Işıl Kavaklı Türbesi

Işıl Kavaklı Dede Türbesi ;İzmir – Selçuk’da ilçeye 12 km mesafedeki Belevi kasabasını 2 km geçince yolun sağında yaşlı bir çitlembik ağacının dibindedir.

İzmir-Aydın otoyolu ile Selçuk Tire karayolunun ortasında bulunan Işılkavaklı Dede yatırındaki ağaç karayolu yapılırken yol güzergahının değişmesine sebep olur. Anlatıldığına göre, karayolu yapılırken iş makinası gelip bu ağaca dayandığında arızalanır. Ağacın manevi değeri olduğunu düşünen yetkililer yol güzergahını değiştirir. Işılkavaklı Dede birçok insana umut olmuştur. Çocuk sahibi olmak, sevdiğine kavuşmak isteyenler bu ağaca dilekleri olsun diye mendil, çember benzeri bezler asmışlardır. Yatır kaçak kazı yapanlar tarafından birçok kez tahrip edilmiş ve daha sonra tekrar düzenlenmiştir.

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

Hıdır İlyas Dede

İzmir ili, Menemen ilçesi Kazımpaşa Mahallesi Yıldız Tepe mevkii batısında yol üzerinde bulunan Hıdır Dede Türbesi Kubilay anıtı giriş kapısı ilerisindedir.

Şehre hakim Hıdır Tepe mevkiinde halk arasında Hıdır Dede olarak bilinen yatırın bulunduğu yerde, iki ayrı mezar bulunmaktadır. Anlatılır ki, İzmir-Manisa-Menemen üzerinden kervanlarla iki günde kat edildiğinden iki günlük yolculuğun yarısı Menemen’e denk gelmektedir. Bu sebeble Saruhan Beyi bir günlük yolculuğun gece molası için konaklama yeri olarak Menemen’i uygun görür. Bir bedesten ile han inşa edilmesi için Kamil Dedeyi görevlendirir. Han ve bedesten inşaatını halen mezarları Hıdırlık Tepesinde bulunan iki usta yapar. Bu arada Kamil Dede Taşhan’ın yanındaki türbeyi kendisi için yaptırır. Nitekim ölümünden sonra bu türbeye gömülür. Taşhan, Bedesten ve Kamil Baba Türbesinin inşaatı için gereken su, ilginç bir yöntemle Hıdırlık Tepesindeki kuyudan sağlanır. Kuyunun suyu diğer kuyulardaki gibi alttan veya yanlardan gelmemektedir. Su üst taraflardan gelmekte olduğundan, iki usta tarafından V seklinde oyularak kuyuya daha çok su gelmesi sağlanılmıştır. Kuyunun tabanında toplanan sular borularla, az aşağıda, bugünkü çeşmenin bulunduğu yere akıtılır. Suyun bir bölümü künk borularla Taşhan yakınına getirilir. Buldukları suyun kesintisiz aktığını gören ustalar, inşa ettikleri çeşmenin yanı başına da öldüklerinde gömülmeleri için bir yer ayırırlar. Nitekim öldüklerinde vasiyetleri üzerine çeşmenin yanına gömülürler. Halen Hıdır Tepede bulunan iki mezar bu ustalara ait mezarlardır. Halk arasında yaygın adı ise Hıdır Dede Yatırı’dır. Ustaların adları ise bilinmemektedir. Halk burada dertlerine çare bulmak maksadıyla mum yakmakta, yakınlardaki ağaçlara bez bağlamakta, bir kısmı da çeşitli adaklar adamaktadır.

Türbe İlyas isminden dolayı hıdrellez zamanı olan 5-6 mayıs da aşırı kalabalık olmaktadır.
İnançlara göre iyileri mükafatlandırıp, kötüleri cezalandıran, zorluklarda yardımcı olan ve bolluğa kavuşturan Hızır’ın İlyas Peygamberle buluştuğu 5-6 Mayıs Dilek Bayramı olarak kutlanıyor.Halk arasında kabul edilen bu inanca göre o gece Hıdrellez Ateşi yakılacak. Ateş üzerinden atlayan vatandaşlar dilek tutacak. Yıldız Tepe mevkiinde yol kenarında bulunan Hıdır Dede Türbesi Hıdırellez Bayramı dolayısıyla Menemen ve çevre ilçelerden gelen vatandaşların akınına uğramaktadır.

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

Bekir Sıtkı Visali Efendi (k.s.)

İzmir – Bornova Kokluca Kabristanında

1880 senesinde Manisa’nın Kula ilçesinde dünyaya gelen Bekir Sıtkı  Efendi’nin babası Mollazâde Hacı Mehmed Efendidir. İlk tahsiline Kula’da Boşnak Hoca namıyla bilinen alimden tamamlar. İlim öğrenmek için babasının rızâsı ile İstanbul’a gider. Fâtih Câmii Medresesinde uzun yıllar ilim öğrendikten sonra diploma alır. Bu arada tasavvuf yolunu, Sâmi Niyâzî Uşşâkî Efendi’den öğrenir. Bir Ramazan-ı Şerif gününde İzmir Hisar Camiinde vaaz etmekte olan Abdurrahman Sami Saruhanî Hazretlerine mülaki olur ve intisap eder. Uşşaki sülûkunu tamamlayarak hilafet alır.

