Hz. İshak (a.s.)

Filisin – El Halil kendinde Hz. İbrahim camii’nin içerisinde

Şam ve Filistin ahâlisine gönderilen peygamberlerden. İbrahim aleyhisselamın ikinci oğludur. Annesi hazret-i Sâre’dir. Büyük kardeşi İsmail aleyhisselamdan kaç yaş küçük olduğu bilinmemektedir. İbrahim aleyhisselam, Nemrûd’un ateşinden kurtulduktan sonra, Bâbil’den hicret ederek, kendisine inananlar ve hanımı Sâre Hatun’la birlikte Mısır’a gitti. Oradan da Filistin ve Şam diyârına döndü. Sâre Hatun’un gençliğinde çocuğu olmamıştı. İbrahim aleyhisselam oğlu İsmail aleyhisselamı ve annesi Hâcer Hatun’u Mekke’ye bıraktıktan sonra, Şam diyârına döndü. Allahü teâlâ yaşlıyken Sâre Hatun’a bir oğul ihsân edeceğini, Cebrâil aleyhisselam vâsıtasıyla müjdeledi. Sâre Hatun, bu müjdeye sevindiği için oğluna İshak ismi verildi. İshak İbrânice “güler” mânâsına gelir.

Allahü teâlânın Lut Kavmini azgınlıkları sebebiyle helâk ettiği sene doğdu. Şam diyârında büyüyünce, babası ve annesi ile Mekke’ye gitti. Kâbe-i muazzamayı ziyâret edip, ağabeyi İsmail aleyhisselamla görüştü. Üçü birlikte Filistin’e döndüler. Burada anne ve babasına hizmet etti. Her sene hac zamânında Mekke’ye gitti. Bir rivâyette babasının sağlığında, başka bir rivâyette ise vefatından sonra Şam ve Filistin ahâlisine peygamber olarak gönderildi. İbrahim aleyhisselamın dîninin hükümlerini yaymaya devâm etti. Kavmine nasihat edip, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirdi. Altmış yaşındayken, İys ve Yakub adında iki oğlu oldu. İys amcası İsmail aleyhisselamın kızıyla evlendi. Babasının duası bereketiyle soyu bereketli olup, kısa zamanda çoğaldı. İshak aleyhisselamın diğer oğlu Yakub aleyhisselama da peygamberlik verildi. Oğul ve torunlarından peygamberler geldi. Bir adı da İsrail olan Yakub aleyhisselamın soyundan gelenlere sonradan “İsrailoğulları” denildi.

Ömrünün sonuna doğru gözlerinin görmesi zayıflayan İshak aleyhisselam, 120 sene veya daha fazla yaşadıktan sonra, Filistin’de vefat etti. Filistin’de Halîlürrahmân denilen yerde baba ve annesinin de medfûn bulunduğu mağaraya defnedildi. Yüz ve şekil itibariyle, ahlâk ve yaşayışta babası hazret-i İbrahim’e çok benzeyen İshak aleyhisselam, Kur’ân-ı kerîm’de ilim sâhibi olarak zikredildi.

Mucizeleri:
1. Hayvanlar açık bir lisanla peygamberliğine şehâdet ederlerdi.
2. Duâ etmesi üzerine dağın harekete geçmesi: İshak aleyhisselam Kudüs’te insanları Allahü teâlâya îmâna dâvet edince, insanlar; “Eğer şu dağı harekete geçirirsen, îmân ederiz.” dediler. İshak aleyhisselam dua edince dağ sallanmaya başladı. Kudüs halkı hep birlikte îmân ettiler.
3. İshak aleyhisselam merkebine binip bir dağa çıkmak isteyince merkebin ön ayakları kısalır, arka ayakları uzardı. Dağdan aşağı inerken de tersi olurdu.
4. İshak aleyhisselamın duası bereketiyle Allahü teâlâ ölmüş hayvanları diriltirdi.
5. Şam ahâlisinin arzusu üzerine yaptığı dua netîcesinde, elini sırtına koyduğu bir koyun, hemen kuzulamış daha sonra ard arda dokuz defâ yavrulamıştır.
Kur’ân-ı kerîmin Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ ve İbrahim sûrelerinde İshak aleyhisselamla ilgili haberler verilmiştir.

Hz. Şit (a.s.) – Makam – Tarsus

Mersin – Tarsus’da Ulu caminin içerisinde.

