Bulut Dede

Adana – Seyhan ‘da Sarı Yakup Mahalesinde yer alan Kunduracılar çarşısının içerisinde yer alır.

Bulut Dede Ziyareti, Adana’nın Ali Dede Mahallesi’nde Ayakkabıcılar Çarşısı içindedir. Şehrin merkezinde olmasına rağmen bakımsız bir durumdadır. Bakıcısı yoktur, türbenin küçük bir avlusu, bu avluya bakan küçük bir odada da Bulut Dede’nin sandukası vardır. Türbenin bahçesinde bir adak ağacı vardır, yeşil ve beyaz bezler bağlanır. Bulut Dede Türbesi’nin kimin tarafından yaptırıldığı bilinmiyor. Kaynak kişiler türbenin bulunduğu yere nur indiğini bu nedenle buraya türbe yapıldığını söylüyorlar. Kaynak kişiler nurun yere bulut şeklinde indiğini anlatıyorlar. Bulut Dede’ye ziyaretçiler cuma günü gelmektedir. Yağmur yağdırma, rahatsızlıklardan kurtulma, iş bulma, çocuk sahibi olma için de adak adanır. Dilek gerçekleşirse yiyecek dağıtılır.

Hayatı hakkında bir bilgimiz yoktur. Diğer bir kaynak kişi Bulut Dede’nin Adana’da yaşamış yedi ulu kardeşten biri olduğunu söylüyor. Bunları Cabbar Dede, Çoban Dede, Sadık Dede, Bulut Dede, Ali Dede, Yoğurt Dede, Tosun Dede olarak sıralıyor. Babası Bulut Dede‘yi bir çiftçiye tutma olarak vermiş, sağlığında gölge yapsın diye üstünde bir bulut gezermiş.

Bulut Dede Türbesi‘ne hem dilek tutma hem de yağmur yağdırma için gidilir. Özellikle perşembe gecesi gidilir. Kurban adanır, helva ve yiyecek dağıtılır. Bulut Dede’nin ağası Bulut Dede‘nin ulu biri olduğunu anlayıp bahçeye türbesini yaptırmış. Yağmur duası için Bulut Dede ziyaretine gidilir. Bulut Dede‘nin mezarında Nasr Duası okunur. Ağaçlara oyuncak salıncaklar yapılarak, bu salıncaklarda oyuncak bebekler sallanır. Bebekler sallanırken şu sözler tekrarlanır.

Allahım bize rızkımızı ver
Yağmur yağdır
Bize sulu sulu yağmuru
Vermekten eksik olma

Yağmur duasına katılanlar “Biz buraya geldik sığındık, sen bizim dileklerimizi Allah’tan iste” derler. Türbede Bulut Dede’nin külahı ve teşbihi vardır. 260 yıl önce yaşadığına inanılır.

Kaynak ; Adana Yağmur Yağdırma Törenlerinde ‘’ Boğa Dede – Bulut Dede ve Tosun Dede Kültü , Doç. Dr. Erman Artun

 

Çoban Dede

Adana – Çukurova ilçesinde Turgut Özal Bulvarının arka tarafında yer alır.

Çukurova velilerinden Kütüklü köyü yakınlarında kabri bulunan Abdülcabbar dede’nin kardeşi olarak bilinmektedir. Dördüncü Murat Han Bağdat seferine giderken 1638 yılında Misis’e bağlı Havraniye köyünde konaklamış ve Abdülcabbar dede ile görüşerek bir müddet sohbet edip duasını almıştır.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Çoban dede’nin 17.yy. da yaşadığı tahmin edilmektedir. O tarihlerde şimdiki Seyhan barajının bulunduğu araziye hakim bir tepede mezarı bulunan Çoban Dede’nin veli bir zat olduğu barajın yapıldığı yıllarda anlaşılmıştır.

Yıllar önce şu an Çoban Dede’nin kabrinin bulunduğu alan çalılık bir araziden ibaretmiş. Oradaki çakılları almak için harfiyat çalışmasına başlanınca, dozerin kepçesi kabrin olduğu kısımda kırılmış bu defalarca tekrarlanmasına rağmen bir türlü sonuca ulaşılamamış.Bu harikulade olaylar burada yatan zatın velilerden olduğuna delil sayılarak kabrin üzerine türbe yapılmıştır.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığının çalışmaları ile türbe ve etrafı düzenlenmiş, ziyarete gelen insanlarımızın ibadetlerini yapabilmeleri için abdesthane ve mescid yaptırılmıştır.

