Hanımların Kabir Ziyareti

Hanımların Kabir Ziyareti – H. Hafız Abdürrezzak ÖZ

Kabir ziyareti en güzel ibret pazarı, en güzel ders alınacak sessizler topluluğu semineridir.
Kabristan da, kabirlerin başına dikilen ve hece taşı denen o taşları, iyi hecelersek gönül diliyle bize neler anlatmıyorlar ki?Her birimizin taşında ayrı bir kitabe , ayrı bir simge… Kimi Sultan, kimi Kral, kimi Melik, kimi Ağa, kimi Paşa, …. Ne idiler, ne oldular?

Şair ne güzel söylemiş:

Nelerden geri kalmıştır deni dünyayı söyletsen
Kimi Kadı, kimi Müfti, yatan mevtayı söyletsen…..

Kabri ziyaret eden düşünecek; Hiçbir çaresi yok. Kabir dünyanın çıkış kapısı, ahiretin giriş kapısıdır. Bir gün bende bu kapıdan ahret yolculuğuna çıkacağım. Bu yolculuk geri dönüşü olmayan bir yolculuktur. Ona göre tedarikli olmam lazımdır….diye düşünmek lazımdır.

İşte kabir ziyareti bize bu dersleri veriyor.Bunun içindir ki ; (ehli sünnete göre) hazırlıklı olmak erkeklere lazımda hanımlara lazım değil mi? elbette lazım…

Resullullah (s.a.v.) efendimiz, kadınları kabir ziyaretinden men etmemiştir. Cenaze kabristana götürülürken, defnedilirken, erkeklerin içine karışıp mezara gitmelerini menetmişlerdir. Bu yaklaşık bugünde geçerlidir. Bunun kabir ziyaretiyle bir alakası yoktur.

Hz. Ali(r.a.) ‘ dan rivayet olunur ki ; Resullullah (s.a.v.) efendimiz bir cenaze için çıktı. Birde baktı , kadınlardan bir grup toplanmışlar oturuyorlar.

Resullullah (s.a.v.) efendimiz;

” Siz burada niçin oturuyorsunuz? Buyurdular. Kadınlar ; cenaze bekliyoruz, dediler. Efendimiz; ” Onu siz yıkayacak mısınız?” Kadınlar : ” Hayır” dediler. Efendimiz; ” yüklenecek misiniz?” dediler. Kadınlar ” hayır” dediler. Efendimiz ” siz onu kabre indirenlerle beraber kabre indirip defn edecek misiniz?” Kadınlar; ” Hayır ” dediler.

Bunun üzerine Resullullah(s.a.v.) ; ” Geri dönün , sizler günah yüklenen, Hiçbir sevap almayan kadınlarsınız” buyurdular.

Görüldüğü üzere, bu kadınlar kabir ziyaretinden yasaklanan kadınlar değildir. Kadınların ifadesinden anlaşıldığına gibi, bu kadınlar yıkanmakta olan bir cenazeyi bekleyip, o cenaze götürülürken erkeklerle beraber mezara giderek defnolunurken de başında bulunmak üzere bu kadınların, cenaze götürülürken erkeklerin arkasına karışıp gitmelerini, cenaze defnolunurken, kabre indirilirken erkeklerin bu durumunda onlarla beraber bir arada bulunmalarını yasaklamışlardır. Resullullah’ın bu yasağı buguünde aynen geçerlidir. Bunun kabir ziyareti ile hiçbir ilgisi yoktur.

Bir başka örnekte şöyle ;

Abdillam bin Amr bin As(r.a.)’dan rivayet olunuyor, diyorlar ki : ” Resullullah (s.a.v.) ile beraber bir cenzeyi defnettik. Defnedip bitirdikten sonra Resullullah (s.a.v.) evine yaklaştığı zaman kapıda durdu. O sırada bize doğru bir kadın geldi. Resullullah (s.a.v.) onu tanıdı. O kadın içeri gitti. Meğer o Efendimizin (s.a.v.) kızı Fatıma(r.a.) imiş. Resullah ona dedi ki : Seni evinden çıkaran ne idi, neden çıktın? Fatıma (s.a.v.) dedi ki ” Ya Resullullah, bu aileye ölülerinden dolayı acıdım da onları taziye teselli için geldim.” Resullullah (s.a.v.) ; Yoksa onlarla beraber Kudey (o dönem ki kabristanın bulunduğu bölge)’e kadar gittin mi? Öyle yapmış olmayasın? Buyurdular. Fatıma(r.a.) ,”Maazallah , böyle yapmaktan Allah’a sığınırım. Ben sizden kadınların erkeklerin arasına karışarak cenazeye gitmelerine Müsaade etmediğini işittim, biliyorum hiç gidermiyim.” dedi.

