Habib Karamani

tarafından
187
Habib Karamani

amasya – Mehmetpaşa imaret camii

Habib Karamanî hazretleri, Seyyid Yahya-yı Şirvanî hazretlerinin halifelerinden yüksek bir zattır. Anadolu’da yetişen büyük velilerden olup, soyu, anne tarafından Hazret-i Ebu Bekr Sıddık (r.a.) Efendimize, baba tarafından Hazret-i Ömer (r.a.) efendimize ve varır. Anadolu’da irşad faaliyeti yapan ilk Halvet şeyhlerindendir. Niğde yakınlarındaki Ortaköy kasabasında doğdu. O devirde Niğde Karaman vilayetine bağlı olduğu için Karamani diye tanınmıştır.

Ailesi ve doğum tarihi hakkında kaynaklarda bilgi mevcut değildir. İlk tahsiline doğduğu yerde başladı. Lamii’nin: —” Rum’dan Seyyid Yahya hazretlerine vardıkta akaid okurmuş” demesi ile zahiri ilimleri de iyice tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Tahsil hayatından sonra ilk olarak Sultan Rükneddîn Medresesi’ne müderris oldu. Şerh-i Akaid kitabını okuduğu sıralarda, daha çok ilim tahsîl etmek ve manevî feyizlere kavuşmak arzusuyla Şirvan taraflarına gitti.

Orada bulunan Halvetiyye tarikatının pir-i sanisi Seyyid Yahya-yı Şirvaninin dergahına gelince, kapının önünde talebeleri ile karşılaştı ve onlara: ” Şeyhiniz beni bir günde Hak Teala’nın sevgisine kavuşturabilir mi?” diye sordu. Seyyid Yahya-yı Şirvanî hazretlerinin talebelerinin önde gelenlerinden Hacı Hamza Efendi, onun bu sualine şiddetle kızıp: ” Senin bunda şüphen mi var?” diyerek öyle bir tokat vurdu ki, Şeyh Habîb Karamanî’nin aklı başından gitti ve yere düşüp, uzun süre kendine gelemedi. Bu durumu haber alan Seyyid Yahya-yı Şirvanî hazretleri, hemen Şeyh Habîb’i çağırtıp; ” Dervişler gayretli olur. Sen onların kusuruna bakma ve sakın huzursuz da olma! Hem hüküm, senin itikad ettiğin, inandığın hal üzeredir” diyerek onu tesellî etti ve gönlünü alan güzel sözler söyledi. Yine ona: ” Şu pencerenin yanına gidip otur, orada gördüklerini gelip bize anlat!” diye emretti.

İlginizi Çekebilir  Şeyh Abdurrahman Hüsameddin Efendi

Şeyh Habib bu emre uydu. İşaret ettiği yere varır varmaz, hakikat aleminin bütün sırları kendisine açıldı. Manevi aleminin nice manzaraları gözleri önüne serildi. O, bambaşka bir insan oluvermişti. Kalbinde dünya sevgisine dair bir şey kalmamış, yüksek marifetlere kavuşmuş, dergaha geldiğinde gönlünden geçenlere erişivermişti. Bir anda fena makamına yükseldi. Ve şöyle dedi: ” O geldi biz gittik”. Yani şeyhinde fani olmuştu.

Bu hadise ile hocasının büyüklüğünü anlayan Şeyh Habîb, on iki yıl onun hizmetinde bulunarak, daha nice yüksek hallere kavuştu ve şeyhinden hilafet aldı. Sonra hocasından izin alarak Anadolu’ya geldi. Bir süre Ankara’da kaldı ve Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin nurlu kabirlerini sık sık ziyaret etti ve bir çok sırlara nail oldu. Büyük velî ve Allah dostu Akşemseddîn hazretlerinin sohbetlerine de devam etti.

Kayseri’de Şeyh İbrahim ve evliyanın büyüklerinden Emîr-i Kayserî hazretleri ile sohbetlerde bulundu. Mekke-i Mükerreme’ye giderek Zeyniyye yolunun büyüklerinden Şeyh Abdülmutî hazretleri ile dostluğunu ilerletti ve onunla uzun uzun sohbetler etti. Bu büyükler sayesinde nice feyiz ve mertebelere kavuştu ve herbirinden pek çok istifade etti. Bu sıralarda bir yere yerleşmeyip vaktini böyle Allah dostlarını ziyaretle geçirdi.

