Turabi Baba (k.s.)

İstanbul Kasımpaşa’da , Kuzey deniz saha komutanlığı ve Cezayirli Gazi Hasan paşa Okulunun karşısı . Turabi Baba Kütüphanesinin bahçesinde.

Beyoğlu, Camii Kebir Mahallesi Turabi Baba Sokağı’nda bulunmaktadır. Türbe, 19. yüzyıla tarihlenmek­tedir. Mimarı bilinmemektedir. Kitabesi yoktur. Tersane -i Amire’de çalışan Kadiri şeyhi Mehmed Turabi Efendi’ye ait­tir. Kasımpaşa’da bir tekke yaptıran şeyh vefat edince, tekkenin yanına türbesi inşa edilmiştir. Tamamen ortadan kalkmış olan tekkenin yanındaki türbe özgün hali korunmasa da günümüze ulaşmıştır.

Dikdörtgen planlı yapının çatısı düzdür. Dışındaki tuğla örgü, yapıya özgün bir hava katmaktadır. Haliç’e bakan cephenin ortasında bir çeşme vardır. Çeşmenin sağında ve so­lunda yuvarlak kemerli üçer pencere açılmıştır. Çeşmenin üze­rindeki kitabe 1889’da türbeyi tamir ettiren amiral Şükrü Paşa tarafından konulmuştur. Tavan eski gemi direkleri üzerinde durmaktadır. Tavan kısmında tersaneden çıkma demir rayları vardır. Turabi Baba’nın kabrini ahşap bir şebeke çevrelemek­tedir. Türbedeki tek mermer mezarda Mustafa Ağa med­fundur. Mezar taşında şu satırlar okunmaktadır:

Mimar-ı Musfafa idi bu karhanenin
Ziba kadırga yapmadan gayet olup seri
Mevla yoluna itdiği hizmet kabul olup
Daim cihanda melkenin ide Hak refi
Tarihini tazarru ile didi Haşimi
Ukbada Mustafa’ya Muhammed ola şefi

Türbede on üçü kişi medfundur. Altısının kimliği bilinmemektedir. Turabi Baba dışında türbede, ondan sonra gelen şeyhlerden Ahmed Efendi el Kadiri, Seyyid Halil Kadiri, Ali Kuzu el Kadiri, Hasan Rıza el Kadiri, Ali Rıza Efendi ve Kadırga mimarı Mustafa Ağa yatmaktadır.

2011 yılında başlanan  restorasyonu bitmiştir.

Kaynak ; İstanbul’un 100 Türbesi , Celil Civan , İBB Yayınları . 

Hz. Abdullah El – Ensari (r.a.)

İstanbul – Eyüp ‘de ; Sultan çeşmesi sokağı ile Püsküllü caddenin kesiştiği yerdedir.Sultan çeşme sokağı no :92 .Hoca kasım Günani Camiinin 200 metre Eyüp e doğru aşağısı.

Nisbesinden anlaşıldığı üzere Medinelidir.Hasan- Hüseyin kardeşlerin şehid düştüğü kuşatmada şehid olduğuna dair bir rivayet vardır.

Kabri şerifi ; Eyüp de Sultançesmesi sokaktadır. Kabrinin bulunduğu bu yerde başka kabirlerde mevcut olup kimlere ait olduğu bilnmemektedir. Üç tarafı evlerle çevrili olan kabir, batı tarafından açılan küçük bir kapıdan ve ön cepheden ziyaret edilebilmektedir. Yüce Allah ondan ve tüm arkdaşlarından razı olsun

Yakın Ziyaret edilebilecek Yerler ;

1- Hz. Cafer Bin Abdullah el-Ensari (r.a.) ; Hoca Kasım Günani camii
2-Hz. Hasan Hüseyin Kardeşler (r.a.) ; Hoca Kasım Günani camii karşı sokağı
3-Hz. Hüsam Bin Abdullah El-Ensari (r.a.)

Kaynaklar :

İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı

İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Pamuk yay.

Hz. Abdurrahman-ı Şami (r.a.)

