Adana – Ceyhan İlçesine Bağlı Doruk köyünün girişindeki parkın karşı sokağında
Hangi tarihte yaşadığı bilinmeyen bu velinin birçok kerametleri görüldüğü bildirilmektedir. Bunlardan bir tanesi şöyledir ; Türbe yakınlarında ikamet eden ve eski muhtar olduğunu söyleyen Kadir kurt’un anlattığına göre, aslı bu köyden olup İstanbul’da ikamet eden Ali Coşkunisimli bir emekli öğretmen hastaneye gidiyor ve kendisine ameliyat olması için tarih veriliyor.
O gece Cerrah Arap Baba, adı geçen öğretmeni rüyasında ameliyat ediyor. Ertesi günü doktora giden öğretmene doktor nerde amliyat olduğunu sorunca Ali Bey gördüğü rüyayı anlatıyor.
Kaynak ; Çukurova’nın manevi Sultanları , Kazım Temir (Allah ondan razı olsun), Türkiye gazetesi
Adana – Ceyhan İlçesine bağlı Durhasan köyünde , köyün hemen çıkışın bir tepededir.
Ceyhan ilçesinin Durhasan köyü girişinde sağ tarafta bir tepenin üzerinde bulunan asırlık bir meşe ağacının altında, Selçuklu mimari tarzının görüldüğü bir türbede medfundur. Türbenin bakımı köylüler tarafından yapılmaktadır.
Durhasan dede; Çukurova velilerinde Misis kütüklü köyünde kabri bulunan Cabbar Dede’nin kardeşidir. Bu zatı vesile ederek yapılan duaların kabul olduğu yöre halkı tarafından söylenmektedir.
Yaşadığı ve vefat ettiği tarihler kesin olarak bilinmektedir. Türbenin üzerindeki kitabeden 1287 tarihinde restore edildiği anlaşılmaktadır.
Kaynak ; Çukurova’nın manevi Sultanları , Kazım Temir (Allah ondan razı olsun), Türkiye gazetesi
Adana – Seyhan ‘da Sarı Yakup Mahalesinde yer alan Kunduracılar çarşısının içerisinde yer alır.
Bulut Dede Ziyareti, Adana’nın Ali Dede Mahallesi’nde Ayakkabıcılar Çarşısı içindedir. Şehrin merkezinde olmasına rağmen bakımsız bir durumdadır. Bakıcısı yoktur, türbenin küçük bir avlusu, bu avluya bakan küçük bir odada da Bulut Dede’nin sandukası vardır. Türbenin bahçesinde bir adak ağacı vardır, yeşil ve beyaz bezler bağlanır. Bulut Dede Türbesi’nin kimin tarafından yaptırıldığı bilinmiyor. Kaynak kişiler türbenin bulunduğu yere nur indiğini bu nedenle buraya türbe yapıldığını söylüyorlar. Kaynak kişiler nurun yere bulut şeklinde indiğini anlatıyorlar. Bulut Dede’ye ziyaretçiler cuma günü gelmektedir. Yağmur yağdırma, rahatsızlıklardan kurtulma, iş bulma, çocuk sahibi olma için de adak adanır. Dilek gerçekleşirse yiyecek dağıtılır.
Hayatı hakkında bir bilgimiz yoktur. Diğer bir kaynak kişi Bulut Dede’nin Adana’da yaşamış yedi ulu kardeşten biri olduğunu söylüyor. Bunları Cabbar Dede, Çoban Dede, Sadık Dede, Bulut Dede, Ali Dede, Yoğurt Dede, Tosun Dede olarak sıralıyor. Babası Bulut Dede‘yi bir çiftçiye tutma olarak vermiş, sağlığında gölge yapsın diye üstünde bir bulut gezermiş.
Bulut Dede Türbesi‘ne hem dilek tutma hem de yağmur yağdırma için gidilir. Özellikle perşembe gecesi gidilir. Kurban adanır, helva ve yiyecek dağıtılır. Bulut Dede’nin ağası Bulut Dede‘nin ulu biri olduğunu anlayıp bahçeye türbesini yaptırmış. Yağmur duası için Bulut Dede ziyaretine gidilir. Bulut Dede‘nin mezarında Nasr Duası okunur. Ağaçlara oyuncak salıncaklar yapılarak, bu salıncaklarda oyuncak bebekler sallanır. Bebekler sallanırken şu sözler tekrarlanır.