Adem(a.s)’dan sonra gönderilen peygamberdir. Adem (a.s.)’ ın 3. oğludur. Adem(a.s.)’ın oğullarından Kabil , çıkan anlaşmazlık sonucu Habil’i öldürünce, Allah(c.c.) Adem (a.s.)’a Habil’e karşılık ihsan olarak yeni bir oğul verdi.Adem(a.s.)’ın bütün çocukları ikiz olarak doğdu halde Şit(a.s.) tek doğdu. Şit adı İbranice olup arapça anlamı ” Allah’ın hibesisidir.”. İsmine Şis de denilmiştir. Şit (a.s.), Hz. Muhammed(a.s.) ‘ın nurunu alnında taşıyordu Bu yüzden Adem(a.s.) onu çok severdi.Vefat edeceği sırada bütün yeryüzüne onu halife tayin etti ayrıca İlahi sırları bildirip , bütün ilimleri öğretti.

Adem(a.s.)’ın vefatından sonra Allah(c.c.) , Şit (a.s.)’a peygamberlik verdi. 50 sayfa(forma) küçük kitap indirdi.Bu kitaplarda hikmet ilmi, matematik , sanayi bilgileri , kimya ilmi ve daha birçok şey bildirilmiştir. Şit(a.s.) zamanında insanlar çoğalmış ve dünyanın çeşitli yerlerine yayılmışlardır. Genellikle Şam’da ikamet etmiştir.Rivayete göre Bin şehir kurmuştur; çocuklarını ve torunlarını bu imar ettiği şehirlere yerleştirmiştir. Şit(a.s.) zamanı oldukça huzurlu geçmiştir. Kendi aralarında düşmanlık, buğz ve haset yoktu. Kötülüklerden, haramdan ve isyandan uzak durmuşlardır.

Yemen tarafında batıl ve isyankar halde yaşayan Kabil oğullarına Allah(c.c.)’a iman ve ibadete davet etti. Fakat bu kavim isyankarlığıa devam etti.Şit (a.s.) onlarla harp etti. İlk kılıç kullanan odur. Babası veya kardeşleriyle beraber Kabe’nin duvarlarını taştan inşa etti.

Ömrünün 912 veya 950 sene ; Peygamberliğinin ise 282 veya 212 sene olduğu rivayet edilir. Vefatından sonra oğullarından Enüş(a.s.) peygamber oldu. Kuvvetli rivayete göre Mina’daki mescidin minaresi dibinde medfun olan Adem (a.s)’ın yanına defnedildi.

Kaynak ; Çukurovanın Manevi sultanları ; Kazım Temir

Hz. Lokman (a.s.) – Makam – Tarsus

Mersin – Tarsus ‘ da Ulu cami’nin içerisindedir.

Peygamber veya Velidir. Davud(a.s.) zamanında Arabistan’nın Umman tarafında yaşadı.Davud(a.s.) ile görüşüp ondan ilim öğrendi.Davud(a.s.)’a peygamberlik gelmeden önce Müfti olan Lokman(a.s.) , Davud(a.s)’a perygamberlik geldikten sonra fetva vermeyi bıraktı ve Davud(a.s.)’a ümmet oldu.Bir rivayete göre de Eyüp(a.s.)’ın teyzesinin oğludur.

Lokman ismi Kur’an-ı Kerimde geçmekte olup 31. surenin adı Lokman’dır. Bu surenin 12. ayetinde ,”Biz Lokman’a hikmet verdik” buyurulmaktadır. Buradaki hikmet tabirini ; akıl ,anlayış,ilim,ilimle amel etmek ve doğru karar vermek olduğu tefsir kitaplarında yazılıdır.

Lokman Hekim tabiplerin piridir. Hikmetli sözleri ve oğluna verdiği nasihatleri meşhurdur
.
Kaynak ; Çukurovanın Manevi sultanları ; Kazım Temir

 

Hz. Danyal (a.s.) – Makam – Diyarbakır

Diyarbakır – Eğil – İlçe Emniyet amirliğinin arka bahçesinde

Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde yapılan çalışmalarda Hz. Danyal(a.s.) ait olduğu iddia edilen bir mezar bulundu. Eğil ilçe Emniyet müdürlüğü arka bahçesinde bulunan ve bir zamanlar türbe olduğu anlaşılan kalıntı üzerinde çalışma yapan akademisyenler, mezarın Danyal(a.s.) ‘ a ait olabileceği fikri üzerinde birleştiler. Burasının makamı mı yoksa kendi kabri mi olduğu tam olarak belli değildir.