Şeyh Movsar İlishani (k.s.)

Nasıl Gidilir ; Adana – Ceyhan ‘ da İnce tarla köyünde.

Şeyh Movsar el- İlishani hazretleri , Türkiye’de çok fazla bilinmeyen ama Çeçenistan ve Kafkasya da Büyük saygı, sevgi ve hürmet gösterilen bir Allah dostudur.

Tasavvuf Kültürünü Kafkasya getiren ve İnguşetya başta olmak üzere Kuzey Kafkasyanın her yanında Kadiri tarikatının yaygınlaşmasını sağlayan Büyük Alim Şeyh Kunta Hacı (k.s.) ‘nın abisidir. Kardeşi Kunta Hacı (k.s.) ile beraber ehl-i sünnet ve-l cemaat temeline dayalı bir itikatın yerleştiricisi olmuşlardır. Ayrıca 1860 yıllarda Çarlık rusyası ile Çeçenler arasında yaşanan ve onbinlerce Çeçenin hayatını kaybettiği ve mazlum bir halkın yok olma sürecine girdiği bir zamanda Kunta Hacı hazretleri ve Şeyh Movsar hz. her zaman halkının yanında yer almış, Rus saldırılarına ve katliamlarına maruz kalan Çeçen halkına daima moral ve manevi kuvvet aşılamış binlerce insanın İslama girmesine de vesile olmuşlardır.

Şeyh Movsar ve Şeyh Kunta Hacı (k.s.) 3 ocak 1864 yılında Rusların Şali (Şiela) baskınlarında tutuklanarak Rusya ‘nın Novorod Eyaletinin Üstüjino kentindeki hapishane çok zor 2 yıl geçirmişlerdir. Sonrasında gizemli bir şekilde Hapisden kurtulmayı başaran Şeyh Movsar hz. ‘i yanlarında binlerce Çeçen muhacirlerle birlikte 1866 -1870 yılları arasında ; Osmanlı Devleti’ne sığınmışlardır. Şeyh Movsar ve beraberindeki Çeçenler, Adana’nın Ceyhan ilçesine bağlı İncetarla (Mercin) mevkiini yurt edinmişlerdir. Osmanlıya sığınan Çeçenler daha sonra çeşitli bölgelere yayılmışlardır. Bugün Kahramanmaraş, Sivas, Adana başta olmak üzere pekçok bölgede Çeçen kökenli vatandaşlarımız yaşamaktadır.

Şeyh Movsar hicret ettikten kısa bir süre sonra İnce tarla köyünde vefat etmiştir.

Şeyh Kunta hacı hz ise ; 2 yıl cezaevinde zor şartlarda yaşadıktan sonra ; Bir gün Kunta Hacı’nın koğuşunu açan nöbetçi asker odada kimseyi bulamaz. 35 yaşındaki Kunta Hacı, bilinmeyen bir şekilde ortadan kaybolur, kendisinden haber alınamaz. Ruslar, tehlikeli gördükleri bu genç insanı öldürüp halkı yatıştırmak için onun kendiliğinden ortadan kaybolduğu haberini yaymışlardır. Daha Sonra Şeyh Kunta hacı hazretlerinden haber alınmaz . Vefat ettiği yer ve kabri belli değildir. Çeçenler Kunta Hacı ‘ya o kadar değer verirler ki ; Onun ölmediğine ve ileri de Kıyamete yakın Hz .İsa a.s. İle geri geleceğine inanırlar.

Şeyh Movsar hazretlerinin kabrinin ise nerede olduğu tam olarak belli değildi. Özellikle 1975 yılında İnce tarla köyünde yer alan kabristanın hemen yanında Devlet su İşlerinin tahliye kanallarından çıkan topraklar ; kabirlerin üzerine gelişi güzel dökülerek kabirleri yok etmiştir.

Sonrasını Seyfullah Türksoy şöyle anlatıyor ;

