Menfi Hoca Türbesi

Kastamonu ili Tosya ilçesi Hocaimat Mahallesi Hoca İsmail Efendi Sokak

Tosya’da 1934 yılında vefat etmiş olan Menfi Hoca’nın türbesi Sarıkız Mezarlığında büyük bir çitlenbik ağacının altındadır. Asıl adı Hacı Ġsmail olan Menfi Hoca’nın padişah imamı iken Tosyaya sürgün edildiği, kırk sene kaldığı Tosya’da Yeni Cami’nin avlusundaki küçük bir kulübede yaşamış olduğu anlatılır. Ölümüne kadar Yeni Cami’nin tamiri, Kale Suyunun getirilmesi ve şadırvan yapımı gibi hizmetleri görülmüştür. Evliyadan bir zat olup açık kerametleri dilden dile dolaşır.

Fotoğraflar için ; http://www.tosyalider.net/?pnum=208&pt=TÜRBELERİMİZ

Kız Evliya Türbesi

Kastamonu – Tosya ilçesi Harsat Mahallasi Dilaver sokak sonu.

Kız Evliya’nın türbesi Tosya’nın Harsat Mahallesi Dilaver Sokağının çıktığı tepenin dibindedir. Burada yatan evliya’nın kim olduğu ve ne zaman yaşadığı belli değildir. Halk arasında ‚Gavurdan kaçarken üstteki yardan düşerek öldüğü‛, söylenir. Türbenin yeri, etrafı tahta parmaklıklı küçük bir mezardan ibarettir. Civarında birkaç ardıç ağacı ile bir kiraz ağacı bulunur. Yanındaki tahta çardak türbeyi ziyarete gelenlerin yağmurdan ve rüzgardan korundukları bir sığınak gibidir. Arka taraftaki tepenin altına doğru bir mağara açılmıştır. Buradan vaktiyle türbeye su getirmek için çalışıldığı anlaşılıyor.

Kaynak ; Kastamonu Evliyaları , Abdülhalim Durma……
Fotoğraflar için ; http://www.tosyalider.net/?pnum=208&pt=TÜRBELERİMİZ

Hamza Baba Türbesi

Kastamonu – Tosya – İbniselim Mahallesi Şehit Hamza Sokak Hamzababa Camii arkası

Horasanlı bir ermiş olup, beraberindeki Türk oymaklarıyla 1215 yılında Tosya’ya gelerek burayı İsfendiyar Beyliğine katmış olduğu anlatılan Hamza Baba’nın Tosya İbn-i Selim Mahallesinin Hıdırlık mevkiinde yer alan türbesi, halk arasında ‚Yeşil Örtülü‛ diye bilinir. 1968’de yapılan ve aynı adı taşıyan caminin üst tarafına düşe türbe, biraz yüksekçe bir yerdedir. Eski binası yandığı için yeniden yapılmıştır. Hamza Baba türbesi iki katlı bir binadır. Etrafı mezarlıktır. Binaya önden merdivenle çıkılmakta, küçük bir kapı ile içeri girilmektedir. Odanın sağında yeşil örtülü bir sanduka vardır.

Hamza Baba, Horasanlı bir ermiş olup beraberindeki Türk oymaklarıyla gelerek burayı İsfendiyar Beyliğine katmıştır. Büyük bir ihtimalle Horasan’ın Tus şehrinden gelmiş oldukları için ve Tosya’dan yetişen bazı bilgin ve şairlerin Tusi lakabını kullanmış olmaları yüzünden buraya önce Tus denilmiş, bu isim sonraları Tusya ve Tosya şeklini almıştır, denilir..

