Pınarbaşı Türbeleri

tarafından
165
Pınarbaşı Türbeleri

Avcı Hamza Baba Türbesi
Melikgazi türbesi’nin yakınında Avcı Baba mezarı diye bilinen bir ziyaret yeri vardır. Bununla ilgili olarak halk arasında şu hikaye anlatılmaktadır: Melik Gazi’nin hanımı bir gün keçi sağarken keçi durmaz. Kadın. ”Avcı Hamza’nın okundan gidesin” diye beddua eder. O sırada çalılıkta gjzli olan Avcı Hamza hemen okunu çeker ve keçiyi öldürür. Kadın. “Hazır mıydın, gözün kör olsun!” der demez Avcının gözü kör olur. Bunun üzerine Avcı Baba küser ve kaleden ayrılır, kendisine bir ev yapıp herkesten uzakta yaşar. Öldükten sonra da mezarı müstakil olarak oraya yapılır. Daha önceleri yerli halkın bu mezarı sıkça ziyaret ettiği ifade edilmektedir.

Musa Dede Türbesi
Pınarbaşı’na bağlı Ayvacık köyü sınırlan içerisinde bir su kaynağı ve bu su kaynağının 100 metre ilerisinde de bir tek mezar mevcuttur. Dede Musa denilen ve hakkında hiç bir bilgi bulunmayan ancak bu kimseye ait olduğu kabul edilen mezar sadece söz konusu köylüler tarafından ziyaret edilir, orada adak kurbanı kesilir ve yağmur duası yapılır. Buradan akan su ile özellikle çocuk bezleri başta olmak üzere hiçbir temizlik yapılmaz. Çünkü böyle bir temizlik yapıldığında Dede Musa’nın küseceğine inanılır. Mezarın yanındaki ağaçlara ve karamuk çalılarına çaput bağlanır. Köyde Musa isimli çocuklara, Dede Musa’ya saygısızlık olmasın diye kendi adı ile değil, ‘’Dede’’ diye ile hitabedilir.

Garip Türbesi
Ayrıca o yörede Koçcağız deresi denilen yerde bir türbe daha vardır. Halle arasında “Garip Türbe” diye anılan yapının Dulkadiroğlu Süleyman Bey tarafından yaptırıldığı rivayet edilmekle birlikte burada medfun bulunanın kim olduğu bilinmemektedir.

Seyit Gürler Baba Türbesi
Türbe ilçenin batısında Güzelyazı mahallesinin üst tarafında bir yerdedir. Türbenin bulunduğu bu bölgeye Evliya da denilir. Anlatıldığına göre, Sarıoğlan’da ikamet etmekte olan Ahmet Hoca 1962 yılında sürekli bir hastalığa yakalanmış ve ilci üç yıl bu hastalığı yatarak çekmiştir. Bir gece rüyasında, doktor olduklarını söyleyen üç kişinin yanına geldiklerini görmüş: Bu kişiler hocayı ilaçsız olarak üç gün içinde iyileştireceklerini söylemişler. Sonra ellerini Ahmet Hocanın vücuduna sürerek okumuşlar. Yalnız iyi olduktan sonra, ayaklarının veya dizlerinin ya da ellerinin eğri kalacağını belirtmişler. Sabah olunca hastanın tamamen iyileşmiş olduğu görülmüştür. Bu arada ilci el parmaklarının dışa doğru eğilmiş olduğu da müşahede edilmiştir. Bu gelen zatların Şam’lı, Seyid Gürler ve oğulları oldukları ifade edilmektedir. Türbe, bu zatın adına inşa edilmiştir. Aynca Bakarcak mahallesinde Gürler Baba1nın Zekeriyya ve Ahmet Emin adlı iki oğlunun mezarının bulunduğu da anlatılmaktadır. Ahmet Hoca (Başaran)’nın anlattığına göre, bu zatlar evliyadır ve her mevsiminde hacca giderler, dönüşte memleketleri olan Şam’ı ziyaret ettikten sonra tekrar buraya dönerlermiş.

İlginizi Çekebilir  Şeyh Mazhar İşan Can-ı Canan (ks.)

Aslında Sanoğlandaki ziyaret fenomeni birbirine karışmış durumdadır. Bu bakımdan Seyid Baba’nın Uzankaya da yattığı bel rtilen velilerle de sıkı ilişkisi vardır. Rivayete göre Seyid Baba (Gürler) Uzankaya mevkiinde bulunan velilerle toplanıp zikir yaparken Kaya zikre dayanamayıp feryad eder. Melekler, Rabbine kayanın zarını bildirir. Yaratan kayaya “Uzan, sen de onlar ile zikret!” der. Bugün türbe çeşitli maksatlarla ziyaret edilmektedir.

Abdullah Kerametttin Türbesi
Çiftlik kasabasının takriben 4 km. doğusunda bulunan bu türbe, kare şeklinde olup yığma taştan yapılmış üzeri çatı ile örtülü bir ev görünümündedir. Geçmiş yıllara oranla türbeye daha çok önem veren kasaba halkı, türbenin etrafındaki alam duvarla çevirip, bahçesini de ağaçlandırmıştır.

