Hz. Danyal (a.s.) – Makam – Diyarbakır

Diyarbakır – Eğil – İlçe Emniyet amirliğinin arka bahçesinde

Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde yapılan çalışmalarda Hz. Danyal(a.s.) ait olduğu iddia edilen bir mezar bulundu. Eğil ilçe Emniyet müdürlüğü arka bahçesinde bulunan ve bir zamanlar türbe olduğu anlaşılan kalıntı üzerinde çalışma yapan akademisyenler, mezarın Danyal(a.s.) ‘ a ait olabileceği fikri üzerinde birleştiler. Burasının makamı mı yoksa kendi kabri mi olduğu tam olarak belli değildir.

Danyal(a.s.) – Zülkifl(a.s.) – Eğil arasındaki ilişki şöyledir;Hz. Danyal(a.s.), Hz. Zülkifl(a.s.) ın oğludur. Hz. Zülkifl(a.s.)’ın kabri Eğil’dedir. Zülkifl(a.s.)’ın dört oğlu vardır; Danyal,üzeyir, Mişael ve Hanaya’dır. Zülkif(a.s.), Oğullarına Tevrat levhalarını, Zebur u ezberletiyor ve açıklamalar yapıyordu. Babil Kralı Bahtunnasar Kudüs’e saldırmış, Zülkifl peygamberi ele geçirememiş ama 4 çocuğunu yanına aldırmıştı. Özelikle Danyal(a.s.) ile çok ilgilenmiştir. Hz. Zülkifl(a.s.) Allah’ın dinini yaymak için Hicaz – Yemen- Mısır topraklarında bir zaman dolaşmıştır. Ancak el attığı her insanın gözleri kör , kalpleri katıydı. Bu seferde kuzeye doğru Şam bölgesine gitmiş, Toros dağları eteklerine ulaşmış, Şimdiki Bitlis’te epeyce oyalandı. Hatta Ergani ye kadar ulaştı. En sonda Asur istilasında kaçarak Eğil’e gelmiştir. Rivayete göre Daha önce buraya gelen vefat eden oğlunun kabrini burada bulmuştur.

Yine rivayete göre ; Allah(c.c.) Hz. Danyal(a.s.)’a Dicle’nin suyunun çıktığı mağaranın önüne gitmesine istemiş ve demiş ki : ” buradan itibaren çizgi çizerek yürü. Su seni takip edecek. Ama fakirlerin, vakıfların mallarına yetiştiğin zaman yol değiştir ki su onlara zarar vermesin.” Danyal Peygamber de hep garibanları koruyup asasıyla yatağı izmiş. Bunun için Dicle hep zikzaklar çizermiş. Elindeki asa ile suyun çıktığı mağaradan Basra’ya kadar çizgi çizmiştir.

Danyal Peygamber’in kabri ile ilgili Basra bölgesindeki Sus Şehri veya ülkemizdeki Tarsus da olduğu rivayet edilir.. Hz. Ömer zamanında Ebu Musa El-Eşari tarafından fethedilen Sus (Huzuristanda bir kent)şehrinde kralın hazine dairesindeki bir odada bulunduğu ve cenaze namazının kılınarak defnedildiği rivayet edilir. Hz. Ali’ye ithaf edilen belgesiz bir rivayettir.

Genel olarak başka yerlerde de Danyal (a.s.) kabri olduğu ifade edilse de Eğil ilçesinde Danyal(a.s.)’ın kabri veya makamı vardır. Bu arada Danyal(a.s.) kardeşi Üzeyir(a.s.) makamı da Diyarbakır’a komşu olan Adıyaman’dadır. Eğile de oldukça yakındır. Zira Çermik ilçesinden bu makama kısa sürede ulaşılabilmektedir.

Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat

Sort

Nebi Ömer ( İbn Pir-i Can)

Diyarbakır – Eğil – Ziyaret Tepesinde . Eğil ilçe merkezine girmeden 5 km uzaklıkta

İÖ 900 -1000 yılları arasında Hz. Süleyman(a.s.) döneminde yaşamıştır. Hindistanlı ve Nebi Harun-ı Asefi’nin akrabasıdır. Hz. Süleyman’ın emri ile feth ve dinin yayılması için Harun-ı Asefi ile birlikte Eğil bölgesine feth etmeye gelmişlerdir. Burada yaşamış ve burada vefat etmiştir.
Nebi Ömer(İbn pir-i can) ‘ın kabri Eğil’de ziyaret tepesindedir. Buradaki en eski türbe Nebi Harun türbesidir.Türbe içinde bulunan Çiçekli Kufi kitabeye göre yapı 557/1162 tarihinde Nisanoğulları döneminde inşa edilmiştir.Türbe için Nebi Harun-ı Asefi ile birlikte metfundur.

Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız

Sort

Nebi Harun-i Asefi (k.s.)

Diyarbakır – Eğil – Ziyaret Tepesinde . Eğil ilçe merkezine girmeden 5 km uzaklıkta

İÖ. 1000 – 900 yılları arasında yaşamış ve Hz. Süleyman’ın katibidir. Berhiya’nın oğludur.Adı Asaf bin Behriyadır.( Bugun Eğil’ de Hz. Asaf’a hürmeten Asaf ismi çok kullanmaktadır) İÖ 971 yılında Süleyman Peygamber’in hükümdarlığı sırasında, İsrail en geniş sınırlarına ulaşmış ve yükselme dönemini yaşamıştır. Hz. Süleyman fetih ve dinin yayılması için Nebi Harun-u Asefi yi ordularının komutanı olarak atamıştır. Oda kendisi gibi Hindistanlı ve akrabası olan Nebi Ömer(ibni Pir-i Can) ile beraber Eğil bölgesini feth gelmiştir. Rivayete göre; Asurlardan Eğil kalesini almak istemiş fakat kale , çok yüksek olduğundan ele geçirememiştir. Üçüncü kuşatma da kaleye ”eğil” diye bağırdığında kale eğilmiş ve feth edilmiştir.
Neml Suresi 40. ayet; kitaptan(Allah tarafından verilmiş) bir ilim olan bir zat (Hz. Süleyman’a);” Göz açıp kapamadan ben onu sana getiririm” dedi biçimindedir. Burada sözü edilen kişinin Hz. Süleyman’ın veziri Asaf bin Berhiya (Harun Asafi) olduğu ifade edilmektedir.
Nebi Harun-u Asefi’nin kabri Eğil’de ziyaret tepesindedir. Buradaki en eski türbe Nebi Harun türbesidir.1316/1898, 1321/1903 ve 1323/1905 tarihli Diyarbakır salnamelerinde ” Nebi Harun Asefi ” peygamber olarak ifade edilmekte ve mezarının Eğil’de olduğu belirtilmektedir. Türbe içinde bulunan Çiçekli Kufi kitabeye göre yapı 557/1162 tarihinde Nisanoğulları döneminde inşa edilmiştir. Türbe için biri Nebi Harun’a diğeri akrabası Ömer İbni Pir-i Can’a ait iki kabir bulunmaktadır.

Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat

Sort

Hz. Hellak (a.s.)

Diyarbakır – Eğil ‘de İlçe merkezi girişindeki kabristanda

İÖ 100 yılında yaşamış olan Nebi Hallak(a.s.) , Hz. Zekeriya’nın akrabasıdır. 1316/1898, 1321/1903 ve 1323/1905 tarihli Diyarbakır Salnamelerin’de ” Nebi Hallak’ın Peygamber olduğu ve kabrinin Eğil’de olduğu” belirtilir.
Bir rivayete göre ; Nebi Hallak Peygamberlerin berberi olduğu ve peygamberler öldükten sonra da yaşadıklarından dolayı saç ve sakalları uzadığından ; Nebi Hallak gece mezarından kalkar,eline bir fener alır ve Eğil’de kabirleri bulunan Elyesa, Zülkilf ve Harun peygamberi tıraş eder ve yine mezarına dönermiş. Gidip gelirken fenerin ışığı göründüğünden bahsedilir.
Nebi Hallak’ın türbesine insanlar daha çok Çarşamba ve cumartesi , daha çok akıl hastaları, epilepsi , sinirli ve psikolojik açıdan hasta kişiler getirilir , dua edilir ve adak adanır.

Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Eğil ve Ergani halkının dilinde medfun Peygamberler, Yrd. Doç. Dr. M. Cengiz yıldız.

Sort

Hz. Elyesa (a.s.) – Diyarbakır

Diyarbakır – Eğil – Ziyaret Tepesinde . Eğil ilçe merkezine girmeden 5 km uzaklıkta

Asur Kralı III. Salmasar İsrailoğulları’nı kuzeye Amid bölgesine sürgün etmiştir.Hz. Elyesa(a.s.) ve Hz. Zülkifl(a.s.) ın ailelerinin bu sürgünde yurtlarından çıkarıldıkları ve Eğil’e yerleştikleri tahmin edilmektedir. Hz. Elyesa’nın adı Kur’an-ı Kerim’de ;
”İsmail, Elyesa, Yunus ve Lutu da(hidayete erdirdik). Hepsini alemlere üstün kıldık” (En’am 86. )
”İsmail, Elyesa’yı, Zülkif’i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.” ( Sad suresi 48)

Hz. Elyesa(a.s.) İÖ 896 yılında doğmuş. 75 yıl yaşamış ve 45 yıl peygamberlik yapmıştır. Asıl adı Elyesa Bin Uhtub Bin Acuz’dur. Hz. Elyesa‘nın İlyas peygamber’in İsraoğulları üzerine halifesi olduğu ve daha sonra da kendisine peygamberlik verildiği ifade edilmektedir. Hz. Musa(a.s.) ve Hz. Harun(a.s.)’ın eşyalarını barındıran Ahid sandığının son muhafızınında Hz. Elyasa olduğu belirtilir. Hz. İlyas'(a.s.)’ ın devrinde yaşamıştır. Rivayete göre ; Elyesa(a.s.)‘ın küçüklüğünde kötürüm bir vaziyette olduğu ve o sırada İsrailoğullarının peygamberi olan İlyas(a.s.)’ın bir gün Yahudilerin azgınlığından kaçarak dul bir kadın olan Elyesa’nın annesinin evine sığındığı, kendisini koruyan bu kadının kötürüm olan oğluna(Elyesa) yaptığı dua kabul olunarak Elyesa(a.s.)’nın sıhhatine kavuştuğu ifade edilir. Bunun üzerine Hz. İlyas’ın dininin esaslarına iman ettiği ve daha sonrada peygamberlik vazifesi ile görevlendirildiği nakledilmektedir. Baalbek hükümdarının zulmünden kaçan Hz. İlyas(a.s.) Tevrat’ı gizli gizli öğretmekte ve kendisi de emirlerinin gereğini yerine getirmekteydi.

Hz. Elyesa'(a.s.) da İsrailoğullarının ıslahı için uğraştı, tebliğ vazifesi yaptı. Azgınlık ve taşkınlıklarını günden güne arttıran bu kavim, Allahu Teala’nın kendilerine gönderdiği kitabın gösterdiği yoldan ayrıldı. Kabileler, devletin başına geçmek yarışına girdi. Aralarındaki ayrılık ve başka memleket meseleleri yüzünden birbirlerine düştüler. İsrailoğulları arasındaki fitnenin kavga ve çekişmelerin sonu gelmez oldu. Nihayet Allahu Teala üzerilerine Asur devletini musallat kıldı. Esir olup zelil ve perişan bir hayat sürdüler. Elyesa (a.s.) İsrailoğullarına çok nasihat etmesine rağmen, onlardan çok azı kendisini dinlemiş ve iman etmişlerdir.

