istanbul – eyüp sultan hazretlerinin kabrinin giriş kapısının arkasında İstanbul fethine katılmış, Hacı Bayram Veli Halifelerinden ve çok yaşayanlardan mes’ud bir şeyh idi. Aslen Karahisarlı’dır. Şeriata uyan, Hak yolunu bilen, daima müslümanlara vaaz, nasihat eden, konuşmaları çok te’sirli bir Hak dostudur. Sultan Bayezid merhum, Bayezid …
istanbul – cibali ayakapı içerisinde İstanbul’un fethinde bulunmuş, kutlu askerlerdendir. Unkapanı cibali ayakapısı içinde medfundur. Aya dede nin burada şehid olması sebebiyle buraya Aya kapısı denilmiştir. Bizans surlarının 9. kapısıdır. Kaynak ; İstanbul Evliyaları ve Fetih Şehidleri – Şevket Gürel , İstanbul’daki Tarihi Türbe ve …
İstanbul – Eğrikapı’da HZ. Şube hz nin yanında İstanbul’un Fethine Avcıbaşı olarak katılmıştır. Ni’me’l Çeyş’tendir. Peygamber efendimizin sohbetine nail olmuş, sahabelerle görüşmüş olan Sahabe-i kiram Şube hazretlerinin yanındadır. Kabri 1953 yılı fethin 500. yılı münasebetiyle İstanbul Fetih cemiyeti tarafından onarılmış ve kitabe konmuştur. Fatih Sultan …
İstanbul – Eyüp – Eyüp Anadolu Lisesi karşısındaki eyüp kabristanında Hayatı Kaynak ; İstanbul Evliyaları ve Fetih Şehidleri – Şevket Gürel , İstanbul’daki Tarihi Türbe ve Mescidleri İmar Vakfı , 1988
İstanbul – Eyüp Murad -ı Münzevi tekkesi avlusunda Sıddıkiye sülalesinden Özkand hükümdarı «Seyyid Burhaneddin Kılınç» torunlarından Seyyid Süleyman Efendi’nin oğludur. 1838’de Belh civarında Kandez denilen mahaldeki Hanikah’da doğdu. Pederi Seyyid Süleyman Efendi Belh’deki zulümden dolayı üç yüz kadar müridi ile hicret etti. Seyyid Abdülkadir o …
İstanbul – Eyüp – Sofu karaali çavuş camii mihrabında İstanbul fethine iştirak eden mutlu kumandanlardandır. Eyüp Eskiyeni mescidini yaptıran Kasım Çavuş’un kardeşidir. Eyüp, Sofular mescidini yaptırmış ve caminin mihrabı önünde defnolunmuştur. Kabir taşı yenidir, yazısı sülüsdür: Ebu’l-Feth Sultan Mehmed Han Hazretlerinin Çavuşlarından sahibü’l-hayrat Sofi Kara …
İstanbul – Eyüp – Arpacı hayreddin camii yanında Hayatı…. Kaynak ; İstanbul Evliyaları ve Fetih Şehidleri – Şevket Gürel , İstanbul’daki Tarihi Türbe ve Mescidleri İmar Vakfı , 1988
İstanbul – Eyüp Sultan Kabristanı. Küçük Hüseyin efendi’nin yanında
Mevlana Seyyid Mehmed Nuri Efendi Hazretleri, Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında yetişmiş, büyük velilerdendir. Edirne’lidir ve Peygamber Efendimiz Hazretlerinin nesl-i pakinden gelen bir aileye mensup olmakla, seyyiddir.
Seyyid Mehmed Nuri Efendi Hazretleri, çocukluk ve gençlik yıllarını çok değerli alimlerin ve velilerin sohbet ve ilim meclislerinde bulunarak geçirmiş, dini ve tasavvufi ilimlerde kendisini yetiştirmiştir.
İstanbul’da tanınan bir insan haline gelen Seyyid Mehmed Nuri Efendi, İstanbulluların sevgi ve saygılarına mazhar olmuştur. Kendilerine “Hafız” olmaları nedeniyle, Mustafa Haki Efendi Efendi ile birlikte “Melek Hafız”, “Melek Efendi” isimleri verilmiştir.
