Kesikbaş Türbesi – Şems Tebrizi Makamı

tarafından
1104
Kesikbaş Türbesi – Şems Tebrizi Makamı

Niğde  –  Merkez Burhan Mahallesi Kesikbaş sokak’taki Kesikbaş camiinde

Türbenin inşa kitabesi olmadığı gibi, yapım yılı hakkında da herhangi bir belge mevcut değildir. Günümüze kadar bir çok onarımlar gördüğü anlaşılan yapı orjinal özelliğini kaybetmiştir. Sadece kuzey ve güney cephe duvarlarının üst kısmında 1296 H./ 1878-79 M. ve 1340 H. / 1921-22 M. tarihli iki onarım kitabesi vardır. Bu kitabelerde yapı, Şems-i Tebrizi Kesikbaş’ın “Makam Türbesi” olarak belirtilmektedir. Kaynaklara göre Şems-i Tebrizi 1247’de öldürülmüş ve nerede gömülü olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, Konya’da gömüldüğüne dair bazı bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu’da “Kesikbaş” motifi XIV. yüzyılda büyük yaygınlık kazanmıştır. Türbe de bir ihtimal dahilinde XIV. yüzyılda yapılmış olabilir.

İlginizi Çekebilir  Memiş Efendi - Muhammed Kudsi Bozkıri (k.s.)

Onarım kitabelerinde türbenin, Şems-î Tebrizî Kesikbaş’ın makamı olduğu ifade edilmektedir. Şems-i Tebrizî, Mevlana Celaleddin Rumi’nin hayatı üzerinde büyük bir değişikliğin meydana gelmesine sebep olan kalender-meşrep bir derviş olup Mevlana’nın mürşididir. Şems-i Tebrizî’nin ölümü hakkında birçok rivayetler bulunmakla birlikte genel görüş, 5 Şaban 645 H./ 5 Aralık 1247 M. tarihinde Mevlana’nın ortanca oğlu Alaeddin ve arkadaşları tarafından Konya’da öldurülerek kuyuya atıldığı şeklindedir. Bir rivayete göre, Sultan Veled tarafından bulunup kuyudan çıkarılarak Konya’da Mevlana’nın medreseninin banisi Bedrettin Gevhertaş’ın yanına, diğer rivayete göre de Mevlana Bahaeddin’in yanına gömülmüştür.

Türk folklorunda ”Kesikbaş” motifli destan, efsane ve menkıbe çok yaygın olup. Balkanlardan Orta Asya’ya kadar geniş bir coğrafî sahaya yayıldığı görülür. Bir menkıbeye göre, Mevlana bir gün Hacı Bektaş-ı Velî’den bir dede ister ve Şems-i Tebrîzî kendisinin gitmek istediğini söyler. Onun tevazu göstermemesinden rahatsız olan Hacı Bektaş, “benlik ile meydane geldin, başlı git, başsız gel!” der : Şems gider ve öldürülür, kellesi koltuğunda uçarak şeyhinin dergahına gelerek özür diler. Hacı Bektaş, Şems’e basını alıp memleketi Tebriz’e gitmesini emreder ve orada başını yere koyup oracığa uzanır ve ruhunu teslim eder. Hatta Evliya Çelebi, Şems-i Tebrîzî’nin başının Azerbaycan’da Hoy Kasabası’nda bir türbede gömülü olduğunu ve kendisinin burasını bizzat ziyaret ettiğini belirtmektedir. Ayrıca Türkiye’nin pek çok köy, kasaba ve şehirlerinde “Kesikbaş Türbeleri” ve bunlarla ilgili efsaneler meydana gelmiş olup çeşitli ziyaret ve adak usulleri geliştirilmiştir.