Ana Sayfa>Genel(Sayfa 198)

Alaaddin Kalfa ve Alaeddin Kalfa Mezarlığı

Çanakkale – Gelibolu’da Alaaddin mezarlığındadır.Mezarlığın girişinden sağ tarafa doğru 100 metre yürüyoruz sol tarafta yola yakındır.İstanbuldan gelenler için Gelibolu şehir merkezine dönüşten sonra ilk ışıklardan (gaffar baba türbesi) sola dönüyoruz. Yolun sol tarafında kalıyor.

Gelibolu’nun Alaettin Mahallesi ile Şehir Mezarlığı olan Alaattin Kalfa Mezarlığı’na adını veren kişidir. Bir din adamıdır. Mezarı kendi adını taşıyan bu mezarlığın içindedir. Mezarı yakın zamanlara kadar çokça ziyaret edilen ve adaklar adanan bir mezardı. Eskiden çocuğu olmayan kadınlar, küçük salıncaklar yaparlar ve içine bezlere sarılı bebekler koyarak mezarının başucundaki ağaca asıp dilekte bulunurlarmış.

Alaaddin Kalfa Mezarlığındaki mezar taşlarının tamamı günümüze ulaşmış olmamakla birlikte burası, hem Gelibolu’nun en büyük ve eski mezarlığı olması hem de buraya ilçe merkezindeki muhtelif tarihi mezarlıklardan zaman içinde değişik sebeplerle mezar taşlarının nakledilmesi dolayısıyla son derece büyük bir öneme sahiptir176. Bu mezarlıktaki mezar taşları en büyüğünden en küçüğüne şekli, süslemesi, yazısı ve başlıklarının çeşitliliği ile sanat tarihi açısından çok müstesna örnekler olmalarının yanı sıra içerikleri bakımından da ilçenin sosyal tarihini aydınlatacak çok önemli ipuçları sunmaktadır. 2004 yılında burada yapılan belgeleme çalışmaları neticesinde elde edilen verileri, sosyal hayat açısından değerlendirdiğimizde nüfus yapısına dair konularda, ilçede yaşayanların hangi mesleklere, hangi ailelere, hangi sosyal, tasavvufi vs. zümrelere mensup oldukları, ölüm sebepleri, hangi yaşlarda öldükleri gibi bilgileri elde edebiliyoruz. Kitabelerde geçen meslek isimlerine örnek olmak üzere “kalyoncu, yelkenci, donanma kapdanı, berber, kasap, debbağ, şalgamcı, pestilci, penbeci (pamukçu), telgraf çavuşu, zabtiye katibi, muhasebeci, muvakkit, müderris, ebe” zikredilebilir.

Yazıcızade Camii Haziresinde beş, Cerrah Hüseyin Camii Haziresinde bir, Zadeler Mezarlığında 10, Yürekli Baba üç, Kalender Baba dört, Bahşızade Sultan dört, Tekke Mezarlığı 14, Çilehane dokuz, Eski Zaviye Mezarlığı dört, Seyyidler Halveti Mezarlığı iki, Halveti Tekkesi Mezarlığı iki, Bayraklı Baba 13, Veli Ağa Mezarlığı beş, Kadı Mustafa Mezarı üç, Çitlembik Mezarlığı iki kabir yer almaktadır.

İlçede 16 hazirenin dışında müstakil mezarlar da bulunmakta olup bunlardan biri Gelibolu’da iki mescit yaptırmış olan Has Ahmed Beye aittir. Gelibolu’da bir mescid yaptırmış alan Hoca Hamza’nın mescid binası günümüze ulaşmamışsa da kitabesi bugün Azaplar Namazgahının minber kapısı üzerine konulmuştur. Diğer önemli bir mezar da Vezir-i A’zam Mehmed Paşa’ya aittir

 Kaynak ; Çanakkale Evliyaları , Abdulhalim Durma

Emir Ali Baba

Çanakkale – Gelibolu’da hamzakoyunda sinanpaşa türbesi yakında yol üzerindedir

Kaptan-ı Derya Ali Baba’nın kabri Hamzakoy’unda Sinan Paşa türbesi yakınında yol üzerindedir. Kitabesine göre 1357 yılında oğlu Demirtaş Paşa tarafından yaptırılmıştır. Asıl adı Emir Ali olan bu denizci kişi İmralı Adası’nın fatihidir. Osmanlı İmparatorluğunun II. Amiralidir. Sultan Orhan Gazi ile evlenen Bizans imparatorunun kızı Teodora’yı gemileri ile Bizans’tan alan amiraldir175. Gelibolu’nun fethinde bulunmuş ve o zamanki adı Aya Yorgi Kilisesi olan Büyük Cami civarındaki kanlı savaşta şehit olmuştur.

