Şeyh Abdulhakim Dirşevi (k.s.)

tarafından
848
Şeyh Abdulhakim Dirşevi (k.s.)

 

Şeyh Abdulhakim Dirşevi Hazretleri’nin Silsile-i Şerifi

1890 yılında Şeyh Ömer Zengânî’nin vefatı üzerine kendisinin yerine vasi, halifesi Şeyh Abdulhakim Dêrşevî Hazretleri postnişinolmuştur. Artık Şeyh Abdulhakim Dêrşevî, bundan böyle hem Cizre dergahının postnişini hem müderrisi hem de ailelerinin başı olmuştur.

Şeyh Abdulhakim Cizre’nin Hoser (Düzova) Köyünde m.1856,h.1272’de doğmuştur. Babası Şeyh Reşid Dêrşevî Hazretleri, anası Mele Ali Meydini’nin kerimesi Fâtime Hatundur. Kendisi daha küçük yaştayken, babası Şeyh Reşid ed-Dêrşevî Hazretlerinin Mekke-i Mükerreme’de hac farizasından sonra bu yolculukta vefat ederek. Haticetu’l-Kübra (r.a)’nın da metfun olduğu “Cennetu’l-Mualla” denilen meşhur mezarlıkta defnedilmiştir. Yetim kalan Şeyh Abdulhakim ed-Dêrşevî Hazretleri, büyük ablası Halime Hatunun beyi olan Şeyh Ömer Zengânî Hazretlerinin himayelerinde büyümüş, onun verdiği terbiyeyi almış, ilminin tüm merhalelerini ve hayatının tüm basamaklarının onun gözetiminde ve rahle-i tedrisinde geçirmiş bir allamedir. Nitekim hocası Şeyh Ömer Hazretleri onun hakkında şöyle demişti : “Buradan –yani Cizre’den– ta Mısır’a kadar Abdulhakim kadar âlim birisinin olabileceğini düşünemiyorum.” Buna benzer bir sözün Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri de Şeyh Abdulhakim hazretleri içinde söylediği rivayet olunur. Şöyle ki: Bediuzzaman Said Nursi Hazretleri Cizre’ye bir ziyaretinde mürşit ve müderris olan Şeyh Abdulhakim Dirşevi’nin ve talib seviyesinde olan talebesi ve ablasının oğlu Şeyh Siracuddin Cezirî’yi dergâh ve medreselerinde ziyaret ederek sohbet etmişlerdir. Üstat Bediuzzaman Said Nursî’ye o vakit Molla Said Meşhur deniliyormuş. Şeyh Abdulhakim’i nasıl buldunuz diye sorulduğunda Üstat: “Mürşitliği çok hoşuma gitti” diye cevap vermiş. Bediuzzaman Hazretleri ikisinin de ilmini takdir ederek Şeyh Abdulhakim Dirşevi için Kürtçede bir tabir ile “Bê xweyî-yu çi melakî başe! (sahipsizkalasıca ne büyük bir âlimdir!)” demiş. Taliblik seviyesinde olan Şeyh Siracuddin için ise“Bê xweyî-yu çi talibik başe(sahipsiz kalasıca ne iyi bir talibtir!)”demişti.

İlginizi Çekebilir  Şemseddin Sivasi

Şeyh Abdulhakim Hazretleri ile beraber dayısının oğlu Molla Abdurrahman Hoserî ve Fındıkli Seyyid Hasan Fındıkî de, makul ve menkul ilimlerinin bölümleri olan nahiv, sarf, bedi’, beyan, meânî, belagat, münazara, tefsir, hadis, fıkıh ve usulleri ve son olarak da felekiyat (astronomi) ilmine kadar olan bütün bu ilimleri Şeyh Ömer Zengânî’nin yanında bitirerek, hocaları onlara bu ilimlerde icazet vermiştir.

Şeyh Abdulhakim Hazretleri bazı eserler bırakmıştır. En tanınmış eseri istiare ilmindeki ”Sutûr” kitabıdır. Bu kitap medrese müfredatında ders kitabı olarak da okutulmaktadır.

Kendisi sadece bir halife bırakmış olup, bu halife de hocası Şeyh Ömer Zengânî’nin ve aynı zamanda ablası Halime Hatunun büyük oğlu Şeyh Muhyuddin Cezerî’dir. Şeyh Muhyuddin Hazretleri, sadece halifelik icazetini değil, aynı zamanda ilim icazetini de dayısı ve hocası olan Şeyh Abdulhakim Dêrşevî Hazretlerinden almıştır. Medrese usulünde tüm ilmi çalışmasını bitirip ders verme istidadında olup fetva verebilecek kabiliyete ve gerçek ilim ve alim ahlakına haiz talebeye verilene yazılı ve sözlü belgeye ilim icazeti denilir. Şeyh Abdulhakimê Dêrşevî Hazretleri, ilimde ise sayılı kimselere icazet vermiş birisi, Şeyh Muhyuddin Cezerî, ikincisi de onun kardeşi yani Şeyh Ömer Zengânî Hazretlerinin ortanca mahdumu olan Şeyh Siracuddin Hazretleri ve üçüncüsü kendi kardeşi Şeyh Muhammed Nuri el-dêrşevi hazretleridir. Özet olarak Şeyh Abdulhakim Hazretlerinin tarikatta bir halifesi ve ilimde birkaç mucazı vardı.