Fotoğraflar için ; http://www.tosyalider.net/?pnum=208&pt=TÜRBELERİMİZ

 Kaynak ; Kastamonu Evliyaları , Abdülhalim Durma

Cünuni Baba Türbesi

Kastamonu – Tosya – Çatma Mahallesi Çatalkaya Sokak devamı kaleyakası

Cünuni Baba’nın türbesi Tosya’da Çatalkaya’dan Kaleyakası bağlarına kadar inen yolun sağındadır. Şehirden uzaklığı yürüyerek yarım saat kadardır. Halk arasındaki inanışa göre, Cünuni Baba çok keskin bir evliyadır. Türbesine ‚Cinönü‛ denmesinin sebebi de bu olsa gerektir. Onun Ilgaz Dağlarında yatan Benli Sultan’la kardeş olduğu, bir savaşta şehit düşerek buraya gömüldüğü rivayeti de daima anlatılanlar arasındadır.

Türbe iki katlı büyük bir gümeleden ibarettir. Kerpiçleri dökülmüş, sadece bir iskeleti kalmıştır. Yola bakan duvarda bir iki kerpiç arasına örülmüş iki mezar taşı görülür. Bunlar Cünuni Baba’nın mezar taşlarıdır. Üzerindeki yazılar son derece silinmiş olup sadece eski rakamlarla 978 tarihi okunabilmektedir. 1570’e karşılık olan bu tarihe göre taşların yazılışı dolayısıyla türbe 400 yılı aşan bir geçmişe sahiptir.

Kaynak ; Kastamonu Evliyaları , Abdülhalim Durma

Fotoğraflar için ; http://www.tosyalider.net/?pnum=208&pt=TÜRBELERİMİZ

Abdülmecid Bin Şeyh Nasuh Tosyevi

Kastamonu – Tosya – Şeyh Mahallesi Devecioğlu Cami Sokak

XVI. yüzyıl Osmanlı ulemâsından olan Abdülmecîd b. Şeyh Nasûh et-Tosyevî, başta tefsir olmak üzere çeşitli ilim dallarında çok sayıda eser veren çok yönlü bir kişidir. Tasavvufî bir çevrede yetişen Şeyh Nasûh Efendi bilimin gereğine, yararına ve önderliğine inanmış; sâliklerin, muhiblerin ve tasavvuf erbâbının Kurân ve hadîsler ışığında mutlu ve huzurlu yaşayıp dünya ve âhiret saâdetine ulaşmaları amacıyla yazı, risâle ve eserler yazmıştır. Dînî ve tasavvufî içeriğe sâhip olan bu eserlerde Kurân tefsiri, hadîs şerhi v.b. konuları açıklamaya odaklanmış, bu eserleriyle hem eğitme, öğretme ve yetiştirme (irşâd) endişesi taşımış hem de adını ölümsüz kılıp âlemde hoş bir sadâ bırakmıştır.

Abdülmecid Efendi nâmıyla tanınan Şeyh Nasûh Efendi’nin künyesi kaynaklarda şu şekilde aktarılır: Abdülmecîd b. eş-Şeyh Nasûh b. İsrail et-Tosyavî el-Amasyavî.

Hakkındaki bilgiler eserlerinden öğrenilenlerle rivâyetlerden ibârettir. Çeşitli tarikat büyüklerinin ve babasının menkıbelerinin işlendiği Menâkıbü’l-evliyâ adlı eserinde, dedesini velâyet ve kerâmeti ile meşhur Kâdirî tarikatından icâzetli İsrâil Dede olarak tanıtır. Babasının da hat ve meânî ilminde usta, Risâletü’l-edviyye fî tarîkati’s-sûfiyye ve Risâletü’l-edebiyye adlı bir eser sahibi, Zeyniyye tarikatının büyüklerinden Şeyh Nasûh Efendi olduğunu belirtir.

Aslen Tosyalı olmasına rağmen tasavvufî eğitimini Şeyh Tâcüddin İbrahim Karamânî’nin (ö. 872/1467-68) yanında tamamlamış, sonra Bursa’daki Zeyniyye Tekkesi’nde üç yıl (1513-1516) postnişîn olmuş ve akabinde Tosya’ya dönüp orada vefat etmiştir.

