Sultan’ul Ulema Bahaeddin Veled (k.s.)

tarafından
976
Sultan’ul Ulema Bahaeddin Veled (k.s.)

Konya – Hazreti Mevlana Türbesinde – Hazreti Mevlananın hemen yanında

Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled hazretleri, Mevlana Celaled­din-i Rumi’nin babasıdır. 545 veya 546 Hicri yılında Belh şehri’nde doğmuştur. Babasının adı Hüseyin, dedesininki ise Ahmet Hatibi’dir. Kendisi ulema bir aileye mensuptur. Babasından ve zamanın büyüklerinden ilim tahsil etmiş ve Belh’te büyük bir şöhrete sahip olmuştur. Belh halkının ve Harizmşah’ın çekememeleri üzerine bunlara kızarak 614/ 1217 yılı civarında Belh’ten ayrılmıştır. Seyahatı sırasında oğlu Celaleddin ile birlikte Nişabur’da meşhur İran Şairleri’nden Feridüddin-i Attar ile buluşmuş, Attar, Celaleddan’e ‘‘Esrar­ name” isimli eserini hediye etmiştir.

Sultanü’l-Ulema, yoluna devamla Bağdat’a uğramış orada halife ile görüştükten sonra Hicaz’a giderek Hac farizasını yerine getirmiştir. Hac dönüşü Şam yolu ile Anadolu ‘ya geçerek Malatya üzerinden, Erzincan’a gelmiş ve Erzincan Akşehir’inde dört yıl kaldıktan sonra Larende (Karaman)’ye gitmiş, yedi sene kadar burada kaldıktan sonra 626/1229 yılında Sultan Alaeddin’in isteği üzerine Konya’ya gelmiş ve orada 628/1231 yılında vefat etmiştir.

İlginizi Çekebilir  Şeyh Halil Türbesi

Belh Şehri hükümdarı Alaeddin Muhammed Harizm­ şah’la araları açılan Bahaeddin Veled, Belh’ten çıktıktan sonra Bağdat’a vardığında Selçuk Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından Bağdat’a gönderilen kimselerle tanışmıştır. Bunlar Konya’ya döndüklerinde Sultanü’l-Ulema’nın büyüklüğünden bahsediyorlardı. Bu sebeble Alaeddin Keykubat, Sultanü’l-Ulema’nın Konya’ya gelmesi için yolunu bekliyordu. Alaeddin Keykubat, Sultanü’l-Ulema’nın vefatında yedi gün yas tutmuş sarayından dışarıya çıkmamıştır.

Sultanü’l-Ulema lakabı ile anılmasının sebebi: Seyyid Burhaneddin Tirmizi Hz.lerinden rivayet edilmiştir ki:
Bahaeddin Veled’i çekemeyenlerden üçyüz alim ve müftü, Belh Şehri’nde bir gece rüyalarında Kainatın Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’i görmüşler. Peygamber (s.a.v.) yeşil bir çadıra oturmuş, Bahaeddin Veled de O’nun huzurunda idi. Peygamber (s.a.v.), Bahaeddin Veled ‘e iltifatlarda bulunuyor, kucaklıyor ve orada bulununlara: ”O’na Sultanü’l-Ulema lakabını verdim” diyordu. Bu rüyayı gören cemaat uyanınca her biri ayrı ayrı Bahaeddin Veled’e doğru yöneldi. Yolda birbirleriyle karşılaşanlar, dün geceki rüyadan bahsediyorlar, hayret ve şaşkınlık içinde kalıyorlardı. Sultanü’l-Ulema uzaktan bu topluluğu görünce: ”Peygamber (s.a.v.) dervişlerin halini bildirmeden sizde gerçek bilgi hasıl olmadır” dedi. O cemaat, Sultanü’l Ulema’dan özür dileyerek O’na karşı olmaktan vazgeçip müridi oldular. Bu rüyadan sonra, verdiği fetvalar altına, isminin yerine bunu Sultanü’l-Ulema yazdı” diye imza ederdi.

İlginizi Çekebilir  Süleyman Türkmani

Yine Seyyid Burhaneddin Tirmizi Hz.lerinden nakledilmiştir. ki: “Şeyhim Bahaeddin Veled, ulu arkadaşlar arasında her zaman: ”Benim Hüdavendigar’ım (Mevlana Celaleddin) ulu bir nesildendir. Asil bir padişahdır. O’nun velayeti de asaletinden geliyor. Çünkü O’nun büyük annesi Şemsü’Il Eimme Serahsi’nin kızıdır” derdi. Şemsü’l-Eimme’nin Şerif olduğunu söylerler. Anne tarafından da nesebi, Müminlerin Emiri Aliyyü’l-Murtaza’ya ulaşır. Benim annem de Belh Hükümdarı Harizmşah ‘ı kızıdır. Dedem Ahmed Hatibi’nin annesi ise Belh Hükümdarı İbrahim Edhem’in kızıdır. Bu nesebi bildirmekten maksad, O’nun gözüken nesebini övmektir. Ta ki şecereciler (soy kütüğü yazanlar) ve bilgisiz münazara edenlere, onların büyük baba ve dedelerinin böyle bir dünya ve ahiret padişahları neslinden ve temiz unsurdan süzülüp gelmiş oldukları malum olsun. Peygamber (s.a.v.)’in: ‘‘ırk dessastır” sözü mucibince onların temiz olan bu ırkına itibar etsinler ve O’nu layık olduğu derecede yüceltsinler. Mevlana Celaleddin Mesnevi de:

İlginizi Çekebilir  Soğukkuyu Türbesi

”Ulu padişahlardan süzülüp gelen bu neseb, O’nun görünen nesebi olmuştur. O hazretin özü, hakikatte nesebden uzak ve pakdır. O, balıktan ta Simak Yıldızı’na kadar kimsenin cinsinden değildir. Adem’e kadar ulaşan O’nun bütün geçmişleri aşk meclisinin ve savaşının en büyükleri idiler”demiştir.

Sultanü’l-Ulema’nın üç cüz üzerine tertip edilmiş ” el-Maarifü’l-Veledi fi Esrari’l-Ehadi” isimli Farsça, tasavvufla ilgili bir eseri İran Maarif Vekaleti tarafından bastırılmıştır. Ayrıca ‘‘el­ Esrarü’r-Ruhiyye” ve “Meşrıku’ş Şemseyn fi’t-Tasavvufi ve’l Ahlak” isimli iki eseri daha vardır.

Kaynak ; Kayseri İlmiye Tarihinde Meşhur Mutasavvıflar , Ali Rıza Karabulut , Seyyid Burhaneddin Vakfı