Diyarbakır – Sur içinde. Elazığ caddesinden gazi caddesine girerken hemen solda kale kapısının önünde.
……….
Evliya, Sahabe, Peygamber Kabirleri
Evliya ve Sahabe
Diyarbakır – Sur içinde. Elazığ caddesinden gazi caddesine girerken hemen solda kale kapısının önünde.
……….
Diyarbakır – Sur içinde. Elzağı caddesinden gazi caddesine girerken hemen solda kale kapısının önünde.
Sur İlçesi’nde, Ulu Beden Burcu’nun arkasında, çevresi demir parmaklıkla çevrilmiş iki kabir bulunmaktadır. Mezar taşlarından birinde sonradan yazıldığı anlaşılan Türkçe “Sahat b. Vakkas Ebu’l-Muhsin” yazısı bulunmaktadır. Diğer kabirde ise Arakçîn Baba diye de bilinen Şeyh Mehmed-i Berzencanî medfûndur
“Sahat b. Vakkas Ebu’l-Muhsin” şeklinde belirlenen kabirde Diyarbakır’ın fethine katılan bir sahâbenin medfûn olduğuna inanılmaktadır. Bu “sahâbe”nin ise ünlü sahâbe Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) olmadığı bilinmektedir. Çünkü Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.)’ın Diyarbakır’ın fethine katıldığına dair bilgi bulunmadığı gibi künyesi de Ebu’l-Muhsin değil, Ebû İshak’tır.
Ayrıca Hz. Sa’d (r.a.)’ın kabrinin Medine’de Bakî Mezarlığı’nda bulunmaktadır. 1316/1898 tarihli Salnâme-i Diyarbekir’de, Diyarbakır’da kabri bulunan Peygamber, sahâbe ve evliyâya ait türbelerin anlatıldığı kısımda Diyarbakır’da “Sahat veya Sa’d” isimli bir sahabinin medfûn olduğuna dair de bilgi bulunmamaktadır.
Bütün bu bilgiler dikkate alındığında Sa’d b. Ebi Vakkas’a ait zannedilen bu mezarın, “Sa’d-Saad” veya mezar taşında yazıldığı şekliyle “Sahat” adında başka bir sahabîye ait olduğu düşünülebilir. Buna karşın Ebubekir Feyzi, Sultan Abdülmecid’e ithaf ettiği Hülasa- i Ahvali’l-Buldan fi memâlik-i Devlet-i Al-i Osman adlı eserinde, çarşı içerisinde bulunan bu kabrin “İbavender” de denilen Sultan Saad’a ait olduğunu ifade etmektedir.
Kaynak ; Diyarbakır Türbeleri , Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat
Diyarbakır – sur içinde . Kale içinde Hazreti Süleyman camiindedir.
Diyarbakır’ın en önemli manevi mekanlarında biri olan Hz. Süleyman camii, Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1115-1160 yıllarında yapılmıştır. Nasıriye camii , Hz. Süleyman Camii ve Kale camii olmak üzere üç isimle anılır. Caminin bitişiğinde Diyarbakır’ın fethinde şehit olmuş Süleyman ibni halid dahil , 27 sahabe bu bölgede , 13 sahabe ise surların farklı yerlerinde şehit olmuş burada meşhedleri bulunmaktadır. Diyarbakır’ın fethi Hz. Ömer zamanında Caminin bulunduğu bölgeden başlamıştır.
Türbeye açılan güneydeki pencerenin üzerinde 1631-1633 yıllarında yazılan kitabede Halid bin Velid’in oğlu ile 24 Sahabe’nin kubbenin altında metfun olduğu belirtilmektedir. Kitabenin metni şöyledir;
” Halid oğlu fatih-i Amid Süleyman Hazreti
Kim yiğirmidört sahabeyle olup bunda şehit
Kubbenin altında metfundur sahabe cümlesi
Bu müşerref yerde mesken kıldırlar vekt-i medid
Murtaza Paşa Silahdara Huda ihsan edüp
Bir müzehhep perde astı üstüne anın cedid
Kıldı ihya zib ü ziynette der ü divarını
Kim okursa fatiha ruz-i ceza ola said ”
Kuzey- Güney doğrultusunda dikdörtgen plan şemasında inşa edilen cami oldukça sadedir. Bazalt taş tamamen yapıya hakimdir. Cami, sahabeler türbesi, Namazgah, kare minaresi ve çeşme dizisinden oluşan bir yapı topluludur. Yapının minaresi de kare formlu minare olması bakımından dikkat çekicidir.
