Sofu Dede

 

Sofu Dede Türbesi ; Adana – Karaisalı . Kaledağı köyünden Etekli köyüne giderken yol üzerinde

1297 / 1881 Tarihli Adana Sancağı Salnamesinde Karaisalı yöresinde medfun bulunan evliyalar arasında zikredilen Sofu Dede ; Horasan’dan Hicret edip Anadolu’ya gelen, sofilerden olup Anadolu’nun manevi mimarlarındadır.

Hoca Ahmet Yesevi hazretlerinin neslinden gelen Horasan erlerindedir. Seyfüddin Arif döneminde yetişen Nakşi Tarikatının erenlerinden olan Sofu Dede , Çoban Dede , Cabbar Dede , Bulamaç Dede , Bulut Dede, Erkeç Dede, Arpacı Dede adında 7 sofi Osmanlı 4. Mehmet döneminde ( Miladi 1648 – 1687) Erzurum Horasan bölgesinden oradan Malatya üzerinden Çukurova’ya kadar gelirler. Sofi Dede bu Beldede kalan Manevi bekçilerden olup, kendini ziyaret eden ruh hastaları şifa bulmaktadır. Vefatı Miladi 1661 dir ( H. 1071)

Çukurova Evliyaları kitabında Abdülkadir Kaçar Sofu Dede’yi şöyle anlatır ;
Çobandede ve Koyun dede’nin en büyük kardeşi olduğu varsayılan Sofu dede Karaisalı’nın Kaledağı köyündeki eşsiz güzellikteki türbesinden izliyor dünyayı. Türkiye’nin her yerinden şifa bulamayanlarının, doktorların tedavi edemedikleri hastaların gelip çare aradıkları, çoğu zamanda buldukları bir ziyaretgah Sofudede. Bu köyde yaşayan Mustafa Yenikan (YENiOĞLAN) ‘ın anlattıkları da çok ilginç.
– Ashap’tan birisi, Sofu dede buradayken hastalıklarınız için neden doktor arıyorsunuz? dediği dilden dile dolaşıyor ,yüzyılların öncesinden geliyor. Bu güzel evliyamızda, çevreden ve ülkemizin her yerinden hastalar gelip, yüce Allaha dua edip yalvarıyorlar Sofudede’nin yüzü suyu hürmetine yardım jstiyorlar , tabiki buluyorlar.

İki üç yıl önce ekonomik durumları iyi olan köylüler ve kente göç eden yörenin insanları tarafından türbesi yaptırılan Sofu dede gönüllere huzur vermeye devam ediyor.
Çevresinde yüzlerce müslüman ile ebedi uykusunu uyuyan Sofudede’nin 1974 ‘teki Kıbrıs Barış Harekatı sırasında askerlerimizle birlikte savaştığına inanılıyor. Düşman askerlerini esir alıp, Türk askerlerine teslim ettikten sonra, Yunan ve Rum Askerleri,
– Bizi esir alan o yeşil cübbeli askerler kimdi? diye sordukları dilden dile dolaşıp duruyor.
Sofudede’nin kim olduğu, nereden gelip buraya yerleştiği, yada Kuledağı köyünde vefaat ettiği kesinlikle bilinmiyor. Ama bilinen şey, onun Müslümanlığı yaymak için Çukurova’ya gelip savaştığı, orada şehit düştüğüdür. Ayrıca, Adana Merkeze bağlı Sofulu Köyününde bu dedemizin soyundan geldiğine inanılıyor.