Şeyh Nasûh Efendi’nin kardeşi Yahya Efendi de âlim ve fâzıl bir kişi olup matbu Avamil-i Cürcânî Şerhi ve Abdülmecîd b. Abdüllatif b. Ferişte’nin (ö. 874-1469) Lügat-i kânûn-i İlâhî adlı Kurân sözlüğüne şerh yazmıştır. Pîr Muhammed adında bir de oğlu vardır. Bir eserinde oğlunun doğum tarihini (h. 773) olarak belirten müellif, eserlerinin çoğunda kendini Abdülmecîd b. eş-Şeyh Nasûh b. İsrail olarak tanıtmış, kaynaklar da onu âlim, müfessir, sûfî gibi sıfatlarla anmışlardır. Eğitimi hakkında kaynaklarda bilgi bulunmayan müellifin bir eserinin sonundaki “H. 931 Kostantiniyye” kaydından bir ara İstanbul’da bulunduğu ve İstanbul’un eğitim için sunduğu nimetlerden yararlandığı söylenebilir. Eserlerinin içerik ve konularından tefsir başta olmak üzere vaaz, fıkıh, tarih ve âlet ilimlerinde iyi yetişmiş bir kimse olduğu anlaşılan Şeyh Nasûh Efendi Kur’ân’ın açıklanıp anlaşılmasını önemseyerek hayatında tefsir ilmine özel bir yer ayırmıştır.

Eserlerinde Zeyniyye tarikatının şeyhlerinden söz edip onları “şeyh/şeyhimiz” sözleriyle anması Zeyniyye tarikatına mensûbiyetinin ve hayatını bu tarikatın düsturlarıyla şekillendirdiğinin işâreti sayılan Şeyh Nasûh Efendi’nin aile çevresinden aldığı eğitim tasavvufî kimliğinin oluşmasında etkili olmuştur. Eserlerinde bazen şiirlerine yer vermesi şâirlik yönünün bulunduğunun işâreti sayılmıştır.

Şeyh Nasûh Efendi’nin ölüm tarihiyle ilgili rivâyetler muhteliftir. Kaynaklarda onun ölümü ile ilgili 887/1482, 960/1552, 973/1565, 996/15885 gibi farklı tarihler zikredilmiş olsa da bu tarihler içerisinde H. 996/M. 1588 yılının, onun ölüm tarihi hakkındaki en makul rivâyet olduğu söylenebilir.

Fotoğraflar için ; http://www.tosyalider.net/?pnum=208&pt=TÜRBELERİMİZ
Hayatı için ; http://www.kastamonur.com/seyh-nasuh-tosyevi-efendi/

Tosyalı Şeyh Hacı Mehmet Efendi

Kastamonu – Tosya – Kargı mahallesi havuzaltı sokak No:29 .

Benli Sultan’nın Şeyhi , Tosyalı Hacı Mehmet Efendi

Türbede Nakşibendi tarikatının Halidiye kolu şeyhlerinden Tosyalı şeyh hacı Mehmet efendi yatmaktadır.1250 hicri Tosya kayıtlarına göre doğum tarihi 1208 dir.Orta boylu kır sakallı bir zattır.

Türbeye abdulgaffur denmesinin nedeni Hacı Mehmet Efendinin Oğlu Abdulagaffur’un da aynı yerde yatmasıdır.Zamanın en büyük din alimlerinden biridir Hacı Mehmet Efendi.Bilgilerini insanlara yaymak adına bir çok eseri kaleme almıştır.Bunlardan en önemlisi VAKIF adındaki el yazması tefsiridir.İki ciltlik bu eserin sadece bir cildi günümüze kadar gelmiştir.Hocasının kim olduğu konusunda kaynaklarda bir bilgiye rastlanmamaktadır.Hakkında çok az bilgiye ulaşabildiğimiz Hacı Mehmet Efendi yaşadığı süre içerisinde birçok öğrenci yetiştirmiştir.Bunlardan beklide en önemli olanı Benli Sultan diye bilinen Şeyh Muhyittin Efendidir.Hakkında anlatılan bir çok menkıbesi vardır.Bunlardan birkaçını sizlerle paylaşmak isterim.