Edirneli Seyyid Mehmed Nuri Efendi Hazretleri, Nakşibendiyye Tarikatının “Halidiyye” kolunun önemli şeyhlerindendir. Sirkeci, Salkım Söğüt’te bulunan Hacı Beşir Ağa Dergâhı Şerifinde irşad işi ile meşgul olmuş ve bu dergâhı canlandırarak, bir “Halidî” merkezi olmasını sağlamıştır.
Mehmed Nuri Efendi Hazretleri’nin İstanbul’daki görev yerlerinden birisi de Nuh Efendi Medresesi’dir. Kendilerinden sonra Hasan Visali Efendi ve Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri de burada vazife yapmışlardır. Melek Efendi Hazretleri, Şeyhi Seyyid Hacı Feyzullah Efendi Hazretleri’nin 1876 yılında ahirete irtihalleri üzerine “Fatih Halıcılar Tekkesi” ve “Feyzullah Efendi Dergâhı” olarak meşhur olan tekkenin postnişini olmuş ve vefatlarına kadar da bu görevde bulunup irşad vazifesi yapmışlardır.
Seyyid Mehmed Nuri Efendi Hazretleri, bir Nakşibendî-Halidî ve Mevlevî şeyhi olarak birçok kişiye manevi rehberlik yapmiş, kemalatlarının tamamlamalarına vesile olmuştur. Bu dergâhta yetişerek mürşidlik makamına erişen bazı şeyhler şunlardır:
Şeyh Hasan Visali Efendi
Şeyh Mevlana Küçük Hüseyin Hüsnü Efendi
Vidinli Şeyh Hacı Sadık Efendi (Hacı Feyzullah Efendi’nin oğlu)
Çorumlu Şeyh Ömer Lütfi Efendi
Manastırlı Şeyh Hacı Talha Efendi
Edirnekapılı Şeyh Abdurrahman Efendi
İstanbullu Şeyh Rüstem Efendi
Kocamustafapaşalı Hoca İbrahim Efendi
Kalenderhane Mektebi muallimi Şeyh Osman Efendi
Emin Baba Tekkesi şeyhi Seyyid Halilürrahman Efendi
Şeyh Necip Efendi
Şeyh Ahmed Efendi
Şeyh Hafız Sadettin Efendi
Şeyh Hafız Muhammed Efendi
Şeyh Hafız Nususi Efendi
Şeyh Hafız Kuddusi Efendi
Şeyh Hace Mesud Efendi
Şeyh İbrahim Şaban Efendi
Şeyh Yafalı Ahmed Efendi
Şeyh Mehmed Rıdvan Efendi
Şeyh Emin Edhem Efendi
Şeyh Debbağ Ahmed Efendi
Şeyh Hüseyin Efendi
Şeyh Mehmed Faik Efendi
Şeyh Uşşaki Osman Efendi
Şeyh Salih Fevzi Efendi
Şeyh Kadırgalı Osman Efendi
Seyyid Mehmed Nuri Efendi Hazretleri’nin vefatından sonra manevi kardeşleri ve halifesi Şeyh Hasan Visali Efendi dergâhın şeyhi olmuş ve 1902 yılına kadar bu görevi yerine getirmiştir. Şeyh Hasan Visali Efendi Hazretlerinin vefatları üzerine de dergâhın şeyhi Mevlana Küçük Hüseyin Hüsnü Efendi Hazretleri olmuştur.
Küçük Hüseyin Efendi, Muhammed Nuri Efendi’nin 8 sene hizmetinde bulunmuştur. Küçük Hüseyin Efendi Hazretlerinin hocası Mehmed Nuri Efendi’ye bağlanması şöyle anlatılır:
Küçük Hüseyin Efendi, Hocasının ilk defa huzurlarına çıktığında, Seyyid Muhammed Nuri Efendi sormuş:
— Maksadın nedir? Sonra devam etmiş:
— Eğer dünyalık ise, Biga’dan emin birini istiyorlar; oraya gönderelim. Dünyalık değilse, hücreye koyalım.
