Hıdır Baba Türbesi

Hıdır Baba ziyareti, şehir merkezine 32 km. mesafede bulunan ve ismini verdiği Hıdırbaba köyünden yaklaşık 2 km. mesafede bir tepe üzerinde medfundur.

Hıdır Baba ziyareti, şehir merkezine 32 km. mesafede bulunan ve ismini verdiği Hıdırbaba köyünden yaklaşık 2 km. mesafede bir tepe üzerinde medfundur. Türbesi 1990 yıllarında köylülerin yardımıyla yapılmıştır. Bir anıt mezarı andıran türbenin etrafı beton duvarla çevrilidir. Sanduka biçiminde olan mezar iki basamaklı olup kaide üzerine oturtulmuştur. Üzeri açık olan Hıdır Baba türbesi alışıla gelen Türk türbe geleneği dışında yapılmış olmasına rağmen plan olarak ise Türk-İslam anıt mezarı geleneğine uygundur.

Yöre halkında bir kısmı bu zatın İslam ordularının Anadolu’ya yaptıkları akınlar sırasında burada şehit olduğunu söylerler. Büyük bir ihtimalle, Battal Gazi veya Abdulvehhap Gazi’nin kumandanlık yaptığı İslam ordularında bir askerdir. Rivayete göre, Battalgazi’nin babası Hüseyin Gazi komutasında ve askerleri arasında savaşırlar ve “Mahan” adında bir komutanı ve askerlerini yenerler. Malatya’ya geri dönüş sırasında Hıdır Baba’nın yaralı olması ya da başka bir sebeple vefat etmesi sonucu bugünkü yerine defnedilir. O günden bugüne kadar burada bazı zamanlarda Hıdır Baba’nın insanlara ruhaniyeti itibariyle görünmesi gibi olağanüstü olaylar üzerine burası ziyaretgâh olarak kabul edilir. Öte yandan Hıdır Baba’nın Ahi Teşkilatına mensup olduğu da ileri sürülmektedir.

Bir başka rivayete göre Hıdır Baba, Sultan IV. Murat Han’ın askeriymiş. Pötürge’de türeyen bir eşkıyanın halka zulmetmesi üzerine durum Sultan IV. Murat Han’a iletilir. IV. Murat, içinde Hıdır Baba’nın da bulunduğu bir manga askeri gönderip eşkıyayı ikaz ettirir. Bu eşkıya bir süreliğine yöre halkına karışmaz. Bir süre sonra tekrar zulmetmeye başlayınca IV. Murat aynı bölük askeri tekrar gönderir. Bunlar eşkıyayla çatışır. Bu sırada yaralanan Hıdır Baba, Hıdır Baba köyüne yönelerek Pertek tarafında bulunan ve halk arasında Sultan Hıdır (Üryan Hıdır) olarak bilinen kız kardeşinin yanına gitmek ister. Fakat Hıdır Baba türbesinin bulunduğu bu yerde atından düşerek şehit olur ve buraya defnedilir.

Rivayete göre, türbenin bulunduğu yerin alt tarafı köy sakinlerinden Mehmet Özdemir adlı kişinin mülkiyetinde bulunmaktadır. Mehmet Özdemir kendisine ait olan bu türbenin yaklaşık 200–300 metre aşağısında kendisine ait bir ev ve tesis yaptırmaktadır. Bir gece inşaat halinde olan bu yerde bulunan köpek sürekli havlar. Dışarıdan ise Zülküf Usta diye bir ses gelir. Bunun üzerine inşaat ustalarından Zülküf Bey kapıyı açtığında uzun boylu, ak sakallı, cübbeli ve asalı birini görür. Bu zat Zülküf Usta’ya “Oğlum Mehmet’e söyle evini buraya yapıyor, benim de türbemi yaptırsın. Yalnız türbenin üzerini kapamasın ki Allah’ın rahmetinden mahrum olmayayım.”, der. Bu olay Zülküf Usta tarafından Mehmet Bey’e aktarılır. Mehmet Özdemir de durumu köyün ileri gelenlerine anlatır. Onlar da kendisine “Bu köyde senden zengini ve inançlısı olsa da Hıdır Baba bunu senden istemiştir. Dolayısıyla bunu senin yapman gerekir”, derler. Bunun üzerine Mehmet Özdemir kendi inşaatını bırakıp, projesini de bizzat kendisinin çizdiği bu türbeyi masraflarını karşılayarak yaptırır.

Ziyaret, Hıdır Baba köyünde yüksekçe bir tepede yer aldığından daha çok sıcak mevsimlerde haftanın her günü ziyaret edilmektedir. Buraya, daha çok vücudunun çeşitli yerlerinde ağrısı bulunan hastalar, çocuğu olmayan kadınlar ve felçli hastalar tarafından rağbet edilir. Gelen kişiler şifa bulmak amacıyla Kur’an okuyup bağışlamakta, dua etmekte ve kurban adağında bulunmaktadırlar. Hastalıklarının iyileşmesi durumunda ise buraya gelip kurbanlarını kesip tasadduk etmektedirler. Ayrıca çocuğu olmayıp da ziyarete gelip çocuğu olan kadınlar eğer çocukları erkek olursa ismini Hıdır koymaktadır.