Diyarbakır’ın müslümanlar tarafından fethinden günümüze kadar önemini kaybetmeyen ve halkın maneviyat aleminde değerini fazlasıyla koruyan bu sahabe türbeleri, Diyarbakır’ın manevi sembolü olup, yılda 100,000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Sahabe Nesli , Prof. Dr. Muhammed Çelik
Diyarbakır – sur içinde . Kale içinde Hazreti Süleyman camiindedir.
Diyarbakır’ın en önemli manevi mekanlarında biri olan Hz. Süleyman camii, Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1115-1160 yıllarında yapılmıştır. Nasıriye camii , Hz. Süleyman Camii ve Kale camii olmak üzere üç isimle anılır. Caminin bitişiğinde Diyarbakır’ın fethinde şehit olmuş Süleyman ibni halid dahil , 27 sahabe bu bölgede , 13 sahabe ise surların farklı yerlerinde şehit olmuş burada meşhedleri bulunmaktadır. Diyarbakır’ın fethi Hz. Ömer zamanında Caminin bulunduğu bölgeden başlamıştır.
Türbeye açılan güneydeki pencerenin üzerinde 1631-1633 yıllarında yazılan kitabede Halid bin Velid’in oğlu ile 24 Sahabe’nin kubbenin altında metfun olduğu belirtilmektedir. Kitabenin metni şöyledir;
” Halid oğlu fatih-i Amid Süleyman Hazreti
Kim yiğirmidört sahabeyle olup bunda şehit
Kubbenin altında metfundur sahabe cümlesi
Bu müşerref yerde mesken kıldırlar vekt-i medid
Murtaza Paşa Silahdara Huda ihsan edüp
Bir müzehhep perde astı üstüne anın cedid
Kıldı ihya zib ü ziynette der ü divarını
Kim okursa fatiha ruz-i ceza ola said ”
Kuzey- Güney doğrultusunda dikdörtgen plan şemasında inşa edilen cami oldukça sadedir. Bazalt taş tamamen yapıya hakimdir. Cami, sahabeler türbesi, Namazgah, kare minaresi ve çeşme dizisinden oluşan bir yapı topluludur. Yapının minaresi de kare formlu minare olması bakımından dikkat çekicidir.
Diyarbakır’ın müslümanlar tarafından fethinden günümüze kadar önemini kaybetmeyen ve halkın maneviyat aleminde değerini fazlasıyla koruyan bu sahabe türbeleri, Diyarbakır’ın manevi sembolü olup, yılda 100,000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Diyarbakır ve Sahabe
Diyarbakır’da Fetih sırasında şehit olan 40 sahabe ve eceliyle ölenlerle birlikte 500 sahabenin kabrini olduğu rivayet edilir. Diyarbakır’da tarihte 4 mezarlık vardı. Bu mezarlardan Urfa kapı ve Dağ kapı mezarlarının yakın zamanda kalktığını görüyoruz. Geriye Yenikapı ve Mardinkapı mezarlıkları kalmaktadır. Yaşlılardan öğrendiğimize göre iptal edilen mezarlardaki kemikler Mardin kapı mezarlığına nakledilmiştir. Bu durumda Şam’daki sahabe mezarlığı gibi Mardin kapı’nın da sahabe mezarlığı olma ihtimali yüksektir. Diyarbakır’da 500 sahabenin yaşadığına dair tarihi bir vesika da Diyarbakır müftülüğündedir. Mevlana Halid-i Bağdadi Diyarbakır’a geldiğinde sahabe türbesini ziyaret için camiiye girmiştir. Sahabeler bodrum katta yatmaktadır. Ancak camiye girer girmez Mevlana Halid hemen camiden çıkmıştır. Niçin dışarıya çıkıp dışarıda namaz kıldığını soranlara ” orada o kadar çok şehid bir arada idi ki, onları incitmektense dışarıda kılmayı tercih ettim”. Demiştir. Mevlana Halid-i Bağdadi kendi yazmış olduğu Farsça eserinde ayakların basamayacağı kadar yani yüzlerce şehid sahabeden bahseder. Kendi ifadesiyle ; ” Bu topraklarda o kadar çok sahabe var ki ben bu topraklara basmaya haya ediyorum” der.
