Hz. Danyal (a.s.) – Tarsus

Mersin – Tarsus’da . Ulucami nin 100 metre ilerisinde Adana Bulvarı üzerinde 3406 sokakla Adana Bulvarının kesiştiği yerde

Beni İsrail Peygamberlerinde olup, kendine özel kitap verilmeyip kendinden önce gelmiş Tevrat’a bağlı olan Nebi’lerdendir. Babası Hezkil veya Hezkal da İsrailoğulları peygamberlerinden olup Kudüslüdür. M.Ö 606 yılında Babil hükümdarı Buhtunnasr Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı işgal etti. Kutsal eşyaları aldı, Allah’a inanan ihtiyarları öldürdü. Genç kadın ve erkekleri ise esir alıp Babilê götürdü. Danyal(a.s.)’da bu esirler arasında bulunuyordu.

Buhtunnasr , Kudüs esirlerinden Allah inanıp; puta tapmayanları hepse attırıyor ve putperestliğe razı olursa bırakıyor, razı olmazsa öldürüyordu. Danyal(a.s.) da hapiste eziyet görüyor ama durmadan iman ehli olanlara nasihat ederek: sonu ölüm dahi olsa yollarında dönememelerini Alah’ın onları şehit olmaları halinde cenneti vaat ettiğini telkin ediyordu.

Bu sırada Buhtunnasr korkulu rüyalar görmeye başladı. Kimse tabir edemeyince Danyal(a.s.) tabir etti. Bunun üzerine Danyal(a.s.)’a herkesin hürmet ve saygı göstermesini emretti ama çok sürmedi, yine insanları putuna tapmaya zorladı. Danyal(a.s.) yine karşı çıktı. Bu defa Danyal(a.s.)’ı ateşe attırdı ama Cenab-ı Hak onu kurtardı.

Bu mucizelerden sonra, aciz kalan Buhtunnasr, Danyal(a.s.)’a samimi olarak çok saygı gösterdi ve herkesin ona hürmet edip duasını almasını emretti. Bundan sonra her taraftan insanlar gelir duasını alır, felaket anlarında kuraklık gibi günlerde ona dua ettirirlerdi. İşte bu sırada Tarsus’ta da hüküm sürmekte olan Tarsus Kralı kuraklık, kıtlık dolayısıyla , Babil Kralın’dan yağmur duası yapması için Danyal(a.s.)’ı buraya göndermesini istemiş. O da bu isteği kabul etmiştir.

Kuraklık felaketi için buraya gelen Danyal(a.s.) , Tarsus’da irşad vazifesini sürdürmüş ve burada kalarak vefat etmiştir. Kabri şerifi Tarsus’da Makam caminde dir. H. 19 yılında Hz. Ömer (r.a.) döneminde Suriye tarafına gönderilen İslam ordusu , Tarsus’u fethetti. Ordunun başkomutanı olan Ebu Musa el-Eş’ari(r.a.) şehri kontrol ederken bir binaya uğradı. Kapısı kurşunla mühürlenip kilitlenmişti. ”Burada ne var” diye sordu. Tarsuslu Herkus denen zat :” Efendim burada size yarar bir şey yok. Burada Daniyal denen zatın sanduka içinde naaşı var. Bu zatın sandukası var.” Deyip ; Danyal(a.s.)’ın hayatını anlatmış ve şöyle tamamlamış ; Burada vefat etmiş ve onu bu sandukaya koyup saklamışlar. Kuraklık gibi felaket anlarında buraya gelip dua ederiz; duamız kabul olur.

Ebu Musa El-Eş’ari kapıyı açtırdı. İçeride havuz şeklinde çevrik bir yer ortasında mermerden yapılmış gayet uzun bir lahit sanduka vardı. Lahdi açtılar , içinde çok uzun boylu bir ceset gördüler. Ebil- Ali’yeden sahih senetle rivayette:
” Ceset, altın iplikle dokunmuş kumaşa sarılı idi. Cesette hiçbir değişiklik olmamış, yeni konmuş gibi idi.”
Ebiddünya ‘nın rivayetinde ;
” TESTUR – TARSUS , fethedildiğinde Danyal’ı bir tabut içinde buldu. Damarları şah damarı atıyordu….. Deniyor.”
Çeşitli rivayetlerde bildirildiğine göre ; Ebu Musa El- eş’ari (r.a.), Danyal(a.s.)’ın yanında bir Mushaf , bir cere içinde iç yağı gibi bir ilaç , epeyce miktarda ( rivayete göre 10.000 dirhem) para ve birde parmağında yüzük buldu. Bu durumu Hz. Ömer’e anlattı . Hz. Ömer de; O kitabı bize gönder. Cere içindeki ilaçtanda biraz gönder geri kalanını oradaki müslümanlara şifa olarak dağıt. Dirhemleri de yine onlara taksim et, yüzüğü ise sana hediye ettik diye buyurdu.

