Hz. Malik-i Ejder (r.a.)

Diyarbakır – Sur içinde Ragıbiye camiinin(defterdar camii) hemen yanındadır.Melik ahmet paşa caddesinin ulu camii tarafından caddeye girdiğimiz ilk solda 50 mt ileridedir.

Sahabe-i Kiramdan Malik-i ejder hazretleri Defterdar caminin 20 mt ilerisinde metfundur. Hayatı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.
H.1316 (1898-1899) yılına gelindiğinde, herhangi bir vakıf geliri bulunmayan türbesi yıkılmaya yüz tutmuş. Diyarbakır Valisi Halid Bey’in gayretiyle bitişiğindeki arsa alınmış şer’i mahkeme tarafından vasiyet akçelerinden 7-8.000 kuruşla söz konusu türbe mükemmel ve süslü bir şekilde yeniden bina edilmiştir. Ayrıca Türbenin bitişiğinde taştan çifte kemerli bir eyvan ve iki kanatlı büyük bir kapı inşa edilmiştir.

Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Sahabe Nesli , Prof. Dr. Muhammed Çelik

Sort

Hz. Danyal (a.s.) – Makam – Diyarbakır

Diyarbakır – Eğil – İlçe Emniyet amirliğinin arka bahçesinde

Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde yapılan çalışmalarda Hz. Danyal(a.s.) ait olduğu iddia edilen bir mezar bulundu. Eğil ilçe Emniyet müdürlüğü arka bahçesinde bulunan ve bir zamanlar türbe olduğu anlaşılan kalıntı üzerinde çalışma yapan akademisyenler, mezarın Danyal(a.s.) ‘ a ait olabileceği fikri üzerinde birleştiler. Burasının makamı mı yoksa kendi kabri mi olduğu tam olarak belli değildir.

Danyal(a.s.) – Zülkifl(a.s.) – Eğil arasındaki ilişki şöyledir;Hz. Danyal(a.s.), Hz. Zülkifl(a.s.) ın oğludur. Hz. Zülkifl(a.s.)’ın kabri Eğil’dedir. Zülkifl(a.s.)’ın dört oğlu vardır; Danyal,üzeyir, Mişael ve Hanaya’dır. Zülkif(a.s.), Oğullarına Tevrat levhalarını, Zebur u ezberletiyor ve açıklamalar yapıyordu. Babil Kralı Bahtunnasar Kudüs’e saldırmış, Zülkifl peygamberi ele geçirememiş ama 4 çocuğunu yanına aldırmıştı. Özelikle Danyal(a.s.) ile çok ilgilenmiştir. Hz. Zülkifl(a.s.) Allah’ın dinini yaymak için Hicaz – Yemen- Mısır topraklarında bir zaman dolaşmıştır. Ancak el attığı her insanın gözleri kör , kalpleri katıydı. Bu seferde kuzeye doğru Şam bölgesine gitmiş, Toros dağları eteklerine ulaşmış, Şimdiki Bitlis’te epeyce oyalandı. Hatta Ergani ye kadar ulaştı. En sonda Asur istilasında kaçarak Eğil’e gelmiştir. Rivayete göre Daha önce buraya gelen vefat eden oğlunun kabrini burada bulmuştur.

Yine rivayete göre ; Allah(c.c.) Hz. Danyal(a.s.)’a Dicle’nin suyunun çıktığı mağaranın önüne gitmesine istemiş ve demiş ki : ” buradan itibaren çizgi çizerek yürü. Su seni takip edecek. Ama fakirlerin, vakıfların mallarına yetiştiğin zaman yol değiştir ki su onlara zarar vermesin.” Danyal Peygamber de hep garibanları koruyup asasıyla yatağı izmiş. Bunun için Dicle hep zikzaklar çizermiş. Elindeki asa ile suyun çıktığı mağaradan Basra’ya kadar çizgi çizmiştir.