[toggle title=“Kaynaklar” load=”hide”] Kaynak( Allah bu çalışmaları yapanlardan razı olsun. Ebedi saadet nasip etsin. Amin)
Elazığ Evliyaları , Abdulhalim durma [/toggle]

Hıdır Baba

Edirne – Hıdırlık tabyalarının bulunduğu yüksekçe bir manzara tepesindedir.

Hıdır Baba’nın Fatih Sultan Mehmed Han’ın kumandanlarından olduğu söylendiği gibi I. Murad’ın Edirne’yi almasından evvel gelen horasan erenlerinden olduğu da söylenmektedir. Osmanlı’nın Edirne’yi almasından sonra Çelebi sultan zamanında yaşayan Şahmelek paşa buraya bir zaviye yaptırmıştır. Sultan İbrahim zamanında Koca Mustafa Paşa tarafından yanlış ibadet yapılıyor diye Edirnelilerin isteği ile harap edilmiş sonra Avcı Mehmed buraya köşk yaptırınca tekke tekrar açılmıştır. Türbe , Söğütlü dereli Sedat Bayram tarafından 2006 yılında şimdiki halini almıştır. ( Allah ondan razı olsun.)

Hıdırlık Tekkesi
Hızır Dede ve Hızır Dede Hünkar Tekkesi adlarıyla da bilinen Hıdırlık Tekkesi; Yıldırım Beyazıt Mahallesi, Hıdır Baba Sokak’ta yer almaktaydı. Bektaşi tarikatına bağlı tekke Şah Melek Bey tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde mevcut olmayan yapı, H.1171/M.1757 tarihinde yıkılmıştır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi ‘nde Edirne’nin fethinden önce de mevcut olan ve Hızır’ın makamı diye korunan tekkeye, sonra Hacı Bektaş-ı Veli’nin izniyle Sefer Şah Dede ve Hızır Dede buraya gelip yerleşmiş, mamur hale getirmişlerdir. Fetihten sonra ise, Gazi Hüdavendigar ilgi göstermiş, nice kilerler, hücreler, ambarlar ve imaretler yaptırmıştır. 831/1427 tarihinde Gazi Mihal Bey’in oğlu Yahya Bey bir tarafa dershanelerle çeşitli çilehaneler ve bahçesi içre çeşitli maksureler yaptırarak adeta cennete çevirmiştir.

Zamanla harap olan tekke H.942/M.1535 yılında yıktırılarak Vezir-i azam İbrahim Paşa tarafından yeniden yaptırılmaya başlanmış, İbrahim Paşa’nın ölümü üzerine Kanuni Sultan Süleyman tarafından tamamlanmıştır

Evliya Çelebi; havası suyu güzel yeşillik bir mesire yeri olmakla Edirne’nin bütün aydınları, sanatçıları gezmek tozmak için buraya gelmeye başlayınca, şehrin nice bin yaramaz ve haylazının da oraya doluşmaya başladıklarından huzur ve sükun kalmaması üzerine H.1051/M.1641 tarihinde Sultan İbrahim’in veziri Kara Mustafa Paşa’ya Edirneliler dilekçeler göndererek ‘bu tekke-i Bektaşiyan’da nice fisku fücur oluyor men ve defi için emr-i padişahı rica ederiz’ dediklerini ve isteklerinin kabul olunarak Kara Mustafa Paşa tarafından Kapıcıbaşı Kırkayak Sinan Paşa bu iş için görevlendirildiğini, o da aldığı buyruğu yerine getirerek binlerce bakkal, çakkal haşaratları başına toplayıp baltalar ve ferhadi kazmalarla oldukça büyük ve eski bir yapı olan tekkeyi tam bir haftada zorlukla yıkabildiklerini, kurşunlarını yüzlerce arabaya yükleyip Kara Mustafa Paşa’nın İstanbul’ da yaptırdığı türbesini ört­tüklerini, bu acıklı hali gören Bektaşi dervişlerinin on dört bakır kabı kadı’ya teslim edip, sonra hepsi bir araya gelerek ‘Allah, Allah’ diye bağırdıklarını ve bu Asitanenin yıkılmasına sebep olanların cümlesine fena gülbangı çektikten sonra her birinin bir diyara dağıldıklarını, fena gülbangının yedinci günü Sultan İbrahim’in Kara Mustafa Paşa’yı öldürttüğünü ve ondan sonra Edirne ay­anından bu tekkenin yıkılmasına dilekçe verenlerin hepsinin de kısa zamanda öldüğünü kaydetmektedir.

Evliya Çelebi, bu olaydan sonra tekkenin boş ve terk edilmiş olarak kaldığını, IV. Mehmed’in Edirne’ye gelip, bu gönül açıcı ferah yerden hoşlanması üzerine aynı yıl bir cami ile saray yaptırarak buranın canlandığını bildirmektedir.

Günümüzde yukarda bahsedilen yerde Hıdır Babaya ait bir mezar bulunmaktadır. Üzeri çatıyla örtülü mezar yeri ahşap kafes  malzemeyle dikdörtgen bir form içinde yer almaktadır. Yeşil renkli sanduka çimentodandır. Edirne halkı tarafından yatır özelliği verilen mezar, adak yeri olarak kullanılmaktadır.

Kaynak ; Edirne Tekkeleri , N. Çiçek Akçıl , Edirne Valiliği Kültür yayınları