Bursa – Emirsultan camii’nin çok yakınında bulunan Zayniler camiinin Kabristana bakan köşesinde
Asıl adı Ahmed bin Musa Rumi olup lakabı da Şemseddin’dir. İzniklidir, şiirlerinde ” Hayali” mahlasını kullandığı için Molla Hayali diye meşhur olmuştur. Hanefi Mezhebi’nin alim ve velilerinden olup Fatih Sultan Mehmed Han devrinde yaşayan Molla Hayali henüz otuz üç yaşında vefat etmiştir. İlk tahsilini kadı olan babasından aldıktan sonra Bursa Sultaniyesi denilen Yeşil Medrese’de Müderris Hızır Bey’den icazet aldı, ona muid oldu ve Hızır Bey’in kızı ile evlendi. Akli ilimlerdekianlayışının yüksekliğinden dolayı en ince meseleleri hemen kavrar ve akranları arasında parmak ile gösterilirdi. Müderris olunca Filibe Medresesi’ne tayin edildi.
İznik Medresesi müderrisi’nin vefatı ettiği ve yerine kendisinin tayin edildiği haberi gelince hacca niyetlendiğinden Fatih’in ve Vezir Mahmud Paşa’nın tüm ısrarlarına rağmen teklifi kabul etmeyerek hacca gitmiştir. Zeyniyye Tarikatı müntesibi olan Molla Hayali, hocası Şeyh Abdürrahim Merzifoni vasıtasıyla tasavvuf yolunda ilerledi, hocasıda ona Edirne Yenicami’de ” Kelime-i Tevhid ” okuma vazifesini verdi.
Molla Hayali çok kitap okur, az yemek yerdi. Hep ilim ve ibadetle meşgul olup bir an bu halden ayrılmazdı. Son derece zayıf olduğundan baş ve işaret parmağı ile pazusunu kavrardı. Şu beyit onun halini ifade eder ;
Gece Gündüz ibadetten kalmazdı geri
Günde bir öğündü saydıysan yediği
Molla Hayali talebe yetiştirmek ve eser yazmak ile meşgul olduğu sırada vefat etti. Şairler onun vefatına ” Sözü dilde, hayali gözde kaldı ” mısrai ile tarih düştüler.
Molla Hayali hz’nin kabir taşında şunlar yazmaktadır ;
Hüve’l-Hallaku’l-Baki
Garik-i rahmeti Rabbi
I-müteali Mevlana
Fadıl Şemseddin
Ahmed el-Hayali
Lillahi’l-Fatiha
sene 875
Kaynak ;
Hasan Turyan , Bursa evliyaları , Merassa Yayınları
Hasan Basri Öcalan – Bedri Mermutlu , Bursa Hazireleri , Bursa Kültür A.Ş. yayınları
Bursa – Emirsultan camii’nin çok yakınında bulunan Zayniler camiinin hemen yanında yer alan Zeyniler kabristanında.
Osmanlı alimlerinin önde gelenlerden olup, asıl adı Mehmed Bin Feramuz Bin Ali dir. Sivas ile Tokat arasındaki Kargın Köyünde doğduğu ve Türkmenlerin Üçok Koluna mensup Varsak boyundan olduğu anlaşılmaktadır. Müderrislik, kazaskerlik ve şeyhülislamlık görevlerinde bulunan Molla Hüsrev’in doğum tarihi belli değildir, 1480 yılında vefat etmiştir. Küçüş yaşta iken babasını kaybettiğinden Osmanlı emiri olan eniştesi Hüsrev Bey’in himayesinde eğitimini tamamladığından Hüsrev Kaynı diye çağırılırdı, daha sonra’da Molla Hüsrev adıyla meşhur olmuştur.
Sadeddin Taftazani’nin öğrencilerinden Mevlana Burhaneddin Haydar el Herevi’den ve Molla Fenari’nin çocuklarından Yusuf Bali Efendi’den ders almıştır. Eğitimini tamamladıktan sonra ilk olarak Edirne’de Şah Melek Medresesinde daha sonra da II. Murad’ın Edirne’deki Halebiye Medresesinde müderrislik yapan Molla Hüsrev, 1444 yılında kazasker olarak atanmış 1446 yılında da Edirne Kadısı olmuştur.