Türbe penceresi üzerinde ”Kaptan-ı Derya Ali Baba Türbesi” H. 758 yazmaktadır. Bu tarih aynı zamanda Gelibolu’nun fethi tarihidir. Mezarı üzerindeki çapa resimlerinden denizci olduğu anlaşılmaktadır. İmralı adasının fatihi olduğu, bu yüzden fethettiği adaya onun adının verilerek İmralı adası denmiştir. Evliya Çelebi Gelibolu ziyaretinde ondan ”Alemdar Ali baba ” diye söz eder.
Kendisi Türk denizcileri tarafından büyük bir denizci olarak kabul edildiğinden, yakın zamana kadar Gelibolu önünden geçerken çalan sirenleriyle kendisini selamlayarak geçiyorlardı.

 Kaynak ; Çanakkale Evliyaları , Abdulhalim Durma

Kalender Baba

 

Çanakkale – Gelibolu’da Yazıcızade camini geçtikten sonra general Dursun bak caddesine dönüyoruz. 100 mt ilerledikten sonra solda garipler çıkmazı sokağının başında.

Gelibolu’nun fethinde Gazi Süleyman Paşa’nın yanında bulunmuş yiğitliği, ve askere verdiği şevk ve gayretle ün salmış bir gazi alperenimizdir. Hicri 787 miladi 1384 yılında vefat etmiştir. Mezarı üzerindeki kitabe de ”innemen Süleyman ve İnnehu Bismillahirahmanirrahim iza tahyyen tğm fil-umur Feteumimin ehili kuburi fari dervişan ankebut kalender Fatih Kale Gelibolu Vatan asar merhum ve mağrur ruhu için el fatiha (H.787) yazmaktadır.

Hoca Hamza

Çanakkale – Gelibolu’da Hallacı mansur türbesinin karşısından bayraklı baba ya doğru değilde şehit nuriye ak sokağa doğru gidiyoruz. sokağa girdikten sonra fener 2 sokağa doğru devam ediyoruz. Sokakta 50 mt yürüdükten sonra sol tarafta bir evin arka bahçesinde.( çevredeki kişilere soralım)

Hoca Hamza mahallesini adını veren kişidir. Yazıcızade çeşmesinin karşı tarafında Feneraltına doğru inen yerde mezarı bulunmaktadır. Mezarı tamir edilirken aslına uygunluğu bozulmuştur. tamirden önce kitabesinde şunlar yazmaktaydı ; Mebni hazel – mescidül şerif el mübareke el Abdülzaif el muhtaç ilellahi Teala Hoca Hamza el-emir fi şehri zilhiccesene fis’a ve semane mie el hicriyye H.809 M.1406. Mezarı bugün bakımsız bir halde bir Fener 2 sokakta bir evin bahçesindedir.

Fikirli Sinan

Fikirli Sİnan sokak no :19 yol üzerindedir.Hacı keçeci türbesini geçince sokağın soluna dönüyoruz 50 mt ileride

Gelibolu ilçesinin öenmli yatırlarındandır. Türbesinin karşısında kendi adıyla anılan çeşmesi vardır.Hayatı ile ilgli yazılı bir kaynak ne yazık ki yoktur.Halk aasında şöyle bir rivayet vardır,

Fikirli Sinan Gelibolu’nun zengin ve ağalarından biri olan ve şuanda kendi türbesinin yakınında bulunan Hacı keçeci’nin yanında hizmetkar olarak çalışmaktadır.Hac Mevsimi Hacı Keçeci hacca gider,ailesinin hizmetini Sinan’a bırakır. Fikirli Sinan bir gece rüyasında hacta bulunan ağasının canının helva istediğini görür. Ertesi sabah durumu hacının hanımına anlatır. O da bu kadar uzak yola helva nasıl gider.Fikirli sinan’ın canı helva istiyor diye düşünür.Bir tencere helva yapar.Fikirli sinan helva dolu tencereyi sıcağı sıcağına Hacı Keçeci’ye ulaştırır.Hacı bundan habersizdir.Çok sevdiği helvayı alır ve tencerenin kapağını açar, hala dumanı üzerindedir. Hacı bu duruma şaşırır ve fikirli Sinan’ın ermiş bir kişi olduğunu anlar.fikirli Sinan hactan döner ve boş tencereyi hacının hanımına verir. Ancak o bu durumdan habersizdir.