Bundan sonra beş kuruş harçlık verir, hamama yollar. Ardından şöyle emreder:
— Ölü yıkanışı ile yıkan, dünya işlerine dair bir söz etmeden de gel.
Küçük Hüseyin Efendi, verilen emri yerine getirdikten sonra gelir. Gelir gelmez de, Mehmed Nuri Efendi kendisini erbaine sokar; birbiri ardına üç erbain çıkarır. Bu erbain çıkarma işinde Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri, o kadar zorlanır ki, dizlerinin derileri soyulacak hale gelir.
Her gittiği yere kendisini de götüren şeyhini çok seven Mevlana Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri, şeyhi hakkında duygularını şöyle dile getirmiştir:“Vücudum toprak olsa dahi, onun yaptığı iyiliğin karşılığını veremem.”
Yine bir gün birlikte bulundukları bir sırada Mehmed Nuri Efendi’nin gözlerinden, şıpır şıpır yaşlar damlar.. Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri bu durumu görünce kendilerine sorar:“Bu şekilde ağlamanıza sebep nedir?.”Şu cevabı alır:“Küçük Hüseyin, Plevne’ye o kadar teveccüh ediyorum da; içeride teveccühü kabul edecek bir ihvan göremiyorum.. Bu yüzden teveccühler geri geliyor…”
Mevlana Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri, hocası Seyyid Mehmed Nuri Efendi Hazretleri ve ondan sonraki hocası olan Şeyh Hasan Visali Efendi Hazretleri hakkında şöyle söylemiştir: “Mehmed Nuri Efendi ile Hasan Visali Efendi çiftlerdi; biz onların her ikisine yardımcı olarak geldik.”
Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri, bir başka zaman da şöyle demiştir:“Erbaindeydim. Harem-i Şerif’in kapısını açarken şu sözle karşılaştım:“Nöbet senindir; fakat önünde iki kişi vardır.” Mevlana Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri ilahi klasikleri arasında yerini almış olan “Yâ Hüseyn-i Nakşibend” redifli bir manzûmesinde manevi nisbetini şiir diliyle şöyle ifade etmiştir:
“Şüphe yok kim Şâh Feyzullah’dan aldın nisbeti
Şeyh Muhammed Nûri de ikmal edince halveti
Şeyh Visâlî oldu elhak pîr-i hırka sohbeti
Zübde-i her üç imamsın yâ Hüseyn-i Nakşibend”
“Çerkez Şeyhi” olarak bilinen Çorumlu Mevlana Şeyh Ömer Lütfi Hazretleri de hocası Edirneli Seyyid Mehmed Nuri Efendi Hazretleriyle ilgili unutamadıkları bir hatırasını şöyle anlatmıştır:
“ Daha 7 yaşlarinda iken sık sık rüyalarımda bir zat görüyordum ve bana devamlı, “İlim öğrenmek için İstanbul’a gel!” diyordu..
Bu arada akrabamız olan Kundukzade Musa Paşa (İlk Hariciye Vekili Bekir Sami Bey’in babası), tahsilimi tamamlamam için beni İstanbul’a getirdi.
Bu dönemlerde, bir yandan medreseye devam ederken bir yandan da rüyamda gördüğüm o zatı bulmak için her cuma namazını başka bir camide kılıyordum. Bir cuma günü, rüyalarımda gördüğüm o zatla karşılaştım. Bu zat-ı şerif, hocam Edirneli Şeyh Seyyid Muhammed Nûrî Efendi Hazretleri idi.. Hocam beni görünce, diğer müridlerine,“gariptir, kollayın”buyurmuşlar.. Bu vakitten itibaren tam 16 yıl yanlarında ve hizmetlerinde bulunup feyz ve himmetlerine kavuştum.. 1884 yılında manevi eğitimimin tamamlandığını bildirerek icazetimi verdiler ve emirleri üzerine irşad için Sivas’ın Aziziye Kazasına bağlı olan Kazancı Köyü’ne gidip yerleştim. Bu sebeple, talebelerimizden olan Sultan Abdülhamid Han’ın Hanımının ve bizzat Sultanın İstanbul’da kalın ve istediğiniz yerde tekke açın tekliflerini kabul etmemiz mümkün olmadı… Kendileri duamızı aldılar, maddi ve manevi olarak hizmetimizde bulundular..”