Danyal Peygamber’in kabri ile ilgili Basra bölgesindeki Sus Şehri veya ülkemizdeki Tarsus da olduğu rivayet edilir.. Hz. Ömer zamanında Ebu Musa El-Eşari tarafından fethedilen Sus (Huzuristanda bir kent)şehrinde kralın hazine dairesindeki bir odada bulunduğu ve cenaze namazının kılınarak defnedildiği rivayet edilir. Hz. Ali’ye ithaf edilen belgesiz bir rivayettir.

Genel olarak başka yerlerde de Danyal (a.s.) kabri olduğu ifade edilse de Eğil ilçesinde Danyal(a.s.)’ın kabri veya makamı vardır. Bu arada Danyal(a.s.) kardeşi Üzeyir(a.s.) makamı da Diyarbakır’a komşu olan Adıyaman’dadır. Eğile de oldukça yakındır. Zira Çermik ilçesinden bu makama kısa sürede ulaşılabilmektedir.

Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat

Sort

Hz. Hellak (a.s.)

Diyarbakır – Eğil ‘de İlçe merkezi girişindeki kabristanda

İÖ 100 yılında yaşamış olan Nebi Hallak(a.s.) , Hz. Zekeriya’nın akrabasıdır. 1316/1898, 1321/1903 ve 1323/1905 tarihli Diyarbakır Salnamelerin’de ” Nebi Hallak’ın Peygamber olduğu ve kabrinin Eğil’de olduğu” belirtilir.
Bir rivayete göre ; Nebi Hallak Peygamberlerin berberi olduğu ve peygamberler öldükten sonra da yaşadıklarından dolayı saç ve sakalları uzadığından ; Nebi Hallak gece mezarından kalkar,eline bir fener alır ve Eğil’de kabirleri bulunan Elyesa, Zülkilf ve Harun peygamberi tıraş eder ve yine mezarına dönermiş. Gidip gelirken fenerin ışığı göründüğünden bahsedilir.
Nebi Hallak’ın türbesine insanlar daha çok Çarşamba ve cumartesi , daha çok akıl hastaları, epilepsi , sinirli ve psikolojik açıdan hasta kişiler getirilir , dua edilir ve adak adanır.

Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Eğil ve Ergani halkının dilinde medfun Peygamberler, Yrd. Doç. Dr. M. Cengiz yıldız.

Sort

İmam Maturidi (k.s.)

Özbekistan – Semerkand’da ; Şehir kabristanın yakınında bulunan Çingene Mahallesi denilen bölge de . Özbekistan Devlet kolejinin 200 mt ilerisinde

Ehl-i sünnetin iki itikad imamından birincisidir. İsmi, Muhammed bin Muhammed Matüridi’dir. Künyesi, Ebu Mensur’dur. Doğum yeri Semerkand’ın Matürid nahiyesidir. Hicri 333 (m. 944) yılında Semerkand’da vefat etti.

İmam-ı Matüridi, imam-ı a’zam Ebu Hanife’nin naklen bildirdiği ve yazdığı Ehl-i sünnet itikadının, kelam bilgilerini, ondan nakledenler vasıtasıyla kitaplara geçirdi, izah ve ispat etti. Kelam ilminde, akaidde müctehid olan imam-ı Matüridi, kelam ve fıkıh ilmini Ebu Nasr İyad’dan öğrendi.

İlimde çok iyi yetişen imam-ı Matüridi, çeşitli kitaplar yazmak ve talebe yetiştirmek suretiyle Ehl-i sünnet itikadını yaymıştır.

Yetiştirdiği talebelerden el-Hakim es-Semerkandi adıyla meşhur Ebul-Kasım ishak bin Muhammed, Ebu Muhammed Abdülkerim bin Musa el-Pezdevi, Ebul-Leys el-Buhari ve Ebul-Hasen bin Said gibi ilim ve takva yönünden yükselmiş olan büyük âlimler başta gelmektedir. Böylece, İmam-ı a’zam hazretlerinden gelen itikad bilgilerini nakleden İmam-ı Matüridi’den sonra da, talebeleri ve talebelerinin talebeleri bu hususta binlerce kitap yazarak, Peygamber efendimizin gösterdiği doğru yol olan Ehl-i sünnet itikadını yaymışlardır.