Sultan II. Mehmed’i İstanbul’un fethi için teşvik eden devlet adamları arasında Molla Hüsrev de bulunmaktaydı bu yüzden Fatih’in nezdinde büyük itibara sahipti. Fetih ile birlikte Ayasofya Medresesi’nde ilk müderrislik görevi kendisine verilmiştir. 1455 yılında Bursa kadısı olarak gördüğümüz Molla Hüsrev, 1459 yılında İstanbul kadısı Hızır Bey’in vefatı üzerine yerine İstanbul kadısı olmuş ayrıca Eyüp,Galata ve Üsküdar kadılarıda kendisine bağlanmıştır.
Molla Hüsrev, Ayasofya’ya geldiğinde bütün cemaat ayağa kalkar ve kendisine saygı gösterirdi. Bu durumu gören Fatih Sultan Mehmed ” Zamanımızın Ebu Hanifesi Molla Hüsrev’dir ” diyerek iltifat etmiştir. 1426 yılında bir davette ortaya çıkan protokol kriziyle Fatih’e gücenen Molla Hüsrev İstanbul’u terk ederek Bursa’ya geldi ve Zeyniler’de bir medrese inşa ettirip dersler vermeye başladı. 1469 yılına kadar yedi sene boyunca Bursa’da kaldıktan sonra Fatih’in daveti üzerine yeniden İstanbul’a dönen Molla Hüsrev, şeyhülislamlık makamına tayin edilmiş ve 1480 yılında vefatına kadar bu görevde kalmıştır. Cenaze namazı Fatih camiinde kılındıktan sonra Bursa’ya nakledilerek Zeynilerdeki medresesinin haziresine defnedilmiştir.
Orta boylu, uzun sakallı, heybetli, diyanetperver ve mütevazi bir kişiliği vardı. Başına İmam-ı Azam tacı gibi küçük bir sarığı giyerdi. Konağında birçok hizmetçisi bulunmasına rağmen odasını kendisi süpürür ve temizler, kandilini de kendisi yakardı.
İstanbul2un Vefa semtinde bir de cami yaptırmış olan Molla Hüsrev, hukuk ve fıkıh alimi olduğu gibi iyi de bir şairdir, Türkçe ve Arapça şiirler yazmıştır. Medreselerde okutulan 12 kitap kaleme almışsa da en meşhuru Fatih’e takdim ettiği Dürer ve Gürer adlı eseridir.
Zeyniler Kabristanı
Zeyniler kabristanı her ne kadar bir dergah kabristanı olarak kabul edilirsede o boyutu aşmış genel bir mezarlık halini almıştır. Sadece Zeyniyye tarikatı mensublarının değil yüzyıllar boyunca Bursa’nın bilginlerine ev sahipliği yapmıştır. Bilinen ilk mezar 1432 tarihli Abdullatif kudsi’nin mezarıdır. Molla Hüsrev ,Muslihiddin Tavil, Muhaşşi Hasan Çelebi, Müftü Ahmed Paşa, Şair Sun’i ve N,iyazi gibi isimlerin kabirlerinin yer aldığı bu mezarlıkta 70 civarında kabir vardır. Yadigar-ı Şemsi müelllifi 1400 kadar önemli ismin medfun olduğuna dair rivayet etmiş ve bir çok mezar taşının kaybolduğunu kayıt düşmüştür. Molla Hüsrev Medresesi Zeyniler Tekkesinin yakınında idi. XV. yüzyıl ortalarında Mehmed Bin Feramuz tarafından yapılmıştır. XX. yüzyıla kadar Medresenin faal olduğu bilinmektedir. Medresenin haziresi zamanla kaybolmuştur. Yalnızca Molla Hüsrev hz’nin kabri kalmıştır.[/toggle]
Molla Hüsrev (k.s.) ‘un kabir taşı
ön yüzü ; Arka yüzü ;
Menba-ı ilm ü hüner varis Mevlana Mehmed Bin Feramuz
Kaynak ;
Hasan Turyan , Bursa evliyaları , Merassa Yayınları
Türkiye Gazetesi , Batı Anadolu evliyaları cilt 2
Hasan Basri Öcalan – Bedri Mermutlu , Bursa Hazireleri , Bursa Kültür A.Ş. yayınları
Bursa’da Tezveren sokakta türbesi vardır. Pınarbaşı caddesinden Molla Fenari yada Somuncu baba fırnına çıkarken Tezveren Sokakta.
