Gelibolu Mevlevihanesi ve Şeyhleri

çanakkale – gelibolu  Gelibolu Mevlevihanesi onbeş Mevlevi asitanesi içinde hem en geniş araziye, hem de en büyük ve haşmetli semahaneye sahip olanıdır. Binalarından bugüne kalanlar, Hamzakoy’daki askeri bölge içinde ve deniz kenarına yakın alanda bulunan semahane-türbe binası ile taç kapıdan ibarettir. Mevlevihanenin banisi ve ilk …

Dede Ömer Karibi

  “Kutub Ömer Efendi” ve “Dede Ömer Karibi” adlarıyla meşhur bir Halveti Uşşâki Şeyhi olan Şeyh Ömer Efendi aslen Saruhan’lı olup Gelibolu’ya sonradan yerleşmiştir. Pir-i tarik Hüsâmeddin Hasan-ı Uşşâki’nin (ö.1001/1593) halifelerinden Muhammed Memi-Can Efendinin (ö.1008/1599) halifelerindendir. Şeyhi Memi Can Efendinin de aslen Saruhan’lı olması şeyhi …

Sancaktar Baba – Çanakkale

Çanakkale – Gelibolu – Kavak köyü Kavak Kasabası sınırları içinde, köyün küzeysınırında Şarköy çıkışında yer alır. Yaklaşık 5 m yüksekliğinde bir tepecik üzerine dört sütun ayak üzerine oturan kubbeli bir anıt bulunmaktadır. Anıtın etrafı mezarlık olarak kullnılmıştır. Tepeciğin batı eteğinde moloz taşlardan yapılmış yuvarlak kemerli …

Saruca Paşa Türbesi

çanakkale – gelibolu  Rum asıllı ve II. Murad’ın devşirmelerinden olduğu tahmin edilen Osmanlı veziri Saruca Paşa (v.1454)’nın kul olarak Yıldırım Bayezid’in son dönemlerinde hizmete alındığı ileri sürülür. Daha sonra II. Murad devrinde yükselerek sancak beyliği ve beylerbeyilik yapar ve vezirliğe getirilir. II. Murad’ın Selanik kuşatması …

Sukuti Dede

Çanakkale – Gelibolu Sükuti Dede, evliyadan Muhammediye sahibi Yazıcızade Muhammed Efendi’nin hemşehrisidir, yani Geliboluludur. Gelibolu Mevlevîhanesinde Burhaneddin Efendi’nin şeyh bulunduğu zamanda soyunmuş (derviş tabiri ile Mevlevi olmuş), orada çile çıkardıktan sonra İstanbul’a gelmiş, evvela Kasımpaşa Mevlevîhanesinde hücrenişin olmuş ve oradan Kuledibi Mevlevîhanesine nakleylemiş. Sahib-i zaman …

Ağazade Muhammed Hakiki Dede

Çanakkale – Gelibolu – Gelibolu Mevlevihanesi Yeniçeri Ağası Kara Hasan Ağa’nın oğlu olarak, Gelibolu’da doğan Muhammed Hakiki Dede, I. Bostan Çele­bi zamanında malını kardeşine bağışlamış ve Konya Mevlana Dergahı’na intisap etmiştir. Konya’daki Mevleviliğin pir dergahında çilesi­ni tamamlayıp Dede unvanı alan Muhammed Hakiki Dede, Gelibolu’ya dönmüş …

Alaaddin Kalfa ve Alaeddin Kalfa Mezarlığı

Çanakkale – Gelibolu’da Alaaddin mezarlığındadır.Mezarlığın girişinden sağ tarafa doğru 100 metre yürüyoruz sol tarafta yola yakındır.İstanbuldan gelenler için Gelibolu şehir merkezine dönüşten sonra ilk ışıklardan (gaffar baba türbesi) sola dönüyoruz. Yolun sol tarafında kalıyor.

Gelibolu’nun Alaettin Mahallesi ile Şehir Mezarlığı olan Alaattin Kalfa Mezarlığı’na adını veren kişidir. Bir din adamıdır. Mezarı kendi adını taşıyan bu mezarlığın içindedir. Mezarı yakın zamanlara kadar çokça ziyaret edilen ve adaklar adanan bir mezardı. Eskiden çocuğu olmayan kadınlar, küçük salıncaklar yaparlar ve içine bezlere sarılı bebekler koyarak mezarının başucundaki ağaca asıp dilekte bulunurlarmış.