Diyarbakır’ın Sahabeler Tarafından Fethi
Anadolu’nun İslamlaşmasında Diyarbakır bölgesinin Müslümanlar tarafından fethinin önemi büyüktür. Amid çok erken dönemlerde, Hz. Peygamber(s.a.v.)’in vefatından yaklaşık 7 yıl sonra(h.639) İslamla tanışmıştır. Diyarbakır’ın fethine katılan bir çok sahabe burada şehit olmuş ayrıca fetihten sonra da ailelerini getiren bir çok sahabe buraya gelmiştir. Fetih esnasında 40 şehidin yanı sıra fetihten sonrada eceliyle vefat eden rivayete göre 500 sahabenin kabri vardır. Hz. Ömer(r.a.) Halifeliği sırasında Bizans İmparatoru Heraklius(610-641) bulunuyordu. İslam orduları Yermük Savaşıyla Heraklius’u yenerek Suriye’yi fethetti. Hz. Ömer Kuzey Mezopotamya bölgesinin fetih işini İyas Bin Ganm’a verdi . İyas 8000 kişilik bir orduyla harekete geçti, orduda 1000 kadar da Sahabe vardı. Kuşatma 5 ay kadar sürdü. İslam Ordusu şimdiki Üniversite Camii’nin bulunduğu alana karargah kurdular. İyaz bin Ganm Mardin kapı’yı, Said bin Zeyd Urfa kapı’yı , Muaz Bin Cebel Dağ kapı’yı ve Halid bin Velid de Yeni Kapıyı kuşattı. Fakat kalın sur duvarlarının sağlamlığı fethi geciktirdi. Halid bin Velid her gün surda bir gedik bulabilirmiyiz diye keşifler yapıyordu. Human adında bir kölesi vardı. Bu köle her gün arpa unundan yapılma birkaç ekmeği iftar için Halid Bin Velid’in çadırına bırakıyordu. 2-3 gün ekmek bulmayan Halid bin Velid Human’ı çadırına çağırarak ” azık mı tükendi nedir 2-3 gündür ekmek yok diye” sorar. Human da her gün ekmeği bıraktığını söyler ve çadırı gözetlemeye başlar. Akşam ekmeği koyduktan sonra çadırı gözetler ve bir köpeğin gelerek ekmeği aldığını görür. Köpeği takip eder ve köpeğin kale duvarı dibindeki bir sel çukuru yolundan içeri girdiğini tespit eder. Bunu hemen koşup efendisine bildirir. Halid bin Velid’de gidip bakmış ve çok sevinmiştir. Buradan şehre girebileceklerini söyler. Bunun üzerine Halid Bin Velid ; mahiyetindekilere benimle beraber içeri girecek 100 kişi isterim dedi. Çıkan 100 kişiyle beraber doğruca Iyaz bin Ganm’in yanına gidip keyfiyet bildirdiler. O’da ordusuna kale içinden tekbir sedaları işitir işitmez harekete geçmelerini teklif etti. Halid b. Velid gece yarısı yüz kişiyi alıp su yoluna gitti. İlkin Halid b. Velid , ikinci Amr b. Avsah, üçüncü Huzeyfe b. Sabit , dördüncü Amr b. beşir ve diğerleri içeri girdiler. Doğruca şehrin orta yerine vardılar ve orada yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Uykuda olanlar uyandı. Uyanık olanlar titremeye başladılar. Halid b. Velid icap eden yerleri tutturdu ve on cengaver göndererek surun kapısını açtırdı. Bizans Hükümdarı Melike Meryem , İslam askerlerinin şehre girdiğini öğrenince kıymetli eşyalarını ve mahiyetini alıp kendi sarayında bulunan gizli yolla Ermen kapısından taşraya çıkıp Bilad-ı Rum’a gitti. Böylece Amed 639 yılında feth edildi. Halkın silahları toplatıldı. Kendilerine iyi muamele edildi. Halk İslam dinini kabul etmesi için zorlanmadı. Buna rağmen Halk kendi isteğiyle müslüman oldu. İlk iş olarak Şehrin ortasındaki Mar- Tamu( Sain – Toma) Kilisesinin bir kısmı, sonradan tamamı camiye cevrildi (bugünkü Ulu camii).