Ebu Davud’un rivayetinde şu fazlalık var : Resullullah(s.a.v.) efendimiz Fatıma(r.a.) validemize şöyle söylemiş ; ” Eğer sen Onlarla oraya kadar (Kudey) gitmiş olsaydın , senin babanın ceddi cenneti görünceye kadar, cenneti göremezdin.” şeklinde çok ağır tehdit ifadesi kullanmışlardır.

Bütün bunlardan apaçık anlaşılacağı üzere kadınların erkeklerle beraber karma karışık , cenazeyi götürürlerken beraber gitmeleri kabristan da defnolunurken onlarla beraber bulunmaları ile ilgili yasaklamadır. Normal bir yakının kabrinin ziyaretle ilgisi yoktur.

İslam’a uygun bir şekilde kadınların kabir ziyaretleri de mendup , müstehap güzel sünnettir.

Bununda en güzel örneğini Fatıma validemizde görürüz.

Tahtavi’de aynen şöyle denmektedir ;

” En sahihi , en doğru olanı kabir ziyaretine kadın ve erkekler için ruhsat verildiği sabittir. Çünkü Fatıma (r.a.) validemiz, Peygamber Efendimizin amcası Hamza Efendimizin Uhud’daki kabrini her cuma günü gidip ziyaret ederdi. Ve Aişe(r.a.) validemiz de kardeşi Abdurrahman’ın kabrini ziyaret ederdi. Şarihi ayni Buhari de ( Bedrüddin) böyle rivayet etmiştir. ( Tahtavi haşiyesi Sahife 340-341)

Bundan da açık olarak anlaşılacağı gibi, kadınlara yasaklanmış olan, cenaze götürülürken erkeklerin o kalabalığına karışarak kabristana gitmeleridir. Böyle olmamış olsaydı. Yani; Kadının normal kabir ziyareti yasak olsaydı, Peygamberimiz kızı Fatıma’yı ( o günkü duruma göre Medine2ye 5 km uzaklıktaki ) Uhud dağı eteğindeki Amcasının kabrini ziyarete gitmesine müsaade eder miydi? Hanımı Aişe validemizi kardeşinin kabrine ziyarete gitmesine izin verir miydi?

İşte, kadınların erkekler cenazeyi götürürlerken onların içine karışarak kabristanan gitmelerini yasaklamasını, kadınların normal kabir ziyaretlerini yasaklamış gibi zannedilen bu yanlışlığı, yanlış anlamayı Resullullah (s.a.v.) efendimiz şu hadislerle düzeltmişler ve şöyle buyurmuşlardır: ” Ben sizi kabirleri ziyaretten men etmiş, yasaklamıştım. Kabirlerinizi ziyaret ediniz. Hiç şüphe yok ki, o yani kabir ziyareti size ahireti hatırlatır, sizi zahitleştirir, dünyaya rağbetten uzaklaştırır.”

Kaynak ;    Tarsus’ta kabri bulunan Daniyal Nebi(a.s.) H.Hafız Abdürrezzak Öz , Tarsus Abdürrezak öz ilim merkezi

Hz. Süleyman İbn Halid(r.a.) ve 27 Sahabe

Diyarbakır – sur içinde . Kale içinde Hazreti Süleyman camiindedir.

Diyarbakır’ın en önemli manevi mekanlarında biri olan Hz. Süleyman camii, Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1115-1160 yıllarında yapılmıştır. Nasıriye camii , Hz. Süleyman Camii ve Kale camii olmak üzere üç isimle anılır. Caminin bitişiğinde Diyarbakır’ın fethinde şehit olmuş Süleyman ibni halid dahil , 27 sahabe bu bölgede , 13 sahabe ise surların farklı yerlerinde şehit olmuş burada meşhedleri bulunmaktadır. Diyarbakır’ın fethi Hz. Ömer zamanında Caminin bulunduğu bölgeden başlamıştır.