Elyesa (a.s.) ile ilgili halk inanışları da bulunmaktadır. Bölge halkının anlatımına göre; Hz. Elyesa(a.s.), Eğil’e gelip dinini tebliğ etmiş, ancak kimseyi inandıramamıştır. Çok yaşlanmış ve bir gün ortadan kaybolmuş ve hiç kimse nereye gittiğini bilememiş. Bir gün, Eğil’de ölen birisini, götürüp gömmüşler. Gömdükleri yerde Elyesa(a.s.)’ın kabri varmış. Elyesa(a.s.) ölüye ” burdan git, burası benim mezarım” biçiminde seslenince ölü, ” ben ölüyüm gidemem”, deyince, Elyesa(a.s.) ” söyle seni buradan kaldırıp başka bir yere gömsünler” demiş. Ölü yine ölmüş olduğunu ve kimseye sesini duyuramayacağını söyleyince, Elyesa(a.s.) ”sen seslen, ben insanların duymasını sağlarım” demiş. Ölü, buranın Elyesa(a.s.)’nın mezarı olduğunu ve kendisinin başka bir yere nakledilmelerini istemiş ve bunu duyanlar, gelip ölüyü başka bir yere nakletmişler. Hz. Elyesa(a.s.)’nın kabrinin üstüne de kubbe yapmışlar.

Hz. Elyesa(a.s.) İÖ 821 de Eğil de vefat etmiş ve burada eski Tekke köyüne defnedilmiştir. Çok eski bir caminin bitişiğinde bulunan ve iki kemer üzerine oturtulmuş bir türbedir. Mezarının uzunluğu 6 metre civarındadır. Bu ziyaret yerinin , tanıtım yazısında şu ifadeler yer alır; ” Bu kabir , Elyasa(a.s.)’nın dır. İlyas(a.s.) kendisinden sonra İsrailoğullarına halife bırakmıştır. Elyesa Ehtub’un oğludur. Elyesa(a.s.), İlyas(a.s.)’ın amcası oğludur. takriben MÖ 1200 senesinde yaşamıştır. 850 seneden beri burada yaşayan ilim adamları tarafından Elyesa(a.s.) olarak bilinir. Kufi yazı ve muhtelif taşlardaki Arapça yazılarda görüldüğü gibi , kabir Elyesa(a.s.)ın kabridir.”Ayrıca Elyesa(a.s.)’ın mezarının Filistin de bulunan Samiriyye’de olduğunu ileri süren araştırmacılar olduğu gibi , Şanlıurfa’nın Eyyub Nebi Köyü’nde Elyesa(a.s.)’ın metfun olduğuna inanılan bir türbe de bulunmaktadır.

