştür. Türk, Arap, Fars ve Fransız edebiyatları hakkında sohbet ve değerlendirmelerin yapıldığı e ortamdaki insanların Mehmed Akif’e olan hayranlığı onu da etkilemiş, hatta bir ara Mehmed Akif gibi şair, Cenab Şahabeddin gibi nasir olma arzusuna kapılmıştır. İlk şiir denemelerine de bu devrede ve orada başlamıştır. Medine’ye döndükten sonra şiirde hocası Mahmud Cevdet (Sezer) olmuştu. Bu yıllarda Riza Tevfık’e mektuplar yazarak, bazı şiirleri hakkında görüşlerini sormuştu.

Ali Kemal Belviranlı’nın 1950’de İstanbul’da çıkarmaya başladığı İslam’ın Nuru adlı dergide, Ali Ulvi Kurucu’nun şiirleri arka arkaya yayımlanmıştır. Daha çok Mehmed Akif tarzını sürdüren dini ve milli muhtevalı bu manzumeler, o dönemde geniş okuyucu kesimlerince ilgiyle karşılanmıştır.

Uzun yıllar (60 yıldan fazla) Kahire ve Medine’de yaşamasına rağmen Türk edebiyatı ile yakından ilgilenmesi, farklı şairlerden birçok şiir yanında Safahat’ın tamamını ezberinde tutacak kadar kuvvetli bir hafızaya sahip olması, şiir zevkinin oluşum yıllarında beraber olduğu son Osmanlı aydınlarından aldığı dil terbiyesi, onu ana dilinin tabii yapısı içinde tutmuştur.

İlginizi Çekebilir  Bazlamaç Türbesi

İslami ve milli değerlere bağlı iyi bir gençliğin yetişmesi idealini, aile mirası olarak devam ettirmiştir. Şiiri yanında sohbetleri ve gazetelerde yazdığı yazıların da böyle bir gaye için vasıta yapmıştır.

Ali Ulvi Kurucu’nun “Doğmazdı Kalbe İman, İnmezdi Arza Kur’an’: “Derdmendim ya Resülallah, Deva ol derdime’: “Ey aşık-ı didar, Ulu Yezdan’a Gönül Ver’: “Bülbüller Sazda’: “Mevlam Sana Ersem Diye’: “Aşık-ı Yezdan” gibi şiirleri Sadettin Kaynak, Zeki Altın, Ali Kemal Belviranlı, Fevzi Özçimi ve Tahir Karagöz tarafından bestelenmiştir.

Kurucu; Medine-i Münevvere’de, kendi ifadesiyle: “tam elli yıl” kalmıştır. Buradaki hayatında çok çok güzel hatıraları vardır. ilim, irfan, eğitim, ibret ve tarihi bilgilerle dolu bu hatıralar kitap halinde basılmış, aşağıdaki kaynaklarda gösterilecektir.
Eserleri
1. Büyük islam Şairi Dr. Muhammed İkbal
2. Zulmeti Yıkan Nur
3. Gümüş Tül
4 Asırlar Boyunca Parlayan Nur
5. Gecelerin Gündüzü
6. Medine Notları
7. Ali Ulvi Kurucu -Hatıralar

Ali Ulvi Kurucu’nun 1957’de Said Nursi için hazırlanan Tarihçe-i Hayat adlı kitaba yazdığı önsöz, onun en güzel nesir parçalarından biri olarak kabul edilmiş ve adının duyulmasında bir hayli etkili olmuştur.

Tavsiyelerinden Bazı Örnekler

“Hayat bir medresedir. Her ne öğrenirseniz burada öğrenirsiniz:’ “Okumada, işin esası ihlas, samimiyettir:’
“Sema halkı, yeryüzünden, sadece ezan seslerini duyarlar:’
“Selam veren ve alan insan, artık yalan söyleyemez, kötülük yapamaz. Selam ile bunları taahhüt ediyor, söz veriyor:’
“İnsanoğlu kendisine verilen nimetlerin kadrini zevalinden (kaybolduktan) sonra biHr, takdir eder:’
“Bir caminin veya mescidin civarından geçerken Resalüllüh Efendimiz’e selevat getirin!”
“Dinimizi, dilimizi, Kur’an’ımızı, Cumalarımız,, kandillerimizi, bayramlarımızı koruyalım. Yoksa mahvoluruz:’
“Şükredilecek ni’metler pek çoktur. Fakat en çok şükrü icap ettiren, namaz ni’metidir. Günahlarımızı affettirmek için, bizi Allah’a yaklaştırmak için namaz farz kılınmıştır. Namaza
giderken attığımız adımların birisi, “Allah’ım, bu kuluna rahmet eyle, merhameteyle, günahlarını affeyle” der. Öteki adımı ise: “Cennet’teki makamını ali eyle ya Rabbi” der. Böylece namaz için attığımız her adım bizim için dua olur:’
“İhsan, Allah’a, O’nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor…”
“İnsan Allah’a kul olunca, esaretten kurtulur. Kullara, nefsine, paraya, şuna buna kul olmaz
“Her şeyin bir mani vardır. Fakat ilim öğrenmenin bir çok mani’leri vardır:’ “En hayırlını , ailesine hayırlı olandır:’
“Gözünüz, sözünüz, özünüz temiz olsun!”

İlginizi Çekebilir  Kelleci Baba

Vefatı
Merhum şairimiz Ali Ulvi Kurucu, emekli olduktan sonra Medine’ye dünyanın her tarafından gelen ilim adamlarını ağırlardı. Senenin belli bir dönemini Türkiye’de geçirmeye özen gösterirdi. Nihayet, 3 Şubat 2002’de Medine’de vefat etti. Cennetü’l-Baki Mezarlığı’nda toprağa verildi. Yeri Cennet, makamı ali olsun! Allah şefaatlerine hepimizi nail buyursun! Amin, amin, amin.

Kaynak ; Yolumuzu Aydınlatanlar -1 , Yahya Kutluoğlu , İbb Yayınları