İlginizi Çekebilir  Artemis Yanı Türbesi

Şeyh Abdulhakim Derşevi hazretleri miladi 1905 yılında, bahar mevsiminin son günlerinde vefat etti. Şeyh Abdulhakim Hazretleri gerisinde, Şeyh Yahya MUNİS(1891 – 1942 defin edildiği yer Cizre’nin Şah/çağlayan köyü ziyaret denilen mezarlıktadır) ve Şeyh Muhammed Emin (MUNİS) Efendi adında (1902-1972 defin edildiği yer Cizre aile mezarlığ büyük kubbenin kuzey tarafı) iki erkek çocuk bırakmıştır.

 

Türbe-i Şerifi ;
Cizre merkezde yer alan ve Arka Kubbe/İlk Kubbe’ye çok sonradan “Şeyh Muhammed Nuri Kubbesi” denilmiştir. Kubbenin içindeki zatlar şunlardır :
1-Şeyh Abdulhekim ed-Dirşevi Hazretleri
2-Şeyh Muhyuddin el-Cezeri Hazretleri : Şeyh Ömer ez-Zengani Hazretlerin büyük mahdumu (m.1914/h.1333) de ayni Kubbenin içinde ve binanın sonunda solda defin edilmiştir.
3-Şeyh Siracuddin el-Cezeri : Şeyh Ömer ez-Zengani Hazretlerinin ortanca mahdumu (m.1920/h.1339) de aynı Kubbede binanın sonunda sağda defin edilmiştir.
4- Şeyh Muhammed Nuri ed-Dirşevi Hazretleri : Şeyh Reşid ed-Dirşevi Hazretlerinin küçük mahdumu (m.1924/h.1342 ) aynı Kubbede ilk girişte solda defnedilmiştir.
5-Şeyh Muhammed Nuri ed-Dirşevi Hazretlerinin büyük mahdumu Şeyh Abdullah Efendi (m.1943/1362) de aynı Kubbede pederi ve amcası arasındaki boşlukta ilk girişte sağda defnedilmiştir.
6-Aişe Hatun : Şeyh Abdulhekim Hazretlerinin zevcesi, Şeyh Abdullah Efendinin solunda ve Şeyh Abdulhekim Hazretlerinin arasında yatmaktadır.
7-Şeyh Muhammed : Şeyh Abdulhekim Hazretlerinin oğlu, Kubbenin içinde sağda babası ile Kubbenin duvarı arasındaki boşluğa defnedilmiştir.
8- Zeliha Hatun : Şeyh Muhyuddin Cezeri’nin zevcelerinden ve Şeyh Hüseyinê Basreti’nin kerimesi, zevcinin solunda defin edilmiştir.
9-Ömer ve Salih : Şeyh Muhammed Seydayê Cezeri ve eşi Rabia Hatunun çok küçük yaşlarda ölen iki çocuğu, Zeliha Hatun ile Şeyh Siracuddinê Cezeri’nin arasında yatmaktadır.

İlginizi Çekebilir  Seyyid Muhammed Kadri Hazin (k.s.)

Mezkûr Kubbenin avlusundaki kabirlerde ise her üç aileye mensup şahıslar yatmaktadır. Şeyh Ömer ez-Zengâni Hazretlerinin kerimesi Amine Hatun ve bazı torunları, Şeyh Reşid ed-Dirşevi Hazretlerinin evlat ve bazı torunları ve Şeyh Hüseyin el-Basreti’nin bazı evlat ve torunları bu büyük veya arka Kubbe denilen aile mezarlığının avlusunda defnedilmişlerdir.

 

“BİR KERAMETİ”
Şeyh Ömer zengani’nin oğlu Hz. Şeyh Siraceddin anlatıyor:
Kubbede dayım Şeyh Abdulhakim’in kabrinin yanında Kur’an hıfzediyordum. O zamanlar kubbede yalnız onun kabri vardı. O esnada kabrinden bir ses işittim, yaptığım bazı kıraat hatalarını hatırlatıyordu. Bu durum karşısında beni bir ürperti ve korku sardı. Sonra dayıma şöyle hitap ettim:
Burada kabrine de rahmet insin diye kur’an ezberliyorum. Şayet tekrar benimle konuşup ikaz edersen giderim.
Şeyh Siraceddin dedi ki: “Bundan sonra şeyh efendinin sesini bir daha işitmedim.”(El Kutuf El-Cenniye) adlı eserden tercüme edilmiştir)

“Şeyh Abdulhakim’in vefatından sonra yerine kardeşi ve aynı zamanında halifesi olan Şeyh Muhammed Nuri ( Munis ) Hazretleri tarikatın başına geçer. Tarikatı ve irşad mekanizmasını başarıyla yönetmiştir.”