Tekke köyündeki kabri, Baraj yapılmasından dolayı sular altında kalma riski nedeniyle Diyanet işleri ve vakıflar genel müdürlüğü iş birliği ile14-17 eylül 1995 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Nakil için 9 kişiden oluşan bir heyet oluşturulmuş. Bu heyette Eğil Kaymakamı Selim Çapar, Müftü Ekrem Abbasioğlu, Müftülük memuru Burhanettin İncedursun, Eski Medrese hocası Ömer Kalkan ( Seyda Molla Ömer), Eski Medrese hocası İmam Sadullah Kızılay, Kaymakamlık V.H.K.İ Mahmut Laçin ve üç işçi bulunmaktadır. Önce Elyesa(a.s.)’ın kabrinin taşınmasına başlanmış ve bu faaliyet 2 gün sürmüş Sonra Zülkifl (a.s.) kabrine ulaşılmıştır. Heyette bulunanlar ittifak halinde her iki cesedin ve kefenin hiçbir şekilde çürümediğini , daha dün ölmüş gibi taze olduğunu belirtmişlerdi.
Bu taşıma hikayesini , definde bulunan Hüsamettin Akboz’dan dinleyelim;
Zülkifl'(a.s.)‘ı Dicle kenarından Seyda Molla Ömer ve 4 işçi pikaba yükledi, defin mekanında biz 35 kişi idik , iplerle zorlukla indirdik, çok ağırdı tekbirlerle gömdük. Ancak Seyda Molla Ömer ve 4 kişi kolaylıkla pikaba yüklemişti. Seyda Ömer’e sorduk anlattı.” Zülkifl peygamberi baştan ayağına kadar kontrol ettim, daha dün vefat etmiş gibiydi. Boyu bizim kadardı, kefeni tığla örülmüş şekildeydi, hafif tozluydu, başına dokununca başını örten örtü açıldı, beyaz saç ve sakalı vardı.”
Hem Zülkifl(a.s.) hem de Elyesa(a.s.) kabirlerinin taşınma sırasında görevli bulunan Seyda Molla Ömer de şunları anlatıyor ;
”Her iki naaşı da bizzat gördüm. Naaşlar yeni ölmüş insan cesedi gibiydi. Canlı bir insan yatmış hali, uykudaki hali gibiydi. Nasıl ki yatarsınız sadece hareketsiz olursunuz. İşte aynen öyleydi. Canlı bir insan gibiydi vücut yapıları. Ellerine, beline, ayaklarına uyluklarına ellerimle dokumdum. Her tarafı sağlamdı. Onlara duyduğumuz hürmetten ve mahcubiyetimden dolayı yüzlerini açıp bakamadım. Hz. Zülkifl’ün saçını gördüm, hemen kapattım. Saçı kara değildi, hepsi ak da değildi. İkisinin arasıydı. Kefenlerinde leke bile yoktu. Tertemiz bembeyazdı. Hz. Zülkifl, Elyesa peygamberden daha ağırdı. Boyları bizden uzundu. ”
Her iki Peygamberin de naaşlarının çürümemiş olması , Hz. Peygamber’in ” Cenab-ı Hak, toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram kılmıştır.” hadisi ile irtibatlandırılmıştır.

1316/1898 , 1321/1903 , 1323/1905 tarihli Diyarbakır salnamelerinde ” Nebi Elyesa’nın peygamber olduğu ve kabrinin de Eğil’de olduğu” bilgisi mevcuttur.

Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat
Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Peygamber makam ve kabirleri, Ali Melek
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Eğil ve Ergani halkının dilinde metfun Peygamberler, Yrd. Doç. Dr. M. Cengiz yıldız.

Sort

Hz. Zülkifl (a.s.) – Diyarbakır

Diyarbakır – Eğil – Ziyaret Tepesinde . Eğil ilçe merkezine girmeden 5 km uzaklıkta

Zülkifl(a.s.)’ın peygamberlik bölgesi tüm Mezopotamyadır. Asur Kralı III. Salmasar İsrailoğulları’nı kuzeye Amid bölgesine sürgün etmiştir.Hz. Elyesa(a.s.) ve Hz. Zülkifl(a.s.) ın ailelerinin bu sürgünde yurtlarından çıkarıldıkları ve Eğil’e yerleştikleri tahmin edilmektedir. Zülkifl (a.s.) İÖ . 846 da doğmuştur. Babasının adı Buzi’dir. Buzi Elyasa(a.s.)’nın amcasının oğludur. Annesi Zekeriya kızı Abdiye’dir. Hz. Zülkifl(a.s.) doğduğunda Hz. Elyesa(a.s.) 50 yaşında olduğu tahmin edilmektedir. İÖ 821 de 21 yaşında peygamber olmuştur. İÖ 762 Eğil’de vefat etmiştir. 84 yıl yaşamış ve 49 yıl peygamberlik yapmıştır.

