Hacı Hafız Muhammed Rüşdi Efendi

tarafından
767
Hacı Hafız Muhammed Rüşdi Efendi

Erzincan – Kemah Yolu üzeri

Terzi Baba’nın Halifesi

Hacı Hafız Muhammed Rüşdi Efendi (k.s.) Silsile-i Şerifi

Terzi Baba’nın yüksek halifelerindendir. Erzincan’ın önemli âlimlerinden Hocazâde veya Battalzâde olarak tanınan Alansalı Battal Hocaefendi’nin oğludur. Erken yaşlardan itibaren âlim olan babasından iyi bir eğitim aldığı, on dört yaşında hıfzını tamamladığı ve Erzincan’da hocalık yaptığı anlaşılmaktadır.

Hacı Hâfız Muhammed Rüşdi Efendi, herkesin itiraz ettiği bir dönemde Terzi Baba’ya intisap edenlerin ilki olarak kabul edilmektedir. Terzi Baba intisabı şöyle olmuştur;

Ledünnî ilimlerin zevklerinden tatmağa başladığı zamanlarında, bir gece Kelime-i Tayyibe zikriyle pek çok meşgul olduklarında, kendisini gayet derîn bir denizde ve pek tehlikeli bir vaz’iyyetde bulmuş, derhal Terzî Baba Hazretleri, ma’nen yetişip imdad ederek kendisini o tehlikeli halden kurtarmıştır. Bu halden sonra, Terzî Baba Hazretleri’ne muhabbeti, teslîmiyeti ve bağlılığı günden güne artmış ve mübarek hocasınm teveccühlerine ve himmetlerine daha çok na’il olmuştur. Bu halleri, şu manzümesinden de anlaşılmaktadır:
Elim tutdu, beni kıldı karındaş
Buyurdu bu tarîkda bana yoldaş
Bu şühii edemem hergiz eda ben
Meğer olam kapısında gedd ben

İlginizi Çekebilir  Ahmet Dede Türbesi - Kastamonu

Tarîkata intisabından sonra evinin bitişiğindeki Kurşunlu Câmii’nde her pazartesi ve cuma günleri hatm-i hâcegân kıraat ettirdiği, katılanlar arasında Terzi Baba’nın da bulunduğu nakledilmektedir. İlim ve İrfan meclislerinde Yazıcızade Muhammed Efendi’nin ”Muhammediye” isimli eserini okuturdu.

Şeyh Hacı Fehmi Efendi’nin son derece hürmet beslediği, tarîkat ve evrad isteyen kimselere öncelikle tavsiye ettiği Hacı Hâfız Efendi’nin, ölüm döşeğinde iken Terzi Baba’ya rabıta ve teveccühte bulunarak gavsiyyet ve kutbiyyet makamlarını istediği ancak bunun gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Hacı Hafız Efendi’nin, Terzi Baba’nın mensur olarak dile getirdiği Kenzü’l-futûh adlı eserini Miftâhü’l-kenz adıyla nazma aktardığı görülmektedir. Vefat tarihi 1860 veya 1868 olarak kaydedilmiştir. Türbesi Kemah yolu üzerindedir.