İmam-ı Matüridi‘nin yaşadığı devir, Abbasi Devleti’nin zayıflamaya başladığı ve yeni İslam devletlerinin kurulduğu, çeşitli siyasi güçler ve itikadi fırkalar arasında mücadelenin arttığı bir zamana rastlar. İmam-ı Matüridi de diğer İslam âlimleri gibi, kendi zamanında Ehl-i sünnet itikadını müdafaa etmiş, açık bir şekilde izah ederek yaymış ve müslümanların bu doğru itikada uymalarını sağlamıştır. Bu hususta takip ettiği usul, İmam-ı a’zamın el-fıkh-ül-ekber, er-Risale, el-fıkh-ül-ebsat, el-Âlim vel müteallim ve el-Vasiyye gibi itikadla ilgili kitaplarında bildirilen itikad bilgilerini, akli ve nakli delillerle açıklayarak tasnif etmek olmuştur. Böylece Matüridi hazretleri, Ehl-i sünnet itikadında müctehid imam oldu.

Kaynak ; www.dinimizislam.com

Sort

İmam Buhari (k.s.)

Özbekistan – Semerkand merkeze 25 km uzaklıkta Büyük bir Külliyesi var.

Kur’an-ı kerimden sonra en kıymetli kitab olan Sahih-i Buhari adıyla meşhur hadis kitabını yazan büyük hadis âlimidir. İsmi, Muhammed bin İsmail olup, künyesi Ebu Abdullah’tır. Hadis ilminde yüksek derecede olup, 300.000’den fazla hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezbere bilen bir âlim olduğu için “İmam”, Buharalı olduğu için “Buhari” denilmiş, İmam-ı Buhari ismiyle meşhur olmuştur. 810 (H. 194) senesinde Buhara’da doğdu. 870 (H. 256) senesinde Semerkand’ın Hartenk kasabasında vefat etti.

Küçük yaşta babasını kaybeden Buhari, ilk tahsiline doğum yeri olan Buhara’da başladı. Duası makbul saliha bir hanım olan annesi, onun ve kardeşinin yetişmesi için gayret sarf etti. On yaşından itibaren hadis âlimlerinin derslerine devam etti. On beş yaşına girmeden 70.000 hadis-i şerifi ezberledi.

Hadis ilminde kısa sürede o derece ilerledi ki, hocaları ile karşılıklı ilmi münazaralarda bulunmaya başladı. Nitekim hocası Dâhili, bazı hadis rivayetlerindeki eksikliklerini onun yardımıyla tamamlamıştır. On altı yaşındayken Abdullah bin Mübarek ve Veki bin Cerrâh’ın kitaplarını ezberledi. Fıkıh ilminde, müctehidlerin bildirdiklerini öğrendi. Sonra annesi ve kardeşiyle birlikte hacca gitti. Hac farizasını ifa ettikten sonra annesi ve kardeşi Buhara’ya döndüler, İmam-ı Buhari ise, Mekke’de kalıp, hadis-i şerif toplamaya başladı. On sekiz yaşındayken Sahabe ve Tabiin fetvalarını topladı. Abdullah bin Zübeyr el-Hamidi’den Şafii fıkhını öğrendi. Bu arada Medine-i münevvereye gidip Resulullah efendimizin kabri şerifini ziyaret edip, geceleri kabri şerif başında Tarih-ul-Kebir kitabını yazdı. Mekke ve Medine’den başka, Bağdat, Basra, Kûfe, Mısır, Nişâbur, Belh, Merv, Askalan, Dımeşk, Hums, Rey ve Kayseriyye gibi ilim merkezlerini dolaşıp, hadis âlimleriyle görüşüp binden fazla âlimden hadis ve diğer ilimleri öğrenip nakletti.

