İzmirli Osman Nuri Efendi

İzmirli Osman Nuri Efendi İzmir’de vefat etmiştir. Ancak ne yazıkki kabrinin yerini bulamadık. Ondokuzuncu asırda İzmir ilinde yetişen velilerdendir, izmir’de doğmuş ve yine İzmir’de vefat etmiştir. İzmir ve Manisa’da ilim tahsiline devam eden ve bu sırada hafızlığını da tamamlayan İzmirli Osman Nuri Efendi İstanbul’a gelerek …

Yasin Dede

İzmir – Merkez’de İki çeşmelik – Dibekbaşı semtinde Piyaleoğlu camisinin arka bahçe duvarında

İki çeşmelik – Dibekbaşı semtinde Piyaleoğlu camisinin arka bahçe duvarında bulunan Yasın Dede hakkında somut bilgimiz yoktur. Kabir bahçe duvarınına açılan bir pencere vasıtasıyla görülmektedir.Yerden oldukça yüksektedir.

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

Fettah Dede

İzmir – Basmane’de Fettah dede camii bahçesinde

İzmir’in Basmene ilçesinin 1297 ve 1298 sokaklar köşesinde olan Fettah Camisi avlusunda Fettah Dede olarak bilinen Türkistanlı Hacı Abdülfettah Efendi tarafından 1670 tarihinden önce yaptırılmış olması muhtemel olan caminin bahçesinde yatmaktadır. Cami en son Camii 2011-2013 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. Şu an itibariyle ibadete açık ve kullanılmaktadır

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

İplikçi İsmail Dede

İzmir- Konak ilçesi Namazgah semtinde, Emir Sultan Türbesi’nin yaklaşık 50 metre kuzeybatısında, 956 sokakta yer almaktadır.

İplikçi İsmail Dede adıyla anılan kişinin kimliği hakkında herhangi bir bilgiye rastlayamadık.. Yapının güneydoğu cephesinin önünde yer alan küçük haziredeki mezar taşı kitabeleri dışında inşa ya da onarım tarihi veren bir kitabe de yoktur. Mezar taşı kitabelerinden en eskisi 1129/1716–17 tarihlidir ve Feyzullah Efendi adlı bir kişiye aittir. Hazirelerin genellikle cami, medrese gibi bir mimari kuruluşun çevresinde oluştuğu göz önüne alındığında, türbe söz konusu mezar taşından daha önce inşa edilmiş olmalıdır. Bugünkü mimari özellikleri, inşa tarihi hakkında kesin bilgiler vermekten uzaktır. Türbenin en yakın benzeri yaklaşık 200 metre doğusunda bulunan Emir Sultan Türbesi’dir. İplikçi İsmail Dede Türbesi, Emir Sultan Türbesi’nin adeta küçültülmüş bir kopyası gibidir. Gerek malzeme kullanımı gerekse diğer mimari özellikleri açısından benzer olan bu iki yapının birbirine yakın tarihlerde inşa edilmiş ya da bugünkü şeklini almış olabileceği söylenebilir. Emir Sultan Türbesi’nin 1882-83 yılında, köklü bir onarım geçirerek bugünkü şeklini aldığı bilindiğine göre, İplikçi İsmail Dede Türbesi’nin ondan ve haziredeki mezar taşı üzerinde yazan 1716-17 yılından bir süre önce, muhtemelen 18.yy. başlarında inşa edilmiş olabileceği söylenebilir.
Türbenin doğu cephesi önünde yer alan küçük hazirede, çoğu büyük oranda toprağa gömülmüş olan sekiz mezar taşı vardır. Hazire, bir giriş ve bir penceresi bulunan yüksek bir duvarla çevrelenmiştir.
Türbe duvarları, kasnak ve kubbe yakın zamanda çimentolu harçla içte ve dışta sıvanmıştır. Yer yer dökülen sıvalar arasından, duvarların devşirme bloklar ve kırma taşlarla inşa edildiği görülebilmektedir.
Türbe, ortasında fıskiye havuzu bulunan avlunun etrafında sıralanmış bir mescit ve çaşitli mekanlardan oluşan bir mimari kuruluşun parçasıdır. Bugün bir harabeye dönüşmüş durumdaki yapıların, zaviye/tekke/dergah türü bir örgütlenmeye hizmet eden bir kuruluşa ait olup olmadığının tespiti mümkün olmamıştır. Avlu etrafındaki mekanların mimari özellikleri yakın zamanda eklendiği izlenimi uyandırmaktadır. Türbenin güney duvarı ile mescidin bu cepheye bakan duvarı arasındaki bitişme çizgisi açık olarak izlenebilmektedir. Bu durum, mescit gibi diğer yapıların da sonradan inşa edildiği fikrini doğrulamaktadır. Kare planlı türbenin üzeri, yaklaşık 50 cm. yüksekliğinde sekizgen bir kasnağa oturan, yarım küre şekilli bir kubbe ile örtülüdür . Kubbenin dış yüzeyi alaturka kiremitlerle kaplanmıştır. Gövde üst hizasında yer alan saçak tamamen yok olmuş, kasnak ile kubbe arasındaki, tek sıra tuğla ile oluşturulmuş kirpi saçak ise büyük ölçüde tahrip olmuştur. Doğu cephede, hazireyi çevreleyen yüksek duvarın güney yüzü üzerinde hazireye girişi sağlayan taş söveli, yuvarlak kemerli bir giriş açıklığı yer almaktadır. Çevre sakinleri bu kısımda, vaktiyle bir çeşme olduğunu, çeşme aynasının tahrip olmasından sonra ortaya çıkan kemerli açıklığın hazireye girişi sağlayan bir kapıya dönüştürüldüğünü belirtmektedir. Nitekim, bir insanın ancak eğilerek geçebileceği oldukça küçük boyutlu olan bu açıklık, çeşme aynasının yerleştirilebileceği bir niş için uygundur. Ayrıca, kemer ayaklarının iki yanında testi sekileri halen görülebilmekte, Kuzey cephenin güney ucuna yerleştirilen türbe girişi dikdörtgen şekilli basit bir açıklıktan ibarettir . Türbe bugün , biri güney, diğeri ise kuzey cephe üzerinde yer alan, dikdörtgen şekilli, basit iki pencere açıklığından ışık almaktadır. Üzeri pandantif geçişli bir kubbe ile örtülü olan türbenin, dışta olduğu gibi içte de duvarları sıvalıdır. Mahalle halkının verdiği bilgilere göre 1970’li yıllarda, içeride yer alan sanduka kaldırılmış ve kubbe içten ahşap bir tavanla kapatılarak bir konuta dönüştürülmüştür. Türbe içindeki nişler bu dönemde yapılan uygulamanın ürünüdür. Bugün, türbe ve çevresindeki diğer yapılar harabe halindedir . Kübik bir gövde üzerine oturan bir kubbe ile örtülü İplikçi İsmail Dede Türbesi’ne benzer türbe örneklerine, Anadolu’da, Selçuklular döneminden başlayarak 20. yüzyıl başlarına kadar her dönemde rastlanmaktadır. Ancak, kubbe ile gövde arasında yer alan bir kasnağa sahip türbeler, XIV. yüzyıldan itibaren yaygınlaşmaya