Allahım bize rızkımızı ver Yağmur yağdır Bize sulu sulu yağmuru Vermekten eksik olma
Yağmur duasına katılanlar “Biz buraya geldik sığındık, sen bizim dileklerimizi Allah’tan iste” derler. Türbede Bulut Dede’nin külahı ve teşbihi vardır. 260 yıl önce yaşadığına inanılır.
Kaynak ; Adana Yağmur Yağdırma Törenlerinde ‘’ Boğa Dede – Bulut Dede ve Tosun Dede Kültü , Doç. Dr. Erman Artun
Adana – Çukurova ilçesinde Turgut Özal Bulvarının arka tarafında yer alır.
Çukurova velilerinden Kütüklü köyü yakınlarında kabri bulunan Abdülcabbar dede’nin kardeşi olarak bilinmektedir. Dördüncü Murat Han Bağdat seferine giderken 1638 yılında Misis’e bağlı Havraniye köyünde konaklamış ve Abdülcabbar dede ile görüşerek bir müddet sohbet edip duasını almıştır.
Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Çoban dede’nin 17.yy. da yaşadığı tahmin edilmektedir. O tarihlerde şimdiki Seyhan barajının bulunduğu araziye hakim bir tepede mezarı bulunan Çoban Dede’nin veli bir zat olduğu barajın yapıldığı yıllarda anlaşılmıştır.
Yıllar önce şu an Çoban Dede’nin kabrinin bulunduğu alan çalılık bir araziden ibaretmiş. Oradaki çakılları almak için harfiyat çalışmasına başlanınca, dozerin kepçesi kabrin olduğu kısımda kırılmış bu defalarca tekrarlanmasına rağmen bir türlü sonuca ulaşılamamış.Bu harikulade olaylar burada yatan zatın velilerden olduğuna delil sayılarak kabrin üzerine türbe yapılmıştır.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığının çalışmaları ile türbe ve etrafı düzenlenmiş, ziyarete gelen insanlarımızın ibadetlerini yapabilmeleri için abdesthane ve mescid yaptırılmıştır.
Nasıl Gidilir ; Adana – Ceyhan ‘ da İnce tarla köyünde.
Şeyh Movsar el- İlishani hazretleri , Türkiye’de çok fazla bilinmeyen ama Çeçenistan ve Kafkasya da Büyük saygı, sevgi ve hürmet gösterilen bir Allah dostudur.
Tasavvuf Kültürünü Kafkasya getiren ve İnguşetya başta olmak üzere Kuzey Kafkasyanın her yanında Kadiri tarikatının yaygınlaşmasını sağlayan Büyük Alim Şeyh Kunta Hacı (k.s.) ‘nın abisidir. Kardeşi Kunta Hacı (k.s.) ile beraber ehl-i sünnet ve-l cemaat temeline dayalı bir itikatın yerleştiricisi olmuşlardır. Ayrıca 1860 yıllarda Çarlık rusyası ile Çeçenler arasında yaşanan ve onbinlerce Çeçenin hayatını kaybettiği ve mazlum bir halkın yok olma sürecine girdiği bir zamanda Kunta Hacı hazretleri ve Şeyh Movsar hz. her zaman halkının yanında yer almış, Rus saldırılarına ve katliamlarına maruz kalan Çeçen halkına daima moral ve manevi kuvvet aşılamış binlerce insanın İslama girmesine de vesile olmuşlardır.
Şeyh Movsar ve Şeyh Kunta Hacı (k.s.) 3 ocak 1864 yılında Rusların Şali (Şiela) baskınlarında tutuklanarak Rusya ‘nın Novorod Eyaletinin Üstüjino kentindeki hapishane çok zor 2 yıl geçirmişlerdir. Sonrasında gizemli bir şekilde Hapisden kurtulmayı başaran Şeyh Movsar hz. ‘i yanlarında binlerce Çeçen muhacirlerle birlikte 1866 -1870 yılları arasında ; Osmanlı Devleti’ne sığınmışlardır. Şeyh Movsar ve beraberindeki Çeçenler, Adana’nın Ceyhan ilçesine bağlı İncetarla (Mercin) mevkiini yurt edinmişlerdir. Osmanlıya sığınan Çeçenler daha sonra çeşitli bölgelere yayılmışlardır. Bugün Kahramanmaraş, Sivas, Adana başta olmak üzere pekçok bölgede Çeçen kökenli vatandaşlarımız yaşamaktadır.
