Şeyh Abdulmecit Sivasi

İstanbul – Eyüp – Nişanca’daki Sivasi dergahında.

Halveti şeyhlerinin önde gelenlerinden olan Abdülmecid Sivasi Hazretleri, keşif ve kerameti zahir evliyadandır. Künyeleri «Ebu’l Hayr», lakabları ise ”Mecduddi” olup ”Sivasi Efendi” adıyla tanmmışlardır. Babaları Şeyh Muharrem Efendidir. Mahlası ”Şeyhi”dir.

1563 yılında Zile’de doğmuş, küçük yaşta Kur’an okumaya başlayarak yedi yaşında iken hafızlığını tamamlamıştır. Arabçayı babasından tahsil etti. Sonra amcası Şemseddin Sivasî’den fıkıh, hadîs, tefsir gibi yüksek ilimleri öğrendi. Otuz yaşına kadar bu ilimlerle uğraştıktan sonra tevhid ilmi ile de meşgul olmaya başlamış ve tasavvuf ilimlerde de parmakla gösterilmiştir. Şemseddin Sivasi Hazretlerinin icazetiyle Arabî, Farisî, Türkî güzel eserler yazmıştır. Bir kelimeyi tedkik ve tahkik eylediği zaman lügat erbabı parmak ısırırlardı. Bütün eserlerinin elliye ulaştığı rivayet olunur.

Şeyh Receb Efendi: «Amcazadem Abdülmecid Efendi, zat, sıfat, ilim, fazl, hal, zevk, keşf, keramet, şeriat, tarikat, marifet ve hakikat itibariyle hepimizin üstündedir» demiştir.

Zahiri ilimlerde mükemmel, batıni ilimlerde de yükseldikten sonra şeyhinin izniyle Merzifon’a giderek bir süre dervişlerin terbiyesiyle ve 1597 yılında Şemseddin Sivasi’nin vefatı üzerine Sivas’a gelerek şeyhinin dergahında irşad vazifesine başlamıştır.

III. Sultan Mehmed Han’ın daveti üzerine İstanbul’a giderek Ayasofya Cami-i şerifinde halkı aydınlatmak için vaaz ve nasihatlarda bulunmuş, hadîs, tefsir okutmuştur. Bir müddet Şehzade Camiin de vaaz verdikten sonra Sultanahmed Camii’nin yapımının tamamlanması üzerine 1617 yılında adı geçen caminin cuma vaizliğine tayin olunmuştur. Aynı zamanda Sultanahmed Camii’nin temel şeyhi olmuştur.

Sultan Ahmed, Aziz Mahmud Hüdaî Hazretlerine bir hediye göndermiş, o yüce zat bu hediyeyi kabul buyurmamış, aynı hediyeyi Abdülmecid Sivasî Hazretlerine göndermiş.’ o kabul” etmiştir. “Şeyh Sivası Hazretlerine sormuş: «Sana gönderdiğim hediyeyi Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerine gönderdim kabul etmediler»’ deyince Sivasî şu cevabı sermiş: «Padişahım Aziz Mahmud Hüdaî bir Anka’dır, iaşe tenezzül etmez

Sultan Ahmed Aziz Mahmud Hüdaî ile karşılaşınca: «Senin kabul etmediğin hediyemi Abdülmecid Sivasî kabul etti» demiş. Aziz Mahmud Hazretleri de: «Padişahım o bir denizdir. Denize düşen bir damla çirkef denizi kirletmez» diye çok nazik bir edeb dersi vermişlerdir. Güzellik elbise ile değil, hakikî güzellik ilim ve edebdir.

Hazret-i Şeyh 1639 yılında 72 yaşında olduğu halde vefat ederek Eyüp, Nişanca Mahallesinde Sultan Murad tarafından kendisine verilmiş olan dergaha defnedilmiştir. Ölümüne, Nuri Efendi tarafından şu beyit tarih düşürülmüştür:

Gam etmiş aklı çak, tarihini dedi bu hak,
Bin kırk dokuzda aldı pak, Sivasi uçmakda mekan.

Ömrünün büyük bir kısmını büyük şehirlerde vaaz ve nasihatla geçiren Abdulmecid Sivasi Hazretlerinden kaynaklar, faziletli ve bilgili bir kişi olarak söz etmektedirler. Halveti tarikatının önde gelenlerinden olan bu yüce veli değerli bir çok halife yetiştirmiştir. Devrinde gördüğü haksızlıklara kalemiyle, vaazlarıyla cevap vermis, doğru söylemekten hiç bir zaman çekinmemiştir.

Abdülmecid Sivasî Hazretleri:”Kendinden büyüğüne hizmet, küçüğüne şefkat, düşmanına hilm ve af, dostuna nasihat, fakire ihsan , cahiller mescidinde sükut, alimler yanında edebe riayet akıllı olan için kafi nasihattr. İhsan, ikram kötü dili keser, ikbal sarholuğu, şarab sarhoşluğundan fenadır. Gece gündüz gibi iki yüzlü olma” buyurmuşlardır.

Abdülmecid Sivasi Hazretlerinin 20 kadar eseri bulunmaktadır. Bunlardan ”Mevlid-i Nebî, Menakıb-ı Çihar-ı yar-ı Güzin, Menakıb-ı İmam-ı A’zam… başlıcalarındandır.