Kaynak ; Çukurova Evliyaları , Abdülkadir Kaçar .
Kaynaklar ; Çukurova’nın Manevi Sultanları ,Kazım Temir, Türkiye Gazetesi

Erkeç Dede

Kabri Şerifi ; Adana – Karaisalı Çatalan Barajından Kaledağı köyüne doğru giderken köye 2 km kala sağ tarafta ağaçların arasında kalan mezarlıkta

Erkeç dede’nin hayatıyla ilgili bilgilerimiz çok kısıtlıdır.Adana – Karaisalı – Çatalan barajından Kaledağı köyüne doğru giderken Köye 2 km kala sağ tarafta ağaçların arasındaki kabristan Erkeç dede kabristanı olarak ziyaret edilir. Erkeç dede’nin kabrinin kabristanda tam olarak nerede olduğu belli değil. Oradaki Halkla konuştuğumuzda O kabristanın yıllardır erkeç dede kabristanı olarak bilindiği ve insanlar tarafından tazim gösterildiğini belirttiler.

Erkeç Dede kabristanının 5 km uzağındaki Sofu Baba Türbesindeki bilgilere göre ; Seyfüddin Arif döneminde yetişen Nakşi Tarikayının sofilerinden olan Sofi Dede , Çoban Dede, Cabbar Dede , Bulamaç Dede , Bulut Dede , Erkeç Dede , Arapacı Dede adında 7 eren , Osmanlı Sultanı IV. Mehmet döneminde ( Miladi 1648 – 1687) Erzurum Horasan Bölgesinden oradan Malatya üzerinden Çukurova’ya kadar gelirler. Erkeç Dede de şu an bulunduğu bölgede kalır ve İslamiyeti doğru olarak irşad ve tebliğ etmek üzere vazife yürütür. Allah sırrını takdir eylesin.

Şeyh Ali Zülfikar

 

 

Şeyh Ali Zülfikar Efendi’nin Kabri Şerifi ; Adana – Merkez’de Emniyet müdürlüğünün yanındaki Şıh Zülfü camii avlusunda

Şeyh Zülfo mescidinin banisi olan Şeyh Ali Zülfikar Efendi ; Tarikat-ı rifaiyye meşayıhındandır. Kabir taşındaki kitabe şöyledir ;
Mürşidü’s Salikin Ve Gavsül Vasilin
Eş Şeyh ali Zülfü İbnuş Şeyh Es Seyyid
Müslim İbnu Muhammed Nam sahibul Hayrat Vel Hasenat

Şeyh Zülfo mescidi ile ilgili Adana Kültür Varlıkları envanterinde şu bilgiler vardır ;
”Kendi adıyla andan dergahın mescidi olan eser, küçük, fakat kunt ve sıcak bir mimarisiyle dikkati çekmektedir. Tamamen kesme taşlarla inşa edilen eser, üç adet sivri kemer gözünün her bir birer kubbeyle örtülü olan 2,80 genişliğindeki küçük bir son cemaat yeri ve içten içe 7,32 x 7,38 m. ölçüsündeki harimden meydana gelmektedir. Son cemaat yerinin kubbeleri iki yan tarafta “L” şeklindeki ayaklara, ortada ise Roma devri sütun başlıklarıyla dikkati çeken iki sütun üzerine oturmaktadır. Kubbeye geçiş için tromplardan istifade edilmiştir. Harimin kubbesinde de köşelerde tromplar kullanılmış, ve yine öncekiler gibi saç kaplama ile korunan bu kubbe de kirpi saçaklarla vurgulanmışür. Harimin bu büyükçe kubbesi ile, son cemaat yerinin kubbeleri arasında hafif bir boşluk bırakılmak suretiyle esere zarafet ve hareketli bir görünüş kazandırılmıştır. Mescit, kuzeyde ve güneyde iki, doğuda üç ve batıda bir pencere ile aydınlatılmaktadır. Doğu, batı ve güney duvarlarında ayrıca birer üst pencere ve yine batıda iki tane dolap nişi görülmektedir. Mihrap, kavsarasındaki mukarnaslarıyla dikkati çekmektedir.
Şeyh Zülfo veya Şeyh Zülfikar Mescidi’nde bezeme olarak dikkatimizi çeken en önemli unsur harimin kapısı ile üstteki kitabe arasına yerleştirilen Roma mimarisinden devşirilmiş bitkisel süslemeli bir levhadır.
Mescidin batısındaki minare yakın zamanda yenilenmiş olup, üzerindeki kitabe 24.6.1993 tarihini taşımaktadır.