Danyal(a.s.) – Zülkifl(a.s.) – Eğil arasındaki ilişki şöyledir;Hz. Danyal(a.s.), Hz. Zülkifl(a.s.) ın oğludur. Hz. Zülkifl(a.s.)’ın kabri Eğil’dedir. Zülkifl(a.s.)’ın dört oğlu vardır; Danyal,üzeyir, Mişael ve Hanaya’dır. Zülkif(a.s.), Oğullarına Tevrat levhalarını, Zebur u ezberletiyor ve açıklamalar yapıyordu. Babil Kralı Bahtunnasar Kudüs’e saldırmış, Zülkifl peygamberi ele geçirememiş ama 4 çocuğunu yanına aldırmıştı. Özelikle Danyal(a.s.) ile çok ilgilenmiştir. Hz. Zülkifl(a.s.) Allah’ın dinini yaymak için Hicaz – Yemen- Mısır topraklarında bir zaman dolaşmıştır. Ancak el attığı her insanın gözleri kör , kalpleri katıydı. Bu seferde kuzeye doğru Şam bölgesine gitmiş, Toros dağları eteklerine ulaşmış, Şimdiki Bitlis’te epeyce oyalandı. Hatta Ergani ye kadar ulaştı. En sonda Asur istilasında kaçarak Eğil’e gelmiştir. Rivayete göre Daha önce buraya gelen vefat eden oğlunun kabrini burada bulmuştur.

Yine rivayete göre ; Allah(c.c.) Hz. Danyal(a.s.)’a Dicle’nin suyunun çıktığı mağaranın önüne gitmesine istemiş ve demiş ki : ” buradan itibaren çizgi çizerek yürü. Su seni takip edecek. Ama fakirlerin, vakıfların mallarına yetiştiğin zaman yol değiştir ki su onlara zarar vermesin.” Danyal Peygamber de hep garibanları koruyup asasıyla yatağı izmiş. Bunun için Dicle hep zikzaklar çizermiş. Elindeki asa ile suyun çıktığı mağaradan Basra’ya kadar çizgi çizmiştir.

Danyal Peygamber’in kabri ile ilgili Basra bölgesindeki Sus Şehri veya ülkemizdeki Tarsus da olduğu rivayet edilir.. Hz. Ömer zamanında Ebu Musa El-Eşari tarafından fethedilen Sus (Huzuristanda bir kent)şehrinde kralın hazine dairesindeki bir odada bulunduğu ve cenaze namazının kılınarak defnedildiği rivayet edilir. Hz. Ali’ye ithaf edilen belgesiz bir rivayettir.

Genel olarak başka yerlerde de Danyal (a.s.) kabri olduğu ifade edilse de Eğil ilçesinde Danyal(a.s.)’ın kabri veya makamı vardır. Bu arada Danyal(a.s.) kardeşi Üzeyir(a.s.) makamı da Diyarbakır’a komşu olan Adıyaman’dadır. Eğile de oldukça yakındır. Zira Çermik ilçesinden bu makama kısa sürede ulaşılabilmektedir.

Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat

Sort

Hz. Zülkifl (a.s.) – Diyarbakır

Diyarbakır – Eğil – Ziyaret Tepesinde . Eğil ilçe merkezine girmeden 5 km uzaklıkta

Zülkifl(a.s.)’ın peygamberlik bölgesi tüm Mezopotamyadır. Asur Kralı III. Salmasar İsrailoğulları’nı kuzeye Amid bölgesine sürgün etmiştir.Hz. Elyesa(a.s.) ve Hz. Zülkifl(a.s.) ın ailelerinin bu sürgünde yurtlarından çıkarıldıkları ve Eğil’e yerleştikleri tahmin edilmektedir. Zülkifl (a.s.) İÖ . 846 da doğmuştur. Babasının adı Buzi’dir. Buzi Elyasa(a.s.)’nın amcasının oğludur. Annesi Zekeriya kızı Abdiye’dir. Hz. Zülkifl(a.s.) doğduğunda Hz. Elyesa(a.s.) 50 yaşında olduğu tahmin edilmektedir. İÖ 821 de 21 yaşında peygamber olmuştur. İÖ 762 Eğil’de vefat etmiştir. 84 yıl yaşamış ve 49 yıl peygamberlik yapmıştır.