Seyyid Mehmed Nuri el-Edirnevi Hazretleri, 1884 yılında İstanbul’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuş ve Eyüp Mezarlığında Kaşgari Dergâhı’na yakın bir yerde defnedilmiştir. Zamanla, aile efradı, talebeleri ve dostları ile birlikte medfun bulundukları yer Nakşi – Halidi yolu kabristanı haline gelmiştir. Mezar taşında şöyle yazılıdır:
“Tarikat-ı Âliyye-i Nakşibendiyye meşayih-i izamından es-Seyyid el-Hâc Mehmed Nuri el-Edirnevi (ksa) Efendi Hz.”
[toggle title=“Kaynaklar” load=”hide”]
Kaynak( Allah bu çalışmaları yapanlardan razı olsun. Ebedi saadet nasip etsin. Amin)
https://seyyidmehmednuriedirnevi.wordpress.com[/toggle]
Abdulehad Nuri Sivasi Hazretleri Halveti şeyhlerindendir. Fazl ü irfan ile tanınmış bir velidir. Sivas’ta doğdu, İlk tahsilini orada yaptığı sırada hocası, mürşidi ve dayısı Şeyh Abdülmecid Sivasî ile İstanbul’a geldi, tahsilini burada ikmal etti. Zahiri ve ledün ilimlerinden icazet aldıktan sonra Midilli’ye giderek bir müddet orada irşad ile meşgul oldu. 1624’de tekrar İstanbul’a döndü, Mehmed Ağa dergahına şeyh tayin edildi. Fazl ü irfanı dillere destan oldu. Fatih, Beyazıd, Ayasofya camileri vaizliğine tayin edildi. İrşad, vaaz ve eser te’lifi ile meşgul iken 1651 senesinde 48 yaşında Hak’kın rahmetine kavuştu. Kabri Eyüp Nişanca caddesindeki Sivasi Dergahında Abdülmecid Sivasi hazretlerinin kabrinin yanındadır
Eserleri: Riyazü’l-Ezkar, İnkazu’l-TaIibîn, Mır’atü’l-Vücüd, Mirtatü’ş-Şühüd, gibi 28 tanedir.
Bir gazelinde:
Enfüs ü afakı rü’yetle kemale arif ol
Marifettir çünkü mahlukatı peydadan garaz.
Nuri ya! Hiç gayri matlub kalmadı aşıklara
Hak cemalidir hemîn cennat-ı ukbadan garaz.
buyurur.
[toggle title=“Kaynaklar” load=”hide”]
Kaynak( Allah bu çalışmaları yapanlardan razı olsun. Ebedi saadet nasip etsin. Amin)
İstanbul Evliyaları ve Fetih şehidleri ; Şevket Gürel
[/toggle]
Halveti şeyhlerinin önde gelenlerinden olan Abdülmecid Sivasi Hazretleri, keşif ve kerameti zahir evliyadandır. Künyeleri «Ebu’l Hayr», lakabları ise ”Mecduddi” olup ”Sivasi Efendi” adıyla tanmmışlardır. Babaları Şeyh Muharrem Efendidir. Mahlası ”Şeyhi”dir.
1563 yılında Zile’de doğmuş, küçük yaşta Kur’an okumaya başlayarak yedi yaşında iken hafızlığını tamamlamıştır. Arabçayı babasından tahsil etti. Sonra amcası Şemseddin Sivasî’den fıkıh, hadîs, tefsir gibi yüksek ilimleri öğrendi. Otuz yaşına kadar bu ilimlerle uğraştıktan sonra tevhid ilmi ile de meşgul olmaya başlamış ve tasavvuf ilimlerde de parmakla gösterilmiştir. Şemseddin Sivasi Hazretlerinin icazetiyle Arabî, Farisî, Türkî güzel eserler yazmıştır. Bir kelimeyi tedkik ve tahkik eylediği zaman lügat erbabı parmak ısırırlardı. Bütün eserlerinin elliye ulaştığı rivayet olunur.
