Ana Sayfa>Genel(Sayfa 118)

Karacaahmet Türbesi – Manisa

Manisa – Karaca ahmet köyünde

Manisa’da Horozköy’den bir iki km. mesafede kabri bulunan Karaca Ahmed’in rivayetler dışında yaşadığı dönem hakkında ilk gerçek bilgiyi Saruhanoğlu İshak Çelebi’nin 1371 tarihinde Manisa’da Şeyh Revak Sultan’a vakfettiği arazi için düzenlenen vakfiyedeki şahitler arasında‚ “..Süleyman Horasani oğlu Karaca Ahmed..” adıyla rastlarız. 1371’de sağ olduğu anlaşılan Karaca Ahmed için, İshak Çelebi’nin vezirlerinden Murtaza Bey’in oğlu Emiri Bekir Hoş Kadem Paşa’nın 1397 yılına ait düzenlenen vakfiyesinde “…..Gökçeağaç denilen iki kıt’a arazinin cem’isinden gelen hasılat Eşşeyh arif-i Billah Karacaahmed Tekkesi’nin sakinlerine, orada yapılmış merkad ve türbesine gelenlere, merkadin hizmetçileri ile gelip gidenlere halin iktizasına göre it’amiyye sarf edilecek…”, kaydı ile Karaca Ahmed’in vefat etmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Aşıkpaşazade Karaca Ahmed’in Orhan Gazi devrinde sağ olduğunu ve I.Murad zamanında öldüğünü yazmaktadır. 1371’de sağ olan Karaca Ahmet büyük bir ihtimalle I.Murad’ın ölüm tarihi olan 1390’dan önce vefat etmiş olmalıdır. Tire’de medfun bulunan Bali Baba’nın soy kütüğünde Karaca Ahmet Sultan’ın isminin de yer aldığını bu arada belirtmek gerekir. Kanuni Sultan Süleyman’ın cariyesi olan Gülfem Hatun, Manisa Sancağında bulunduğu sırada sık sık Horozköyü’ne giderek Karaca Ahmed Sultan’ın türbesini ziyaret ederdi. Bilindiği gibi, İstanbul’daki makam yerinin inşaını da o gerçekleştirmiştir. Karaca Ahmed’in birçok yerde makamı bulunmaktadır.

Kaynak
Evliyalar Şehri Manisa , Abdulhalim Durma , 2013 .

İshak Çelebi Türbesi

Manisa – Ulu cami (İshak Çelebi ) Külliyesi içerisinde , Medresenin doğu kanadında , caminin batısında

İshak Çelebi Saruhanoğulları Beyliği’nin kurucusu olan Saruhan Bey’in torunu ve İlyas Bey’in oğludur. 1365-1390 yılları arasında idaresi altındaki Manisa’da en çok eser inşa ettiren Saruhan beyi olarak tanınır ve Ulu Cami Külliyesi dışında, caminin karşısına bir kütüphane, Eskihisar Mahallesine bir mescit ve Körhane Mahallesine de bir zaviye yaptırmıştır. Ne var ki, bu eserler günümüze ulaşamaz.

Manisa’nın güneyinde Sandıkkale Tepesi yamacında, şehre hakim bir konumda bulunan Ulu Cami Saruhanoğulları’ndan İshak Bey tarafından 1366’da yaptırılır. Caminin bulunduğu yerde daha önce bir Bizans kilisesi bulunmaktadır. Mabedin inşaında bu kiliseye ait mimari parçaların da kullanılmış olduğu ileri sürülür. Manisa Ulu Camisi, plan itibarıyle Osmanlı sanatında revaklı avlu kısmı küçülmüş olarak yeniden ortaya çıkmıştır. Antik çağlara ait yapılardan toplanan mermer blokların yanı sıra kaba yontma taş ve tuğlalardan yapılan cami iki ana bölümden meydana gelmiştir. Caminin önünde bir iç avlu ile kapalı bir bölüm bulunmaktadır. Kapalı olan kısım kubbe ile örtülmüştür. Kuzey yönünde merdivenle çıkılan ve kesme taştan oldukça sade bir portal bulunmaktadır. Üzeri yarım kubbe ile örtülü olan bu giriş taş kemerlidir ve iki yanında da birer mihrabiye yer alır. Portalin üzerinde tek satırlı bir kuşak halinde grift kitabe yer alır. Kitabenin anlamı mealen şöyledir:

Bağışlayıcı ve esirgeyici Allah adına mescitleri ibadet yeri kılan Allah’a hâmd ve yaratılanların en hayırlısı olan Muhammed Peygambere salât ve selâm olsun. Hâlen ayakta duran bu güzel mabedin, camii şerifin ve yüce kapının yapılmasına emir veren ve tamamlanması için gayretle çalışan büyük Sultan. Ümmetinin kullarına sahip, ikinci İskender olarak anılan, asilerle uğraşan, kâfirleri kahreyleyen, Allah yolunda savaşan, muzaffer, mansur, mağfiret sahibi, Allah’ın lütfuyle güçlü Sultanoğlu Sultan, Saruhanoğlu, İlyasoğlu Ulu Sultan İshak Çelebi, Allah devletini daim etsin. Sene yedi yüz altmış sekiz h.768 (1368)”.

[toggle title=“Kaynaklar load=”hide”] Kaynak
Evliyalar Şehri Manisa , Abdulhalim Durma , 2013 .
[/toggle]

İbrahim Seydi Dede

Manisa – Merkez’de Ulu camii yanında

Saruhanoğulları Beyliği’nin kuruluşuna vücud veren Horosan erlerinin  oğullarındandır. Hakkında daha fazla bilgi sahibi olamadığımız İbrahim Seydi dede ile ilgili 1371 yılında düzenlenen ”Revak Sultan Vakfiyesi” şahidleri arasında zikredilir.
”1371 yılında düzenlenen “Revak Sultan Vakfiyesi”nin şahidleri arasında gösterilen “Bektaş-ı Horasani oğlu İbrahim Seydi Dede, Cafer-i Horasani oğlu Yolageldi Baba, İlyas-i Horasani oğlu Haki Baba, İbrahim-i Horasani oğlu Arık Dede, Süleyman-ı Horasani oğlu Karaca Ahmed, Yunus-i Horasani oğlu Oklu Horos Dede, Hüsrev-i Horasani oğlu Sindel Baba gibi şahsiyetler Saruhanoğulları Beyliği’nin kuruluşuna vücud veren, Horasan Erenlerinin oğullarıdır. ”

Seyyid Sıbgatullah Arvasi

Nasıl Gidilir ; Bitlis – Hizan’da Gayda köyünde.

“Buradaki ses manevi uluların sesidir, Nâ-ehle pınar, ehle nur ve feyz çeşmesidir. Kalp destini boş getir, doldurmak istiyorsan, Korkma bitmez, Nehri’nin, Arvas’ın deresidir.”

”Gavs-ı Hizani Seyyid Sıbgatullahi Arvasi (k.s.) hazretlerinin kabr-i şeriflerinin bakım ve onarım çalışmaları Ahsen Vakfı tarafından yürütülmektedir.Peygamberlerin nebilerin evliyaların türbelerinin bakım ve onarımını yapmak amacıyla kurulan ve bu yönde faaliyetlerini sürdüren Ahsen Vakfı ‘dan ve bu yolda zerre miktarı emeği olan herkesten Allah razı olsun ve Mevla Cemaliyle Şereflendirsin inşaallah”

Sıbgatullah Arvasi (v.1870) Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlı, Arvas köyünde dünyaya gelir. Hizan ilçesinde yaşadığından dolayı Gavs-ı Hizani lakabıyla anılan Seyyid Sıbgatullah Arvasi’nin soyu Bağdat’tan gelmedir. Arvasi’nin nesebi Hz. Hüseyin’in (r.a) evlatlarındandır. İsmi, Sıbgatullah olup “Gavsu’l-Azam”, “Gavsu Hizani” veya “Gavs” lakaplarıyla meşhur olmuştur. “Arvasi” nisbesiyle de bilinir. Babası Lutfullah Efendi188, dedesi Seyyid Abdurrahman Kutub’dur. Kabri, Hizan’ın Gayda köyündedir.

Gavs-ı Hizani, küçük yaştan itibaren kelam, tefsir, hadis, fıkıh, gibi zahiri ilimleri tahsil eder. 1829 tarihine kadar İslami ilimler ile meşgul olur. Bu tarihte Van’da bulunan Şeyh Muhyiddin’den tarikat alır. Bir gün hocası ona, “Vefat etmiş velilerden istifade edecek, faydalanacak makama geldin.”, diye buyurur. Şeyhi vefat edinceye kadar hizmetinde bulunur. Daha sonra Cizreli Eş-Şeyh Halid’in yanına gider. Şeyh Halid’in vefatına kadar ona hizmet eder. Sonra halifesi olan Salih Sıbki’nin yanına gider. Ondan hilafet almaya hak kazanır. Ayrıca Bitlis’te Şeyh Musa ve Bitlisli Şeyh Abdulkadir’in de yanına gidip onlardan istifade eder.

