Suboğan Türbesi

Suboğan Türbesi

Havza’nın merkez mahallelerinde Boyacılar Mahallesinde, Kulluk mevkiinde

TARİHÇE: Halk arasında “Su Boğan Türbesi” şeklinde anılan türbeye ait herhangi bir kitabe bulunmadığından türbenin tarihi hakkında bilgi edinilememektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Türbe; Karadeniz’e özgü ahşap yapı tarzında iken son yıllarda betonarme olarak yeniden inşaa edilmiştir. Kubbe çatılı olan türbenin dış ve içi sıva üstü boyadır. Türbe içerisinde mermer sanduka bulunmaktadır.
RİVAYET: Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Su Boğan Türbesi hakkında çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Mahallinden edinilen bilgilere göre türbede Pınarçayır Köyü’ndeki Yahya Paşa’nın akrabası bir Osmanlı komutanı medfun bulunmaktadır. İsmi bilinmeyen bu kabre yakın zamanda halk tarafından türbe inşaedilmiştir. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak, hasta olanlar içinde Allah’ın (c.c) izni ileşifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir
Kaynak ; Samsun Evliyalar Atlası – Ahsen Vakfı ( Allah onlardan razı olsun)

Pir Ahmed Dede – Samsun

Pir Ahmed Dede 1

Havza’ya 13 km batısındaki Doğan çayır Köyü, Dedelik mevkiinde tepe üstünde

TARİHÇE: Halk arasında “Pir Ahmed Dede” şeklinde anılan türbeye ait herhangi bir kitabe bulunmadığından türbenin tarihi ve kime ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte Türbe; dört tarafı dikdörtgen şeklinde taşlarla çevrilidir. Türbenin içinde kabir yakın zamanda mermerle kaplanmıştır.
RİVAYET: Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan “Pir Ahmed Dede” olarak tanınan türbe ziyaret yeridir. Anlatılanlara göre bu mezar civarından kim odun veya çalı alırsa, gece rüyasında korkutuluyor. Yinebir kısım rivayette uyarılara rağmen bölgeye küçük abdestini bozan bir kimsenin felç olduğu anlatılmaktadır. Birbaşka rivayette ise mezar yanında tarlası bulunan Hacı Ahmet Gödelek isimli köy sakini mezarın yanını öküzlerle sürer. Ancak öküzlerin ikisi de hemen rahatsızlanarak ölür. İşte bunun gibi rivayetler nedeniyle Pir Ahmet Dede’yehalk derin saygı göstermekte, o bölgedeki ağaçlara dokunmamakta, çevresindeki araziyi sürmemektedir. Türbe halktarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak için ziyaret edilmektedir.
Kaynak ; Samsun Evliyalar Atlası – Ahsen Vakfı ( Allah onlardan razı olsun)

Beyviran Ali Dede

Beyviran Dede

Bafra’ya 20 km batısında bulunan Bey Ören Köyü, Kınataşı mevkii, Üzümlü Çeşme üstünde

TARİHÇE: Halk arasında “Beyviran Ali Dede” şeklinde anılan türbeye ait herhangi bir kitabe bulunmadığından türbenin tarihi hakkında bilgi edinilememektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte Türbe; varvara çeşmesinin üst tarafına örmetaşlarla yarı açık şekilde çevrilerek yapılmıştır. Türbe içerisindeki kabir mermerle kaplanmıştır.
RİVAYET: Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Beyviran Ali Dede hakkında çeşitli rivayetleranlatılmaktadır. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak, hasta olanlar içinde Allah’ın (c.c)izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir.

Kaynak ; Samsun Evliyalar Atlası – Ahsen Vakfı ( Allah onlardan razı olsun)