Kitabe: Harimin kapısı üstüne yerleştirilmiş bir taş levha üzerine ikişerli dört satır halinde yazılı tamir kitabesi ne yazık ki yağlıboya ile berbat edilmiş olup şöyledir:
Huda Abdülmecid Han’ı muzaffer eylesün ya hu
Vezirinden Ziya Paşa sebeb tamîre ey mehru
Bi-hamdillah tamam oldı ibddethane-i dil-cü
Bina-yı mesdd-i Yortan Veli Dergdh-ı Ali bu
Bildd-ı Rüha’dır şeyhin…..
Nesebde Muslim oğlundan Rufai Şeyhi Şeyh Zülfü
Gafura hamd idüb Remzi, döküb cevher île incü
Didi ya Rab Şu hankahı, zülal nüra kıl memlü 1269 (1853)

Günümüz Türkçesiyle:
Allah, Abdülmecid Han’ı muzaffer eylesin
Vehimden Ziya Paşa tamire sebeb oldu
Allah’a şükürler olsun ki gönül açan dergah tamamlandı
Büyüce Yortan Veli Dergahı Mescidinin binası
Urfa Şehridir şeyhin….
Nesepçe Müslim oğlundan Rufai Şeyhi Şeyh Zülfi
Çalab’a hamd edip Remzi., inci ile cevher döküp
Dedi: Ya Rab Şu hanegahı pür nur île doltur

Şeyh Zülfikar Rufai Dergahı
Adana’da 5 Ocak Mahallesi 13. Sokakta, Askerlik Şubesi’nin kuzeyindeki aynı adla bilinen mescidin yanında olduğu anlaşılmaktadır. İlk yapılış tarihi belli olmayan Dergah’ın 1853 yılında tamir edildiğini ve eski adının Yortan Veli olduğunu, aynı adı taşıyan mescidin kitabesinden öğreniyoruz. Şeyh Ali Zülfikar için Adana Valisi Ziya Paşa’nın imar ettirdiği Dergah günümüze ulaşamamıştır. 1269 (1852) tarihli bir Şer’i Mahkeme sicilinden öğrenmekteyiz. Adana Şer’i Mahkeme Sicili’nin 67. Cilt, 141. sayfasına kayıtlı 1269 (1853) tarihli bir vakfiyesinin olduğu bilinmektedir.

Kaynaklar ;Çukurova’nın Manevi Sultanları ,Kazım Temir, Türkiye Gazetesi
Türk Kültür Varlıkları Envanteri , Nusret Çam , Türk Tarih Kurumu

Hasan Esad Bağdadi

 

Hasan Esad Bağdadi hazretlerinin türbesi ; Adana – Kozan’da Kozan kalesinin eteklerinde

Yıllar önce Kozan Kalesi eteklerinde yapılan bir savaşta atının ayağının kaymasıyla kayalıklardan düşerek şehiden vefat ettiği bildirilen Hasan Esad Bağdadî hazretlerinin ne zaman doğdu ve vefat ettiği bilinmemektedir.
Kabri şerifi, Kozanlı bir hayırsever tarafndan tek odalı bir türbe olarak yapılmıştır. (Allah ondan razı olsun)
Türbe zamanla buraya yuvalanan sarhoşlar tarafından sıvaları dökülüp, kapısı kurşunlanarak, harabe bir vaziyete getirilmiştir.
Kozan Belediye Başkanın çabalarıyla ( Allah ondan razı olsun) çevre düzenlemesi yapılmış , türbe binası düzenlenmiş , abdest yerleri yapılmıştır.

Çomak Dede

 

Çomak Dede Türbesi ; Adana – Kozan’da Çanaklı mevkiinde Şeyh Edebali sokağının ilerisinde Koleje gelmeden Soldaki tepede.