Bir müddet sonra fikirli Sinan hastalanır ve vefat eder. Hacı Keçeci hac dönüşünde kendisini karşılayan eş ve dostlarına Fikirli Sinan’ı sorar. Kendisinin öldüğü söylerler. Bunun üzerine ;’Ben Hacı değilim ,esas Hacı Fikirli Sinandır.’ der ve herkese helva olayını anlatır.

Hacı Keçeci

Gelibolu’da Camii kebir mahallesi Hacı kececi sokağı 28 nolu evin bahçesindedir. fikirli sinan sokağına giderken sağ tarafta yol kenarındadır.

Hacı Keçeci Türbesi , Camii kebir mahallesinde, Hacı keçeci sokağında bulunur. hakkında yazılı bir bilgi bulunmayan Hacı keçecinin ; Fikirli Sinanın ağası olduğu rivayet edilmektedir.

Türbenin ortasında büyük bir ağaç bulunmakta ve etrafı duvarlarla çevrilidir. Kabri nin yanında bulunan ev sahipleri Hacı Keçeci’nin tarihi bir kece döğme tokmağının kendilerinse halen muhafa edildiğini belirtiler.

Zengi Ata (k.s.)

Özbekistan’ın Başkenti Taşkend’in güneyin de yer alan Zengi Ata köyündeki Külliyesinde

Hoca Ahmed Yesevi’nin ilk hocası Arslan Baba’nın torunu, Tac Hoca’nın oğlu, Süleyman Hakim Ata’nın halifelerinden olan, Türkistan’ın büyük evliyalarından Zengi Ata, Taşkent bölgesinde 12 ve 13’üncü yüzyıllarda yaşadı.

” Ne zaman Zengi Ata’nın Kabrini ziyarete gitsem, kabrinden ”Allah , Allah ” sesleri işitirim ”
Hace Ubeydullah Ahrar (k.s.)

Geçimini sağlamak için Taşkent halkının hayvanlarına çobanlık yapan ve asıl adı “Ay Hoca” olan Zengi Ata, uzun yıllar dedesi ve babasından zahir ve batini ilimlerini öğrendikten sonra Ahmed Yesevi’nin halifelerinden Hakim Ata’nın hizmetine girdi.

Ten renginden dolayı zenci anlamına gelen “Zengi”den, Orta Asya’da genelliklere velilere verilen “Ata” unvandan alan Zengi Ata, aynı zamanda “Zengi Baba” olarak da biliniyor.

Hoca Ahmed Yesevi’nin, “Ben sizden önce ölsem de sizin kabriniz üzerine türbe benimkinden önce yapılmalı” dediği rivayet edilen Zengi Ata, 1258 yılında Taşkent yakında Zengin Ata köyünde vefat etti ve burada defnedildi. Türbesi ise Emir Timur tarafından inşa ettirildi. Başkente yakın Zengi Ata köyünde yer alan külliye, iki türbe, mescit, medrese ve kabristandan oluşuyor. Uluğ Bey zamanında ise medrese ve cami yaptırıldı.

Zamanla Zengi Ata’nın eşi Anber Bibi’nin naaşı, bu türbenin yakınına defnedildi ve onun için de bir türbe inşa edildi. Zengi Ata’nın kabri çevresinde bir külliye ve kabristan oluştu. Dolayısıyla 19’uncu yüzyılda bugünkü görünümünü aldı.

Zengi Ata’nın kabrinin yakınında Anber Ana’nın mezarı bulunuyor. Türbenin sağ ve güney tarafında, köyün bir gazisi tarafından kurulan mescid yer alıyor. Mescidin rengarenk olan duvarlarından birinde Mekke’nin tasviri işlendi. Türbenin sol tarafında, hocalar ve öğrenciler için planlanan ve birçok hücresi olan medrese var.