Kuvvetli zekaya ve hafızaya sahip olan İmam-ı Buhari, işittiği hadis-i şerifi hemen ezberliyordu. Onunla hadis-i şerif dinleyenler yazdığı halde, o, yazma ihtiyacını duymuyordu. Muhammed bin Selam el-Bikendi, İbrâhim bin el-Eşâs, Ebu Âsım eş-Şeybani, Abdurrahman bin Muhammed bin Hammad, Hâlid bin Mahled, Ebu Nasr-il-Ferâdisi, Abdân bin Osmân el-Mervezi, Ali bin el-Medini, Ahmed bin Hanbel, Yahya bin Main, İshak bin Raheveyh, Süleyman bin Harb, Abdullah bin Zübeyr el-Hamidi gibi hocalar elinde yetişti.

İmam-ı Buhari hazretleri, ilim tahsilini bitirdikten sonra, Mısır’dan Maveraünnehr’e kadar tanınmış ilim merkezlerinde hadis ve çeşitli ilimler okuttu. Derslerinde binlerce talebe bulunurdu. Kendisinden 70.000’den fazla talebe hadis dinlemiştir. Bunlar arasında, Tirmizi, Nesai, Ebu Zür’a ve Ebu Bekr bin Huzeyme, İbni Ebi Davud, Muhammed bin Nasr-ul-Mervezi, Müslim bin Haccâc, İbni Ebiddünya gibi büyük ve tanınmış hadis âlimleri de vardı.

Binlerce talebe yetiştirdikten sonra Nişabur’a oradan da Buhara’ya döndü. Bir müddet Buhara’da kalıp, hadis ve ilim öğretmekle meşgul oldu. Bir rivayete göre Buhara valisi çocukları için özel ders verilmesini, buraya kimsenin girip, dersi dinlememesini istedi. Buhari cevabında; “Ben bir kısım kimseleri hadis dinlemekten men edip, birkaç kişiye hadis öğretmem” buyurdu. Bu durum valiyle arasının açılmasına sebep oldu. Buhara’dan ayrıldı. Allahü teâlâya, şikayet yoluyla valinin verdiği sıkıntıyı arz etti. Duası kabul olup, aradan bir ay geçmeden vali azledildi, zindana atıldı. Bu arada Semerkandlılar kendisini davet ettiler. Giderken yolda, Semerkandlılardan bir kısım insanların isteyip, bir kısmının istemediği haberini alınca, Hartenk köyünde kaldı. İşin iç yüzünü öğrenmek istemişti. İnsanların bu hâlinden kalbi daraldı ve canı sıkıldı. Teheccüd namazından sonra ellerini açıp; “Yâ Rabbi! Yeryüzü bu genişlikle bana dar oldu. Beni tarafına al!” diye dua etti. O ay, orada hastalandı ve 870 yılının Ramazan bayramı gecesi Semerkant’tan 72 km uzaklıkta olan Hartenk’de vefat etti. Kabri oradadır.

İmam-ı Buhari hazretleri, çok cömert olup, herkese iyilik ederdi. Fakirlere çok sadaka verir, talebelerinin ihtiyaçlarını bizzat karşılardı. Bayram günleri hariç bütün yılını oruçla geçirirdi. Haramlardan ve şüphelilerden daima kaçar, gıybetten çok korkardı. “İsterim ki Rabbime kavuştuğumda hiç gıybet etmemiş olayım ve böyle bir şey için kimse beni aramasın” buyururdu. Gecenin ilk saatlerinde biraz uyur, sonra kalkar ilim ve ibadetle meşgul olurdu. Kur’an-ı kerimi üç günde bir defa hatmederdi.