Hocası Sâmi Niyâzî Uşşâkî Efendi, talebelerine sık sık, “Akşam ne rüyâ gördün?“, diye sormaktadır. Bir gün Bekr Sıdkı Efendiye de bu soruyu sorunca, “Efendim rüyâmda bir meydanlıkta at koşusu vardı. Her at üzerinde bir kişi vardı. Ben ise birbiri üzerine binmiş dört atın enüstündekine binmiştim. Atlar koşuya başladıktan sonra, benim bindiğim atlar en öne geçti ve hedefe en önce vardım. Orada bizlere bakan kalabalık, Bekr Efendi kazandı, diye bana iltifat ettiler.”, diye anlatır. Sâmi Niyâzî Uşşâkî de, “Oğlum Bekr! Sen dört ilme kavuşacaksın. Birinci at şerîat, ikinci at tarîkat, üçüncü at hakîkat, dördüncü at ise mârifet ilmine işârettir.” buyurur.

Bekr Sıdkı Visâli, ilim tahsîlini tamamladıktan sonra Kula’ya döner. Bir müddet halı ticâretiyle meşgul olur. Fahrî olarak, câmilerde vaaz verir. Bir süre sonra İzmir’e yerleşerek tâliplerine ilim öğretir. İnsanlara doğru yolu anlatmakla ömrünü geçiren Bekr Visâli Efendi, 1962 senesinde İzmir’de vefât eder. İhvanları ile Berat gecesini ihya ettikten bir gün sonra Alemî Beka’ya intikal etmişlerdir. Kabirleri İzmir Salihli yolu üzerinde Zeytindağ Kokluca mezarlığındadır.

Bekir Sıtkı Visali Hazretlerinin bilinen üç halifesi vardır. Hacı Mehmet Ruhi Akhan, Esseyyid Hacı Kazım Kızılkanat, Hacı Hüseyin Rıdvan Özaydın. Visali mahlasını kullanan Bekr Sıdkı Efendi’nin şiirlerinin toplandığı Hakîkat ve Mârifet Sırları isimli bir dîvânı vardır.

Visâli kemter kulunu
Tevfik eyle menzili

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

Paşam Sultan

Paşam Sultan - Seyid Nureddin

Kütahya – Merkez’de Kurşunlu sokakta bulunan Paşam Sultan tekkesinde

Kurşunlu Sokak’ta yer alan türbe, Seyyid Nureddin adıyla bilinen bir zaviye-tekkedir. Geniş avlusunda bulunan türbe, kitabesinden anlaşılacağı üzere koleradan ölen İbrahim Cemal’e aittir. Babası Kemalettin Paşa’dan ötürü buraya Paşam Sultan Türbesi denmektedir. Kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Kubbeli yapı içerisinde, dört ahşap sanduka ve türbenin altında mumyalık bölümü bulunmaktadır. Duvarları iri moloz taştan örülmüştür.

Rivayete göre Paşam Sultan Kütahya’da vali iken kendisine bir şikayet gelir. Caminin karsisında ayakkabı tamircisi olan Nureddin Efendi diye birinin Cuma vakti namaza gelmediği şikayet konusudur. Vali Cuma vakti bir de ben göreyim, diye gider. Ezan vakti Vali “Haydi Cuma namazına gidelim, der. Nureddin Efendi gideriz bakalim, der. Yine ısrar edince “yum gözünü” buyurur. ‘Aç gözünü” deyince kendilerini Ka’be’de bulurlar. Namazı orada kılarlar. Dönecekleri zaman şeyhin bir akrabası ile karşılaşırlar. Akrabası helva yaptık götürür müsünüz derler. Tabağı da yanlarına alırlar. Yine aynı şekilde Kütahya’ya dönerler.

Vali, Nureddin Efendi’nin keramet ehli bir veli olduğunu anlayarak ona talebe olmak ister. Aynen Uftade hazretlerinin Kadı Aziz Mahmud Hüdai’ye yaptığı gibi merdivenleri, halı ve kilimleri süpürtür. Hamallık yaptırır ve neticede talebeliğe kabul eder. Kabirleri yaptırdıklan Tekke ve cami içindedir.

Ahi İzzettin

Ahi İzzettin

Kütahya Merkez’de İshak camii’nin karşısında

Ahi şeyhlerinden. Kütahya’da Ishak Fakih Camii’nin batısında Hisarlı Ahmet Caddesi’nde yol üstünde yüksekçe bir yerdedir. Hicri 1071 yilinda vefat etmiştir. Mevlevi olduğu ve Yakup Çelebi imaretinin, aşçılığını yaptığı rivayet edilmektedir.