Çomak Dede’nin ismi ve hangi tarihte yaşadığı tespit edilememiştir. Tepede bulunan mezarının üzerinde ve etrafında taş yığını bulunmaktadır. 1297 / 1881 tarihli Adana salnamesinin livayı kozan sis kasabası bölümünde “Evliyayı Kiramdan Ağca Baba ve kasaba-i meskura bir çarık mesafede Çomak dede hazeratının makam-ı alileri vardır” denilmektedir.

Kaynaklar ; Çukurova’nın Manevi Sultanları ,Kazım Temir, Türkiye Gazetesi

Ağca Baba

 

Ağca Baba Türbesi ; Adana – Kozan’da Çınar sokak ile manastır sokağın kesişimindeki kabristanda.

Ağca Baba‘nın hangi tarihte yaşadığı ve isminin ne olduğu hakkında bir kaynak bulunamamıştır. Tahminen 4,5 metre uzunluğunda bir mezarda metfundur. Bir Türkmen ereni olduğu söylenen Ağca Baba‘nın birçok kerametleri görülmüştür. 1297 / 1881 tarihli Adana salnamesi’nin Livayı Kozan Sis Kasabası bölümünde; “Evliya-yı Kiramdan ağca baba ve kasaba-i meskura bir çarık mesafede Çomak Dede hazeratının makam-ı alileri vardır” denilmektedir.

Ağca Baba‘nın kerametlerini araştıran Abdulkadir Kaçan , Çukurova Evliyaları eserinde şöyle anlatır. ” Sakine Çabuk isimli Kozan’Iı kadın şunları anlattı; ”Oğlum kaybolmuş, aradan günler geçmiş bir türlü bulunamamıştı. Anayüreği dayanır mı, gece gündüz ağıtlar yakarak onu arıyor bir türlü bulamıyordum. Artık umudumu kesmiş, öldüğünü yavaş yavaş kabul etmiştim, çünkü, kafamı oynatacaktım. Bütün yakınlarımda (Artık o geri gelmez, kabul et) diyorlardı. Hemen aklıma Ağca Baba‘mız, yüce evliyamız geldi. Kendi kendime bir dua ettim, Allahım, eğer oğlumdan sağ ya da ölü bir haber alacak olursam, Ağcababa’ya gidip bir mevlüt okutayacağım deddim. Yüce Allahım, bu evliyamızın yüzü suyu hürmetine duamı kabul etmiş olmalı ki, bir kuyuya inip, zehirlenmiş ve bayılmış olan oğlum, günler sonra yeniden kendisine gelmiş (Benim annem-babam var. ben neden buradayım ki?) diye önce korkmuş, sonra da koşarak eve döndüğünde aradan tam 10 gün geçmişti… Bu yüce evliyamızın sayesinde oğluma yeniden kavuşmuştum. Hemen adağımı yerine getirdim
Ağacaba’nın türbesi civarındaki herkes onun bir kerametini anlatıyor.” Ağacababa bizim önce canımızın, namusumuzun, sonra da malımızın koruyucusudur. Burada yaşayan çok saf., temiz, dürüst, evliya gibi bir kişi vardı. O da her akşam. Ağca baba‘nın duru bir atla, gelip, mezarının üstünde kaybolduğunu görümüştü. Bunu görenlerin sayısı oldukça fazladır.

Kozan’daki Askeri bölgeye yakın olan Ağca Baba‘nın Türbesi’nden her gece ezan ve dua sesleri yükseldiği, burada nöbet tutan askerler tarafından defalarca duyulmuş, dilden dile, kulaktan kulağa anlatılıyor…

Kaynaklar ;
Çukurova’nın Manevi Sultanları ,Kazım Temir, Türkiye Gazetesi
Türk Kültür Varlıkları Envanteri , Nusret Çam , Türk Tarih Kurumu
Çukurova Evliyaları , Abdulkadir Kaçar

Abdurrezzak Antaki

 

Kabri şerifi; Adana – Seyhan’da Yeni camii giriş kapısının yanında.

