Feqiye Teyran Türbesi

tarafından
3341
Feqiye Teyran Türbesi

Van – Bahçesaray’da

Feqîyê Teyran veya Fakî-yi Tayran (1590 – 1660), asıl adı Muhamed olan Osmanlı Kürt şair, masal ve destan yazarı. En önemli eseri Hespê Reş’tir (Kara At). Bu eser 1965’te Moskova’da Kürtçe-Rusça olarak yayınlandı.

Döneminde Van Eyaleti’ne bağlı Müküs’de (şimdilerde Van’a bağlı Bahçesaray ilçesi) doğdu. Medrese eğitimi alan Teyran’a Feqîyê ismi, ilimden/talebe kelimesinden; Teyr/kuş ise (Mantık et-Tayr) adlı eserden gelir. Bu, Ferîdüddîn-i Attâr’ın çokça bilinen eseridir. Anlamı; “Kuşların konuşması”dır. En çok bilinen ismi Feqiyê Teyra(n) olmakla beraber şiirlerinde; Feqê Têra, Feqîyê Gerok, Meksî, Xoce, Mîr Mihê, Mîm û Hê gibi isimler kullandığı saptanmıştır.

“… kelime manası olarak kuşların hocası, üstadı manasına gelen bu kelime, evvel zaman kürt şairlerinden, dengbejlerinden birininn mahlasıdır aynı zamanda.. yaşar kemal in karıncanın su içtiği isimli romanın sekizinci bölümünde masalsı bir şekilde anllattıgı öyküden aktarabilecegim kadarıyla;
feqiye teyran aslında bir kürt emirinin oğludur.. nufuz sahibi olmayı, emirlik yapmayı bir kenara iterek hayatını efsanevi bir kuşu görmeye adamıstır.. yıllarca mezopotamya da ayak basmadık yer bırakmaz.. ziyaret etmediği köy, kuşu bulmak için sorulmadık denbej bırakmaz yörede.. herkes bu anka kuşu hakkında bildiklerini söyler; birçok insan bu kuşu bulmak adına yola çıkmış, harap olmuş, kayıplara karışmıştır.. herkes en iyi dileklerini feqiye sunarak azık verir, giyit verir, yatacak yer verir, ardından iyi dilek ederler..
feqi yıllarca bu kuşu bulmak adına gezinir, görülmedik kuş bırakmaz mezopotamya’da.. günlerden bir gün mavi bir kuş görür.. her yer maviye kesilir.. sonra apak bir kuş daha görür.. bu kuş başının etrafında üç kez dolaşır.. halka çizer, gözden kaybolur.. ışıl ışıl parlayan, gözleri kör eden kuşları bulur, heybesine alır.. bu kuşlar feqiyi kör etmezler, feqi nin içini ışıkla doldururlar.. mutluluk olur taşar feqi nin yüreği..
insanüstü sabrı sayesinde kuşların akına vakıf olur.. onları anlar, hisseder ve arkadaş olur kuşlarla.. sonunda anka kuşunun sesini duyar.. öyle bir sestir ki, taş kesilir feqi.. yüreği dolar.. hayatında böyle ses duymamıştır.. ancak güneş doğarken duyulabilen kuşun sesini duymaya vakıf olur..
bu ermişlik mertebesi sonrasında dengbej olur, kaval ve saz aranır.. bagdat da aradıgını bulur.. gösterişsiz bir kaval kendisine layık bulunur.. bu sıralarda unü,şöhreti tüm mezopotamya da duyulmuştur.. her gittiği yerde dengbej feqiye teyran diye bilinir.. kaval ile anka kuşunun sesinin etkisiyle dolan yüreği duyulmamış besteler çalar.. dinleyenler put kesilir, kımıldayamaz adeta büyülenirler..
yıllar sonra babasının konağına döner feqiye teyran.. mezopotaya da adını duyan herkes kendisini dinlemeye gelir.. yıllarca feqiye teyran ın stranları söylenir, çalınır bu yörede.. bu sırada kendisi hırka giymiş, kemale ermiş, sakal uzatmış, nurlanmıştır..
ve sonunda ölüm vakti gelmiştir feqiye teyran için de.. yeryuzunde ne kadar kuş varsa toplanır feqiye teyran olmeden önce.. sonunda kimsenin bakamadığı, ışıldamaktan bembetaz kesmiş bir kuş feqinin yanına gelir.. üç kez başının etrafında döner ve halka yapar.. feqi teyran sonunda hakkın rahmetine kavuşur..
derler ki şu kürre-i arzda kuşların diline vakıf olmuş bir hz süleyman vardır bir de faqiye teyran.