Şeyh Movsar hicret ettikten kısa bir süre sonra İnce tarla köyünde vefat etmiştir.
Şeyh Kunta hacı hz ise ; 2 yıl cezaevinde zor şartlarda yaşadıktan sonra ; Bir gün Kunta Hacı’nın koğuşunu açan nöbetçi asker odada kimseyi bulamaz. 35 yaşındaki Kunta Hacı, bilinmeyen bir şekilde ortadan kaybolur, kendisinden haber alınamaz. Ruslar, tehlikeli gördükleri bu genç insanı öldürüp halkı yatıştırmak için onun kendiliğinden ortadan kaybolduğu haberini yaymışlardır. Daha Sonra Şeyh Kunta hacı hazretlerinden haber alınmaz . Vefat ettiği yer ve kabri belli değildir. Çeçenler Kunta Hacı ‘ya o kadar değer verirler ki ; Onun ölmediğine ve ileri de Kıyamete yakın Hz .İsa a.s. İle geri geleceğine inanırlar.
Şeyh Movsar hazretlerinin kabrinin ise nerede olduğu tam olarak belli değildi. Özellikle 1975 yılında İnce tarla köyünde yer alan kabristanın hemen yanında Devlet su İşlerinin tahliye kanallarından çıkan topraklar ; kabirlerin üzerine gelişi güzel dökülerek kabirleri yok etmiştir.
Sonrasını Seyfullah Türksoy şöyle anlatıyor ;
”Geçtiğimiz yıl, tarafımızdan başlatılan Kunta Hacı film projesi, Şeyh Movsar’ın kabrinin ortaya çıkarılmasında bir ilk adım oldu. Filmde, Kadiri zikriyle alakalı bölümler vardı. Bu bölümlerde, filmin orijinalitesi açısından Türkiye’deki Çeçenlerin rol almasını istedik. Fakat Türkiye’deki Çeçen vatandaşlarımız arasında, Çeçenistan’da çok meşhur olan Kadiri zikirlerini bilen kimse yoktu. Bu amaçla, Çeçenistan’ın Naurski bölge müftüsü Rıdvan Dadayev ve birkaç Kadiri müridini Türkiye’ye davet ettik. Ardından bu kardeşlerimizin Sivas’taki Çeçenlerle buluşmasını sağladık. Rıdvan Dadayev ve müridler, bir yandan Kadiri zikrini oradaki Çeçenlere öğretirken diğer yandan da İmam Movsar’ın kabriyle ilgili araştımalar yaptılar. Çeçenistan’dan gelen müridler, bazı yaşlı Çeçenlerin anlatımlarından hareketle Ceyhan İncetarla’daki mezarı ziyaret ettiler. Buradaki köylülerin anlatımları tarihi bazı vesikalarla örtüşünce, İmam Movsar’ın ve beraberindeki arkadaş ve akrabalarının mezarının bu bölgede olduğuna kanaat getirildi. Haber, Çeçenistan’da heyecanla karşılandı ve müridleri gözyaşına boğdu.”
Böylelikle başlatılan çalışmlarla ; Türk ve Çeçen yetkililerin gayretleriyle Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 1 Haziran 2010 tarihli izni ile kazı çalışmaları başlamış, 6′ı erkek, 8′i kadın ve 10′u çocuk olmak üzere 24 adet mezar teknik çalışmalarla ortaya çıkarılarak bugünkü halini almıştır. Bugün Kabristan da ; Şeyh Movsar (k.s.) hazretlerinin yanı sıra ; Şeyh Kunta-Hacı’nın eşi Seda Hanım – Şeyh Kunta-Hacı ‘nın diğer kardeşi Visha el-ilishani – Şeyh Kunta- Hacı2nın Müridi Aysan Bolat El-Hatuni de yer almaktadır.