İsmi Ataullah olup Tezveren Sultan diye şöhret ve nam kazanmış Allah’ın emri ile ahirete göç ettiği vakit Haydarhane semtindeki şimdiki türbesinin bulunduğu yere defnedilmiştir. Bugün Bursa’da özelikle kadınların çokaca ziyaret etti bir türbedir. Hakkında çok fazla bilgi yoktur. Mehmet Fahrettin Efendi tarafından yazılan ” Gülizar-ı İrfan” isimli eserde şu kayıtlar vardır ;
”Tezveren Sultan ; Gönül alıcı Bursa şehrinin , feyiz ve bereketli bazı yerlerini salınarak adımlamış olan bu zatın şerefli ismi bilinmemekle beraber, tüm dünyada Tezveren Sultan diye şöhret kazanmıştır. Yüce Allah’ın emri ile bu yokluk aleminden safa veren sonsuzluk iklimine yönelip yürüyünce sözü edilen Bursa şehrinde, Ali Paşa Camiinin üstünde ve Haydarhane hamamı yakınlarında bulunan bir evde bağışlanma hücresine yerleşmiş ve merhameti geniş olan Allah’ın rahmet lahdinde saklamıştır. Sözü edilen Allah Dostu ( Tezveren Sultan)’ın yüce kabrinin tozları, ihtiyaç sahiplerinin gözlerini parlatan ciladır; rahmetle dolu toprağı ise sıtmadan titreyen hastalara şifa ve ilaçtır. Herhangi bir kişi muradına ermek için cumartesi günü , şafak vakti zamanında ıtır kokan toprağına (yani kabrine) yüzünü dönerek bu zatın şerefli ruhunu vesile ederek (Allah’a) içten bir şekilde yalvarırsa tez zamanda muradına ererek ve amacına ulaşarak sevindiği, tecrübe ile sabittir.
Bursa ‘da Ulucami yakınında Tahtakaleye çıkarken Mecnun dede camiinde
Mecnun dede 40 Abdal dan birisidir. Sırlarla dolu bir derviştir. Kerametini gören Çakırağa adında bir zat Mecnun dede‘nin şimdiki kabrinin bulunduğu Mecnun dede camiini ve civarındaki hamamı yaptırmış ve hatta hamamdaki ufak halvetin bir evliya halvetidir derler. Çakır Hamamının bir kısmı Mecnun dede vakfına aittir. Camiinin bitişiğinde Mecnun dede Dergahı vardı. Burada hergün fakirler doyurulurdu. Sonraları tarikat düşmanlarından biri burayı medreseye çevirmiş , şimdi ise şahıs mülkü olmuştur.
Mecnun dedeni kabri kardeşi Lokman dede ile beraber caminin yanındadır ancak günümüze kalmamıştır. Caminin haziresinde ise ; Hacı Nasuh bin beyazıd isimli bir kişinin kabir ve ayak taşı vardır.
Kaynak ;
Hasan Turyan , Bursa evliyaları , Merassa Yayınları
Bursa’da Molla Fenari mahallesinde Üftade Tekkesi ile Molla Fenari camii arasında kalan Üçkuzular caminin bahçesinde
Hakkında bir sürü rivayet bulunan Uçkuzular türbesi ; Üçkuzular zaviyesinin kurucuları olan üçkuzular Hicri 825 yılında Buharadan Bursa’ya gelmişlerdir. Seyyid Olan Bu zatlar Şeyh Safiyuddin , Şeyh Muhammed ve Açıkbaş El Şeyh Ali Efendilerdir. Nakşi Tarikatına mensuplardı. Emir Sultan‘ın Yanında bulunduklarından Emir Sultan Bu kişilere kuzularım dermiş. Bu nedenle Üçkuzular diye anılmaya başlanmıştır. Safiyuddin efendi evlenmiş diğerleri bekar olarak vefat etmiştir. Şeyh Safiyuddin’in soyu halen devam etmektedir.