Her evliyanın kendine has kerametleri vardır.İşte Şeyh Hacı Mehmet Efendiye ait olduğu rivayet edilen menkıbeler:

Birgün davul zurna eşliğinde düğün alayı geçiyormuş.Bu düğün alayının önünde köçekler oynuyormuş. Şeyh Hacı Mehmet Efendi bu alayı görmemek için oradan uzaklaşmaya çalışır.Acele ile başkasına ait bir ekili ekin tarlasına girer.Dervişlerine bu olayı anlatır ve ‘’ben ölünce benim sağ ayağımın kefeni çürür,mezarımdan çıkarıp beni yeniden kefenleyin’’ der.

Ölümünden 7-8 sene kadar geçmiştir.Dervişlerinden birinin rüyasına girer ve ona bu vasiyetini hatırlatır.Dervişi bunu dikkate almaz ama olay birkaç defa tekrarlanınca diğer dervişlerle birlikte mezarı açarlar. Şeyh Hacı Mehmet Efendi nin vasiyetinde olduğu gibi sağ ayağının kefeni çürümüştür.Hemen kefeni değiştirirler ve yeniden Şeyh Hacı Mehmet Efendi yi gömerler.

Dervişleri Şeyh Hacı Mehmet Efendiye hastalanıp ölüm döşeğine düştüğünde ‘’Sen ölürsen biz senin hasretine dayanamayız kırkına bizide kat ,bizi koynuna al ‘’ derler. Şeyh Hacı Mehmet Efendinin ölümünün kırkıncı gününde ikiside ölür. Şeyh Hacı Mehmet Efendi’nin ayak taşını onların baş taşı yaparlar ve onları buraya gömerler.

Şeyh Hacı Mehmet Efendi ölümünden birkaç gün önce hasta yatağında yatarken bir hurma ister.Hurmayı yer çekirdeğini ise yutar.Karısına ise bir hurma çekirdeği yuttuğunu ölümünden sonra mezarından bir fidan biteceğini ve bunu ilkkez görenin fidanı neye benzetirse o meyveyi vereceğini söyler.Ölümünün üzerinden bir süre geçtikten sonra birgün kızı Şeyh Hacı Mehmet Efendinin mezarından göğüs hizasında bir fidan çıktığını görür.Hemen annesine seslenir:’’anne babamın mezarından bir çağla (badem) fidanı çıkmış’’. Şeyh Hacı Mehmet Efendinin eşi ise vasiyetini hatırlar.Bir süre bekledikten sonra o fidanın Şeyh Hacı Mehmet Efendinin söylediği gibi çağlaya benzetilmesinden ötürü çağla olduğu rivayet edilir.

Benli Sultan Şeyh Hacı Mehmet Efendinin talebesidir.İlim tahsilini tamamlayınca’’ İrşad görevi için nereye gideyim ya şeyhim ‘’diye sorar. Şeyh Hacı Mehmet Efendi de ona ‘’bana yakın olup ziyaretçin az mı olsun,yoksa bana uzak olup ziyaretçin çok mu olsun’’ der.Benli Sultan Hazretleri de ‘’ziyaretçim bol olsun isterim ama hocam bu nasıl olabilir ki?Siz burada iken benim ziyaretçimin çok olması hiç olası değil.Siz ölünce burada kalırsınız.Beni o gideceğim köydekilerden başka kimse tanımaz ziyaretime gelmez ‘’cevabını verir. Şeyh Hacı Mehmet Efendi de’’ben Tosya’da yatacağım bana ziyarete gelenleri ben sana gönderirim’’ der.

Bu gün Şeyh Hacı Mehmet Efendi nin mezarını çok az kişi bilir.Ama Benli Sultan’ı akın akın insanlar ziyaret ederler.

Fotoğraflar için ; http://www.tosyalider.net/?pnum=208&pt=TÜRBELERİMİZ
Hayatı için ; http://www.haber37.gen.tr/evliyadan-tosyali-haci-mehmet-efendi.html