Aslen Antakyalı olan Abdurrezzak Antaki hazretlerinin mezarı 1724 tarihinde kendi adına yaptırdığı Abdürrezak Antaki (Yeni) Caminin girişin bulunmaktadır. Vefat tarihi bilinmemektedir. 1297 / 1881 tarihli Adana Sancağı salnamesinin 77. sahifesinde Ehlultah’tan olduğu bildirilmektedir.

Bu caminin yaptırılmasında emeği geçen ve o tarihlerde Adana müftüsü olan Sadık Efendinin mezarı da Abdurrezzak Antaki Efendi’nin hemen yanındadır.
Yeni camiinin cümle kapısındaki kitabe ;
1- Bismillahirrahmanirrahim.
2- Vekad veffake binae hazac Camiu’ş şerif lil fakir
3- Abdurrezzak el Antaki tevelleden. Sümme tevattana fi Adana fi seneti seb’a selasine ve miete ve elf (H.1137 / M. 1724)
Türkçesi
1- Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla
2- Muhakkak bu şerefli camiinin yapımına, Antakya doğumlu olup Adana’yı vatan edinen Hacı Abdurrezzak binyüz otuzyedi yılında mufavvak oldu. (M. 1724)

Kaynaklar;
Çukurova’nın Manevi Sultanları ,Kazım Temir, Türkiye Gazetesi
Türk Kültür Varlıkları Envanteri , Nusret Çam , Türk Tarih Kurumu

Topçu Dede

Adana – Ceyhan ‘da Kurtkulağı köyünde bulunan Esbak dağının tepesinde . Esbak dağı ; Ceyhan’dan Kurtkulağı köyüne gelmeden 300 metre sağda tarafta.

Kurtkulağı köyü Esbak dağının tepesinde kabri bulunmaktadır. Yöre halkı tarafından kabirne nur indiğinin müşahede edildiği söylenen Topçu Dede‘nin asıl adının ne olduğu ve hangi tarihler arasında yaşadığı bilinmemektedir.

Kaynak ; Çukurova’nın manevi Sultanları , Kazım Temir (Allah ondan razı olsun), Türkiye gazetesi

Timurtaş Dede

Adana – Yumurtalık ilçesi yakınlarında Demirtaş köyünde

1297 / 1881 tarihli Adana Sancağı salnamesinin 161. sahifesinde ” Yumurtalık nahiyesi civarında kaim Cebelinur’da Meşahiri Ehlulah’tan Abdulcabbar nam bir makam vardır. Bundan başka nahiyeyi Timurtaş ve Palabıyık dede namları ile üç adet makam dahi vardır ” yazılıdır. Bir çok kerameti olan Timurtaş Dede’nin kerametlerinden bir tanesi şöyle anlatılmaktadır;

Timurtaş Dede’nin yaşadığı dönemde o civarda hayvancılık yapan bir zatın keçilerini çalmışlar. Aç kalan oğlaklar meleşmeye başlamışlar. Bunun üzerine keçilerin sahibi Timurtaş Dede2yi vesile ederek Allahu Tealaya dua etmiş. Çıkan fırtına sonucu yollarını kaybeden hırsızların ellerinden kurtulan keçiler tekrardan köye dönmüşler.

Kaynak ; Çukurova’nın manevi Sultanları , Kazım Temir (Allah ondan razı olsun), Türkiye gazetesi

Narlı Dede

Adana – Ceyhan’a bağlı Doruk kasabasında; kasaba meydanın kuzey batı tarafına düşer. ( Meydan bulunan kahvedekilere sorarsak yerini öğreniriz.)

Narlı Dede‘nin esas ismi ve yaşadığı tarih tespit edilememiştir. Mezarının etrafı tarla sahibi tarafından çevrilmiştir. Etrafında Nar ağaçları bulunduğu için köylüler tarafından bu isim verilmiştir.

Kaynak ; Çukurova’nın manevi Sultanları , Kazım Temir (Allah ondan razı olsun), Türkiye gazetesi