Dergahın haziresi tam anlamıyla bir meşayih haziresidir. Kuruluşundan itibaren Dergahın Şeyhliğini yapan bütün meşayih Caminin haziresinde yatmaktadır. Cami 1950 yılında yıkılmış ve yerine bugünkü camii yapılmıştır. Kimi kaynaklarda adı Üçkuzular kiminde ise Üçkozlar olarak geçmektedir.
Üçkuzular Dergahı Haziresi
Dergahın haziresi tam anlamıyla bir meşayih haziresidir. Kuruluşundan itibaren Dergahın Şeyhliğini yapan bütün meşayih Caminin haziresinde yatmaktadır. Cami 1950 yılında yıkılmış ve yerine bugünkü camii yapılmıştır. Kimi kaynaklarda adı Üçkuzular kiminde ise Üçkozlar olarak geçmektedir.
Hazire’de bulunanlar dergahın Şeyhleri ;
1- Şeyh Mehmed Refi Bin Şeyh Mustafa Efendi (1870) – tekke Şeyhi
2- Şeyh Mehmed Şerefeddin Bin İbrahim efendi (1825) – Tekke Şeyhi
3- Şeyh Abdurrahman Bin Şeyh Refi ( 191.) – Tekke Şeyhi
4- Şeyh Said Bin Şeyh Tahir Efendi (1914) – Tekke Şeyhi
5- Seyyid Abdurrahman Bin Şeyh Mehmed Şerafeddin Efendi (1813)
6- Şeyh Mehmed Safiyuddin Bin Şeyh İbrahim efendi (1815) – Tekke Şeyhi)
7- Şeyh İsmail efendi
8- Şeyh Ata Bin Şerafeddin Efendi (1837 )- tekke şeyhi
9- Şeyh Mustafa Efendi Bin Abdurrahman ( 1814) – Tekke Şeyhi
10 – Şeyh Seyyid Hafız Murad Bin Şeyh Mehmed Refi (1875) – Tekke Şeyhi
11- Şeyh İbrahim efendi Bin Şeyh Mehmed Efendi (1799)
Kaynak ; İstanbul ve Anadolu evliyaları , Pamuk Yayınları Hasan Basri Öcalan – Bedri Mermutlu , Bursa Hazireleri , Bursa Kültür A.Ş. yayınları
Bursa – Emirsultan cami ile Yeşil Türbe’nin arasında yer alan Hoca Taşkın camiinin yanına defnedilmiştir.
Fatih Sultan Mehmed Han zamanında yaşamış ve Molla Hüsrev’den ders almıştır. Taşkın Sufi ismiyle çağrılırdı. Eskişehir’in Sultanönü kasabasındandır. Fen ve Edebi ilimlerde icazet aldıktan sonra tasavvufa meyledip Bursa’ya yerleşti. Kendisi güçlü bir hatip olup vaaz ve nasihatleri çok güçlü idi. Taşkın Sufi 1487 de vefat etmiştir.
Kaynak ;
Hasan Turyan , Bursa evliyaları , Merassa Yayınları
Hasan Basri Öcalan – Bedri Mermutlu , Bursa Hazireleri , Bursa Kültür A.Ş. yayınları
Bursa’da Ulucami ye çok yakında bulunan İsmail Hakkı Bursevi Dergahı camisinde İsmail Hakkı Bursevi hz’nin hemen yanında
Tekirdağ’da doğdu babası Hacı Ahmed Efendi , annesi Emine Hanımdır. Daha çocuk yaşta İsmail Hakkı Bursevi hz’nin yanında bulunmuş dualarına mazhar olmuştur. İsmail Hakkı bursevi hz’nin himmetleriyle Bursa’ya yerleşmiş seyr u sülukunu tamamlayıp icazet almıştır. Bursevi hz’nin oğlu Şeyh Bahaeddin Efendi’nin 1726’da vefatından sonra Tekkeye Şeyh olmuştur. Bir kez hacca giden Hikmeti Mehmed Efendi 8 Şubat 1752’de Tekke mescidi mahallesinde vefat etmiş ve Tekkenin haziresine İsmail Hakkı hz‘nin hemen yakınına defnedilmiştir.
