Hacı Hatun – Samsun

Samsun’un İlkadım İlçesi Kale Mahallesi’nde Saathane Meydanının 100 Metre kadargüneyinde yer almaktadır.

TARİHÇE: Yapımın inşa kitabesi yoktur. Kayıtlı bir vakfiyesi de bulunmayan caminin kapısı üzerinde bulunan Latin harfli yeni bir yazıtta 1113 tarihi geçmektedir. Miladi 1701-02 yılına denk gelen bu tarih, bir araştırmada 1697 olarakyazılmış ve yöreyle ilgili birçok yayında, yapının inşa tarihi olarak kaydedilmiştir. 459 Hiçbir belgeye dayanmayan ve muhtemelen 1976 yılı civarındaki tamirde konulan bu yazıta temkinli bakılmaktadır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan H. 1280 / M. 1863-64 tarihli bir belgeden 460 yapının tamir ve inşasının gerektiği görülmektedir. H. 18 Cemaziye’l-ahir 1276 / M. 1859-60 tarihli bir başka belgede “Çarşamba kasabasından Hazinedârzâde müteveffa Osman Paşa’nın halilesi Hace Hatun” şeklinde geçen şahsın, yapının banisi olması muhtemeldir. HazinedârzâdeOsman Paşa’nın 1841’de vefat ettiğine bakarak, eşi Hacı Hatun’un camiyi 19. yüzyılın ilk yarısında yaptırmışolabileceği düşünülebilir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan tarihsiz bir belgede camiye ait vakıflargörülmektedir. Cami, 1976-77 yılı eklemeleriyle orijinal görünümünden bir hayli uzaklaşarak modern bir görünüm almıştır. Tek kubbeli yapının önünde, vaktiyle bir son cemaat yerinin olduğu, bilinmeyen bir tarihte yıktırıldığı anlaşılmaktadır. Yakın zamanlarda elden geçirilen cami, aynı fonksiyonunu sürdürmektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Kuzeyde sokağa açılan, diğer yönlerde bitişiğindeki binalarla sarılan cami, hem iç hem de dışta, orijinal görünümünden neredeyse hiçbir şey kalmaksızın günümüze ulaşmıştır. Yapı tek kubbeli olup, ayrıtlı tromplarla geçilen sekizgen kasnaklı bir kubbeyle örtülüdür. Kare şeklindeki harimin kuzeybatı köşesinde bugün bir minare bulunur. Bir araştırmada duvarların “kesme taş ve tuğla hatıllı” olduğu belirtilmektedir. Yapı dışına yansıyan tromplar ve sekizgen kasnak duvarlardan hafifçe çekilmiştir. 1985’e kadar kiremitle kaplı olduğu anlaşılan kubbe şimdi kurşunla kaplıdır. Kubbe kasnağı duvarlara oranla biraz yüksek tutulmuştur. Bir hayli küçük tutulan, mahallemescidi görünümündeki yapının kuzeybatı köşesinde yer alan minare, kare şeklinde bir kaide üzerindeyükselmektedir. Minare yolu ve basamaklarında ilk on beş kadar basamağın orijinal, bunun yukarısındaki otuzcivarındaki basamağın yeni olduğunu tespit edilmiştir. Bu durum, minarenin muhtemelen 1943 depreminde yıkıldığıbu tarihten sonra yenilendiğine işaret sayılabilir. Duvarların üzerinde, kasnağın yukarısına kadar yükselen kaideninüzerindeki kalın bir silmeyle, kısa tutulan papuçluğa geçilmektedir. Silindirik gövdenin alt kesimindeki kalın silmeninyukarısındaki kesimler betonarme olup yenidir. Duvarlarda toplam altı pencere açılmıştır.

Filibeli Hacı Hafız Tevfik Efendi (k.s.)

BOlu – Mudurnu ‘da Şehre hakim yüksek bir tepe dedir. ( harita tam olarak bulunduğu yeri göstermektedir.)

Bolu velilerinden. 1796 yılında doğdu ilk öğrenimini Filibe’de yaptıktan sonra İstanbul’a gelerek 28 yaşında iken Fatih Medresesinden icazet alarak mezun oldu. İlk görevini İstanbul’da Eyüp Sultanda aldı. Bir süre burada çalıştıktan sonra tekrar doğum yeri olan Filibe’ye döndü. Filibe Şehrinde 50 yıl imamlık yaptı. Lakin savaş çıkınca tekrar İstanbul’a döndü ve görev istedi. Zamanın Şeyhülislam’ı tarafından bir göreve tayin edileceği sırada Mudurnulu Hacı Tevfik Efendi , Şeyhülislam’a başvurup Filibeli Hacı Tefvik Efendi’yi Mudurnu’ya getirdi. Filibeli Hacı diye anılan Tevfik Efendi , Mudurnu Yıldırım Beyazıd camiinde 50 sene imamlık yaptı. Aynı zamanda medrese ve camiide kurslar halinde dersler veren Filibeli Hoca’nın çevre ilçelerden çok sayıda öğrencisi vardı. Filibeli Hacı Tevfik Efendi , Nakşibendi yoluna bağlı idi. Hayatının 100 yılını nazam kıldırmak ve Kuran-ı Kerim okutmakla geçiren Filibeli Hoca’nın keramet sahibi olup, Milli mücadele yıllarında halkı teşvik ederek hizmette bulunmuştur. 133 yaşında iken 26.02.1929 tarihinde vefat etti. Sağlığında iken kendisi gibi ulema ehlinden olan ve Mudurnu’nun en yüksek tepesinde yatmakta olan Şeyhül Ümran’ın yanına gömülmeyi vasiyet ettiğinden Şeyhül Ümran tepesi diye anılan yere gömüldü.

Türkiye Gazetesi , Orta Anadolu Evliyaları , cilt 1