İlginizi Çekebilir  Şeyh İsmail Siraceddin Şirvani (k.s.)

Kayseri’de Akşemseddin hazretlerinin halifesi İbrahim Tennurî hazretleri ile ve Nakşibendi şeyhlerinden Emîr Efendi hazretleriyle görüştü. Şeyh Habîb, takva ehli bir zat idi. Üç defa hacca gitti. Seyahati çok severdi. Aydın, Sivas ve Anadolu’nun daha birçok şehrini gezdi. Bir ara İskilip’te oturdu ve orada Ebussud Efendi’nin babası Şeyh Muhyiddîn-i İskilîbî hazretleri ile dostluk kurdu. İskilip’te Şeyh Yavsî Efendi’nin kızı ve Ebussuud hazretlerinin kız kardeşi Rukiye Hatun ile evlendi. Buradan Amasya’ya gitti.

Amasya’da bir zaviye kurarak ibadet ve ilimle meşgul olmaya başladı ve bu şehirde vefat etti.

Şeyh Habîb Karamanî hazretleri çeşitli ilimlerde derin ve ince bilgilere sahipti. Çok kerametleri görüldü. Hiç kimse, onun bir yere uzanarak veya dayanarak uyuduğunu görmemiştir. Yalnız hastalığının çok ağırlaştığı bir haldeyken, bir yere dayandığı görüldü.

ONU ÖLDÜRDÜK GÖNLÜNÜZÜ MEŞGUL ETMESİN

Sultan İkinci Bayezid Han’ın şehzadesi Şehinşah Bey’in nişancısı şöyle anlatır: ” Şeyh Habîb hazretleri ile beraber akşam namazını kılıyorduk. Bir akrep, secde yerinden geçip, safın bir tarafına gitti. Ne olduğunu bilemediğimden aklım karmakarışık oldu. Namazda huzurum kaçtı. Namazdan sonra yemek getirdiler. Fakat akrep sanki kafamın içini sokuyordu. Hep onu düşünüyordum. Bir türlü yemeği yiyemiyordum. Gönlümden geçirdiğim bu düşünceyi Allahü Teala, Şeyh Habîb’in kalbine ilham edince, bana: ” O zavallı akrep bizim yanımıza geldi. Peygamber efendimizin: ” iki karayı (yılan ve akrebi) gördüğünüzde öldürünüz!” hadîs-i şerîfine uyarak, onu namazda iken öldürdük. Gönlünüzü meşgul etmesin” dedi’. Böylece zihnimdeki endişe ortadan kakmış oldu. Benim adetlerimden olduğu için, gönlümden geçi. ” Eğer yemek helal ise Bismillah» diyerek yemeğe baştadım. Bunun üzerine Şeyh Habîb: ” Helaldir, şüphen olmasın!” dedi.

İlginizi Çekebilir  Şeyh İsmail Siraceddin Şirvani (k.s.)

Şeyh Habib Karamanî hazretlerinin Kitabü-n- Nesayih isimli bir eseri vardır. Şeyh Habîb Karamanî hazretleri, İskilip’te cami, medrese, zaviye ve kütüphane gibi bir çok vakıf eserleri kurmuştur. Bunların basında 1476 tarihinde yaptırıp vakfettiği Tabakhane mahallesinde bulunan Şeyh Habîb Camii gelmektedir. Camiinin yanında inşa ettiği kütüphane ve zaviye ile birlikte bulunan medresesinde uzun yıllar talebeler tedrisat gördü.

Habîb Karamanî hazretleri 1496 (H.902) senesinde Amasya’da vefat etti. Mehmed Paşa İmareti Camii’nin batı tarafinda Nezir Mehmed Paşa ile oğlunun kabirleri arasında defnedildi.

Kaynak ; Bütün Menkıbeleriyle İstanbul ve Anadolu Evliyaları , Mehmed Emin Yılmaztürk , İpek yayıncılık