 

Nur Mehmet Efendi – Ak sakallı Dede

Nur Mehmet Efendi 2

Afyon – Merkez’de Nur Mehmet efendi camii yanındaki türbesinde

İsmail Beliğ Efendi H. 1142 tarihli kitabında Nur Mehmet efendi’nin ; Osmanlı’nın Ekran Resmi 2015-10-17 23.29.25ilk Şeyhül islamı Molla Fenari gibi büyük zatları halka-ı tedrisinde yetiştirdiğini söyler. Hakkında Ne yazık ki başka bir bilgi bulamadık. ..
Nurcu Mahallesi’nde günümüzde hala faal olan mescidin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı tespit edilememiştir. Mescit çatı örtülü, minâresi kesme taştandır. Mescit içerisinde Şakalak (Sakalı ak) Dede ve Nur Mehmet Efendi’nin kabri bulunmaktadır. Mescit olarak inşa edilen mabedin ne zaman camiye dönüşltürüldüğü hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamadık. Arşiv ve Mahkeme kayıtlarında da bu isimi taşıyan bir cami veya mescit kaydına raslamadık. Pek çok cami ve mescitte rastladığımız gibi bu mescidin de ikinci ve hatta üçüncü bir isminin bulunabileceğini, belki de kayıtlara bu farklı isimlerle geçmiş olabileceğini göz ardı etmemek gerekir.
Camii, 1955 yılına kadar içinde üç mezar bulunan bir türbe ve basit bir binadan müteşekkil iken, bu tarihte betonarme olarak yeniden yapılmış ve türbedeki mezarlar şimdiki yerine nakledilmiştir.

Kaynaklar ; Afyonkarahisar Vakıf Eserleri , Afyon kocatepe Üniversitesi

Burmalı Sultan

Burmalı camii

Afyon Merkez’de Burmalı camii’nin bodrum katında

Burmalı Sultan ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur. Burmalı cami’nin giriş Burmalı Sultankapısındaki süslemelerden XIV. yüzyıla ait olduğu ileri sürülebilir. Caminin bulunduğu Burmalı mahallesinin XVI. yüzyıl vakıf kayıtlarında mevcuttur. Bundan dolayı Burmalı Sultan’ın Xv. yüzyıldan önce yaşadığını söyleyebiliriz.

 

 

 

 

Molla Yakşi – Molla Bakşi – Molla Bektaş

Molla Yakşi - Molla Bakşi - Molla Bektaş 1

Afyon Merkez’de Ayaktekke camiinde

Bu üç dervişten ikisi Sultan Divani hazretlerinin müritlerindendir. Kabirleri Mecidiye caddesindeki Ayak tekke camiindedir. Nakşi Mevlevi dervişi olmakla beraber Çilteana dahil değildir. ( Çilteana : Sultan divanin meşhur 40 müridi) Çiltenandan bir asır sonra vefat etmişlerdir.

Hacı Hamza Kettani

Hacı Hamza Kettani

Afyon – Merkez’de Akmescit camiinde

Hayatı hakkında bilgiye sahip değiliz. Ak mescit’in banisidir. 1397 yılında yaptırmıştır.Kare planlı mescidin kuzey cephesinde son cemaat yeri bulunmaktadır. Dışa kapalı olan son cemaat yerinin üzeri beşik tonozla örtülüdür. Doğu yönünde mescit duvarlarının çıkıntı yapmasıyla minare kaidesi meydana getirilmiştir. Mescidin duvarları kesme taştan, son cemaat yeri tuğladan yapılmıştır.Doğu kenarındaki iki pencerenin altına küçük bir çeşme yerleştirilmiştir. Giriş kapısı üzerinde kitabesi bulunmaktadır:

Aziz ve celi olan Allahu Taala buyurdu “Mescidler şüphesiz Allah’ındır. Oralarda Allah’ a yalvarırken başkasını katmayın. Nebi Aleyhis-Selam buyurdu: Kim Allahu Taâla için bir mescit bina ederse. Allah ona Cennette bir köşk bina eder-Allah’ın Resulu doğru söyledi. Bu mübarek mescidi şerifi Hacı Hamze bin Hacı Hasan el-Kettani 800 tarihinde bina etti”.

Mescit 7.48 X 7.56 ölçüsünde kareye yakın bir plan gösterir. Kubbe kasnağına Türk üçgenleri ile geçilir. Kubbe on iki kenarlı bir kasnak üzerine oturtulmuştur.
[toggle title=“Kaynaklar load=”hide”] Abdulhalim Durma , Afyon Evliyaları
Mehmet Gündoğan , Afyon Alim ve Evliyaları , Medrese kitabevi , 1999
H. Fikri Yazıcıoğlu , Afyon Evliyaları ve İlim Adamları , 1969
[/toggle]