Hadis ilminin ve hadis âlimlerinin önderi olan İmam-ı Buhari hazretleri, yüz binlerce hadis-i şerifi ezberlemişti. Hadis-i şerifleri metinleri ve senetleriyle ezbere bilirdi. Hadis-i şeriflerin ravilerini çok inceler dinin emirlerine uymayan, edeplerini gözetmeyen, ahlakında bir kusur olanların rivayet ettiği hadis-i şerifleri almazdı. Hadis-i şerifin metnini ezberlediği gibi, o hadis-i şerifi rivayet eden kimselerin, künyelerini, doğum ve ölüm tarihlerini, ahlak ve yaşayışlarını, kimden rivayette bulunduklarını, o raviden başka kimlerin hadis-i şerif aldığını öğrenir ve ezberlerdi. Bir kimse hadis rivayetinde ve ravilerin senedinde hataya düşse, hemen İmam-ı Buhari hazretlerini bulup sorar ve doğrusunu öğrenirdi. Gittiği her yerde, etrafı hadis-i şerif almak ve öğrenmek isteyenlerle dolup taşardı. İmam-ı Buhari hazretlerinin hadis ilmindeki rumuzu “H” harfidir. Aynı zamanda tefsir ve kelam ilimlerinde de üstad olan İmam-ı Buhari hazretlerinin tefsire dair bildirdiği rivayetler tefsir âlimlerinin eserlerini süslemektedir. Kelam ilmine dair eserler de yazmıştır.

Eserleri
1) Câmi-us-Sahih:
En büyük ve en meşhur eseridir. Sahih-i Buhari ismiyle de tanınır. İslam âlimleri söz birliğiyle; “Kur’an-ı kerimden sonra en sahih kitap Sahih-i Buhari’dir” buyurmuşlardır. İmam-ı Buhari bu kitabı Mescid-i Haram’da yazdı. Her hadis-i şerifi kitabına yazmadan önce istihare yapmıştır. Gusledip, Kâbe’de makâmın gerisinde iki rekat namaz kılıp, koyduğu sağlam usûllere göre sahih olduğu kesin olarak belli olan hadis-i şerifleri yazmıştır. Bu kitabı müsveddeden temize çekme işini de Medine-i münevverede Peygamber efendimizin kabri şerifi ile minberi arasında bulunan Ravda-i Mutahherada yaptı. Bu eserini nasıl yazdığını kendisi şöyle anlatmıştır: “Câmi-us-Sahih kitabına her hadis-i şerifi koymadan önce gusledip, iki rekat namaz kılıp, istihare yaptım. Ondan sonra hadis-i şerifi kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir hadisi yazmadım. Bu kitabı on altı yılda tamamladım.”

Kütüb-ü Sitte adı verilen altı sahih hadis kitabının en başta geleni olan Sahih-i Buhari’nin, Ali el-Yünûni tarafından el yazmasıyla çoğaltılan metni muteber olmuştur. Bu nüshanın aslı Kâhire’de Akboğa Medresesi Kütüphanesindedir. Sahih-i Buhari’nin birçok şerhleri ve baskıları yapılmıştır. 1894’te Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından Mısır’da yaptırılan iki cilt baskısı pek nefis, ciltlenmiş, altın tuğra ve nukûş ile süslenmiştir. Bu baskı Bulak’ta Emiriyye Matbaasında yapıldı. Zeynüddin Ahmed Zebidi, mukarrer rivayetleri birleştirerek Buhari-i Şerif Tecrid-i Sarih ismiyle kısaltılmıştır.