Şeyh Safi Türbesi

Şeyh Safi Türbesi

Havza’ya 5 km batısındaki Şeyh Safi Köyü’nde köy camisinin yanında

TARİHÇE: Halk arasında “Şeyh Savcı Türbesi ” şeklinde anılan türbeye ait herhangi bir kitabe bulunmadığından türbenin tarihi ve kime ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Türbe çeşitli zamanlarda tadilat geçirmiş olup, Havza’nın tanınmış simalarından Çonoğluzade Mahmut Efendi tarafından 20. yüzyıl başlarında onarılmıştır. Türbe yeşil renkte taştan sekizgen planlı olup, üzeri içten kubbe dıştan konik bir külah ile örtülmüştür. Türbede dikkati çeken bir bezeme bulunmamaktadır. Türbe içinde betonarme üstü tahta sanduka bulunmaktadır.
RİVAYET: Bazı iddialara göre Türbe Selçuklu Sultanlarından II. Mesut’un şehzadesi Taceddin Altunbaş’a aittir ve 1355 yılında inşa edilmiştir. Fakat bu iddianın tutarlılığı yoktur. Çünkü köyün mezarlığında Taceddin Altunbaş’a ait olduğu bilinen bir mezarda bulunmaktadır. 1355 yılında Tacettin Altunbaş’ın hayatta olduğunu tarihi belgeler kanıtlamaktadır. Bu durumda, türbenin Şeyh Savcı isminde evliya olduğu düşünülen bir zata veya Sultan Taceddin’inoğlu Kılıçarslan Bey’e ait olduğu varsayımları ağırlık kazanmaktadır. Fakat burada yatan kişinin Kılıçaslan Beyden çok Şeyh Safı olduğu yöre halkı tarafından da desteklemektedir. Şöyle ki, Şeyh Safî ve türbesi ile ilgili çeşitli efsaneleranlatılmakta ve buradaki kişinin önemli bir İslam âlimi olduğunu ispatlar deliller ortaya koyulmaktadır. Kendisinin ünlü Türk Bilgini ve İslam âlimi olan Ahmet Yesevi’nin müritlerinden bir olduğu ve 1071’de Anadolu’ya giren Türklerin bu kişileri Anadolu’nun İslamlaştırılmasında kullandıkları ihtimalleri güçlenmektedir.Şeyh Safinin kimlerden olduğu ve nereden geldiği bilinmemektedir. Kendisine ait herhangi bir sülale ve ya boyismine rastlanmamıştır. Ama Türk Kültüründe Savcı isminin kullanılmış olması ve Anadolu’da 1071’den sonra ortaya çıkmış olması kendisinin Türk olduğu ve Anadolu’nun Türleştirilmesi ve İslamlaştırılmasında kullanıldığının kanıtı olabilir.Şeyh Safinin Selçuklular döneminde Selçuklu Sultanlarının da önem verdikleri bir şahsiyet olduğu Sadettin Altınbaşsın bu kişinin yanına gelmek istemesinden de anlaşılmaktadır. Selçukluların Anadolu’daki hâkimiyetleri sonaerdiğinde, Sadettin Altınbaş’ın buna çok üzülüp hastalandığı ve hastalığı nedeni ile Şeyh Safinin yanına gelerek onunmaneviyatından faydalanmak istediği anlaşılmaktadır. Hatta öldüğünde buraya gömülmek istediği ve bu isteğinin de gerçekleştiği açık delillerle ortadadır. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak amacıyla ziyaret edilmektedir.

Kaynak ; Samsun Evliyalar Atlası – Ahsen Vakfı ( Allah onlardan razı olsun)

Pamuk Dede – Samsun

Pamuk Dede

Havza’nın merkez mahallelerinden olan İmaret Mahallesinin Kapıcılar mevkiinde

TARİHÇE: Halk arasında “Pamuk Dede ” şeklinde anılan türbeye ait herhangi bir kitabe bulunmadığından türbenin tarihi hakkında bilgi edinilememektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte orijinali ahşap olan Türbe; 1995 yılında hayırsever bir işadamı tarafından betonarme şeklinde yeniden yaptırılmıştır. Türbe içinde 2 adet sanduka bulunmaktadır.
RİVAYET: Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Pamuk Dede Türbesi hakkında çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Mahallinden edinilen rivayete göre 1940’lı yıllarda zamanın Kaymakamı rüyasında Pamuk Dede’yi görür. Pamuk Dede Kaymakama “Benim mezarım Hükümet Konağının önündeki yolun altında kaldı.Beni buradan alıp kışlanın arkasına gömün” der. Kaymakamın rüyası üzerine yol kazılır ve Pamuk Dede’nin naaşına ulaşılır. Pamuk Dede’nin Aksakallı, pamuk gibi bembeyaz olan naaşı ile kefeninin çürümemiş olması ilçede büyük yankı uyandırır. İsmi belli olmayan Allah dostu, buradan alınarak şimdiki yerine nakledilir ve naaşının nur yüzlü, aksakallı, pamuk gibi bembeyaz olması nedeniyle halk arasında ‘Pamuk Dede’ diye anılır.Yine bir rivayete göre 1995’li yıllarda Pamuk Dede Giresunlu bir işadamının rüyasına girer. Pamuk Dede bu kişiye rüyasında; “Benim mezarım Havza’da. Benim türbemi yaptırmadan hacca gitme” der. İşadamı bu rüyayı birkaç kezgörmesine rağmen dikkate almaz ancak hacca gitmek için hazırlık içindeyken hanımının felç olması sonucu, doğru Havza’ya gelerek Türbeyi bulur ve betonarme olarak yeniden inşa ettirir. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veliziyaretinde bulunmak, hasta olanlar içinde Allah’ın (c.c) izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir.

