Zeynel Abidin Türbesi

Kayseri Merkez’de Hunat camii yanında

1349 yılında Medine’de doğduğu rivayet edilen Zeynel Abidin, yaklaşık 1369’da Kayseri’ye gelerek yerleşmiş ve 1414 yılında burada vefat ederek, eski “Kağnı Pazarı” civarında özel türbesine defnedilmiştir. Daha sonra Seyyid Burhaneddin türbesine nakledilen Zeynel Abidin 1994 yılında tekrar eski yerine defnedilerek türbesi ziyarete açılmıştır.

Hz.Ali’nin soyundan geldiği öne sürülen Seyyid Zeynel Abidin, bu sebeple halk arasında çok fazla itibar ve iltifata mazhar olmuş ve kendisine “İmam Sultan” lakabı verilmiştir. Onun 1358 yılında Kayseriye gelerek Rufai tekke ve tarikatını kurmuş olduğu da rivayet edilmektedir. Daha çok menkibevi yönüyle bilinen Zeynel Abidin’e izafeten, halk arasında bir çok menkibe anlatılmakta ve o’nun kerametlerinden bahsedilmektedir.

Zeynel Abidin bir gece hücresinin kandilleri sönmüşken oraya girer o anda bütün kandillerin aniden yandığını görür. Yine birgün istiğrak halinde iken, bir kaya parçasına bakması üzerine taş erimiş ve parça parça olmuştur. Yine anlatıldığına göre, hizmetinde bulunan sağır bir kimse, sadece onun sözlerini işitir, ona göre hareket edermiş. Ayrıca onun Hızır (a.s.) ile buluşarak üç defa musafaha ettiği ve iftar etmeksizin 17 gün oruç tuttuğu da rivayetler arasındadır.

Onun Hz. Ali’nin soyundan geldiğini ve 29. torunu olduğunu öğrenenler, onu ziyarete ayn bir itina göstermektedirler. Seyyid Burhaneddin Türbesinden alınarak eski yerine taşınması onun türbesinin yeniden müstakil bir ziyaret yeri olmasına vesile teşkil etmiş gözükmektedir.
Rufai tarikatının ileri gelenlerinden olan Zeynelabidin’in 15.yüzyılda Kayseri’de bir tekkesi, camisi ve çeşmesi olduğu, 16.yüzyılda Boyacıoğlu Üstat Abdi’nin bu tesisler için bir vakıf kurduğu bilinmektedir. Zaman içerisinde cami, tekke ve çeşme ortadan kalkmıştır. 1886 yılında Zeynelabidin’in mezarının bulunduğu yere bugünkü türbe yapılmıştır.

Zeynelabidin Türbesi 8.32×8.32 m. ölçülerinde kare plânlı bir yapı olup üzeri kubbeyle örtülmüştür. Kuzey cephedeki giriş kapısı üzerinde inşa kitabesi yer almaktadır. Kitabenin üzerinde de oval bir madalyona işlenmiş II.Abdülhamit tuğrası görülmektedir. Kapı açıklığı yuvarlak kemerlidir ve yanlardan üzerleri yivlerle süslenmeye çalışılmış plastırlara oturan bir yuvarlak kemerle çerçevelenmiştir. Yapının üzerini örten kubbe, köşelerden zemine inen dört bodur ayak üzerine atılmış sivri
kemerlere oturmaktadır. Kubbe eteğinde kalemişi bitkisel süslemeler görülmektedir. Türbe mekanının ortasında Zeynelabidin’in sandukası bulunmaktadır. Türbenin giriş cephesi iki, diğer cepheler üçer pencereyle boşaltılmıştır. Ayrıca her cephenin kemer kilit taşının hemen altına yuvarlak formlu birer pencere daha açılmıştır. Dikdörtgen formlu pencerelerin üzerleri, vazo şeklinde düzenlenmiş ve duvara gömülmüş konsollara atılan yuvarlak kemerlerle kuşatılmıştır. Kemerlerin alınları kare biçimli küçük kabaralarla hareketlendirilmiştir. Kemerlerin çerçevelediği yüzeylerde kitabeler bulunmaktadır. Türbenin cephe duvarları dışarda üçgen alınlık şeklinde bitirilmiştir. Duvar köşelerinde akant yaprağı biçiminde volütlü olarak düzenlenmiş dekoratif amaçlı konsollar dikkati çekmektedir.

Kaynak ; Kayseri ve Çevresinde Ziyaret Yerleri , Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayınları
Kayseri’nin Manevi Mimarları , Muhsin İlyas Subaşı , Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları
Kayseri İlmiye Tarihinde Meşhur Mutasavvıflar , Ali Rıza Karabulut , Seyyid Burhaneddin Vakfı
Kayseri Uleması , H. Mehmed Zeki Koçer

Seyyid Zeynel Abidin Rufai

Lâdik ilçesinin 11 kilometre kuzeyinde bulunan Ahmet Saray Köyü’nün Kümbetler mevkiinde köymezarlığı içerisinde bulunmaktadır.

TARİHÇE: Halk arasında “Seyyid Zeynel Abidin Rufai ” şeklinde anılan türbeye ait herhangi bir kitabe bulunmadığından türbenin tarihi hakkında bilgi edinilememektedir. Ancak Ladik merkezde bulunan Seyyid Ahmet-i Kebir ile kardeş olması, türbedeki mezar taşlarının Samsun Seyyid Kutbiddin türbesi ile çağdaş olması göz önüne alındığında 1300’lü yıllarda türbenin yapıldığını söyleyebilmekteyiz.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: İki ticari kervan yoluna sahip olan Ahmet Saray Köyü’ndeki Türbe; ilginç bir betonarme örneği ile diğer türbelerden ayrılmaktadır. Üç ayak üstü yarı açık oval şeklinde betonarme olarak inşaa edilen türbedeki kabir eski mezar taşlarıyla çevrili. Mezardaki sütun başka yerden taşınmış ancak üstünde duran taş tamamen Selçuklu mezar taşları geleneğinde Samsun Seyyid Kutbiddin ve Konya mezar taşları ile paralellik göstermektedir.
RİVAYET: Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Seyyid Zeynel Abidin Rufai Türbesi hakkında çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Ladik merkezdeki Şehreküstü Mahallesi’nde Türbesi bulunan meşhur SeyyidAhmet-i Kebir’in kardeşi olması dolayısıyla ilim yönünden çok iyi bir eğitime sahip, üstün sıfatlarda bir veli olduğu rivayetlerini kuvvetlendirmektedir. Birçok talebeye sahip bulunması ve Rufai tarikatının Anadolu’daki öndetemsilcilerinden olması Seyyid Zeynel Abidin Rufai’nin türbesini önemli kılmaktadır. Türbe halk tarafından Rıza-iİlahi için veli ziyaretinde bulunmak hasta olanlar içinde şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir. Hasta olarak genellikle felçli hastalar türbeyi ziyaret etmekte ve Allah’tan (c.c) şifa ummaktadır.