2) Tarih-ul-Kebir
3) Tarih-ul-Evsat
4) Tarih-us-Sagir (Bu üç eser hadis ravilerinin hayatlarını ve hadis ilmindeki yerlerini ihtiva etmektedir)
5) Kitab-u Duafâ-is-Sağire (Zayıf ravilerin hallerinden bahseder)
6) Et-Tarih fi Marifeti Ruvât-ül-Hadis
7) Et-Tevârih-ul-Ensab
8) Kitab-ül-Kûnâ
9) El-Edeb-ül-Müfred (Ahlakla ilgili hadis-i şerifleri toplayan eserdir)
10) Ref’ul-Yedeyn fissalâti
11) Kitab-ül-Kırâati Half-el-İmam
12) Halk-ul-Ef’âl-il-İbâdi ver-Reddü alel-Cehmiyye
13) El-Akide yâhut Et-Tevhid (Kelam ilmiyle ilgilidir)
14) El-Câmi-ul-Kebir
15) Et-Tefsir-ül-Kebir
16) Kitab-ül-Mebsût
17) Esmâ-üs-Sahabe

Sort

Hz. Cabir Bin Muhammed El – Ensari (r.a.)

 

Eyüp te ; Düğmeciler caddesi ile oluklu bayır yokuşu sokağı’nın köşesinde numara 26′da bulunan düğmeciler camii avlusunda

Ayvansaray ‘da cabir camii içerisinde medfun bulunan ve Sahabe-i kiramdan olan Cabir bin Abdullah hz’nin oğludur. Annesi Daye Hatun da ; Kocamustafapaşa camii bahçesinde medfundur. İstanbul’a feth için ailecek geldikleri anlaşılmaktadır.Kabri şerifi eyüpde  Düğmeciler camiindedir.Düğmeciler camii 1589 da vefat eden dökmecizade Kazasker Mehmet Bakır efendi tarafından Mimar Sinan’a 1565 tarihinde inşa ettirilmiştir.1895 senesinde zelzeleden harap olunca tamir ettrilmiştir. 1970 de esaslı bir tamir daha görmüştür.

Kaynaklar :
İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı
İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Pamuk yay.

Hz. Cafer Bin Abdullah El – Ensari (r.a.)

Eyüp’te ; Sultan çeşmesi caddesi üzerinde bulunan Hoca Kasım Günani camii bahçesindedir

Hazret-i Cafer , Hazreti Eyyüb Sultan ile birlikte istanbul önlerine gelmiştir.Kendisinin sakasıdır. Savaşta askerlere su dağıtmıştır. Kabri şerifi Eyüp ‘te Hoca Kasım Günani Camii nin bahçesindedir.Bu camii 1845 de Sultan Mahmut’un emriyle yeniden yapılmıştır.Sultan Mahmut’un yazdırdıpı kitabede şunlar yazılıdır;

Hamdulillah asr-ı Mamud Han-ı Haydar Şimde

Buldu istihkami elhak cami-i din-i Hanif.
Emr-i hayr izharı üzre oldu bu mabed dahi
Yapılıp envar-ı zikrullah ile zinet elif
Hem de nev-abüd oldu piş-i mihrabındaki
Cafer-i ensariye meşhed olan kabr-i münif
Vasıl olsun tül-i ömre ol imam-ül müslimin
Kıblegah-ı ehl-i iman ola ta beyt-i şerif
Ehl-i sünnet Es’ada tarihe eyler serfürü
Hoca Kasım Mescidi bünyad olundu pek latif
1835
Hazreti Cafer’in kabir taşında ise ;

Halid Hazretleri’nin saksı Ashab-ı Kiram’dan Cafer İbn-i Abdullah Ensari Radiyallahu anh merkad-i şerifidir. Tarihi 46.

Kaynaklar ;
İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı
İstanbul Evliyaları ve Fetih Şehidleri , Şevket Gürel ,1988

Hz. Ali Tabli (r.a.)

İstanbul – Fatih’de Şehzade camiinin avlusunda

Sahabe-i Kiramdan olduğu rivayet edilir. Eyyüp Sultan (r.a.) hz ile beraber gelen orduda askerleri gayrete getirmek için tabl çalarken şehid düşen sahabelerdendir. İsmi de zannediyoruz buradan geliyor. Kabr-i şerifi ;Şehzadebaşı camii avlusunda sol tarafta büyük bir çınarın gölgesindedir. Önceleri kabrinin üzerinde sahabden Hz. Ali Tabli diye bir levha vardı; Ancak daha sonradan bu levha kaldırılmıştır.