Kabir taşında Şunlar yazılıdır ;
Salikan-ı Celvetiyye mürşid-i şeyhu’ş-şuyuh
A’ni kim Şeyh Hikmeti kabrinde rahatlar bula
Düşdi bir tarih Aziza Tab’ıma fevti içün
Cay-gah-ı Hikmeti Mevla kusur-ı adn ola
sene 1165 h.
İsmail Hakkı Bursevi Dergahı Haziresi
XVII. yüzyılda İsmail Hakkı Bursevi tarafından dergah olarak inşa edilmiştir. Buraya Hikmeti Tekkesi ve Cami-i Muhammedi de denilmektedir. 1843’de tarihinde diğer dergahlarla birlikte burası da tamir edilmiştir. 1900 yılında II. Abdulhamit Han zamanının ileri gelenlerinden Hacı Ali Paşa öncülüğünde yeniden onarılmıştır. 1925 ‘de tekkelerin kapanmasından sonra kur’an kursu olarak hizmet vermeye devam etmiştir.
Hazire’de kabri bulunanlar ;
1- İsmail Hakkı Bursevi (k.s.)
2- Aişe Hatun – İsmail Hakkı Bursevi hz’nin eşi
3- Şeyh Mehmed Hikmet Efendi (1753) – Tekke Şeyhi
4- Hikmeti Şeyh Mehmed Emin Efendi (1832) – Tekke Şeyhi
5- Hikmeti Şeyh Hacı İsmail Efendi (1896)
6- Şeyh Mehmed Efendi (1896) – Hikmeti Şeyh Hacı İsmail efendinin oğlu
7- Şerife Hanım (1896) – Hikmeti Şeyh Hacı İsmail efendinin eşi
8- Mehmed Şah Haki Dayesi (1726)
9- Hacı Mehmet Efendi
10- Cüveyriye Hayriye HAnım efendi (1846)
11- Şeyh Bahaeddin Efendi İbn Emin Efendi (1818) – Tekke Şeyhi
12- Şeyh Mehmed Bahaeddin bin Şeyh İsmail Efendi – Tekke Şeyhi
13- Eğercizade Hacı Hakkı Efendi
14- Seyyid Ahmed Hamid Efendi
15- Fevziye Hanım
16- Selime Hanım
17- Havlucu Hacı Nafiz Efendi
18- Hadimi Hasan Efendi
19- Seyyid Hafız Nasuh Efendi
20- Tutizade Hacı Mehmed Efendi
21- Hanife Hanım
22- Edirneli Havlucu efendi
Kaynak ;
Hasan Turyan , Bursa evliyaları , Merassa Yayınları
Hasan Basri Öcalan – Bedri Mermutlu , Bursa Hazireleri , Bursa Kültür A.Ş. yayınları
Bursa’da Molla Fenari mahallesinde Seyyid Nasır caddesi üzerindeki türbesindedir.
Seyyid Nasır veya Seyyid Nasiruddin Buhari namı ile anılan bu zatın ismi Hüsrev dir. Baldırzade’nin rivayetine göre Abdal Murad Hazretleri ile Güldeste’nin ve Sefine-i Evliya ‘nın rivayetine göre Emir Sultan Hazretleri ile Kepecioğlu’na göre ise Emir Sultan ve Seyyid Usul ile beraber İslamiyeti yaymak ve hizmet etmek için Buhara ‘dan Bursa ‘ya gelen ilk mücahidlerdendir.
Pınarbaşı’nda İvaz Paşa ‘ nın üst taraflarında kendi adıyla anılan mahallede ve hal-i hazırdaki Seyyid Nasır Caddesi üzerinde sol taraftaki türbeye defnedilmiştir . Meşhed-i mukaddesleri her devirde ziyaretgah olmuştur.
Emir Sultan (k.s.) Hazretleri ile aynı asırda yaşamış olup, bunlar bazı ayinler törenler vesilesiyle buluşur bir araya gelirler ve aralarında pek çok sırlı hikmetli sözler söylerlerdi.