Emir el- Hac Veliyyüddin bin Berekât Şah

Emir el- Hac Veliyyüddin bin Berekât Şah

Samsun -Havza’nın 19 kilometre Kuzeydoğusuna düşen Dere Köyü merkez cami yanında bulunmaktadır

TARİHÇE: Halk arasında ” Zeyneddin bin Veli ” şeklinde anılan türbe, batısındaki aynı adlı camiyle birlikte, camiyebitişik inşa edilmiştir. Türbe ve camiye ait bir inşa kitabesi bulunmamaktadır. Hüseyin Hüsameddin’in Amasya Tarihi adlı kitabına göre cami ve türbe, Selçuklu Emirlerinden’ Emir el- Hac Veliyyüddin bin Berekât Şah tarafından H. 647 /M. 1249-50’de yaptırılmış ve vakıfları düzenlenmiştir. Türbenin banisi olarak gösterilen Selçuklu Emiri Veliyyüddin’inismine ise kaynaklarda rastlanmamaktadır. Cami ve türbenin tarihini aydınlatacak başka bir belgeye de ulaşılamamaktadır. Mevcut yapım plânı, duvar kalınlığı, işçiliği ve mimari elemanları bu tarihe uygun düştüğündentürbenin yapımı için kitapta verilen H. 647 / M. 1249-50 tarih söylenebilir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Türbe; içten sekizgen, dıştan ise camiyle bitişmesi ve kuzeyinde bir giriş mekânı yer almasıitibariyle, güneydoğu köşesi pahlı, dikine dikdörtgen şeklindedir. İçten sekiz köşeli, piramidal külah örtülü yapı,dıştan camiyle birlikte kırma çatıyla örtülüdür. Sıvalı sekizgen külah, pek muntazam değildir. Çatı, 1940 yılında kuzeye eklenen caminin çatısının devamı olarak yapılmıştır. Kuzey cephedeki kapıyla girilen türbenin, sekizgenkenarları, birbirine yakın ölçülerde, ancak aynı değildir. Kıble duvarında alt seviyedeki mazgal pencere, yapınınaltındaki cenazelik katına işaret etmektedir. Sekizgen yapının kuzeyinde yeni cami, batısında eski cami bulunmaktadır. Türbenin kuzeyi, doğu yönde yeni bir kapıyla girilen, enine dikdörtgen şeklinde olup, bir tür girişolarak belirmektedir. Ancak bugün etrafını kapatan duvarlarla kendiliğinden oluşan bu kesimde, orijinalde ne tür birdüzen olduğu anlaşılamamaktadır.Yapının zamanla aldığı görünüm, türbe olduğu kanaatini vermekten uzaktır. Türbeye; tek kanatlı, iki panoyaayrılarak oymalarla bezenmiş ahşap bir kapıyla girilir. Eğilerek girilecek kadar alçak tutulan kapının eşiği, hafifyüksekçedir. Birbirinin simetriği dikdörtgen panolarda, ortada tüm panoyu kaplayan eşkenar dörtgen çerçeveiçerisinde, “S” kıvrımlarıyla birlikte, stilize, bitkisel bir kompozisyon görülür. Barok karakterli iri kıvrımların ortasında,papatya benzeri stilize bir çiçek motifi yer alır. Panonun köşelerinde oluşan üçgen alanlarda, daireden dağılan ışıkdemetlerini hatırlatan, bir kompozisyon vardır. Ahşap yüzeyin oyulmasıyla kabartılan kompozisyonun üslubu,türbenin ilk inşasından çok sonralara; geç devir Batılılaşma dönemine işaret etmektedir. Sadece kıble yöndekipencereden ışık alan yapının içi, bir hayli karanlıktır. Pencerenin yetersizliğiyle birlikte, duvarlar ve külahın kısa tutulması, yapının içinde basık bir etki uyandırmıştır. Türbede sanat değeri taşımayan iki sanduka bulunur. Ortadakibiraz daha büyük, kıble taraftaki küçük olan sandukalar, kabaca yapılmış olup, küçük olanın bir çocuğa ait olmasıbeklenir. Zamanla elden geçirilen, halen beyaz alçıyla kaplı sandukaların, kimlere ait olduğu konusunda bir belgeolmamakla birlikte, bani ve bir yakınına ait olabilecekleri akla gelmektedir. Duvarlarda içte dört köşede, 1.70 m.yükseklikte taş kandillikler göze çarpar.
RİVAYET: Rivayet olunur ki, kısa bir süre öncesine kadar türbe duvarındaki delikten bakıldığında Emir el-HacVeliyüddün Bin Berekat Şah’ın ayaklarının çürümemiş bir şekilde olduğu bakanlarca görülmekteydi. Ancak türbeiçindeki sehpanın çökmesi nedeni ile artık görülmemekte. Yine rivayet olunur ki define aramak için türbeye girenkişiler define aramaya fırsat bulamadan başlarına gelen çeşitli belalar nedeniyle perişan olmaktadır. Yöre halkıtarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan “Dereköy Evliyası” veya ” Zeyneddin bin Veli ” olarak tanınantürbe ziyaret yeridir. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak, hasta olanlar içinde Allah’ın(c.c) izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir. Genellikle erkek çocuk isteyen ve ruhsal bozukluğu bulunanhastalar türbeyi ziyaret etmekte ve Allah’tan (c.c) şifa ummakta adaklar adamaktadır.
Kaynak ; Samsun Evliyalar Atlası – Ahsen Vakfı ( Allah onlardan razı olsun)