Şeyh Receb Efendi: «Amcazadem Abdülmecid Efendi, zat, sıfat, ilim, fazl, hal, zevk, keşf, keramet, şeriat, tarikat, marifet ve hakikat itibariyle hepimizin üstündedir» demiştir.
Zahiri ilimlerde mükemmel, batıni ilimlerde de yükseldikten sonra şeyhinin izniyle Merzifon’a giderek bir süre dervişlerin terbiyesiyle ve 1597 yılında Şemseddin Sivasi’nin vefatı üzerine Sivas’a gelerek şeyhinin dergahında irşad vazifesine başlamıştır.
III. Sultan Mehmed Han’ın daveti üzerine İstanbul’a giderek Ayasofya Cami-i şerifinde halkı aydınlatmak için vaaz ve nasihatlarda bulunmuş, hadîs, tefsir okutmuştur. Bir müddet Şehzade Camiin de vaaz verdikten sonra Sultanahmed Camii’nin yapımının tamamlanması üzerine 1617 yılında adı geçen caminin cuma vaizliğine tayin olunmuştur. Aynı zamanda Sultanahmed Camii’nin temel şeyhi olmuştur.
Sultan Ahmed, Aziz Mahmud Hüdaî Hazretlerine bir hediye göndermiş, o yüce zat bu hediyeyi kabul buyurmamış, aynı hediyeyi Abdülmecid Sivasî Hazretlerine göndermiş.’ o kabul” etmiştir. “Şeyh Sivası Hazretlerine sormuş: «Sana gönderdiğim hediyeyi Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerine gönderdim kabul etmediler»’ deyince Sivasî şu cevabı sermiş: «Padişahım Aziz Mahmud Hüdaî bir Anka’dır, iaşe tenezzül etmez.»
Sultan Ahmed Aziz Mahmud Hüdaî ile karşılaşınca: «Senin kabul etmediğin hediyemi Abdülmecid Sivasî kabul etti» demiş. Aziz Mahmud Hazretleri de: «Padişahım o bir denizdir. Denize düşen bir damla çirkef denizi kirletmez» diye çok nazik bir edeb dersi vermişlerdir. Güzellik elbise ile değil, hakikî güzellik ilim ve edebdir.
Hazret-i Şeyh 1639 yılında 72 yaşında olduğu halde vefat ederek Eyüp, Nişanca Mahallesinde Sultan Murad tarafından kendisine verilmiş olan dergaha defnedilmiştir. Ölümüne, Nuri Efendi tarafından şu beyit tarih düşürülmüştür:
Gam etmiş aklı çak, tarihini dedi bu hak,
Bin kırk dokuzda aldı pak, Sivasi uçmakda mekan.
Ömrünün büyük bir kısmını büyük şehirlerde vaaz ve nasihatla geçiren Abdulmecid Sivasi Hazretlerinden kaynaklar, faziletli ve bilgili bir kişi olarak söz etmektedirler. Halveti tarikatının önde gelenlerinden olan bu yüce veli değerli bir çok halife yetiştirmiştir. Devrinde gördüğü haksızlıklara kalemiyle, vaazlarıyla cevap vermis, doğru söylemekten hiç bir zaman çekinmemiştir.
Abdülmecid Sivasî Hazretleri:”Kendinden büyüğüne hizmet, küçüğüne şefkat, düşmanına hilm ve af, dostuna nasihat, fakire ihsan , cahiller mescidinde sükut, alimler yanında edebe riayet akıllı olan için kafi nasihattr. İhsan, ikram kötü dili keser, ikbal sarholuğu, şarab sarhoşluğundan fenadır. Gece gündüz gibi iki yüzlü olma” buyurmuşlardır.
Abdülmecid Sivasi Hazretlerinin 20 kadar eseri bulunmaktadır. Bunlardan ”Mevlid-i Nebî, Menakıb-ı Çihar-ı yar-ı Güzin, Menakıb-ı İmam-ı A’zam… başlıcalarındandır.
[toggle title=“Kaynaklar” load=”hide”]
Kaynak( Allah bu çalışmaları yapanlardan razı olsun. Ebedi saadet nasip etsin. Amin)
İstanbul Evliyaları ve Fetih şehidleri ; Şevket Gürel
[/toggle]