Hz. Peygamber efendimiz(s.a.v.) : Her kim Danyal(a.s.)’ a delalet ederse (yani: bu kabir ceset ona aittir, buraya şunun için şöyle gelmiştir…. gibi tanıtırsa) onu cennetle müjdeleyin,onu bana gönderin onu cennetle müjdeleyeceğim ” bu hadis üzerine Ebu Musa El- Eş’ari Herkus’u Mekke’ye göndermiştir.

Ebu Musa El- Eş’ari tarafından Tarsus da kabri bulunan Danyal(a.s.)’ın Tarsus da Makam caminde kabri bulunmaktadır. Zayıf bir riveyete göre de ; Ebu Musa El- Eş’ari(r.a.) Danyal(a.s.)’ın kabrini Basra bölgesindeki Sus şehrine(Huzuristan) göndermiş burada kralın hazine dairesinde Hz. Ali(r.a.) tarafından cenaze namazı kılınarak buraya defnedilmiştir. Yine Diyarbakır Eğil’de de Danyal(a.s.)’ın makamı vardır.

Ancak Tarsus’un fethinden günümüze kadar gelen ecdadımızın birikimi ve tecrübeleriyle( keşif – keramet – rüya ve mucizeler) Danyal(a.s.)’ın kabrinin Tarsus da olduğu konusunda genel bir kanaat vardır. Makam camiinde yapılan çalışmalarda Danyal(a.s.)’ın kabrinin bulunduğu alan da 36 adet daha kabir bulunmuş ancak kime ait olduğu tesbit edilmemiştir. Danyal(a.s.)’a ecdadımız da çok önem vermiş, kabrin başında 10(on)’dan fazla hafızın yıl boyunca Kur’an hatmi yapması için vakıflar yapmışlardır. Bugün ne yazık ki bu gelenek devam etmemektedir. Ancak , Peygamberler, hiçbir kimsenin emri ile ; ne Kral ne Melik emriyele istemisyle asla hareket etmezler. Peygamberler tebliğ ve irşat için gidecekleri yere Allah tarafından emirle gönderilirler ve oradan da yine emirle ayrılırlardı. İlahi emir almadıkça gittikleri yeri terk edip ayrılmazlardı. Şayet izin almazlarsa ise , peygamber Yunus(a.s.) gibi cezalandırılırlar.

Danyal(a.s.)’ın yanından çıkan mushaf (kitap) : Remil(reml) ve Cifr kitabı ( Rüyabiri ilmi ve Cifr)
Kaynak ;    Tarsus’ta kabri bulunan Daniyal Nebi(a.s.) H.Hafız Abdürrezzak Öz , Tarsus Abdürrezak öz ilim merkezi

Hz. Elyesa (a.s.) – Diyarbakır

Diyarbakır – Eğil – Ziyaret Tepesinde . Eğil ilçe merkezine girmeden 5 km uzaklıkta

Asur Kralı III. Salmasar İsrailoğulları’nı kuzeye Amid bölgesine sürgün etmiştir.Hz. Elyesa(a.s.) ve Hz. Zülkifl(a.s.) ın ailelerinin bu sürgünde yurtlarından çıkarıldıkları ve Eğil’e yerleştikleri tahmin edilmektedir. Hz. Elyesa’nın adı Kur’an-ı Kerim’de ;
”İsmail, Elyesa, Yunus ve Lutu da(hidayete erdirdik). Hepsini alemlere üstün kıldık” (En’am 86. )
”İsmail, Elyesa’yı, Zülkif’i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.” ( Sad suresi 48)