Çençenistan’da Halen Şeyh Kunta Hacı ve Şeyh Movsar hz’ne çok büyük saygı ve muhabbet beslenir. Her yıl özellikle mayıs ayında Çeçenistanda binlerce kadiri mürridleri uçaklarla Adanaya gelip Şeyh Movsar hz2ni ziyaret edip ; Kabristanın hemen yanında bulunan Kadiri zikir halkasında MEVLAYI ZİKR EDERLER. Bugün Kabristanın türbedarlığını Çeçenler yapmaktadır.
Bugün Çeçen halkı Kafkasya’da İslamın bayraktarlığını yapıyorsa, İslam dininin hakikatlerini yaşıyorsa; Çeçenistan’ın her köşesinde Kadiri zikirleriyle Allah’ın ve Hz.Peygamberin adı anılıyorsa, Rus kültürünün bazı kötü alışkanlıklarından uzak kalabilmişse, bunda Kunta Hacı ve Şeyh Movsar hz2nin tasavvuf öğretilerinin rolü çok büyüktür..
Şeyh Movsar’ın mezarı Türkiye’de, Adana’nın Ceyhan ilçesinde.Kunta Hacı’nın mezarı ise bilinmiyor. Çeçenler , Kunta Hacı’nın aziz ruhunun her zaman yanlarında olduğuna inanıyorlar.
Cabbar Dede‘nin Türbesi, Adana’nın Yakapınar (Misis) bucağına bağlı Kütüklü Köyü yakınlarındadır.
Adana Bölgesi veililerinden olup on altı ve onyedinci asırda yaşamıştır. Abdülkadir-i Geylani Hazretlerinin yoluna yani Kadiriyye tarıkatına mensubtur. Türbesi, Adana’nın Yakapınar (Misis) bucağına bağlı Kütüklü Köyü yakınlarındadır.
Halk arasinda mütevazî bir hayat yaşadı. Çevredeki aşiretlere İslamiyet’in emir ve yasaklarını anlatarak onların dünya ve ahirette kurtuluşa ermeleri için çalıştı. Kendisine karşı çıkanlar olduğu gibi, sohbetlerine koşup ondan feyz alanlar da çoktu. Onu sevenler çocuklarına Cabbar ismini koydular.
Bu sebeple Adana bölgesinde Cabbar ismi yaygındır. Onun birçok menkıbeye kerameti dilden dile anlatılarak günümüze kadar gelmiştir.
Cabbar Dede‘nin hal ve kerametleri meşhur olmuş ve ünü zamanın padişahına kadar gitmişti. Sultan Dördüncü Murad Han, Bağdat seferine giderken, Ceyhan Nehri üzerindeki tarihi Misis Köprüsünü geçip Havraniye köyüne geldiği zaman; “Bu yörede Cabbar Dede diye meşhur bir zat olduğunu işitiriz. Çağırın gelsin, kendisiyle görüşmek dileriz” dedi. Vazifeliler gidip Sultanın emrini bildirdiler.
Cabbar Dede, Sultanın emrini alır almaz atına binerek huzüruna geldi. Allahu tealanın kudretiyle keramet olarak orada bulunanlar, Cabbar Dede’nin atının kaplan, elindeki kamçının da kara yılan olduğunu gördüler. O zamana kadar Cabbar Dede‘nin üstünlüğünü kabul etmeyenler ise, gördükleri bu keramet karşısında pişman oldular. Sultan Dördüncü Murad Han, Cabbar Dede’ye; “Bağdat’ın fethi bana müyesser olacak mı?” diye sordu. Cabbar Dede cevabında; “Haşmetli padişahım! Havraniye Köyünde Genç Osman isminde bir delikanlı vardır. Onu da götürürsen, Bağdat geri alınacaktır” buyurdu. Sultan Dördüncü Murad Han, Genç Osman’ı sefere götürdü. Böylece büyüklerin himmetiyle Bağdat fetholundu.
İlk zamanlar Cabbar Dede’nin büyüklüğünü takdir edemeyen köylüler ve diğer insanlar, durumu anlayınca onun sohbetlerine koşup, feyzinden istifade ettiler. Pek çok gayr-i müslimin hidayete erip Müslüman olmasına vesile olan Cabbar Dede’nin dergahı, gelip gidenlerle doldu taştı.