1840 yılında es-Seyyid Taha-i Hakkari Horoslu Molla Murat’la Gavs’a “Kendi evine gel” diye haber gönderir. Bunun üzerine Gavs, Seyyid Taha’ya gidip onun hizmetine girer. 1851 yılında Şeyhi Taha Hazretleri vefat edince onun yerine geçen kardeşi Seyyid Salih’in sohbetine devam eder. Seyyid Sıbgatullah, birçok meşayihten tarikat almıştır. Seyyid Taha’nın huzurunda kemale eren Gavs, mürşidinin emriyle, Bitlis çevresinde irşad görevini yürütmek için, Hizan’ın Gayda köyüne gidip yerleşir.

Yerine halife olarak oğlu Seyyid Behaeddin’i bırakır. İki küçük oğlunu; Seyyid Nur Muhammed ve Seyyid Burhan’ı terbiyeleri için Molla Abdurrahman-ı Meczub’a emanet eder. Vefatında tebessüm eder bir vaziyette Kelime-i şehadet getirerek ruhunu teslim eder. O anda odanın içine bir güzel koku yayılır. Bu kokuyu odanın dışında duran diğer talebeleri de duyarlar. Bu koku defin esnasına kadar devam eder. Oğlu Celaleddin Efendi, cenazesini yıkar. Yıkama esnasında yakın hizmetçisi Ali Efendi ve Abdurrahman Tagi ona yardım ederler. Techiz ve kefenlenmesi yapıldıktan sonra talebeleri ve sevenleri tarafından cenaze namazı kılınır ve Gayda’da defnedilir. Ahsen Vakfı tarafından 2013’te Gavs-ı Hizani Seyyid Sıbgatullahi Arvasi (k.s.) Hazretlerinin kabrinin bakım ve onarımı gerçekleştirilir. Türbesinin bulunduğu Gayda köyüne yılda yaklaşık 50 bin kişi ziyaret eder.

Sıbgatullah Arvasi’nin dokuz kardeşi vardır. Bunlar, Mevlana Resul, Mevlana Abdulgani, Mevlana Cemaluddin, Mevlana Abdulmelik, Mevlana Abdulkahhar, Mevlana Abdulgaffar, Mevlana Muhammed, Mevlana Abid, Mevlana Nurullah olup hepsi de alim ve zahid kimselerdi.

Sıbgatullah Arvasi’nin sekiz evladı vardı. Bunlar Şeyh Celaluddin (Kardeşi Şeyh Bahauddin’den sonra babasının yerine o geçmiş ve bu hizmeti yürütmüştür. 1877 yılında vefat etmiştir), Şeyh Bahauddin (Şeyh Celaluddin’in küçüğüdür. Babasının halifesi olup, babasından sonra yerine geçer. İki ay görev yaptıktan sonra vefat eder. Sultan Veled, Seyit Bahri, Burhaneddin, Şeyh Hamza, Seyyid Nur Muhammed (Şeyh Celaluddin’den sonra tarikat hizmetinde bulunmuş ve birçok müridi olmuştur.), Şeyh Hasan (Halk arasında deli olarak bilinirdi).

Sıbgatullah Arvasi’nin halifeleri şu zatlardır. Abdurrahman Taği, Oğlu Seyyid Bahauddin, Şeyh Halid Sirvani (Zamanın Safisi, vaktinin Sibeveyh’i olarak meşhur olmuştur.), Şeyh Abdurrahman Behtani, Sofi Mustafa Kulati (Birgün Gavs, kendisine, “Sus!” der. Bundan sonra, ölünceye kadar, ona cevap vermekten başka bir şey konuşmaz.), Ali Can Kulpiki.

[toggle title=”Kaynaklar” load=”hide”] Abdulhalim Durma , Bitlis Evliyaları
[/toggle]

Haki Baba Sultan

Manisa – Merkez’de Haki Baba camii yanında

Haki Baba Mescidi, Haki Baba (Kaynak) Mahallesi, Yavaşali Sokağı’ndadır. Kitabesi bulunmamakla birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde tarihsiz iki vakıf kaydı vardır. Haki Baba tarafından 14. yüzyılda yaptırılan mescit, kırma çatılı, alafranga kiremit kaplamalı, düz kireç harç sıvalı basit bir yapıdır. Minaresi sonradan yapılmış ve kuzeybatı köşesine yerleştirilmiştir.