[toggle title=“Kaynaklar load=”hide”] KAYNAK : Ertan Daş
Sanat Tarihi Dergisi Cilt/Volume: XXI, Sayı/Number:1 Nisan/ April 2012, 49-69
[/toggle]

Susuz Dede

İzmir’in Konak ilçesinin Göztepe semtinde Susuz Dede Tepesindedir

“Susuz Dede”, Cumhuriyet öncesi Aya Agapi (Kutsal Aşk ya da sevgi) adıyla bilinen tepede bulunan ve günümüzde yatıra dönüşen bir mezarın ait olduğu söylenen kişinin halk arasındaki adıdır. Susuz Dede’nin kabri Göztepe semtinde kendi ismiyle anılan Susuz Dede Tepesindedir. Susuzluktan ölmüş bir evliya ya da asker olduğu rivayet edilir. Bu yüzden mezarına su dökülür. Cuma günü burası ziyaretçi akınına uğrar. Adak adayan çoktur. Söylentiye göre Susuz Dede, Hafız Nusret Mehmet Efendi adında bir Bektaşi ermişidir.

20. Yüzyıl’ın başlarında, bir başka söylenceye göre de 19. Yüzyıl’da Horasan’dan gelerek Göztepe’ye yerleşmiş olan bu kişi, civardaki İtalyan Bahçesi’nin Arnavut bahçıvanı ile dost olur. Aralarında yaptıkları sohbetlerde, tepenin güzelliğinden söz ederken, “Ancak suyu eksik” diye de yakınır durur. Arnavut bahçıvan bunun üzerine çok sevdiği arkadaşı için hiç aksatmadan her gün tepeye su taşımaya başlar. Bir zaman sonra Bektaşi hayata veda edince, onu çok sevdiği tepeye gömüp, taşıdığı su ile mezarını her gün sular. Bunu görenler de, su taşıyarak dilek ve su adağında bulunmaya başlarlar.

