Mansur Baba

tarafından
821
Mansur Baba

Elazığ – Merkez’de  Ulu camii  yakınında Nizamettin caddesi üzerinde

Mansur Bab türbesi, Cami-i Kebir Mahallesinde, kaleye giden yolun sonunda Sarahatun Camisi’nin kuzey batısındadır. Geçirdiği restorasyonla tamamen yenilenmiş durumda olup sekizgen planlı (iç kısım orjinal şeklini korumaktadır), kubbeli, demir kapılı, kesme taştan yapılmış bir türbedir. XII. yüzyıl sonu ile XIII. yüzyıl başlarında yapılmış olabileceği ileri sürülür Üst örtü sistemi sonradan yapılmış iki katlı bir yapıdır. 1518 yılında var olan Mansur Baba’ya ait mescit, türbe ve zaviye, zamanla çeşitli sebeplerle yıkılıp harap olur, yeri arsa şeklinde kalır.

İshak Sunguroğlu’na atfen Mansur Baba’nın kabrinin keşfi şöyle anlatılır ‘’ Vaktiyle caminin önündeki mezarlığa bitişik evlerden birinde oturan Şahende isminde bir kadın rüyasında ak sakallı, nurani çehreli bir zat görür. O zat kadının evine girer ve kendisine hitaben, “Üstüme pis su döküyorsunuz, ya dökmeyin, ya da yerimi değiştirin”, diye ihtarda bulunur. Kadın,”rüya bu!” deyip aldırış etmez. İkinci ve üçüncü gece de aynı şekilde rüya görür. Sonunda Şahende Hanım cevaben, “Ben zavallı bir kadınım, bu işi nasıl yapabilirim”, deyince o zat, “öyle ise, git Beyzade’ye haber ver”, diyerek gözden kaybolur. Kadın rüyasından uyanıp korku ve heyecan içinde sabahlar. Gün ağarınca Beyzade’nin konağına gider ve rüyada gördüklerini olduğu gibi Beyzade’ye anlatır. Beyzade, hemen Hacı Hamit Efendi’ye, Müftü’ye ve Evkaf Dairesi’ne haber göndererek onları öğle namazını Ulu Cami’de kılmak üzere davet eder. Hacı Hamit Efendi, oğulları Hacı Mehmet Sait ve Kemal Efendileri de yanına alarak Ulu Cami’ye gidip Beyzade’ye mülaki olurlar. Diğer zevatla birlikte namazdan sonra Evkaf Dairesi’nden Osman Ağa’nın getirdiği iki ameleye Şahende Hanım’ın gösterdiği yer kazdırılınca, büyük bir lahit ortaya çıkar. Lahidin içinde bir erkek, bir bayan ve iki de çocuk mezarı bulunmaktadır. Erkeğin mezarı açılınca, asırlarca evvel gömülmüş olan bu zatın cesedinin, sanki dün ölmüş gibi, hiçbir tarafının çürümemiş olduğu görülür ve durum derhal bir telgrafla meşihata bildirilir. On gün sonra, masrafı cib-i hümayundan verilmek suretiyle üzerine bir türbe ve yanına da bir zaviye yaptırılması kararlaştırılır.

İlginizi Çekebilir  Pir Seyyid Hasan Zerraki

Bunlar yapılırken mezar taşında isminin “Mansur” olduğu görülmüş ve bu nedenle yanındaki zaviyeye de “Mansuriyye” adı verilmiştir. Bu türbeye Kinderiç köyünün vakfedildiğine dair bir irade-i Seniyye bulunmaktadır. 16. yüzyıla ait vakfiyenin yıllık geliri, 8980 akçedir.

Türbede, Mansur Baba, hanımı ve iki çocuğu yatmaktadır. Türbedeki şahsın el Melikü’l Mansur ünvanını taşıyan Harput emiri İmameddin Ebubekir olabileceği Elazığ Kültür Envanterinde yapının muhtemelen Artuklu dönemine ait olduğu kayıtlıdır.