Asıl adı Hazkıya, Hazkl, Hazkil veya Hazekel olduğu dile getirilmektedir. Zülkifl.arapça Haziya’nın karşılığıdır. Haz, nasip anlamındadır. Bir başka rivayete göre de Hz. Elyesa(a.s.)’a iki kere kefil olduğu için Zülkifl ismini almıştır. Rivayete göre Allah(c.c.) İsrailoğullarınına gönderdiği peygamberlerden Elyesa(a.s.)’ın eceli gelip vefatı yaklaşınca Allah(c.c.) ruhunu kabz edeceğini vahiyle bildirdi ve ” Mülkünü, İsrailoğullarından geceden sabaha kadar ibadet eden, namaz kılan, gündüzleri oruç tutan,ve insanlar arasında kızmadan hükm edecek birine ver ” buyurdu. Elyesa(a.s.) kendisine verilen emri İsrailoğullarına bildirdi. Aralarında bir genç kalkıp :Ben olurum dedi. Elyesa(a.s.) ; ” Bu kavmin içinde senden daha büyükleri var, sen otur.”dedi. Sonra ikinci defa aynı teklifi yaptı o genç yine ” Kefil olurum” dedi. Üçüncü defa aynı teklifi tekrarlayınca cevap veren yine o genç oldu. Bunun üzerine Elyesa(a.s.)onu yerine halife bıraktı. Bu Genç Bişr idi. Be sebeple o gence Zülkifl lakabı verildi.

Hz. Zülkifl(a.s.)‘ın aşağıdaki özelliklere sahip olduğu rivayet edilir; Endamlı ve alımlı, iyilikten haz duyan, nasibe boyun eğen, devamlı oruç tutan, ibadeti bedence ve kalpçe sürekli olan, asla sinirlenmeyen, adalet ile iş gören, Elyesa’nın devrettiği emaneti severek kabul eden ve neticede peygamberlikle mükafatlandırılan, sabırlı, kapanan Mescid-i Aksa’yı tekrar ibadete açan, İsrail kavminin çok kötü hallere düşeceğini görebilen, çiftçilik ile geçinen ve çok çalışan, çok sabreden gibi vasıfları bilinmektedir.

Hz. Zülkifl(a.s.)’ın adı Kur’an-ı Kerim’de iki yerde geçmektedir. ”İsmail,İdris ve Zülkifl’i de (hatırla) Onların hepsi sabredenlerdendi.”(Enbiye suresi 85. ayet). ”İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.” (Sad suresi 48. ayet) Hz. Zülkifl(a.s.)’ın kabri Dicle barajı suları altında kalacağından 1995 yılında , yine Eğil’in 2 km güneydoğusundaki Nebi Harun-i Asefi’nin yanına defnedilmiştir.

Hz. Zülkifl(a.s.)‘ün mezar taşında 487/1094 tarihinin yazılı olduğunu ve türbenin duvarında da bennan(usta) olarak Ebu İmad’ın adının geçtiğini , türbenin üzerinde de1091/1680 tarihli bir tamir kitabesi olduğu araştırmacılar tarafından tespit edilmiştir. Buradan hareketle türbenin 1094 tarihinde usta İmad tarafından inşa edildiği ve 1680 tarihinde Şeyh Ömer’in kızı La’l Han Hatun tarafından onarıldığını , ustanın da amele Ali olduğunu söyleyebiliriz. 1301/1883, 1308/1890, 1318/1900 tarihli Diyarbakır salnamelerinde de ” Nebi Zülkifl’in peygamber olduğu ve makamının Ergani de olduğu ” yazılıdır.

487/1094 tarihli kitabe ;
Haza Kabru Zü’l-Kifl sallallalu aleyhi
Tatavva’ bihi Ebubekir İbni el- mevdud vesellem
Sene seb’in ve semanin ve erbaa mietin 487

Zülkifl(a.s.)’ın zaviyesinin 1518 senesine ait bir vakfiyesi vardır. Osmanlı Tahrir defterinde 1518 tarihli ve 1530 tarihli tahrirde bagür ve ruzbegü köy mezarının Zülkifl Nebi zaviyesi için vakfedildiği yazılıdır.1801-1802 diyarbakır salnamesinde de birim belirtilmeden 5400’lük bir gelirinin olduğu yazılıdır.