Asıl adı Hazkıya, Hazkl, Hazkil veya Hazekel olduğu dile getirilmektedir. Zülkifl.arapça Haziya’nın karşılığıdır. Haz, nasip anlamındadır. Bir başka rivayete göre de Hz. Elyesa(a.s.)’a iki kere kefil olduğu için Zülkifl ismini almıştır. Rivayete göre Allah(c.c.) İsrailoğullarınına gönderdiği peygamberlerden Elyesa(a.s.)’ın eceli gelip vefatı yaklaşınca Allah(c.c.) ruhunu kabz edeceğini vahiyle bildirdi ve ” Mülkünü, İsrailoğullarından geceden sabaha kadar ibadet eden, namaz kılan, gündüzleri oruç tutan,ve insanlar arasında kızmadan hükm edecek birine ver ” buyurdu. Elyesa(a.s.) kendisine verilen emri İsrailoğullarına bildirdi. Aralarında bir genç kalkıp :Ben olurum dedi. Elyesa(a.s.) ; ” Bu kavmin içinde senden daha büyükleri var, sen otur.”dedi. Sonra ikinci defa aynı teklifi yaptı o genç yine ” Kefil olurum” dedi. Üçüncü defa aynı teklifi tekrarlayınca cevap veren yine o genç oldu. Bunun üzerine Elyesa(a.s.)onu yerine halife bıraktı. Bu Genç Bişr idi. Be sebeple o gence Zülkifl lakabı verildi.

Hz. Zülkifl(a.s.)‘ın aşağıdaki özelliklere sahip olduğu rivayet edilir; Endamlı ve alımlı, iyilikten haz duyan, nasibe boyun eğen, devamlı oruç tutan, ibadeti bedence ve kalpçe sürekli olan, asla sinirlenmeyen, adalet ile iş gören, Elyesa’nın devrettiği emaneti severek kabul eden ve neticede peygamberlikle mükafatlandırılan, sabırlı, kapanan Mescid-i Aksa’yı tekrar ibadete açan, İsrail kavminin çok kötü hallere düşeceğini görebilen, çiftçilik ile geçinen ve çok çalışan, çok sabreden gibi vasıfları bilinmektedir.

Hz. Zülkifl(a.s.)’ın adı Kur’an-ı Kerim’de iki yerde geçmektedir. ”İsmail,İdris ve Zülkifl’i de (hatırla) Onların hepsi sabredenlerdendi.”(Enbiye suresi 85. ayet). ”İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.” (Sad suresi 48. ayet) Hz. Zülkifl(a.s.)’ın kabri Dicle barajı suları altında kalacağından 1995 yılında , yine Eğil’in 2 km güneydoğusundaki Nebi Harun-i Asefi’nin yanına defnedilmiştir.

Hz. Zülkifl(a.s.)‘ün mezar taşında 487/1094 tarihinin yazılı olduğunu ve türbenin duvarında da bennan(usta) olarak Ebu İmad’ın adının geçtiğini , türbenin üzerinde de1091/1680 tarihli bir tamir kitabesi olduğu araştırmacılar tarafından tespit edilmiştir. Buradan hareketle türbenin 1094 tarihinde usta İmad tarafından inşa edildiği ve 1680 tarihinde Şeyh Ömer’in kızı La’l Han Hatun tarafından onarıldığını , ustanın da amele Ali olduğunu söyleyebiliriz. 1301/1883, 1308/1890, 1318/1900 tarihli Diyarbakır salnamelerinde de ” Nebi Zülkifl’in peygamber olduğu ve makamının Ergani de olduğu ” yazılıdır.

487/1094 tarihli kitabe ;
Haza Kabru Zü’l-Kifl sallallalu aleyhi
Tatavva’ bihi Ebubekir İbni el- mevdud vesellem
Sene seb’in ve semanin ve erbaa mietin 487

Zülkifl(a.s.)’ın zaviyesinin 1518 senesine ait bir vakfiyesi vardır. Osmanlı Tahrir defterinde 1518 tarihli ve 1530 tarihli tahrirde bagür ve ruzbegü köy mezarının Zülkifl Nebi zaviyesi için vakfedildiği yazılıdır.1801-1802 diyarbakır salnamesinde de birim belirtilmeden 5400’lük bir gelirinin olduğu yazılıdır.