Kaynak ;
Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Sahabe Nesli , Prof. Dr. Muhammed Çelik Kaynak;
Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır ilçelerinde Muhtemel sahabe Mezarları, Dr. Murat Özaydın
Diyarbakır – sur içinde ; Mardin kapısından (SultanŞuca Türbesinden) Yıkıkkaya sokağına doğru iniyoruz. Burada Çukurlu sokağın başında Üzerinde levha olmayan türbe de medfundur.
Diyarbakır’ın fethi sırasında şehit düşen sahabelerdendir. Diyarbakır Salnamesinde Sahabe-i kiram olduğu belirtilir ve Karadeniz nam mevkide metfun olup , türbesi mamurdur denmektedir.
Diyarbakır – sur içinde. Hançerli Sultan camiinin yanında. Meryem Ana kilisesinin arkasında yer alır . Açık adres olarak da; Melik ahmet paşa caddesinde bulunan Melik Ahmet paşa camiinin karşısındaki Bekirpaşa sokağının sonunda.
İyaz Bin Ganem (r.a.) komutasındaki İslam ordusuyla Diyarbakır’ı fethe gelen sahabelerden olduğu rivayet edilir. Hakkında kaynaklarda çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Halk arasındaki inanışa göre ; Hançer lakabı daha Müslüman olmadan önce kılıcının güzelliği ve bunu iyi kullanmasından, gayrimüslimken Hz.Ali ile kılıçla dövüşmede beraber kalması, güreşte Hz.Ali’ye yenilmesi ve bunun üzerine Müslüman olması ile ilgili kıssaya dayanmaktadır. 1316/1898 tarihli Salnâme-i Diyarbekir’de, Diyarbakır’da kabri bulunan peygamber, sahâbe ve evliyâya ait türbelerin anlatıldığı kısımda Hançer Güzel (r.a.)’ın sahâbe değil, “eizze-i kirâmdan” yani evliyadan olduğu belirtilmiştir.
Diyarbakır – Sur içinde Ragıbiye camiinin(defterdar camii) hemen yanındadır.Melik ahmet paşa caddesinin ulu camii tarafından caddeye girdiğimiz ilk solda 50 mt ileridedir.
Sahabe-i Kiramdan Malik-i ejder hazretleri Defterdar caminin 20 mt ilerisinde metfundur. Hayatı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.
H.1316 (1898-1899) yılına gelindiğinde, herhangi bir vakıf geliri bulunmayan türbesi yıkılmaya yüz tutmuş. Diyarbakır Valisi Halid Bey’in gayretiyle bitişiğindeki arsa alınmış şer’i mahkeme tarafından vasiyet akçelerinden 7-8.000 kuruşla söz konusu türbe mükemmel ve süslü bir şekilde yeniden bina edilmiştir. Ayrıca Türbenin bitişiğinde taştan çifte kemerli bir eyvan ve iki kanatlı büyük bir kapı inşa edilmiştir.
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Sahabe Nesli , Prof. Dr. Muhammed Çelik