Hz. Elyesa(a.s.) İÖ 896 yılında doğmuş. 75 yıl yaşamış ve 45 yıl peygamberlik yapmıştır. Asıl adı Elyesa Bin Uhtub Bin Acuz’dur. Hz. Elyesa‘nın İlyas peygamber’in İsraoğulları üzerine halifesi olduğu ve daha sonra da kendisine peygamberlik verildiği ifade edilmektedir. Hz. Musa(a.s.) ve Hz. Harun(a.s.)’ın eşyalarını barındıran Ahid sandığının son muhafızınında Hz. Elyasa olduğu belirtilir. Hz. İlyas'(a.s.)’ ın devrinde yaşamıştır. Rivayete göre ; Elyesa(a.s.)‘ın küçüklüğünde kötürüm bir vaziyette olduğu ve o sırada İsrailoğullarının peygamberi olan İlyas(a.s.)’ın bir gün Yahudilerin azgınlığından kaçarak dul bir kadın olan Elyesa’nın annesinin evine sığındığı, kendisini koruyan bu kadının kötürüm olan oğluna(Elyesa) yaptığı dua kabul olunarak Elyesa(a.s.)’nın sıhhatine kavuştuğu ifade edilir. Bunun üzerine Hz. İlyas’ın dininin esaslarına iman ettiği ve daha sonrada peygamberlik vazifesi ile görevlendirildiği nakledilmektedir. Baalbek hükümdarının zulmünden kaçan Hz. İlyas(a.s.) Tevrat’ı gizli gizli öğretmekte ve kendisi de emirlerinin gereğini yerine getirmekteydi.

Hz. Elyesa'(a.s.) da İsrailoğullarının ıslahı için uğraştı, tebliğ vazifesi yaptı. Azgınlık ve taşkınlıklarını günden güne arttıran bu kavim, Allahu Teala’nın kendilerine gönderdiği kitabın gösterdiği yoldan ayrıldı. Kabileler, devletin başına geçmek yarışına girdi. Aralarındaki ayrılık ve başka memleket meseleleri yüzünden birbirlerine düştüler. İsrailoğulları arasındaki fitnenin kavga ve çekişmelerin sonu gelmez oldu. Nihayet Allahu Teala üzerilerine Asur devletini musallat kıldı. Esir olup zelil ve perişan bir hayat sürdüler. Elyesa (a.s.) İsrailoğullarına çok nasihat etmesine rağmen, onlardan çok azı kendisini dinlemiş ve iman etmişlerdir.

Elyesa (a.s.) ile ilgili halk inanışları da bulunmaktadır. Bölge halkının anlatımına göre; Hz. Elyesa(a.s.), Eğil’e gelip dinini tebliğ etmiş, ancak kimseyi inandıramamıştır. Çok yaşlanmış ve bir gün ortadan kaybolmuş ve hiç kimse nereye gittiğini bilememiş. Bir gün, Eğil’de ölen birisini, götürüp gömmüşler. Gömdükleri yerde Elyesa(a.s.)’ın kabri varmış. Elyesa(a.s.) ölüye ” burdan git, burası benim mezarım” biçiminde seslenince ölü, ” ben ölüyüm gidemem”, deyince, Elyesa(a.s.) ” söyle seni buradan kaldırıp başka bir yere gömsünler” demiş. Ölü yine ölmüş olduğunu ve kimseye sesini duyuramayacağını söyleyince, Elyesa(a.s.) ”sen seslen, ben insanların duymasını sağlarım” demiş. Ölü, buranın Elyesa(a.s.)’nın mezarı olduğunu ve kendisinin başka bir yere nakledilmelerini istemiş ve bunu duyanlar, gelip ölüyü başka bir yere nakletmişler. Hz. Elyesa(a.s.)’nın kabrinin üstüne de kubbe yapmışlar.

Hz. Elyesa(a.s.) İÖ 821 de Eğil de vefat etmiş ve burada eski Tekke köyüne defnedilmiştir. Çok eski bir caminin bitişiğinde bulunan ve iki kemer üzerine oturtulmuş bir türbedir. Mezarının uzunluğu 6 metre civarındadır. Bu ziyaret yerinin , tanıtım yazısında şu ifadeler yer alır; ” Bu kabir , Elyasa(a.s.)’nın dır. İlyas(a.s.) kendisinden sonra İsrailoğullarına halife bırakmıştır. Elyesa Ehtub’un oğludur. Elyesa(a.s.), İlyas(a.s.)’ın amcası oğludur. takriben MÖ 1200 senesinde yaşamıştır. 850 seneden beri burada yaşayan ilim adamları tarafından Elyesa(a.s.) olarak bilinir. Kufi yazı ve muhtelif taşlardaki Arapça yazılarda görüldüğü gibi , kabir Elyesa(a.s.)ın kabridir.”Ayrıca Elyesa(a.s.)’ın mezarının Filistin de bulunan Samiriyye’de olduğunu ileri süren araştırmacılar olduğu gibi , Şanlıurfa’nın Eyyub Nebi Köyü’nde Elyesa(a.s.)’ın metfun olduğuna inanılan bir türbe de bulunmaktadır.