Kaynaklar ;
İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı
İstanbul Evliyaları ve Fetih Şehidleri , Şevket Gürel ,1988
İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Pamuk yay.

Hz. Muhammed El – Ensari (r.a.)

Ayvansaray caddesi üzerinde Ya vedut camiinin karşısında Hz. Kab – Hz ebu şeybe el- hudri nin kabrini geçtikten sonra unkapanına doğru yol üzerindedir

Medineli olup Eyyüp sultan hz’nin arkadaşı olduğu ve 2. kuşatmada Eyyüp Sultan hz ile gelen orduda bulunup burada şehid olan sahabelerden olduğu rivayet edilmektedir.Kabrinin bulunduğu yere Babul ensari veya Parmakkapı da denilmektedir.Anaduludan İstanbula feth e gelen mücahidler buraya Ensar dede derlermiş. Türbe çeşitli tamirler görmüş olup, son olarak Sultan 2.Mahmut Han tarafından genişletilerek 1835 yılında yeniden inşa edilmiştir.Türbe’nin giriş kapısı üzerinde Sultan 2. Mahmut Han’ın tuğrası vardır.Türbe’nin tamir kitabesinin metni Vak’anüvis Es’ad Efendi’ye hattı ise Hattat YEserizade Mustafa İzzet efendiye aittir.

Kitabede şunlar yazılıdır.
Hazreti Mahmut Han kim ol müceddid-hasletin
Oldu bu yüzden yine halka keramatı ayan

Bu mübarek türbenin tevsi’ine himmet edüp
Eyledi şan-ısahabide riayet bi-güman
Halid Bin Zeyd’e hemrah-ı gaza olmuş imiş
Bu semiyy-i Hazret-i Peygamber-i ahir zaman
Nur-bahş-ı meşhed oldukça bu zat-ı muhterem
Ol şehin ikbalin efzun ide Rabb-i Müste’an
Celb-i Kalb-i nas eder Es’ad bu tarih-i müfid
Yaptı a’la Merkad-ül-Ensari’yi Şah-ı cihan
1251 (1835)
Kaynaklar :
İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı
İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Mustafa Necati Bursalı ; Şifa yay
İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Pamuk yay.

Hz. Ahmed El – Ensari (r.a.)

YA vedud caminin karşısında Eyüpden Unkapanına giderken sağ tarafta Hz. Ka’b ,Hz. Ebu Şeybe El-Hudri ve Hamidullah El-ensari hz nin türbesinin bulunduğu Toklu ibrahim dede mezarlığındadır.

Ahmed El-ensari hz’nin Medineli olduğu ve Eyyüp Sultan hz. ile birlikte İstanbulun’un fethine gelen bahtiyarlardan olduğu rivayet edilir.Kabri şerifi Ayvansaray da Toklu İbrahim dede kabristanında sahabe-i kiramdan Ebu Şeybetül Hudri ile Hamidullah el-ensari’nin medfun bulunduğu yerdedir. Ayvansarayi Hüseyin efendi , Hadikatü’l-Cevami isimli eserinde bu sahabi hakkında ; ” ebu Şeybe el-hudri’nin baş tarafında ve dışında sakf altında Ahmed el-ensari isminde sahabi de medfundur” demektedir. Bu hazire de çok sayıda sahabinin medfun olduğu da rivayet edilmektedir.

Kabir taşında şu ibare vardır ;
”Haza kabr-i Ahmedül ensari radiyallahü anhü”

Kaynaklar;
İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı
İstanbul ve Anadolu evliyaları ; Pamuk yayınları