Atpazari Osman Fazli Efendi

tarafından
81
Atpazari Osman Fazli Efendi

kıbrıs  – magosa

19 Zilhicce 1041/7 Temmuz 1632 tarihinde Şumnu’da doğmuş olan Atpazari Osman Fazli Efendi, ilk bilgilerini babası Seyyid Fethullah Ziyade’den almıştır. Osman Fazli, on yedi yaşına kadar Şumnu’dan dışarı çıkmamış, bu yaşa geldiğinde ebeveyninden izin alıp ilim öğrenmek için yola çıkarak Edirne’ye gelmiştir. Burada Aziz Mahmud Hüdayi’nin halifelerinden Dizdarzade Tekkesi’nde irşad faaliyetlerinde bulunan Saçlı İbrahim Efendi (ö. 1075/ 1664) ile tanışmış ve hizmetine girmiştir. Burada sıkı bir riyazet hayatı yaşamaya başlayan Osman Efendi’ye şeyhi kızını vermek isteyince, artık feyiz alamayacağı düşüncesi ile Edirne’den ayrılarak İstanbul’a gelmiştir. Fazli Efendi, Hüdayi Asitanesi’ndeki yaşlı bir dervişin kılavuzluğuyla Zeyrek Tekkesi’nde şeyh olan Zakirzade Abdullah Efendi‘nin terbiyesine girmiş ve yanında sekiz yıl kalarak tekmil-i tarikat etmiştir. Bir müddet sonra Zakirzade Abdullah Efendi tarafından Aydos’a halife olarak gönderilen Fazli Efendi, burada birkaç yıl kaldıktan sonra şeyhinin vefat etmesinin ardından 1068/ 1657 senesinde daha büyük merkezde hizmetlerini yürütmek amacıyla Filibe’ye gitmiştir. Atpazari, Filibe’de on beş sene hizmet ettikten sonra gördüğü bir rüya üzerine tekrar İstanbul’a dönmüştür.

İlginizi Çekebilir  Elmalılı Hamdi Yazır Efendi (k.s.)

İstanbul’da önce Kul Camii’nde, sonra Zeyrek Tekkesi’nde, daha sonra kendi ismiyle anılan Atpazari Tekkesi’nde ve aynı zamanda muhtelif camilerde vaaz, sohbet ve irşad faaliyetlerini yürüten Fazli Efendi, 1094/ 1683 senesinde vuku bulan Avusturya Seferi’ne kadar Sultan ve diğer idari erkanla iyi ilişkiler içinde olmuş, ancak bu seferin Osmanlılar’ın hayrına olmayacağına inanması ve bunu açıkça dile getirmesi sebebiyle araları bundan sonra açılmıştır. Bu sefer hezimetle sonuçlanınca, Edirne’de bulunan ve bu gelişmeleri yakından takip eden Sultan IV. Mehmed kendisini Edirne’ye vaaz vermesi ve dersler yapması için 1096/ 1685 senesinde davet etmiştir.

Edirne’ye gelen Fazli Efendi, Sultan’ın huzurunda vaaza başladığında devlet adamlarını tenkit ederek, başa gelen felaketlerin sebebinin onların kanuna uymayan hareket ve kötü idareleri olduğunu söylemiş, Sultan da kendisine hak vermiştir. Bunun üzerine Kara Mustafa Paşa’dan sonra Sadrazam olan Kara Kethüda İbrahim Paşa, Fazli Efendi’ye kin beslemeye başlamış ve bir fırsatını bularak onun memleketi olan Şumnu’ya sürgüne gönderilmesi doğrultusunda bir ferman almıştır.

İlginizi Çekebilir  Abdurrahman Sami Niyazi (k.s.)

Bu sürgünden üç ay sonra, yeni sadrazam olan Boşnak Sarı Süleyman Paşa, Fazli Efendi’ye haber göndererek Edirne’ye dönmesini istemiştir. Edirne’ye gelişinde de büyük bir saygı ile karşılayarak bu kısa sürgünden dolayı kendisinden özür dilemiştir. IV. Mehmed de eskisinden daha fazla hürmet göstererek Pazartesi ve Cuma geceleri saraya gelip vaaz vermesini istemiştir. Fazli Efendi bu günlerde saraya yanında müridleri olduğu halde gelerek vaaz ve zikir halkası oluşturduktan sonra Kur’an-ı Kerim tilavetiyle sona erdirdiği kaydedilir.

1101 / 1690 yılında eşkıyaya yardım ettiği gerekçesiyle Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa tarafından Magosa’ya sürgün edilen Osman Efendi, burada da irşad ve vaaz hizmetlerinden geri durmamıştır. Atpazari Fazli Osman Efendi, Magosa’da Humma hastalığına yakalanarak zayıf düşmüş ve 17 Zilhicce 1102/ 12 Eylül 1691 tarihinde beka alemine irtihal etmiştir. Fazli Efendi’nin gerek şer’i ilimlere dair gerekse tasavvufla alakalı birçok eseri olup, bunlardan usul, fıkıh, kelam ve edebiyata dair olanlar daha ziyade kendisinden önce yazılmış eserlere şerh, haşiye ve talikat kabilindendir.

İlginizi Çekebilir  Ahmed Gülşehri

Eserlerinden tespit edilenler şunlardır:
el-Laihatü’l-Berkıyyat fi Keşfi’l­ Hucub ve’l-Estar ‘an Vücuh-ı Esrar-ı Ba’zı’l-Ehadis ve’l-Ayat
Misbahu’l-Kalb Şerh-i Miftahi’l-Gayb
Mir’atu’l-Esrari’l-İrfan
Tecelliyat-ı Berkıyye
Fethu’l­ Bab
Hediyyetü’l-Mütehayyirin
Gayetü’l-Müntehab
Haşiye ‘ala Muhtasari’l­ Me’ani
Haşiye-i Mutavvel
Haşiye Şerh-i Füsüsu’l-Hikem
Şerh-i Tenkih
Kitabu Hediyyetü’l-Eb li’bni’l-Muhib fi Haşiyeti’t-Telbis
Haşiye-i Telvih
Haşiye-i Risale-i İmam-ı Celdegi
Şerh-i Hanifiyye
Risale-i Rahmaniyye
Tulü’u’ş-Şems ve’l-İşrak
Mektübat
Umdetü’l-Fevaid
Levazih
Osman Efendi’nin, “Fazli” mahlası ile yazdığı şiirlerinden oluşan İlahiyyat’ı da vardır. Safayi’nin beyanına göre, şiirleri tasavvufane ve güfteleri aşıkanedir. Örnek olması bakımından bir şiirini burada nakledelim:

Cam-ı aşkı nüş eyleyen ‘aceb olmuş mestanesi
Derya gibi cuş eyleyen ‘aceb olmuş mestanesi

Bir mekanda kılmaz karar Mecnun gibi Leyla’ya zar
Mevla diyüb gezer her bar ‘aceb olmuş hayranesi

Ey Fazli kul bulan Hakk’ı unudur ol gayri zevki
Dil sahrası olub ‘aşkı ‘aceb olmuş dilhanesi

Kaynak ; Osmanlının İkinci Başkenti Edirne’de Tasavvuf Kültürü , Dr. Selami Şimşek , Buhara Yayınları