Haki Baba ,Manisa şehrinin Saruhanoğulları’nın eline geçmesinde ve Manisa’nın Türkleşip Müslümanlaşmasında önemli rolü olan bir zattır. Yatırın yanında bulunan iki ağaç arasından geçenlerin günahlarının affolunduğu anlatılır. Halen hizmette bulunan caminin avlusunda 1871 tarihinde Serseri Dede adlı bir tarikat ehli tarafından yaptırılan bir çeşme bulunmaktadır. Ancak çeşmenin orijinali sonradan yaptırılan ilavelerle ve fayans kaplamalarla bozulmuştur. Aynı mahallede günümüze ulaşamayan bir de Haki Baba zaviyesinden söz edilir.

[toggle title=“Kaynaklar load=”hide”] Kaynak ;Evliyalar Şehri Manisa , Abdulhalim Durma , 2013 .
[/toggle]

Ayni Ali Türbesi

Manisa – Merkez’de Kumlu dere caddesi üzerindeki kabristanda

Kumludere Caddesi üzerindeki türbeden ismini almış olan bu mahalle (Eyne Ali) ve mekanın 15. yüzyılda yaşamış büyük mutasavvıf Aynı Ali Baba’yla irtibatlı olduğunu öğreniriz. Anlatılır ki, 19. yüzyılda yine aynı bölgede türbenin karşısında bulunan ulu çitlembik ağacı altındaki kahvehanede Ahmet Raci adındaki tek müridi ile meclup paltosu ve şapkasına aynalar takarak dolaşan, bu çitlembik altında paltosundan çıkardığı neyin sesi ile derinden ezgilerle etrafındakilere hoş zamanlar ve hikayeler anlatarak geçiren zatın rahmete kavuşmadan bir gün önce müridine, “bu alemden göçeceğiz ama bizim adımız devam edecektir”, sözü ile ertesi günü hakkın rahmetine kavuşur.

Diğer taraftan Filibeli Ahmet Hilmi’nin ‘A’mak-ı Hayal’ adlı eserinin temel kahramanı olan Aynalı Dede’nin burada yattığı rivayet edilir. Aynı Ali Dergahı olarak bilinen mekan dededen toruna geçerek zamanla gönül sohbetleri yapılan bir yer haline gelir. Aynı isimle anılan caminin 50m. kadar kuzeyinde yer alan parkın ortasında bulunan türbe, vaktiyle bir mezarlığın merkezinde idi

17 . Manisa Belediyesinin 1996’daki çalışmaları sonucunda bu mezarlık kaldırılır, yerine park düzenlemesi yapılır. Ayn-ı Ali’nin Fatih ve II. Bayezid dönemlerinde yaşamış bir Bektaşi şeyhi olduğu, zaviyesine birçok arazi ve emlakin vakfedilmiş olduğu nakledilir. Türbenin yapı üslubundan Osmanlı döneminde XVI-XVII. yüzyılda inşa edildiği ileri sürülür. Düzgün kesme taştan yapılmış olan türbenin önünde çatılı, yuvarlak kemerli küçük bir giriş vardır. Sandukanın bulunduğu bölüm sekizgen planlı olup üzeri kubbe ile örtülüdür. Giriş dışında üç kenarda dikdörtgen söveli, yuvarlak kemerler içerisine alınmış pencereler bulunmaktadır. Bunların üzerine de birer küçük alçı pencere yerleştirilmiştir. Bektaşilerin, 1826’dan beri Manisa’da tekkeleri yoktur. Ama burada eskiden önemli olduklarını ve Ayn-ı Ali ile Niyazi Baba’nın türbelerinin kendi tarikatlarına ait bulunduğunu ileri sürmektedirler. Evliya Çelebi’nin döneminde burasının medrese olduğu görülüyor. “Aynı Ali Medresesi evvelce Bektaşi Tekkesi idi. Şimdi hariç medresedir ama inşallah yine tekkesi olur.”
.

[toggle title=“Kaynaklar load=”hide”] Kaynak; Evliyalar Şehri Manisa , Abdulhalim Durma , 2013 .
[/toggle]