Abdurrahman Erzincani

tarafından
10
Abdurrahman Erzincani

Malatya – Darende – Balaban

Şeyh Safiyyüddin Erdebilî’nin halifelerinden Abdurrahman Erzincani, Halvetiyye tarikatının önemli halkalarından biridir. Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba)’nin Şeyh Abdurrahman-ı Erzincânî’nin kızı Necmiye Sultan ile evlendiği rivayet edilmektedir. Yıldırım Beyazıt devri mutasavvıflarındandır. Timur’un Anadolu’yu istila etmesiyle Amasya, Tokat, Kastamonu ve Çankırı civarlarına gelir. Uluviran köyünde, Beğ Mescidi mahallesinde evlatları ve torunları vardır. Somuncu Baba ile Seyyid Abdurrahman-ı Erzincânî arasında, mürşitleri itibariyle manevî bir bağ bulunduğu bilinmektedir. Zira birinin mürşidi Safiyyüddin Erdebilî’dir; diğerininki ise Alaaddin Ali Erdebilî’dir. Arşiv belgeleri ikisinin de aynı dönemlerde Darende’de bulunduğunu göstermektedir. Hayatının son dönemlerinde Darende’nin Balaban kasabasında ikamet etmiş ve burada yaklaşık 1432 (h.835) tarihinde vefat etmiştir.

Abdurrahman-ı Erzincânî‘nin büyük bir bilgin olduğu kaynaklarda geçmektedir. Anlatıldığına göre, Bizans devletinin izniyle İstanbul’un fethinden önce Ayasofya’da tevhidle ilgili bir toplantı düzenlenir ve karşılıklı münazara sonunda 40 Hristiyan din adamının Müslüman olmasına vesile olduğu rivayet edilir.

Selahattin Yılmaz makalesinde ( Selahattin Yılmaz. Şeyh Abdurrahman Erzincani. Somuncu Baba Kültür Edebiyat Araştırma Dergisi. Yıl 3. Sayı 13. Sh.29-32 ) Abdurrahman Erzincani’nin hayatı hakkında şu bilgileri verir ; Doğum ve ölüm tarihleri bilinmeyen Abdurrahman’ın Orta Asya’dan gelip Erzincan’a yerleşen bir Türk boyuna mensup olduğu kabul edilir. Erzincan’da doğmuş, Yıldırım Bayezid Han zamanında yaşamış, lüzumlu bilgileri Erzincan’da tahsil etmiştir. Safiyüddin Erdebili’nin torunlarından olan Alaeddin Ali’ye talebe olmuş, onun yanında uzun zaman kalıp bir çok ilimde kendisini yetiştirmiştir. Hocası vasıtasıyla Safiyüddin Erdebili yolunda aldığı feyzlerle kemale ermiştir. Timur’un Anadolu’yu istilasından rahatsız olan Erzincani Amasya’ya giderek o yöredeki dağların tepesinde yaşamakla halk arasında ün yapmıştır. Bir müddet sonra Tokat’a, Çankırı’ya ve Kastamonu’ya da gitmiştir. Kastamonu’da bazı insanların onu rahatsız etmesi sebebiyle, Darende’ye gelip yerleşir. Hicri 893’te Balaban Beyinin kızı ile evlenen Erzincani Hazretlerinin neslinden birçok ulema ve vüzera yetişir. Gaziantep ve Halep taraflarındaki Barak aşiretinin önemli bir kesiminin şeyhin müridleri olmaları hasebiyle her yaz Balaban’daki Sarıçiçek ve Elbistan’daki Nurhak dağlarına geldikleri nakledilir. Tapu ve Kadastro kayıtlarından Erzincani Hazretleri ve evladının Seyyid oldukları, Darende’deki Bağ Mescid adı verilen mahallede yaşadıkları görülür.

İlginizi Çekebilir  Hz. Abdurrahman Paşa Ve refiki

Yılmaz’ın makalesinden, Abdurrahman Erzincani’nin çocuğu ve torunları hakkında da bilgi sahibi oluruz. Erzincani Hazretlerinin bir oğlu Elbistan’da Karınca Oba kabristanında medfundur. Babasının ismini taşıyan merhumun kabir taşı üzerinde Abdurrahman Erzincani diye yazılıdır. Torunları ise, Sadrazam Sinan Paşa, Musul, Kastamonu ve Adana Valiliklerinde bulunan Mustafa Faik Paşa ki, bu zatın birçok eseri olup 1898’de İstanbul’da vefat etmiştir. Diğer bir torunu ise Yemen, Şam, Rodos, Harput, Sivas, Ankara, Medine, Halep kadılıklarında bulunan Hasan Sıtkı Efendidir. Bu zatın basılmış ve basılmamış 40 kadar eseri mevcuttur. Bunların en meşhuru ise ‘Vezaifü’l Kuzat’ isimli eseridir. Anlatılır ki, Yemen’de görevli bulunduğu bir sırada bu kitabı Hindistan alimlerinden bazıları görüp tab ettirmiş ve o dönemde Hindistan mahkemelerinde kadılar bu kitapla amel etmişlerdir. Mustafa Efendi ile Dikişçi Muhammed Efendiler de Abdurrahman Erzincani Hazretlerinin torunlarından olup, Sultan Mustafa zamanında kadılık görevi yapmışlardır.

İlginizi Çekebilir  Nebih Efendi

Fetret döneminde geniş bir halenin miğferi olan Erzincani’ye Gaziantep ve Halep taraflarındaki Barak aşiretinin önemli bir kesimi mürid olur. Dergaha ait bazı vakıfların şeyhin ahfadı tarafından tesis edildiği görülür. Kabrine ait eski türbe horasan harcı ile kare planlı, ahşap piramit örtülü olarak 1960 yılına kadar varlığını korur. Bu türbeye ait kitabe şöyledir.
‘’Haze’l makamü’l Müslim ber temam
El hayrat Şeyh el-hacc Ebubekir B. Hasan Bin Abdurrahim
tarih sene 1000 ‘’

Buradan türbenin 1591’de yapılmış olduğu anlaşılır. Balaban beyi Balaban b. Bekir 1701’de türbeye bitişik olan camii yaptırır. 1866’da cami genişletilerek onarılır. Türbesinin ve caminin bulunduğu mekan; Balaban kasabasındaki külliyesi 1960 yılında başlatılan bir çalışmayla yenilenir. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi’nin başkanlığında kurulan “Şeyh Abdurrahman-ı Erzincani Camii Yaptırma Derneği” marifetiyle yeni ve özel bir proje kapsamında külliye inşaatı yaptırılır. Yüksek Mimar-Mühendis Şerif Ali Akkurt’un hazırlamış olduğu proje, yapı ve teknik itibariyle çok anlamlı ve dikkat çekicidir. Semavi Eyice’nin yapı hakkındaki takdiri şöyledir “Darende yakınlarında Abdurrahman Erzincani türbesi yanında inşa edilen cami, türbe, kütüphane ve meşrutadan meydana gelen küçük külliye, çadır şeklindeki mescidi, mızrak ucu şeklindeki minaresi ve diğer yapılarıyla modern mimari anlayışta inşa edilmiş bir başka eserdir.’’

İlginizi Çekebilir  Şeyh Halil Becirmani (k.s.)

Kaynak ; Malatya Evliyaları , Abdülhalim Durma