Dede Pınarı Türbesi – Samsun

Dede Pınarı - Samsun

Samsun – Havza’ya 27 kilometre kuzey doğusundaki Çakıralan Köyü’nde bulunmaktadır.

TARİHÇE: Halk arasında “Dede Pınar ” şeklinde anılan türbeye ait herhangi bir kitabe bulunmadığından türbenin tarihi hakkında bilgi edinilememektedir.

MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte Türbe; dikdörtgen şeklinde 1,5 metrelik bahçeduvarıyla yarı açık olarak çevrilmiştir. Türbe içinde doğal taşlardan yapılı kabir ve ağaçlar vardır. Türbenin önünde ise kışın sıcak yazın serin akan pınar bulunmaktadır.

RİVAYET: Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Dede Pınar Türbesi hakkında çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Kurtuluş Savaşı yıllarında Pontuslu Rum çetelerinin diğer köylere baskın düzenlerken ÇakıralanKöyü’ne hiçbir şekilde baskında bulunmamasının nedeni yöre halkı tarafından köyde bulunan Dede Pınar Evliyası’nadayandırılmaktadır. Ayrıca Kıbrıs Barış Harekatı döneminde mezar üzerinde bulunan kavun büyüklüğündeki taşınbir hafta kaybolduğu ve bir hafta sonra akşam namazından çıkan cemaatin aynı taşın kıvılcımlar saçarak yerinedöndüğünü gördüğü rivayetler arasındadır. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak, hastaolanlar içinde Allah’ın (c.c) izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir. Hasta olarak genellikle sarılık hastalarıtürbeyi ziyaret etmekte ve Allah’tan (c.c) şifa ummaktadır.
Kaynak ; Samsun Evliyalar Atlası – Ahsen Vakfı ( Allah onlardan razı olsun)

Ahmet Efendi Türbesi – Samsun

Ahmet Bey - Samsun

Samsun – Havza’nın 5 kilometre kuzeyinde bulunan Aslan Çayırı Köyü’nde tepe üstünde bulunmaktadır.

TARİHÇE: Halk arasında “Ahmet Efendi Türbesi ” şeklinde anılan türbeye ait herhangi bir kitabe bulunmadığından türbenin tarihi hakkında bilgi edinilememektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte Türbe; tepe üzerine dikdörtgen şeklinde 1,5 metrelik bahçe duvarıyla yarı açık olarak çevrilmiştir. Türbe içinde doğal taşlardan yapılı kabir ve ağaçlar vardır.
RİVAYET: Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Koca Dede Türbesi hakkında çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Mahallinden edinilen rivayetlere göre Ahmet Efendi yaklaşık 400 yıl önce Aslançayır Köyü’nde şehit düşen bir komutandır. Ahmet Efendi ile birlikte şehit düşen 5 askerde köyün farklı yerlerine defnedilmiştir. Ahmet Efendi’nin köydeki bir kuyudan su alıp mezarına giderken gözden kaybolduğunu gören köylüler bulunmaktadır.Rivayetlerde Ahmet Efendi’nin türbesi ile diğer mezarlıklar arasında geceleri ışıklar gelip gitmektedir. Yoğun ağaçlıklarla çevrili Ahmet Efendi Türbesi’nden kimsenin odun veya çalı alamadığı alanların çeşitli musibetlere uğradığı da rivayetler arasındadır. Ayrıcı mezar yanından 3 İhlas bir Fatiha okuyup dal ve yaprak koparmadan kırıparkaya bakmadan gidildiğinde yaprak ya da dal kuruyunca sivilce ve siğillerin kaybolduğuna inanılmaktadır. Türbehalk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak, hasta olanlar içinde Allah’ın (c.c) izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir. Hasta olarak genellikle sarılık hastaları türbeyi ziyaret etmekte ve Allah’tan (c.c) şifa ummaktadır
Kaynak ; Samsun Evliyalar Atlası – Ahsen Vakfı ( Allah onlardan razı olsun)