Saadetname isminde bir eseri vardır. Sultan Murad Han zamanında Buhara’dan gelen hayır sahibi tüccarlardan Şahabeddin Veli adında bir zat orada bir mescid ve bir de zaviye inşa etmiştir. 855/1451 tarihinde Şiilikle itham edilen bu zat şehid edilmiş ve mescid avlusuna defnıedilmiştir . ;( Bu zaviyede Buhara ‘ dan gelen seyyahlar kalır, bir hayli vakit ikamet ederlerdi.
Türbe-i şerifenin hizmeti ve zaviyedarlık vazifesi İsmail Hakkı Dergahı Şeyhlerine verilmiş Yadigar-ı Şemsi’ye göre 150 yıldır onların hizmet bakım ve onarımı altındadır.
Türbe üzeri yerli kiremidi ile örtülüdür. Eskiden burada Bursa’nın en eski servi ağacı bulunuyormuş. sonradan mülk sahibi bir vatandaş tarafından belediyeden izin alınarak kesilmiştir. Halen türbede biri eskimiş yıpranmış, diğeri sağlam iki sancak bulunmaktadır. Bundan anlaşıldığına göre Seyyid Nasır askerdir ve yönetici kademede bulunmaktadır . Ve Bursa’nın fethinde savaşan erenlerden biri olarak bilinmektedir.
Bursa’da Piremir mahallesinde Piremir caminin hemen yanında.
Asıl Adı Mehmed olup evlad-ı Resüldendir. Babası Seyyid Ali’dir. Emir Sultan hz‘ne yakınlığından dolayı kendisine Emir denmiştir. Doğum tarihi belli değildir.
Piremir Sultan hz’i , 1495 yılında Buhara’dan geldi. Emir Sultan camiine geldi ve Halka ; ” Ben Emir Buhari’nin kız kardeşinin oğluyum, bu sebeple Emir Buhari dergahında bulunmak benim hakkımdır ” dedi. Daha sonra kürsüye geçip birkaç defa vaaz etti ancak türkçesi çok iyi olmadığı için farsça vaaz etti ama halk pek bir şey anlamadı.
O zamanda emir Sultan dergahında Postnişin olan Abdurrahman efendi bu durumdan çok rahatsız oldu. Bu surede halk ikiye ayrıldı. Bir kısmı Abdurrahman efendiyi, bir kısmı da Piremir Sultanı destekledi. Daha sonra Abdurrahman efendi ; Darus Sultani’ye gidip kendisinin burada görevli olduğuna dair bir emri şerif getirdi. Taraflar arasında bir mahkeme kuruldu ve sorun çözülmeye çalışıldı . Ancak bir türlü sulh sağlanamadı. Hatta camii şerifde kubbe altında Abdurrahman Efendi meclisi toplanır , aynı anda mihrab yanında Piremir sultan meclisi toplanırdı. Çok zaman kavgalar yapıp dövüştüler. İki tarafta çok yıprandı.
O sırada Rumeli Yenişehirinde irşadla meşgul olan Emir Sultan hz’nin halifelerinden Şeyh Hacı Halife Bursa’ya gelip duruma müdahale etti ve halkı Abdurrahman efendi etrafında birleşmeye çağırdı. Halkın çoğuda Abdurrahman efendi’nin meclisine dahil oldular . Piremir Sultan’ın dostlarından Hoca Ali zade meseleye müdahil oldu ve Musa Baba camiinin üst tarafında Piremir Sultan‘a bir camii ve zaviye inşa ettirdi ve sorun çözüldü. Piremir Sultan hazretleri bu dergahta irşad hizmetlerini sürdürdü ve vefatında da aynı dergahın bahçesinde defnedildi. Günümüzde Dergahtan eser kalmamıştır.