Zülkifl(a.s.) ‘a ait olan eski türbe , ilçenin 4 km dışında Hacıyan Mahallesindedir. Baraj yapılmasından dolayı sular altında kalma riski nedeniyle Diyanet işleri ve Vakıflar genel müdürlüğü iş birliği ile14-17 eylül 1995 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Nakil için 9 kişiden oluşan bir heyet oluşturulmuş. Bu heyette Eğil Kaymakamı Selim Çapar, Müftü Ekrem Abbasioğlu, Müftülük memuru Burhanettin İncedursun, Eski Medrese hocası Ömer Kalkan ( Seyda Molla Ömer), Eski Medrese hocası İmam Sadullah Kızılay, Kaymakamlık V.H.K.İ Mahmut Laçin ve üç işçi bulunmaktadır. Önce Elyesa(a.s.)’ ın kabrinin taşınmasına başlanmış ve bu faaliyet 2 gün sürmüş. Sonra Zülkifl (a.s.) kabrine ulaşılmıştır. Heyette bulunanlar İttifak halinde her iki cesedin ve kefenin hiçbir şekilde çürümediğini , daha dün ölmüş gibi taze olduğunu belirtmişlerdi.

Bu taşıma hikayesini , definde bulunan Hüsamettin Akboz’dan dinleyelim;
” Zülkifl'(a.s.)’ı Dicle kenarından Seyda Molla Ömer ve 4 işçi pikapa yükledi, defin mekanında biz 35 kişi idik , iplerle zorlula indirdik, çok ağırdı tekbirlerle gömdük. Ancak Seyda Molla Ömer ve 4 kişi kolaylıkla pikapa yüklemişti. Seyda Ömer’e sordum anlattı. ”Zülkifl peygamberi baştan ayağına kadar kontrol ettim, daha dün vefat etmiş gibiydi. Boyu bizim kadardı, kefeni tığla örülmüş şekildeydi, hafif tozluydu, başına dokununca başını örten örtü açıldı, beyaz saç ve sakalı vardı.”

Hem Zülkifl(a.s.) hem de Elyesa(a.s.) kabirlerinin taşınma sırasında görevli bulunan Seyda Molla Ömer şunları da anlatıyor ;
”Her iki naaşı da bizzat gördüm. Naaşlar yeni ölmüş insan cesedi gibiydi. Canlı bir insan yatmış hali, uykudaki hali gibiydi. Nasıl ki yatarsınız sadece hareketsiz olursunuz. İşte aynen öyleydi. Canlı bir insan gibiydi vücut yapıları. Ellerine, beline, ayaklarına uyluklarına ellerimle dokumdum. Her tarafı sağlamdı. Onlara duyduğumuz hürmetten ve mahcubiyetimden dolayı yüzlerini açıp bakamadım. Hz. Zülkifl’ün saçını gördüm, hemen kapattım. Saçı kara değildi, hepsi ak da değildi. İkisinin arasıydı. Kefenlerinde leke bile yoktu. Tertemiz bembeyazdı. Hz. Zülkifl(a.s.), Elyesa(a.s.) peygamberden daha ağırdı. Boyları bizden uzundu. ”

Hz. Zülkifl’in Ergani Makam dağında da makamı bulunur. Halk tarafından ziyaretgah olarak ilgi duyulan mekana çevre illerinden de ziyaretçiler gelmektedir. Makam’a daha çok bahar mevsimlerinde gidilir ve halk tarafından yiyecekler götürülür , gezilir, namazlar kılınır, dualar edilir. Makam’ın bir diğer özelliği de burada açan ve buraya özgü olan makam çiçeğidir. Bir rivayete göre Hz. Zülkifl'(a.s.) ın terinin damladığı her yerde bu çiçek açmıştır. Her iki Peygamberin de naaşlarının çürümemiş olması , Hz. Peygamber’in ” Cenab-ı Hak, toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram kılmıştır.” hadisi ile irtibatlandırılmıştır.

Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Peygamber makam ve kabirleri, Ali Melek
Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat
Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız

Sort