Zülkifl(a.s.) ‘a ait olan eski türbe , ilçenin 4 km dışında Hacıyan Mahallesindedir. Baraj yapılmasından dolayı sular altında kalma riski nedeniyle Diyanet işleri ve Vakıflar genel müdürlüğü iş birliği ile14-17 eylül 1995 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Nakil için 9 kişiden oluşan bir heyet oluşturulmuş. Bu heyette Eğil Kaymakamı Selim Çapar, Müftü Ekrem Abbasioğlu, Müftülük memuru Burhanettin İncedursun, Eski Medrese hocası Ömer Kalkan ( Seyda Molla Ömer), Eski Medrese hocası İmam Sadullah Kızılay, Kaymakamlık V.H.K.İ Mahmut Laçin ve üç işçi bulunmaktadır. Önce Elyesa(a.s.)’ ın kabrinin taşınmasına başlanmış ve bu faaliyet 2 gün sürmüş. Sonra Zülkifl (a.s.) kabrine ulaşılmıştır. Heyette bulunanlar İttifak halinde her iki cesedin ve kefenin hiçbir şekilde çürümediğini , daha dün ölmüş gibi taze olduğunu belirtmişlerdi.

Bu taşıma hikayesini , definde bulunan Hüsamettin Akboz’dan dinleyelim;
” Zülkifl'(a.s.)’ı Dicle kenarından Seyda Molla Ömer ve 4 işçi pikapa yükledi, defin mekanında biz 35 kişi idik , iplerle zorlula indirdik, çok ağırdı tekbirlerle gömdük. Ancak Seyda Molla Ömer ve 4 kişi kolaylıkla pikapa yüklemişti. Seyda Ömer’e sordum anlattı. ”Zülkifl peygamberi baştan ayağına kadar kontrol ettim, daha dün vefat etmiş gibiydi. Boyu bizim kadardı, kefeni tığla örülmüş şekildeydi, hafif tozluydu, başına dokununca başını örten örtü açıldı, beyaz saç ve sakalı vardı.”

Hem Zülkifl(a.s.) hem de Elyesa(a.s.) kabirlerinin taşınma sırasında görevli bulunan Seyda Molla Ömer şunları da anlatıyor ;
”Her iki naaşı da bizzat gördüm. Naaşlar yeni ölmüş insan cesedi gibiydi. Canlı bir insan yatmış hali, uykudaki hali gibiydi. Nasıl ki yatarsınız sadece hareketsiz olursunuz. İşte aynen öyleydi. Canlı bir insan gibiydi vücut yapıları. Ellerine, beline, ayaklarına uyluklarına ellerimle dokumdum. Her tarafı sağlamdı. Onlara duyduğumuz hürmetten ve mahcubiyetimden dolayı yüzlerini açıp bakamadım. Hz. Zülkifl’ün saçını gördüm, hemen kapattım. Saçı kara değildi, hepsi ak da değildi. İkisinin arasıydı. Kefenlerinde leke bile yoktu. Tertemiz bembeyazdı. Hz. Zülkifl(a.s.), Elyesa(a.s.) peygamberden daha ağırdı. Boyları bizden uzundu. ”

Hz. Zülkifl’in Ergani Makam dağında da makamı bulunur. Halk tarafından ziyaretgah olarak ilgi duyulan mekana çevre illerinden de ziyaretçiler gelmektedir. Makam’a daha çok bahar mevsimlerinde gidilir ve halk tarafından yiyecekler götürülür , gezilir, namazlar kılınır, dualar edilir. Makam’ın bir diğer özelliği de burada açan ve buraya özgü olan makam çiçeğidir. Bir rivayete göre Hz. Zülkifl'(a.s.) ın terinin damladığı her yerde bu çiçek açmıştır. Her iki Peygamberin de naaşlarının çürümemiş olması , Hz. Peygamber’in ” Cenab-ı Hak, toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram kılmıştır.” hadisi ile irtibatlandırılmıştır.

Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Peygamber makam ve kabirleri, Ali Melek
Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat
Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız

Sort