Bu türbede yatanın Abdullah Keramettin isimli bir zat olduğu anlatılmaktadır. Bu civardaki şeyhler, Malazgirt zaferinden sonra bu yörelere gelerek yerleşmişler ve buradaki halkın Türkleşmesi hususunda büyük hizmette bulunmuşlardır. Halkın ifadesine göre Şeyh Abdullah Keramettin kendi müfrezesi başında Düzencik iğdeliği denilen yerde savaşırken bir kolu düşman kılıcı darbesi ile kopar ve bunun üzerine Şeyh şehit düşerek bugünkü türbesinin bulunduğu yere defnedilir. Daha sonra burası, kendisini sevenler tarafından türbe haline getirilir. Şeyh’in kolunun koptuğu yer olarak bilinen Düzencik İğdeliği de bu vesiyleyle kutsal sayılmaktadır. Başka bir rivayete göre ise, büyük bir ihtimalle Çiftlikte yatan Şeyhrin kardeşi de burada yatmaktadır.

İlginizi Çekebilir  Nasreddin Hoca

Türbe ilk planda yağmur duasının yapıldığı bir yer olarak bilinmektedir. Kasaba halkı kurak mevsimlerde bu türbeye gitmektedir. Anlatıldığına göre, duaya çıkmadan önce Kasaba Belediye Başkanlığı tarafından türbeye gidileceği ilan edilir. Görevliler tarafından halktan yağ, bulgur vs. toplanır, kurbanlıklar temin edilir. Belirtilen günde erkenden türbeye gidilir. Öğle namazına kadar Kurran okunur, dualar edilir, kurbanlar kesilip yemekler yapılır. Öğle namazı burada cemaatle kılındıktan sonra yemekler yenilir, tekrar dualar edilir. Duada el, ayası yere gelecek şekilde tutulur. Bu esnada özellikle çocukların yüksek sesle amin demeleri sağlanır. Dua ilkbaharda yapılıyorsa koyun sürüsü kuzu sürüsüne karıştırılır. Bu durumun duanın kabul edilmesinde etkili olacağına inandır.
Yağmur duasının dışında, doktor tedavisi ile şifa bulamayan özellikle felçli hastalar, şifa bulmak amacıyla, buraya getirilerek; türbedeki büyük mezarın yanında yatırılıp uyutulur.

Yöre halkının ifadesine göre, türbedeki ibrikler kendiliğinden dolup boşalmaktadır. Ayrıca burada namaz vakitleri ezan okunur, sarıklı cübbeli kişiler burada namaz kılarlarmış. Bazan uzun yola, mesela hacca gidecek olanlar da yola çıkmadan önce türbeyi ziyaret ederek, burada namaz kılar, dua ederler. Günümüzde çiftlik ve civar köylerden genellikle kadınlar türbeyi ziyaret ederek,burada namaz kılar, dua ederler. Adağı olanlar adak kurbanım burada keserler.

İğdeli Türbe
Sarıoğlan ilçesine bağlı Düzencik köyü sınırları içinde, köyün 2-3 km. güneydoğusunda İğdeli Türbe veya Et Yemez Şıh Türbesi diye anılan bir ziyaret yeri vardır. Burada günümüzde herhangi bir mezar, türbe ve bu tür şeyleri andıracak bir bir yapı bulunmamasına rağmen, adı geçen yer türbe diye bilinmekte, burası hem köy sakinleri hem de çevre köylerin halkı tarafından ziyaret edilip, kurban kesilmekte ve oradaki iğde ağaçlarına bez bağlanmaktadır.

İlginizi Çekebilir  Şeyh Muhammed Kasım Zilani (k.s.)

İğdelikte yatan şahsa Et Yemez Şıh denilmektedir. Bu, Şeyh’in sağlığında et yememesi, eti yenen hayvanları kesmemesi ve eti kendisine haram saymasından ileri gelmektedir. Rivayete göre, Çiftlik kasabasında yatan zatın kardeşi veya yakın arkadaşının burada şehit düşmesi buranın kutsal olarak bilinmesine sebep olmuştur. Çiftlik Türbesi bahsinden hatırlanacağı üzere, burası Şeyh’in kolunun koptuğu yer olması sebebiyle de kutsal sayılmaktadır. Anlatıldığına göre, bu kol 1940’lı yıllarda Yanıktepe mevkiinde bulunmuş, köyden ikiyüz altın alacağı olan bir çelepçiye verilmiş, bir daha da bundan haber alınamamıştır.

Rivayete göre, bir şeyh bir yolculuk esnasında askerlerle burada konaklarlar. Askerlerin sıcaktan bunalmış olduğu bir anda, Allah tarafından burada iğde ağaçlan meydana getirilir. İşte bunun için iğde ağaçları kutsal sayılmaktadır. Bu yüzden köylüler bu ağaçlara dokunmamakta, bir tek dalına bile zarar vermemektedir. Nitekim civar köylülerden bir kişi iddia üzerine iğde ağacının birisini kesmiş, dönüşte adamın ayağına bir çalı dikeni batmış ve o kimse bu sebeple ölmüştür. Bu mevkide avlanmaya da izin verilmediği inancı yaygındır. Burası yağmur duası başta olmak üzere, şifa arayanlar, dilekte bulunanlar, yeni evlenenler ve çocuğu olmayan kadınlar tarafından ziyaret edilir ve genellikle bu ziyaretler esnasında kurban kesilir.

Ayrı Dede
Üzerlik küyünün kuzeybatısında yattığına inanılmakta olup kurak mevsimlerde burada yağmur duası yapılmaktadır.

Kaynak ; Kayseri Ansiklopedisi
Kayseri ve Çevresinde Ziyaret Yerleri , Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayınları
Kayseri’nin Manevi Mimarları , Muhsin İlyas Subaşı , Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları
Kayseri İlmiye Tarihinde Meşhur Mutasavvıflar , Ali Rıza Karabulut , Seyyid Burhaneddin Vakfı
Kayseri Uleması , H. Mehmed Zeki Koçer