Dergahının bitişiğinde bir mescid yaptırdı. Vefat ettiği zaman mescidin bitişiğindeki kubbeli türbeye defnedildi. Adana ilinin merkez ilcesine bağlı Yakapınar (Misis) bucağının Kütüklü Köyüne varmadan bir kilometre kadar sol tarafta bulunan türbesinin etrafında en az dört-beş asırlık meşe ağaçları ve bu ağaçlar arasında da eski mezarlar bulunmaktadır.
Bölge halkı, Cabbar Dede‘nin türbesini ziyaret etmekte, onu vesile ederek Allahü tealaya dua edip muradlarına ermektedirler.
Cabbar Dede‘nin hayatı boyunca birçok hal ve kerametleri görüldüğü gibi, vefat ettikten sonra da görülmüştür. Bir Ermeni, Cabbar Dede’nin türbesinin karşısından yüklü olan kağnı arabasıyla gidiyordu. Kağnısı çamura saplandı. Bir hayli uğraşmasına rağmen çabaları boşa çıktı ve bir türlü kurtaramadı. Kendi kendine; “Müslümanlar darda kaldıkları zaman; “Yetiş ya Abdülkadir Geylani diyorlar. Bir de ben çağırayım” dedi ve; “Yetiş ya Abdülkadir Geylanî!” diye seslendi.
Bu sırada Abdülkadir-i Geylanî Hazretlerinin rühaniyeti tecessüm ederek Ermeniyi ve kağnısını bataktıktan kurtardı. Ermeniye yönelerek; “Bizi Bağdat’tan buraya kadar yoracağına, işte şu karşıda Cabbar Dede var… Çağırsan hemen yetişir, sizi kurtarırdı” buyurdu.
Zaman zaman darda kalanların imdadına yetişen Cabbar Dede‘nin türbesinin üzerine büyük bir nur indiği ve geceleri türbesinde Kur’an-ı kerîm okunduğu nakledilmektedir.
Kaynaklar ;
Çukurova’nın Manevi Sultanları ,Kazım Temir, Türkiye Gazetesi
Adana’da Yağ camiinin arka tarafında yer alan Ali Dede camiinin karşı sokağında
Arpacı Dede Türbesi Adana’nın Ali Dede Mahallesi, Ayakkabıcılar Çarşısı arkasında 82.Sokak’tadır. Arpacı Dede Türbesi sokağın üstündedir. 82. Sokak’ın girişindeki evin duvarının dibindedir. Türbe, yalnızca mezardan oluşmaktadır. Mezar yerden 1 m yükseklikte olup duvarla çevrilidir. Mezarın üstü yeşile boyanmıştır ve kafes biçiminde demirle örtülüdür. Arpacı Dede Ziyareti ‘nin, ilk ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Ziyaret hakkında yazılı kaynaklarda bir bilgi yoktur. Evliyalar Ansiklopedisi’nde halkın anlattıklarından yola çıkarak Arpacı Dede’nin 16.yy.da yaşamış olabileceği söylenmektedir. Bu tarih esas alınırsa, aynı yüzyılda mezarın da yapıldığı söylenebilir. Fakat bu söylenenleri kanıtlayan bir yazılı kaynak yoktur.
Arpacı Dede, sağlığında arpa satarak, geçimini sağlar bu parayla hasta yetim fakirlere de yardım edermiş. Bu yüzden sağlığında da Arpacı Dede diye meşhur olmuş, ölünce mezarına da Arpacı Dede Türbesi denmiş.
Kaynak ; Adana Halk Kültüründe Efsaneleriyle Yatır-Türbe-Ziyaret İnancı , Yrd. Doç.Dr. Zeki Çağımlar , Ceyhan Belediyesi Kültür Yayınları
Adana’da Ayakkabılar çarşısının arkasında yer alan Ali Baba camiinin sokağında
Misis Kütüklü köyü Yakınlarında medfun bulunan Abdulcabbar Dede‘nin kardeşi olarak bilinen ve geçimini köşkerlik yaparak geçirirdi. Bir çok kerametleri görülen Ali Dede için 1297 / 1881 tarihli Adana Salnamesi 77. sahifede Ehlullah’dan Ali Dede diye bahsedilmektedir.
Kaynak ; Çukurova’nın manevi Sultanları , Kazım Temir (Allah ondan razı olsun), Türkiye gazetesi