Türbeye açılan güneydeki pencerenin üzerinde 1631-1633 yıllarında yazılan kitabede Halid bin Velid’in oğlu ile 24 Sahabe’nin kubbenin altında metfun olduğu belirtilmektedir. Kitabenin metni şöyledir;
” Halid oğlu fatih-i Amid Süleyman Hazreti
Kim yiğirmidört sahabeyle olup bunda şehit
Kubbenin altında metfundur sahabe cümlesi
Bu müşerref yerde mesken kıldırlar vekt-i medid
Murtaza Paşa Silahdara Huda ihsan edüp
Bir müzehhep perde astı üstüne anın cedid
Kıldı ihya zib ü ziynette der ü divarını
Kim okursa fatiha ruz-i ceza ola said ”

Kuzey- Güney doğrultusunda dikdörtgen plan şemasında inşa edilen cami oldukça sadedir. Bazalt taş tamamen yapıya hakimdir. Cami, sahabeler türbesi, Namazgah, kare minaresi ve çeşme dizisinden oluşan bir yapı topluludur. Yapının minaresi de kare formlu minare olması bakımından dikkat çekicidir.

Diyarbakır’ın müslümanlar tarafından fethinden günümüze kadar önemini kaybetmeyen ve halkın maneviyat aleminde değerini fazlasıyla koruyan bu sahabe türbeleri, Diyarbakır’ın manevi sembolü olup, yılda 100,000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Diyarbakır ve Sahabe
Diyarbakır’da Fetih sırasında şehit olan 40 sahabe ve eceliyle ölenlerle birlikte 500 sahabenin kabrini olduğu rivayet edilir. Diyarbakır’da tarihte 4 mezarlık vardı. Bu mezarlardan Urfa kapı ve Dağ kapı mezarlarının yakın zamanda kalktığını görüyoruz. Geriye Yenikapı ve Mardinkapı mezarlıkları kalmaktadır. Yaşlılardan öğrendiğimize göre iptal edilen mezarlardaki kemikler Mardin kapı mezarlığına nakledilmiştir. Bu durumda Şam’daki sahabe mezarlığı gibi Mardin kapı’nın da sahabe mezarlığı olma ihtimali yüksektir. Diyarbakır’da 500 sahabenin yaşadığına dair tarihi bir vesika da Diyarbakır müftülüğündedir. Mevlana Halid-i Bağdadi Diyarbakır’a geldiğinde sahabe türbesini ziyaret için camiiye girmiştir. Sahabeler bodrum katta yatmaktadır. Ancak camiye girer girmez Mevlana Halid hemen camiden çıkmıştır. Niçin dışarıya çıkıp dışarıda namaz kıldığını soranlara ” orada o kadar çok şehid bir arada idi ki, onları incitmektense dışarıda kılmayı tercih ettim”. Demiştir. Mevlana Halid-i Bağdadi kendi yazmış olduğu Farsça eserinde ayakların basamayacağı kadar yani yüzlerce şehid sahabeden bahseder. Kendi ifadesiyle ; ” Bu topraklarda o kadar çok sahabe var ki ben bu topraklara basmaya haya ediyorum” der.