İstanbul – Sultan Ahmet’te Hürrem sultan Hamamı arkasında ; Tevfikhane sokağı ile kabasakal sokağının kesiştiği yerde.

 

Eyüp sultan hz’nin sancaktarlarındandır.Bir rivayete göre Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) kayınpederidir.İstanbul kuşatması sırasında şehid olduğu rivayet edilmektedir.

Kabrinin sur içerisinde ve Sultanahmet civarında olması bazı tereddütlere sebep olmuşsa da esasen Sahabe-i kiram’dan bazılarının imparatorun izni ve yapılan anlaşmalarla sur içine girebildikleri ve bunlardan bazılarının anlaşmanın hilafına saldırıya uğrayarak şehid edildikleri bilinmketedir.Bu sebepledir ki sur içinde vefat eden sahabilerin akibetinin bu şekilde olması ihtimali yüksektir.

Türbesi Sultan I. Abdulmecit Han tarafından tamir ettirilmiş ve kendi vakfına tescil ettirilmiştir.

Türbe kapısı üzerinde ”Mihamnadar-ı Hazret-i Peygamber-i Hazret-i Halid’in Alemdarı Abdurrahman-ı Şami hazretlerinin meşhed-i alileridir. Muharrem sene 1302 İzzet ” yazılı bir kitabe vardır.

Yakında Ziyaret Edilebilecek Yerler ;

1- Sultan Abdulhamit Han – Çağaloğlu
2- Hasan Ünsi (k.s.) – Gülhane tramway durağının arkasında

Kaynaklar :

İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı

İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Pamuk yay.

Hz. Hasan ve Hüseyin Kardeşler (r.a.)

Hoca Kasım Günani camii’nin bahçe kapısının karşısındaki Hasan -hüseyin yokuşu üzerinde

Kabirleri; Edirnekapı, Salmatomruk, Paşahamam Caddesi, Hasan-Hüseyin yokuşunda, yolun sağındadır. Hasan ve Hüseyin kardeşlerin Hazret-i Eyyüb’e imamlık etmiş oldukları ifade edilmektedir. Bu konuda Ayvansaraylı Hüseyin Efendi şunları bildiriyor:

‘’Bir çok arkadaşları ile İstanbul’a gelmişler ve şehre girmeye muvaffak olarak daha sonra şehid düşmüşlerdir. Sultanhamamı mukabilinde onların ismi ile anılan yokuşun aşağısında Hoca Kasım Günani mihrabı önünde biraderi Hüseyin medfundur ki, Hazret-i Halid’in hadimlerinden olmak üzere maruflar ve cümlesi ziyaretgah-ı ehl-i hulus olmak üzere mevsuflardır.’’

Hasan ve Hüseyin kardeşlerin kabirleri bugün oldukça bakımsız bir haldedir. Evvelce burada bir türbe varmış, komşuların ifadelerine göre türbe zamanla yıkılmış.

Bunlar iki ayrı kabirdir ki, kabirlerin içinde ve etrafında ulu ağaçlar vardır. Geceleri yakmak üzere kandilikler bulunur. Hasan Hüseyin yokuşu üzerinde ahşap bir kapı ve ufak bir pencere vardır. Evvelce burası büyük bir dergah iken, bugün harab bir vaziyettedir. Haklarında söylenen şu kıt’aları meşhurdur :

Es’ad bera-î feyz dal oldu çıktı tarih

Oldu Hasan Hüseyin meşhedleri meşîd 1250- (1834)

Ayrıca Hasan Hüseyin Hazretleri hakkında şu beyit yazılmıştır:

Sultanhamamında kabreyn
İmam-ı Halid olan ahaveyn
Tabiînden Hasan Hüseyin
Şefaate ir gör bizi.

Ziyaret edilebilecek Yakın yerler ;
1- Kasım Günani camiinde ; Hz. Cafer Bin Abdulah El- Ensari hz.
2- Kasım Günani camiinden Eyüp doğru 100 metre aşağıda Abdullah El- Ensari hz ‘i.
3- Kasım Günani camiinden Edirne kapıya doğru 200 metre yukarıda Hz. Hüsam Bin Abdullah El- ensari hz.