[toggle title=“Kaynaklar” load=”hide”] Kaynak( Allah bu çalışmaları yapanlardan razı olsun. Ebedi saadet nasip etsin. Amin)
İstanbul Evliyaları ve Fetih şehidleri ; Şevket Gürel
[/toggle]

Ümmi Sinan

İstanbul – Eyüp – Düğmeciler

İbrahim Ümmi Sinan‘ın doğum yeri çeşitli kaynak­larda Prizren, Bursa ve Karaman olarak geçmektedir. İstanbul merkezli bir tarikat olan Sinaniliğin Rumeli’nde yaygın olması, şeyhin Prizren doğumlu olma ihtimalini güçlendirmektedir .

Ümmi Sinan‘ın anne babası ya da doğum tarihi hak­kında bir bilgi yoktur. Ancak 16. yüzyılın ortalarında İstanbul’a geldiği ve Sinani tarikatını kurduğu bilinmektedir. İbrahim Ümmi Sinan, Halvetiliğin Ahmedi kolunun kurucusu Ahmed Şemseddin Marmaravi’nin halifesi İzzeddin Karamani’den hilafet almıştır. Şeyh, 1551 yılında Topkapı’da kurduğu ve Cumhuriyet döneminde ortadan kalkan tekkede dervişlerine eğitim vermeye başlamıştır.

1568 yılında Hakk’a yü­rüyen Ümmi Sinan, halifesi Nasuh Dede’nin Eyüp’te kurduğu dergahta sırlanmıştır. Ümmi Sinan’ın kurduğu ve Halvetiliğin bir kolu olan Sinanilik, bir İstanbul tarikatıdır. Başlangıçta İstanbul ‘da beş tekkesi olan tarikat zaman içinde bunların ikisinin yöneti­mini başka tarikatlara bırakmıştır. Bu tekkelerden en önemlisi, günümüze kadar gelen Eyüp’teki aynı zamanda Pir makamı olan Ümmi Sinan Tekkesi’dir. Ümmi Sinan’ın Topkapı-Şeh­remini arasında inşa ettirdiği tekkeden geriye yalnızca haziresi ve kitabesi kalmıştır.

Ümmi Sinan’ın halifesi Nasuh Dede’nin kurduğu Eyüp’teki dergah ise başlangıçta mütevazı bir yapı iken, II. Mahmud tarafından yenilenmiş, bir hünkar dairesi ve hünkar mahfili eklenmiştir.

Anadolu’da bilinmeyen Sinanilik İsranbul’daki tek­ kelerinin yanı sıra Kosova’da Raif Vırmiça’nın tespit ettiği ka­darıyla dört tekkede temsil edilmektedir. Bunlar Şeyh Kutup Musa Efendi Tekkesi (Prizren), Şeyh Malkoç Efendi Tekkesi (Prizren), Şeyh Şaban Efendi Tekkesi (Prizren) ve artık bulun­ mayan Mitroviça Sinani Tekkesi‘dir.

Bir başka İsranbul tarikatı olan Uşşakiliğin piri Ha­san Hüsameddin Uşşaki’nin üç tarikattan hilafeti vardır. Bun­lar Kübrevilik, Nurbahşilik ve Halvetiliktir. Hasan Hüsamed­din Uşşaki’nin Halvetilik hilafeti, Sinanilikten gelmektedir. Ancak kaynaklar kendisinin Ümmi Sinan’dan hilafet aldığını yazsa da yaşadığı tarihe göre bu hilafeti Ümmi Sinan’ın halifesi Nasuh Dede’den almış olması gerekmektedir.

Ümmi Sinan, İstanbul folkloru açısından da önem­lidir. Her yıl Ramazan ayında İstanbullu kadınlar ara­sında Şehremini semtinde “Oruç Baba” adıyla bilinen bir türbenin yanında Ramazan ayının ilk orucunu açma adeti vardır. Böylece ka­dınlar dileklerinin yerine geleceğine ina­nırlar. Oysa Oruç Baba, Ümmi Sinan’dır ve yaygın halk inanışın aksine bu türbede yatmamaktadır. Ümmi Sinan, Hakk’a yürüdüğünde ilk olarak bu tür­be hazırlanmış, ancak Nasuh Dede, son anda Ümmi Sinan’ın Eyüp’teki dergahta sırlanması kararını almıştır

Kaynak ; İstanbul Evliyaları ve Fetih Şehidleri – Şevket Gürel , İstanbul’daki Tarihi Türbe ve Mescidleri İmar Vakfı , 1988

İdris Bitlisi

 

 

İstanbul – Eyüp Piyerloti’de

Eyüp. Gümüşsuyu Caddesi, Kerimağa sokak 8 No. lu evin bahçesinde medfundur. Şeyh Hüsameddin Ali Bitlisi’nin oğludur. Davet üzerine İstanbul’a gelmiş ve ikinci Bayezid’in iltifatına mazhar olmuştur. Yavuz Sultan Selim tarafından da hürmet görmüş, İran ve havalisinin fütuhatı esnasında kendilerinden istifade edilmiştir. Vefatında adına izafe edilen İdris köşkü ve çeşmesi denilen yerde defnedilmiştir. Hadîs-i Erbaîn ile Füsüs ve Gülşen-i Baz Şerhleri. Tefsîr-i Beyzavî ile Şerh-i Tecrid Haşiyeleri gibi eserleri vardır

Kaynak ; İstanbul Evliyaları ve Fetih Şehidleri – Şevket Gürel , İstanbul’daki Tarihi Türbe ve Mescidleri İmar Vakfı , 1988