Ana giriş kapısının tam karşısında Zengi Ata türbesi bulunuyor. Türbe, geleneksel mimariye uygun inşa edildi. Türbeye Taç Kapı’dan giriliyor. İlk girişteki mihraplı ve üzeri kubbeyle örtülü odanın duvarları ve mihrabı çinilerle süslenmiş olup kubbesindeki tezyinat, dikkati çekiyor. Bu odada yerinden sökülmüş bir alem, köşede duruyor. Bu odadan sanduka odasına açılan kapıdan geçince mermer bir lahit şeklindeki Zengi Ata’nın sandukası görülüyor.

Mescid ve türbenin açıldığı avlunun üç tarafı, medrese odalarıyla çevrili. Bu avluda binalardan bağımsız inşa edilen minare, Özbekistan’daki diğer minarelerden farklı biçimde şerefeli yapıldı. Külliyenin çevresinde oluşturulan bahçede büyükçe bir havuz yer alıyor.

Türbenin yapılış öyküsü

Halk arasında anlatılan, Zengi Ata’nın kabrinin üstüne inşa edilen türbenin yapılışına ilişkin rivayetlere göre, Emir Timur, Türkistan’a gelip ustalarını toplayarak Hoca Ahmed Yesevi’nin kabri üstüne, mükemmel bir türbe yapmalarını emretti.

Türbe bittikten sonra bir gece türbenin temeli yıkıldı. Tekrar yapılan türbe yine yıkıldı. Emir Timur, bu durumun sebebini öğrenmek üzere Türkistan şehrindeki mollalar, evliyalar ve gazileri topladı.

Gelenlerden biri, Hoca Ahmed Yesevi’nin, sağlığında, “Zengi Ata’dan önce öleceğim fakat türbe benden önce Zengi Ata’nın mezarına yapılsın, sonra bana” dediğini aktardı. Önce Zengi Ata’nın, sonra da Hoca Ahmed Yesevi’nin mezarları üzerine türbe yapılması gerektiğini ifade etti. Bu sözler üzerine Emir Timur, bütün askerlerini ve ustalarını toplayıp Zengi Ata köyüne gelerek türbeyi inşa ettirdi.

Zengi Ata Türbesi bittikten sonra Emir Timur, Türkistan’a dönüp ustalarına, Hoca Ahmed Yesevi’nin türbesini acele bir şekilde yeniden yapmalarını emreder.

Özbekler arasındaki rivayetlere göre, Emir Timur, Zengi Ata Türbesi’ni yaptırmak için Asya’nın pek çok yerinden ustalar getirdi ve onları Türkistan şehri ile Zengi Ata köyünde topladı. Türkistan şehrindeki türbe, Zengi Ata türbesinin inşasında kullanılan alet ve malzemelerle yapıldı.

Türbe, özellikle 1869 depreminde zarar görmüş. Daha sonra belli dönemlerde restore edilen külliyede, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un talimatlarıyla restorasyon çalışmaları sürüyor.

Zengi Ata Bayramı

Yaşamı, evliliği ve halifeleri konusunda ölümünden önce ve sonrasına dair menkıbeler bulunan Zengi Ata için onun adını taşıyan köyünde bir zamanlar “Zengi Ata Bayramı” kutlanıyordu.

Özbek halkı, önceleri Zengi Ata’nın türbesini ziyaret etmeyi dini bir tören olarak kabul görürken daha sonra bu tören normal bir bayrama dönüştü. Bu bayramı hem Taşkent halkının hem de şehir çevresinde yaşayan yerli halkın sabırsızlıkla beklediği, başkent dışından da birçok kişinin bu bayramı kutlamak üzere köye geldiği anlatılıyor. Zamanla bu bayram unutuldu. Günümüzde ise Zengi Ata Külliyesi’nde, “hayrat adağı” adıyla uygulamalar devam ediyor.

Taşkent’in güney batısında yer alan Zengi Ata köyünde yaşayanlar, kendini “Hocalar evladıyız” diye tanımlıyor.

Yazı için Kaynak ; www.yenisafak.com