Kaynaklar :

İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı

İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Pamuk yay.

Hz. Şube (r.a.)

İstanbul – Eyüp – Eğrikapı da Şişhane caddesi no :36

Tabiin’den mi yoksa sahabe den mi olduğu hakkında ihtilaf vardır.

Bir rivayete göre ; Bizans imparatoruyla yapılan bir anlaşma ile İstanbul’a girmelerine müsaade edilen sahabilerin şehri gezip Ayasofya’da namaz kıldıkları ve sonra şehirden çıkacakları sırada Bizanslı askerler tarafından saldırıya uğrayıp şehid düştükleri rivayet edilir ki bu sahabiler arasında Hz.Şu’be (r.a.) da varmış.

Hadikatül Cevami’de de şöyle yazıyor ;Hz. Şu’be’nin kabri eğrikabı semtinde Avcı Mehmet bey Mahallesinin Şişhane sokağındaki mescidin karşısında bulunan mektebin avlusundadır. Bu türbeyi tersane emini Mustafa efendi tamir ettirmiştir.Hazret-i Şu’be Tabiindendir.hz sube 3

Bununla beraber İbni Hacer askalani ”el-İsabe Fi Temyiz-is Sahabe”adındaki eserde Şu2be adında iki zatın varlığından söz ediliyor (C.2 s162-166)

– Şu’be İbni Tevem ..Hz. Ömer(r.a.) devrinde doğmuş olup tabiindendir.Nerede ne zamn öldüğü belli değildir.

– Şu’be İbni Tahim ibni Umeyr et-Tahevi.. Ölüm tarihi ve nerede gerçek hayatının geçtiği belli değildir. sahabedendir.

Herşeyin doğrusunu Cenab-ı Allah bilir.

Hz. Şu’be’nin Kabri şerifi 18. yy sonlarında tersane amiri Emini Mustafa Efendi tarafından tamir edilmiştir.

Kitabesi şöyledir ;

”Haze’l-merkadü’ş-şerif min Ashabi’l-Kiram Şu’be radiyallahu Teala anh ve nefe’anallalu bi-şefaatihi sene Hicret-i 46”

İki tarafında bulunan niyaz pencerelerinin üzerinde iki ayrı kitabede şunlar yazar ;

”Şefaat eylesin dersen Resulu

Ziyaret eyle Ashab-ı suru”hz sube 4

Kaynaklar;

İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı

İstanbul ve Anadolu evliyaları ,M. Necati Bursalı ; Şifa yay

11

Hz. Ebu Said El – Hudri (r.a.)

İstanbul – Edirnekapı’da Kariye müzesinin hemen yanında

Ebu Said El-Hudri hazretleri Ashab-ı kiramın büyüklerindendir.Peygamber Efendimiz(s.a.v.)’den en çok hadis rivayet eden 7 sahabiden biridir ve 1100 hadis rivayet etmiştir.

Künyesi ;Sad b. Malik b. Sinan dır.Annesi enise Bint-i ebu Harise (r.anha), meşhur sahabi Katade bin numan hz’nin kardeşidir.Babası Malik b. sinan hz’de Medine deİslam tebliğ edilmeyebaşlandığı zaman hanımıyla birlikte müslüman olmuştur.Babası ve annesi müslüman olan bu zat tam bir islam terbiyesi ile büyütülmüştür.

Uhud savaşına 13 yaşında katılmak istemiş ancak Allah resulu geride kalmasını ve; kadın ve çocukları korumakla vazifelendirmiştir.Babası bu savaşta şehid düşmüştür.Babasının vefatından sonra ütün yükünü üzerine almış ve layıkıyla yerine getirmiştir.ebu said el hudri

Allah Resülu ile beraber 12 gazaya katılmış ve hep hz. Peygamberin yanından ayrılmamıştır. Bundan dolayı çok hadis rivayet etmiş Medine de Sahabilere dersler vermiştir.

Hz. Peygamber’in vefatından sonra İlk üç Halife döneminde Medine de Fetva ile meşgul olmuş. Hz. Ali zamanında ise Fitne rüzgarında olabildiğince uzak kalmaya çalışmıştır.