Piremir Camii haziresi
Cami ve türbe tamamen harap durumda iken 1962 yılında esaslı şekilde onarılarak kurtarıldı. Türbe’nin etrafında son yıllarda teşekkül etmiş geniş bir mezarlık vardır. Eski mezar taşlarının çoğu kaybolmuştur. Tarihi kayıtlara göre bu hazire de medfun bulunan dört önemli kişi vardır ancak ne yazıkki mezar taşları ve yerleri belli değildir. Bunlar ;
1- Şeyh Ali Efendi – Piremir Dergahı Şeyhi (1713)
2- Ataullah Mehmed Efendi – Piremir Türbedarı (1853)
3- Şeyh Hüseyin Sabit Efendi – Ramazan Baba -Piremir ve Seyyid Baba dergahı Şeyhi ( 1908)
4- Şerif efendi bin Sabit Efendi (1918[/toggle]
[toggle title=”Menkıbeleri” load=”hide”]Bir Gün Dergahına bir grub misafir geldi. Namaz vakti olduğu için abdest alınacak yer sordular. Oda elindeki asa ile batı tarafında abdest alınacak suyun yerini işaret etti. Giden misafirler, gösterilen yerde suyun olmadığını görüp döndüler . Durumu Piremir Hz’ne bildirdiler oda yerinden kalkıp ; ” Beni takip ediniz ve biraz sonra geliniz” diyerek günümüz de Asa suyu deinlen yere gitti. Arkasından gelen ziyaretçiler de , biraz önce su bulmadıkları bu yerde , henüz kaynmaya başlamış bulanık bir suyun aktığını gördüler. Ogünden beri bu suya Asa suyu denilmektedir. ,
————
Bursa’nın Yunan işgali sırasında , bir yunanlı asker Piremir hz’nin türbesine giderek ata biner gibi mezarın üzerine çıkıp, kötü sözler söylemeye başladı. O anda askerin ayakları kurudu. Feryadı üzerine arkadaşları tarafından türbeden çıkaralın askerin durumu komutana bildirildi komutanda Piremir Sultan hz’nin civarını yasak bölge ilan etti.
Kaynak ; Hasan Turyan , Bursa evliyaları , Merassa Yayınları Türkiye Gazetesi , Batı Anadolu evliyaları cilt 2 İstanbul ve Anadolu evliyaları , Pamuk Yayınları Hasan Basri Öcalan – Bedri Mermutlu , Bursa Hazireleri , Bursa Kültür A.Ş. yayınları
Bursa ‘da Zeyniler caminin üst tarafında yer alan Musa Baba camiinin avlusunda
Aslen Azerbeycan’ın Hoy şehrindendir. Piri de Yatağan Baba adında meşhur bir velidir. Ahmed Yesevi hz’nin halifelerinden Anadoluya gelen Horosan erenlerindendir.
Kaynaklarda ölüm ve doğum tarihi ile ilgili bir kayıt yoktur. Geyikli Babayla aynı zamanda yaşamıştır. Bursa’nın fethinden önce bursaya gelen kırk abdaldan biri olduğu rivayet edilir. Bursa’nın fethi esnasında Sultan Orhan’a maddi ve manevi yardımlarda bulunmuş, savaşlara katılmış, can-ı gönülden mücadele edip ,fetihden sonra da Emir Sultan semtinin üst taraflarında bağlık bahçelik yüksekce bir tepeye dergahını açmış ve burada vefat etmiştir.
Musa Baba camii ve haziresi
Musa Baba caminin kıble tarafında Abdal musa hz’nin türbesi vardır. Batı tarafında ise Şeyhülislam Abdülkadir efendinin aile mezarlığı bulunmaktadır. Ayrıca yazısız olan üç kabir taşı daha vardır.
Hazirede olanlar ;
1- Abdal Musa Baba
2- Şeyhülislam Abdülkadir Efendi
3- Hamza Dede ( Emir Sultan Halifesi 1601)
Bir çok Anadolu velisinde olduğu gibi, Abdal Musa‘nın da yaşadığı ve tekkesini kurduğu yöre hakkında farklı görüşler ve belirsizlikler vardır. Bursa’da olduğu gibi Antalya’nın elmalı yöresinde Abdal Musa isminde bir Tekke vardır. Yeniçeri ocağının kaldırılmasına kadar Bektaşi tekkesi olarak faaliyet gösteren tekke daha sonra nakşilerin eline geçmiştir.
Kaynak ; Hasan Turyan , Bursa evliyaları , Merassa Yayınları
Hasan Basri Öcalan – Bedri Mermutlu , Bursa Hazireleri , Bursa Kültür A.Ş. yayınları