”Geçtiğimiz yıl, tarafımızdan başlatılan Kunta Hacı film projesi, Şeyh Movsar’ın kabrinin ortaya çıkarılmasında bir ilk adım oldu. Filmde, Kadiri zikriyle alakalı bölümler vardı. Bu bölümlerde, filmin orijinalitesi açısından Türkiye’deki Çeçenlerin rol almasını istedik. Fakat Türkiye’deki Çeçen vatandaşlarımız arasında, Çeçenistan’da çok meşhur olan Kadiri zikirlerini bilen kimse yoktu. Bu amaçla, Çeçenistan’ın Naurski bölge müftüsü Rıdvan Dadayev ve birkaç Kadiri müridini Türkiye’ye davet ettik. Ardından bu kardeşlerimizin Sivas’taki Çeçenlerle buluşmasını sağladık. Rıdvan Dadayev ve müridler, bir yandan Kadiri zikrini oradaki Çeçenlere öğretirken diğer yandan da İmam Movsar’ın kabriyle ilgili araştımalar yaptılar. Çeçenistan’dan gelen müridler, bazı yaşlı Çeçenlerin anlatımlarından hareketle Ceyhan İncetarla’daki mezarı ziyaret ettiler. Buradaki köylülerin anlatımları tarihi bazı vesikalarla örtüşünce, İmam Movsar’ın ve beraberindeki arkadaş ve akrabalarının mezarının bu bölgede olduğuna kanaat getirildi. Haber, Çeçenistan’da heyecanla karşılandı ve müridleri gözyaşına boğdu.”

Böylelikle başlatılan çalışmlarla ; Türk ve Çeçen yetkililerin gayretleriyle Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 1 Haziran 2010 tarihli izni ile kazı çalışmaları başlamış, 6′ı erkek, 8′i kadın ve 10′u çocuk olmak üzere 24 adet mezar teknik çalışmalarla ortaya çıkarılarak bugünkü halini almıştır. Bugün Kabristan da ; Şeyh Movsar (k.s.) hazretlerinin yanı sıra ; Şeyh Kunta-Hacı’nın eşi Seda Hanım – Şeyh Kunta-Hacı ‘nın diğer kardeşi Visha el-ilishani – Şeyh Kunta- Hacı2nın Müridi Aysan Bolat El-Hatuni de yer almaktadır.

Çençenistan’da Halen Şeyh Kunta Hacı ve Şeyh Movsar hz’ne çok büyük saygı ve muhabbet beslenir. Her yıl özellikle mayıs ayında Çeçenistanda binlerce kadiri mürridleri uçaklarla Adanaya gelip Şeyh Movsar hz2ni ziyaret edip ; Kabristanın hemen yanında bulunan Kadiri zikir halkasında MEVLAYI ZİKR EDERLER. Bugün Kabristanın türbedarlığını Çeçenler yapmaktadır.

Bugün Çeçen halkı Kafkasya’da İslamın bayraktarlığını yapıyorsa, İslam dininin hakikatlerini yaşıyorsa; Çeçenistan’ın her köşesinde Kadiri zikirleriyle Allah’ın ve Hz.Peygamberin adı anılıyorsa, Rus kültürünün bazı kötü alışkanlıklarından uzak kalabilmişse, bunda Kunta Hacı ve Şeyh Movsar hz2nin tasavvuf öğretilerinin rolü çok büyüktür..

Şeyh Movsar’ın mezarı Türkiye’de, Adana’nın Ceyhan ilçesinde.Kunta Hacı’nın mezarı ise bilinmiyor. Çeçenler , Kunta Hacı’nın aziz ruhunun her zaman yanlarında olduğuna inanıyorlar.

Hz. Hasan ve Hüseyin Kardeşler (r.a.)

Hoca Kasım Günani camii’nin bahçe kapısının karşısındaki Hasan -hüseyin yokuşu üzerinde

Kabirleri; Edirnekapı, Salmatomruk, Paşahamam Caddesi, Hasan-Hüseyin yokuşunda, yolun sağındadır. Hasan ve Hüseyin kardeşlerin Hazret-i Eyyüb’e imamlık etmiş oldukları ifade edilmektedir. Bu konuda Ayvansaraylı Hüseyin Efendi şunları bildiriyor:

‘’Bir çok arkadaşları ile İstanbul’a gelmişler ve şehre girmeye muvaffak olarak daha sonra şehid düşmüşlerdir. Sultanhamamı mukabilinde onların ismi ile anılan yokuşun aşağısında Hoca Kasım Günani mihrabı önünde biraderi Hüseyin medfundur ki, Hazret-i Halid’in hadimlerinden olmak üzere maruflar ve cümlesi ziyaretgah-ı ehl-i hulus olmak üzere mevsuflardır.’’

Hasan ve Hüseyin kardeşlerin kabirleri bugün oldukça bakımsız bir haldedir. Evvelce burada bir türbe varmış, komşuların ifadelerine göre türbe zamanla yıkılmış.