Bütün ömrünü Allah ve Peygamber emrinde geçiren şanlı sahabi, bazı siyer alimlerinin bildirdiğine göre Hicretin 74. yılı bir Cuma günü Medine’de Beka alemine göçmüştür.Ve yine Medine’de Baki kabristanında toprağa verilmiştir.Vefatında 81 yaşında bulunuyordu.

Bir diğer rivayete göre de İstanbul2un fethi için gelen mücahitler arasındadır. Düşmanla çarpışırken Edirnekapı civarında şehid olmuştur. Kabri eskiden Kilise olan Kariye camiinin bahçesindedir.

Türbesinin giriş kapısındaki kitabe de ;

”Ecile-i Ashab-ı Kiram’dan Hazret-i Ebi Said El-hudri Ashab’dan malik ibn-i sinan hazretlerinin mahdumlarıdır ve on beş yaşında iken Beni mustalık gazasına teşrif etti. Fem-i saadet-i Peygamber-i den 1170 hadis-i şerif rivayet buyurmuştur.Bani-i in hankah, Şeyh Muahmmed Arif est. Sene 1304”

Kabrindeki kitabeler ise şöyledir;ebu said el hudri 3

”Ashab-ı Kiramda’dan ebi Saidel-hudri radiyallahuteala anh haretlerinin merkad-i şerifidir. Ketebehu hızır mütevelli Haseki Sultan 1763”

”Ya hu ashab-ı Kiramdan ebi Said el-hudri radiyallahu anh hicret 46”

”Fa’lem ennehu La ilahe illallah 1887”

Hz. Husam İbn Abdullah (r.a.)

İstanbul – Eyüp de Paşa Hamamı sok no :78 de Helvacı hasan sokağının hemen karşısı . Buraya Gelmişken 200 metre aşağıda yer alan Kasım günani camii bahçesindeki Hz. Cafer Bin Abdullah (r.a.) hz ‘ni ve Kasım günani caminin karşı sokağındaki Yine Ashabı Kiramdan oldukları rivayet edilen Hz. Hasan ve Hüseyin Kardeşleri de ziyaret edelim.

Sahabe-i kiram’dan olup ismi Abdullah b. Hüsam olarak da geçmektedir. Nisbetinden Medine-i Münevvereli olduğu anlaşılmaktadır.

Uzun süren İstanbul kuşatması sırasında Bizans imparatoruyla yapılan bir anlaşma ile İstanbul’a girmelerine müsaade edilen sahabilerin şehri gezip Ayasofya’da namaz kıldıkları ve sonra şehirden çıkacakları sırada Bizanslı askerler tarafından saldırıya uğrayıp şehid düştükleri rivayet edilir ki bu sahabiler arasında Hüsam b. abdullah El-Ensari hz de varmış.

Evliya çelebi’ye göre Hüsam bin Abdullah(r.a.) hazretlerinin bulunduğu bu mahallede çok sayıda Ashab-ı kiram medfundur. Burasını” ser verip sır vermeyen ” mekan olarak tarif etmektedir.

Türbedeki kitablerde şunlar yazılıdır ;

”Ashab-ı Kiram’dan Hüsam ibn-i Abdullah Ruhiyçün Fatiha”

”Bila-şek ravza-i cennet makarr etmiş ana yezdan

Gelüp Fatih’den evvel deyü keşf eyledi irfan

Erer maksuduna elbet ziyaret eyleyen ihvan

Görünce kabr-i pür-nurun ede bir Fatiha ihsan ”

Hüsam b. Abdullah(r.a.) hazretleri hakkında şu beyitte vardır ;

”Bu külhanda bi-aşk-illah

Mücahid fi sebilillah

Ya Hüsam ibni Abdullah

Şefaat it gör bizi.”

Kaynaklar ;

İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı

Hz. Cabir (r.a.)