Alaaddin Kalfa Mezarlığındaki mezar taşlarının tamamı günümüze ulaşmış olmamakla birlikte burası, hem Gelibolu’nun en büyük ve eski mezarlığı olması hem de buraya ilçe merkezindeki muhtelif tarihi mezarlıklardan zaman içinde değişik sebeplerle mezar taşlarının nakledilmesi dolayısıyla son derece büyük bir öneme sahiptir176. Bu mezarlıktaki mezar taşları en büyüğünden en küçüğüne şekli, süslemesi, yazısı ve başlıklarının çeşitliliği ile sanat tarihi açısından çok müstesna örnekler olmalarının yanı sıra içerikleri bakımından da ilçenin sosyal tarihini aydınlatacak çok önemli ipuçları sunmaktadır. 2004 yılında burada yapılan belgeleme çalışmaları neticesinde elde edilen verileri, sosyal hayat açısından değerlendirdiğimizde nüfus yapısına dair konularda, ilçede yaşayanların hangi mesleklere, hangi ailelere, hangi sosyal, tasavvufi vs. zümrelere mensup oldukları, ölüm sebepleri, hangi yaşlarda öldükleri gibi bilgileri elde edebiliyoruz. Kitabelerde geçen meslek isimlerine örnek olmak üzere “kalyoncu, yelkenci, donanma kapdanı, berber, kasap, debbağ, şalgamcı, pestilci, penbeci (pamukçu), telgraf çavuşu, zabtiye katibi, muhasebeci, muvakkit, müderris, ebe” zikredilebilir.

Yazıcızade Camii Haziresinde beş, Cerrah Hüseyin Camii Haziresinde bir, Zadeler Mezarlığında 10, Yürekli Baba üç, Kalender Baba dört, Bahşızade Sultan dört, Tekke Mezarlığı 14, Çilehane dokuz, Eski Zaviye Mezarlığı dört, Seyyidler Halveti Mezarlığı iki, Halveti Tekkesi Mezarlığı iki, Bayraklı Baba 13, Veli Ağa Mezarlığı beş, Kadı Mustafa Mezarı üç, Çitlembik Mezarlığı iki kabir yer almaktadır.

İlçede 16 hazirenin dışında müstakil mezarlar da bulunmakta olup bunlardan biri Gelibolu’da iki mescit yaptırmış olan Has Ahmed Beye aittir. Gelibolu’da bir mescid yaptırmış alan Hoca Hamza’nın mescid binası günümüze ulaşmamışsa da kitabesi bugün Azaplar Namazgahının minber kapısı üzerine konulmuştur. Diğer önemli bir mezar da Vezir-i A’zam Mehmed Paşa’ya aittir

 Kaynak ; Çanakkale Evliyaları , Abdulhalim Durma

Emir Ali Baba

Çanakkale – Gelibolu’da hamzakoyunda sinanpaşa türbesi yakında yol üzerindedir

Kaptan-ı Derya Ali Baba’nın kabri Hamzakoy’unda Sinan Paşa türbesi yakınında yol üzerindedir. Kitabesine göre 1357 yılında oğlu Demirtaş Paşa tarafından yaptırılmıştır. Asıl adı Emir Ali olan bu denizci kişi İmralı Adası’nın fatihidir. Osmanlı İmparatorluğunun II. Amiralidir. Sultan Orhan Gazi ile evlenen Bizans imparatorunun kızı Teodora’yı gemileri ile Bizans’tan alan amiraldir175. Gelibolu’nun fethinde bulunmuş ve o zamanki adı Aya Yorgi Kilisesi olan Büyük Cami civarındaki kanlı savaşta şehit olmuştur.

Türbe penceresi üzerinde ”Kaptan-ı Derya Ali Baba Türbesi” H. 758 yazmaktadır. Bu tarih aynı zamanda Gelibolu’nun fethi tarihidir. Mezarı üzerindeki çapa resimlerinden denizci olduğu anlaşılmaktadır. İmralı adasının fatihi olduğu, bu yüzden fethettiği adaya onun adının verilerek İmralı adası denmiştir. Evliya Çelebi Gelibolu ziyaretinde ondan ”Alemdar Ali baba ” diye söz eder.
Kendisi Türk denizcileri tarafından büyük bir denizci olarak kabul edildiğinden, yakın zamana kadar Gelibolu önünden geçerken çalan sirenleriyle kendisini selamlayarak geçiyorlardı.

 Kaynak ; Çanakkale Evliyaları , Abdulhalim Durma