Tekke köyündeki kabri, Baraj yapılmasından dolayı sular altında kalma riski nedeniyle Diyanet işleri ve vakıflar genel müdürlüğü iş birliği ile14-17 eylül 1995 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Nakil için 9 kişiden oluşan bir heyet oluşturulmuş. Bu heyette Eğil Kaymakamı Selim Çapar, Müftü Ekrem Abbasioğlu, Müftülük memuru Burhanettin İncedursun, Eski Medrese hocası Ömer Kalkan ( Seyda Molla Ömer), Eski Medrese hocası İmam Sadullah Kızılay, Kaymakamlık V.H.K.İ Mahmut Laçin ve üç işçi bulunmaktadır. Önce Elyesa(a.s.)’ın kabrinin taşınmasına başlanmış ve bu faaliyet 2 gün sürmüş Sonra Zülkifl (a.s.) kabrine ulaşılmıştır. Heyette bulunanlar ittifak halinde her iki cesedin ve kefenin hiçbir şekilde çürümediğini , daha dün ölmüş gibi taze olduğunu belirtmişlerdi.
Bu taşıma hikayesini , definde bulunan Hüsamettin Akboz’dan dinleyelim;
Zülkifl'(a.s.)‘ı Dicle kenarından Seyda Molla Ömer ve 4 işçi pikaba yükledi, defin mekanında biz 35 kişi idik , iplerle zorlukla indirdik, çok ağırdı tekbirlerle gömdük. Ancak Seyda Molla Ömer ve 4 kişi kolaylıkla pikaba yüklemişti. Seyda Ömer’e sorduk anlattı.” Zülkifl peygamberi baştan ayağına kadar kontrol ettim, daha dün vefat etmiş gibiydi. Boyu bizim kadardı, kefeni tığla örülmüş şekildeydi, hafif tozluydu, başına dokununca başını örten örtü açıldı, beyaz saç ve sakalı vardı.”
Hem Zülkifl(a.s.) hem de Elyesa(a.s.) kabirlerinin taşınma sırasında görevli bulunan Seyda Molla Ömer de şunları anlatıyor ;
”Her iki naaşı da bizzat gördüm. Naaşlar yeni ölmüş insan cesedi gibiydi. Canlı bir insan yatmış hali, uykudaki hali gibiydi. Nasıl ki yatarsınız sadece hareketsiz olursunuz. İşte aynen öyleydi. Canlı bir insan gibiydi vücut yapıları. Ellerine, beline, ayaklarına uyluklarına ellerimle dokumdum. Her tarafı sağlamdı. Onlara duyduğumuz hürmetten ve mahcubiyetimden dolayı yüzlerini açıp bakamadım. Hz. Zülkifl’ün saçını gördüm, hemen kapattım. Saçı kara değildi, hepsi ak da değildi. İkisinin arasıydı. Kefenlerinde leke bile yoktu. Tertemiz bembeyazdı. Hz. Zülkifl, Elyesa peygamberden daha ağırdı. Boyları bizden uzundu. ”
Her iki Peygamberin de naaşlarının çürümemiş olması , Hz. Peygamber’in ” Cenab-ı Hak, toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram kılmıştır.” hadisi ile irtibatlandırılmıştır.

1316/1898 , 1321/1903 , 1323/1905 tarihli Diyarbakır salnamelerinde ” Nebi Elyesa’nın peygamber olduğu ve kabrinin de Eğil’de olduğu” bilgisi mevcuttur.

Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat
Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Peygamber makam ve kabirleri, Ali Melek
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Eğil ve Ergani halkının dilinde metfun Peygamberler, Yrd. Doç. Dr. M. Cengiz yıldız.

Sort