Diyarbakır’ın Sahabeler Tarafından Fethi
Anadolu’nun İslamlaşmasında Diyarbakır bölgesinin Müslümanlar tarafından fethinin önemi büyüktür. Amid çok erken dönemlerde, Hz. Peygamber(s.a.v.)’in vefatından yaklaşık 7 yıl sonra(h.639) İslamla tanışmıştır. Diyarbakır’ın fethine katılan bir çok sahabe burada şehit olmuş ayrıca fetihten sonra da ailelerini getiren bir çok sahabe buraya gelmiştir. Fetih esnasında 40 şehidin yanı sıra fetihten sonrada eceliyle vefat eden rivayete göre 500 sahabenin kabri vardır. Hz. Ömer(r.a.) Halifeliği sırasında Bizans İmparatoru Heraklius(610-641) bulunuyordu. İslam orduları Yermük Savaşıyla Heraklius’u yenerek Suriye’yi fethetti. Hz. Ömer Kuzey Mezopotamya bölgesinin fetih işini İyas Bin Ganm’a verdi . İyas 8000 kişilik bir orduyla harekete geçti, orduda 1000 kadar da Sahabe vardı. Kuşatma 5 ay kadar sürdü. İslam Ordusu şimdiki Üniversite Camii’nin bulunduğu alana karargah kurdular. İyaz bin Ganm Mardin kapı’yı, Said bin Zeyd Urfa kapı’yı , Muaz Bin Cebel Dağ kapı’yı ve Halid bin Velid de Yeni Kapıyı kuşattı. Fakat kalın sur duvarlarının sağlamlığı fethi geciktirdi. Halid bin Velid her gün surda bir gedik bulabilirmiyiz diye keşifler yapıyordu. Human adında bir kölesi vardı. Bu köle her gün arpa unundan yapılma birkaç ekmeği iftar için Halid Bin Velid’in çadırına bırakıyordu. 2-3 gün ekmek bulmayan Halid bin Velid Human’ı çadırına çağırarak ” azık mı tükendi nedir 2-3 gündür ekmek yok diye” sorar. Human da her gün ekmeği bıraktığını söyler ve çadırı gözetlemeye başlar. Akşam ekmeği koyduktan sonra çadırı gözetler ve bir köpeğin gelerek ekmeği aldığını görür. Köpeği takip eder ve köpeğin kale duvarı dibindeki bir sel çukuru yolundan içeri girdiğini tespit eder. Bunu hemen koşup efendisine bildirir. Halid bin Velid’de gidip bakmış ve çok sevinmiştir. Buradan şehre girebileceklerini söyler. Bunun üzerine Halid Bin Velid ; mahiyetindekilere benimle beraber içeri girecek 100 kişi isterim dedi. Çıkan 100 kişiyle beraber doğruca Iyaz bin Ganm’in yanına gidip keyfiyet bildirdiler. O’da ordusuna kale içinden tekbir sedaları işitir işitmez harekete geçmelerini teklif etti. Halid b. Velid gece yarısı yüz kişiyi alıp su yoluna gitti. İlkin Halid b. Velid , ikinci Amr b. Avsah, üçüncü Huzeyfe b. Sabit , dördüncü Amr b. beşir ve diğerleri içeri girdiler. Doğruca şehrin orta yerine vardılar ve orada yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Uykuda olanlar uyandı. Uyanık olanlar titremeye başladılar. Halid b. Velid icap eden yerleri tutturdu ve on cengaver göndererek surun kapısını açtırdı. Bizans Hükümdarı Melike Meryem , İslam askerlerinin şehre girdiğini öğrenince kıymetli eşyalarını ve mahiyetini alıp kendi sarayında bulunan gizli yolla Ermen kapısından taşraya çıkıp Bilad-ı Rum’a gitti. Böylece Amed 639 yılında feth edildi. Halkın silahları toplatıldı. Kendilerine iyi muamele edildi. Halk İslam dinini kabul etmesi için zorlanmadı. Buna rağmen Halk kendi isteğiyle müslüman oldu. İlk iş olarak Şehrin ortasındaki Mar- Tamu( Sain – Toma) Kilisesinin bir kısmı, sonradan tamamı camiye cevrildi (bugünkü Ulu camii).

Kaynak ;

Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız

Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Sahabe Nesli , Prof. Dr. Muhammed Çelik Kaynak;

Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır ilçelerinde Muhtemel sahabe Mezarları, Dr. Murat Özaydın

Sort

Diyarbakır ve Sahabe

Diyarbakır’da Fetih sırasında şehit olan 40 sahabe ve eceliyle ölenlerle birlikte 500 sahabenin kabrini olduğu rivayet edilir. Diyarbakır’da tarihte 4 mezarlık vardı. Bu mezarlardan Urfa kapı ve Dağ kapı mezarlarının yakın zamanda kalktığını görüyoruz. Geriye Yenikapı ve Mardinkapı mezarlıkları kalmaktadır. Yaşlılardan öğrendiğimize göre iptal edilen …

Diyarbakır’ın Sahabeleri Tarafından Fethi

           Anadolu’nun İslamlaşmasında Diyarbakır bölgesinin Müslümanlar tarafından fethinin önemi büyüktür. Amid çok erken dönemlerde, Hz. Peygamber(s.a.v.)’in vefatından yaklaşık 7 yıl sonra(h.639) İslamla tanışmıştır. Diyarbakır’ın fethine katılan bir çok sahabe burada şehit olmuş ayrıca fetihten sonra da ailelerini getiren bir çok sahabe …