Susuz Dede, 1960’ların başlarından itibaren özellikle cuma günleri, su taşıyanlarla dolup taşar. Ayrıca sporcularla, fuar zamanı İzmir’e gelen sanatçıların da burayı çok sık ziyarete geldikleri görülür. Son yıllarda Susuz Dede’nin ziyaretçileri arasında üniversite sınavlarına girecek öğrencilerin yoğun biçimde yer aldığı nakledilir. Öte yandan değişik söylentilerde asıl adının Ali olduğu iddia edilen dedenin mezarında, hiç kimsenin gömülü olmadığı da savunulmaktadır. Çok eski zamanlara giden bir başka söylenceye göre de İzmir’in bir başka ünlü yatırı olan Mızraklı Dede’nin kardeşi olarak rivayet edilen Susuz Dede, bir cenkten yaralı döndükten sonra, köyü olan Buca yakınlarındaki Işıklar’a doğru giderken, oldukça sıcak bir yaz günü bu tepeye gelir ve su istedikten sonra da aldığı yaraların etkisiyle hakkın rahmetine kavuşur. Tıpkı Mızraklı Dede gibi, Ciğer Dede ile Kabak Dede’nin de Susuz Dede’nin kardeşi olarak anlatıldığı görülür. Diğer taraftan Tanyu, Mızraklı Dede, Salih ve Yusuf Dede’nin üç kardeş olup, bunlardan en büyüğünün Yusuf Dede olduğunun anlatıldığını kaydeder.

[toggle title=“Kaynaklar load=”hide”] Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun
[/toggle]

İmam Cafer-i Sadık Makamı – İzmir

İzmir – Basmane Kubilay Mah 1021 sokakda

İmamı Caferi Sadık Tayyar türbesi Kubilay Mah. 1021 Sk.da bulunmaktadır. Yapının bir ailenin özel mülkiyetinin bir kısmını işgal ettiğinden fotoğraf çekiminin oldukça zor ve ailenin izinine bağlıdır.

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

Şeyh Bedreddin Türbesi – İzmir

İzmir’in Basmane semtinde Fettah Mahallesi 1297 sokakta

İzmir’in Basmane semtinde Fettah Mahallesi 1297 sokakata bulunan türbe aynı anda Mescid olarakta uzun yıllar kullanılmıştır.

Yapımının 1800’lere dayandığı ileri sürülen Şeyh Bedrettin türbesi içinde iki sanduka vardır. Burada medfun bulunan zatlar Horasan erenleri diye bilinir. Fettah Mahallesi 1297 sokakta bulunan tarihi türbe, İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde, “Şeyh Bedri Efendi Mescidi” ismiyle, tarihi bir yapı olarak kayıtlı bulunmaktadır. Yıllarca esnaf tarafından bakımı yapılarak hizmeti sürdürülen yapının restorasyonunun gerektiği ileri sürülür.

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

Salih dede – İzmir

İzmir – Basmane’de kocakapı semtinde 1282 sokakda.

Salih Dede (sali) Yatırı Basmane Kocakapı semtinde 1282 Sk. Karakapı ya da Koca Kapı denen ve aslında Roma Dönemi su kemeri olan yapı kalıntısının dibinde kendine yer bulmuş bir yatırdır. Aslında görülen bir duvar girintisidir ve mezar yapısı gözükmez. Burada çevre kadınları tarafından zaman zaman mum yakılmaktadır ve bu yüzden su kemerinin alt tarafını is kaplamıştır. Bu yatırın, Konak’taki diğer yatırların kardeşi olduğu ve geceleri gözüktüğü anlatılır. Yakınında Vali Kazım Paşa İlköğretim Okulu vardır. Osmanlı döneminde bu bölge tamamen mezarlıktır.

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

Tezveren Dede – İzmir

İzmir – Konak’da 424 sokak’da.

Tezveren Dede’nin kabri, Konak 424 Sk.’ta Damlacık Semtindedir. Sokak başında olan bu yatırda kadınlar tarafından mum yakılmakta ve dilek dilenmektedir. Gerçek mezar asfaltın altındadır. Mezar taşı sokak köşesine taşınmıştır.

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun

Şeyh Mustafa Efendi (k.s.)

İzmir – Konak ‘da Şeyh camii yanındaki türbesinde

İzmir’de yetişen Celveti büyüklerinden. Tahsili ve ailesi ile ilgili fazla bir bilgi yoktur. Aziz Mahmud Hüdai hazretlerinden hilafet almış ve İzmir’e gelmiştir. Izmir’de Tilkilik-Dönertaş’da Yazıcı Mahallesi 961 numaralı sokakta bulunan Şeyh Mustafa Camii onun tarafından yaptırılmıştır. İlk zamanlarda Tezveren Dede Camii dedenilen bu caminin yanında türbesi bulunmaktadır. Cami 1645 yılında külliye olarak yapılmış, medrese, tekke faaliyeti de görmüştür.

Cami 1939’larda askeriye namina depo olarak kullanılmış, nübet tutan askerler yatırın gece dolaştığını bunu ayak seslerinden ve boşalan ibriklerden anladıklarını söylemişlerdir. Bir ara türbeyi yıkmak isteyen kimsenin eli ayağı felç olmuştur. Çocuğu olmayan ve dileği bulunanlar sıkça ziyaret etmektedir.

Kaynak
Abdulhalim Durma , İzmir Evliyaları ,
http://www.erolsasmaz.com
Not ; Fotoğrafları kullanmamıza izin veren Erol Şaşmaz Bey’den Allah razı olsun