Bunlar iki ayrı kabirdir ki, kabirlerin içinde ve etrafında ulu ağaçlar vardır. Geceleri yakmak üzere kandilikler bulunur. Hasan Hüseyin yokuşu üzerinde ahşap bir kapı ve ufak bir pencere vardır. Evvelce burası büyük bir dergah iken, bugün harab bir vaziyettedir. Haklarında söylenen şu kıt’aları meşhurdur :

Es’ad bera-î feyz dal oldu çıktı tarih

Oldu Hasan Hüseyin meşhedleri meşîd 1250- (1834)

Ayrıca Hasan Hüseyin Hazretleri hakkında şu beyit yazılmıştır:

Sultanhamamında kabreyn
İmam-ı Halid olan ahaveyn
Tabiînden Hasan Hüseyin
Şefaate ir gör bizi.

Ziyaret edilebilecek Yakın yerler ;
1- Kasım Günani camiinde ; Hz. Cafer Bin Abdulah El- Ensari hz.
2- Kasım Günani camiinden Eyüp doğru 100 metre aşağıda Abdullah El- Ensari hz ‘i.
3- Kasım Günani camiinden Edirne kapıya doğru 200 metre yukarıda Hz. Hüsam Bin Abdullah El- ensari hz.

Kaynaklar :

İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı

İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Pamuk yay.

Arpacı Dede – Adana

Adana’da Yağ camiinin arka tarafında yer alan Ali Dede camiinin karşı sokağında

Arpacı Dede Türbesi Adana’nın Ali Dede Mahallesi, Ayakkabıcılar Çarşısı arkasında 82.Sokak’tadır. Arpacı Dede Türbesi sokağın üstündedir. 82. Sokak’ın girişindeki evin duvarının dibindedir. Türbe, yalnızca mezardan oluşmaktadır. Mezar yerden 1 m yükseklikte olup duvarla çevrilidir. Mezarın üstü yeşile boyanmıştır ve kafes biçiminde demirle örtülüdür. Arpacı Dede Ziyareti ‘nin, ilk ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Ziyaret hakkında yazılı kaynaklarda bir bilgi yoktur. Evliyalar Ansiklopedisi’nde halkın anlattıklarından yola çıkarak Arpacı Dede’nin 16.yy.da yaşamış olabileceği söylenmektedir. Bu tarih esas alınırsa, aynı yüzyılda mezarın da yapıldığı söylenebilir. Fakat bu söylenenleri kanıtlayan bir yazılı kaynak yoktur.

Arpacı Dede, sağlığında arpa satarak, geçimini sağlar bu parayla hasta yetim fakirlere de yardım edermiş. Bu yüzden sağlığında da Arpacı Dede diye meşhur olmuş, ölünce mezarına da Arpacı Dede Türbesi denmiş.
Kaynak ; Adana Halk Kültüründe Efsaneleriyle Yatır-Türbe-Ziyaret İnancı , Yrd. Doç.Dr. Zeki Çağımlar , Ceyhan Belediyesi Kültür Yayınları

 

Ali Dede – Adana

Adana’da Ayakkabılar çarşısının arkasında yer alan Ali Baba camiinin sokağında

Misis Kütüklü köyü Yakınlarında medfun bulunan Abdulcabbar Dede‘nin kardeşi olarak bilinen ve geçimini köşkerlik yaparak geçirirdi. Bir çok kerametleri görülen Ali Dede için 1297 / 1881 tarihli Adana Salnamesi 77. sahifede Ehlullah’dan Ali Dede diye bahsedilmektedir.

Kaynak ; Çukurova’nın manevi Sultanları , Kazım Temir (Allah ondan razı olsun), Türkiye gazetesi 

Arapzade Mustafa Efendi (k.s.)

 

Kasımpaşa da Piyale paşa bulvarına doğru giderken iplikçi otobüs durağının hemen arkası

Kasımpaşa’deki Bedevi dergahının şeyhi aynı zamanda Hz. Seyyid Ahmet el Bedevi hz. nin evladlarındandır.Hayatı hakkında pek fazla bilgi yoktur.Dergah 1226(1828) yılında kurulmuş Ali efendi vefatı olan 1255 yılına kadar şeyhliğini yapmış.Ali efendi den sonra ,Şeyh Aziz Mahmut(öl 1263) daha sonra da Attar Şeyh hacı ali rıza(öl. 1328) şeyhlik görevini yapmıştır.

Kapalı Türbe içindeki şeyh kabirleri ve arsası ihya edilmeyi beklemektedir.

kaynak ; Dersaadet dergahları , Mustafa Özdamar (Allah ondan razı olsun)