İstanbul – Eyüp Ayvansaray da Hz. Cabir Camii içerisinde

Hz.Cabir r.a. Hazreçoğullarının Beni Selem kolundan olup, Miladi 604 ‘de hicretten 16 yıl önce Medine de doğdu. Baba adı Abdullah b.Amr r.a. Anne adı ; Enise(Üneyse) b. Aneme dir. Peygamberimizi 2. akebe biatında henüz çocukken tanıdı. Bedir ve Uhud savaşları hariç 19 gazada Resülüllah’ın yanında yer alıp Bey’atür Rıdvan’da da hazır bulundu.

Hz. Cabir asbahın alim kişilerinden olup kendisine fetva sorulur ve Peygamberimizden en çok hadis nakleden 5 kişiden biridir ve toplam 1540 hadis nakletmiştir.

Hz. Cabir Allah Rasulünün irtihalinden sonra dört büyük halifeye de danışmanlık yapmış olup Şam ve çevresinde Medine devletini temsil etmiştir. Hz. Muaviye döneminde İstanbul kuşatmasına gelen ordunun sancaktarı olup İstanbul’a teşrif etmişlerdir.

Hz. Cabir miladi 697 senesinde vefat etmiştir.allah ondan razı olsun ve bizleride şefaatine nail eylesin

Hz. Cabir r.a. ‘a ait Na’t

Muhakkak muktebestir nur-i hurşid-i Nübüvvet’ten

Semayi dinde bir Necm-i Hüdadır Hazreti Cabir

Ulüvv-i menziletle bezm-i hatiru’l-hassa dahildir

Kemerbend-i Habib-i Kibriyadır Hazreti Cabir

Diyar-ı Rum’a Fahr-i enbiya’nın yadigadır

İstanbul şehrine revnak-fezadır Hazreti Cabir

Celil’ül kadr-ekabirdendir eshab-ı kiram içre

Şerefyab-i cenab-ı Mustafa’dır Hazreti cabir

Yüzün sür hak-i Pak-i kabrine adab ile

Bu mülke Lütf-ı ihsan-ı Hüda’dır Hazreti Cabir.

Sirkeci Muslihiddin Efendi (k.s.)

İstanbul Kasımpaşa’da ; Sirkeci Muslihiddin camiinde.

Sirkeci Muslihiddin Efendi , Sirkeci Muslihiddin caminin banisidir. Bu zatın caminin yanında bulunan kuyudan kova ile su çektiği ve bu suyun sirke olduğu, bu sirkeyi satarak camii yaptırdığı rivayet edilir.(XVII. yy’da) Caminin mehrabının önündeki hazirede ise Musluihiddin efendi ve yakınlarının kabri bulunur.

 

Sefer Baba (k.s.)

İstanbul Kasımpaşa’da ; Kasımpaşa dan Dolapdere ye giderken iplikçi durağının arkasında Ahmed Efendi camii sokakta no :1′de. eyyühümahmet camiinde.

Hz. Hüsameddin Uşşaki ‘nin ”Kahve nakibi *” imiş . Rivayete göre , Hz. Pir’in canını sıkacak bir harekette bulunmuş , bunun üzerine tekkeden destur edilmiş. Sefer Dede Hz Pir’den ayrılmak istemediğinden ” efendim nereye gideyim ” deyince Hz. Pir’de ” Cehenneme git” diye buyurmuş. Sefer Dede bunun üzerine düşünür , dünya da iken cehenneme gitmeye imkan yok. Dünya cehennemi olsa olsa fırın olabilir. Azizimin emri yerini bulsun diye, Kasımpaşa’da bir fırına gider. İçi ateş dolu görür. Hemen ” Destur azizim ” diyerek fırından içeri ateşe girer. Herkes hayret içinde kalır . ” Ey ateş! Serin ve esenlikli ol” sırrı zuhur eder .  Sefer Dede gülistan olur bir zarar gelmez. Halkın hayretleri arasında fırından çıkar.  Durum Hz. Pir’e arz olunur . Afv ile muamele eder.

 

*Kahve nakibi ;tekkelerde kahve pişiren ve bu işle görevli bulunan kişiye denir. Aslında bu görev, dıştan önemsiz gibiymiş gibi görünse de rastgele herkese verilmezdi. Bu iş genellikle tekkenin kıdemli kişilerine verilirdi.