Kabir Azabı Haktır.

tarafından
1166
Kabir Azabı Haktır.
kabir azabı

kabir azabı

Kuran-ı Kerim’de ki ayetlerin işaretleri, Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem)den gelen mütevatir
hadislerin açık beyanları ümmetin önceki ve sonraki muteber alimlerin ittifakıyla kabir azabı haktır. Bunu müminlerin günahkarları ve kafirler görürler. Salih müminler ise bundan azad edilirler. Kabir azabının hak olduğunu gösteren delilleri şu şekilde özetlemek mümkündür.

Konu ile ilgili ayeti kerimeler:
1-Allah iman edenleri dünya hayatında ve ahirette, değişmeyen sözle sabit kılar. Allah zalimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar.” (İbrahim 27)
Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) Allah-u Teala’nın; “Allah (Celle Celalühü) iman edenleri dünya
hayatında ve ahirette, değişmeyen sözle sabit kılar (ayaklarını kaydırmaz).” kelamı hakkında şöyle buyurdu: Allah (Celle Celalühü) ‘nün mümini değişmeyen sözle sabit kılması kabirdedir. Ona; “Rabbin kimdir? “Dinin nedir?”, “Peygamberin kimdir?” denildiğindedir. (Buharı, Tefsiru Sureti İbrahim:2, Nesaî, Cenaiz 114)

2-O azap ateştir. Onlar sabah akşam ateşe takdim edilirler. Kıyamet kopunca da firavun ailesini azapların en şiddetlisine sokun (denilecektir) ” (Mümin:40/46)
Görüldüğü gibi Firavun ve ailesine kıyamet kopmadan önce sabah akşam ateşle azap edileceği beyan edilmiştir. Bunun kabir azabı olduğu aşikardır.

3-0 zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatırlar ve ruhunuzu teslim edin. Bugün Allah (Celle Celalühü)’ne karşı haksız şeyler söylediğinizden ve onun ayetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız derler.” (En’am:6/93)

Bu ayette meleklerin zalimlerin canlarını alırken onlara ”bugün alçaltıcı bir azapla cezalandınlacaksınız ”dedikleri zikredilmektedir. Bu azabın ahiret azabından farklı bir azap olduğu açıktır. Çünkü ”bügün” ifadesi kullanılmıştır. “Yakında münafıklara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba uğratılacaklardır.” (Tevbe : 9/10)

Kabir Azabı ile ilgili Hadis-i Şerifler
Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem)den kabir azabının hak olduğunu beyan eden hadisler, sahabilerden büyük bir topluluk tarafından rivayet edilmiş ve güvenilen hadis kitaplannda yer almıştır. Bunların tümünü inkara kalkışmak veya taşımadıkları manalarda yorumlamak nakle dayanan bu dinin ruhuna terstir. Ayrıca kabir azabının inkar etmek Küfrü (kafir olmayı) gerektirir.
1- Hz.Aişe (Radıyallahu anha) nın yanına bir Yahudi kadın girip kabir azabını zikretmiş, akabinde de Hz.Aişe (Radıyallahu anha) ya hitaben; “Allah seni kabir azabından korusun.” diye dua etmiştir. Bunu üzerine Hz.Aişe (Radıyallahu anha) ,Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) kabir azabını sormuş. Allah Rasulu (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) “Evet kabir azabı haktır(vardır)” buyurmuştur. Hz.Aişe (Radıyallahu anha) “Ben bundan sonra Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) in herhangi bir namaz kılıp da bunda kabir azabından Allah’a sığınmayı terk ettiğini görmedim.” demiştir. (Buharı, Cenaiz 87)
Hadisin diğer bir rivayetine göre Hz.Aişe (Radıyallahu anha) şöyle demiştir: Benim yanıma Medine Yahudilerinden iki yaşlı kadın girdiler ve konuşma arasında bana; “Şüphesiz kabirlerdeki ölülere kendi kabirleri içinde azap edilir.” dediler. Ben o kadınların bu sözünü kabul etmedim, onları tasdik etmem bana güzel gelmedi. Sonra çıkıp gittiler. Bu sırada Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) benim yanıma girdi. Benkendisine; ”Ey Allah’ın Rasülü! iki yaşlı kadın benim yanıma girdiler ve şunu söylediler.” dedim. Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem); “Onlar doğru söylemişler.Kabir ehli öyle bir azapla azap edilirler ki onların azaplarını hayvanların hepsi işitir.” buyurdu. Hz.Aişe (Radıyallahu anha) diyor ki: ”Ben bundan sonra Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) in herhangi bir namaz kılıp da bunda kabir azabından Allah’a ne sığınırken görmüşümdür.” (Buharı, Daavat:37)
Hadisin başka bir rivayetinin sonu şöyledir: ”Şüphesiz ki sizler kabirler de insanların deccalle imtihan olundukları gibi imtihan edileceksiniz ” (Müslim; Kusuf8, no: 903; Nesaî, Kusuf 12; Darimi, Salat 187)
2-Esma bint Ebi Bekr (Radıyallahu anhuma) diyor ki: Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) bir defasında ayağa kalkıp hutbe okudu. Hutbesinde kişinin kabirde tabi tutulacağı imtihan fitnesini zikretti. Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) kabir hallerini böyle tafsilatıyla anlatınca Müslümanlar dehşetli bir suretle feryatla ağlaştılar. (Buharı, Cenaiz:87. Nesaî, Cenai 15)
3-Abdullah bin Ömer (Radıyallahu anhuma) diyor ki ; Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki sizden biriniz öldüğü zaman ona, varıp oturacağı yeri sabah akşam gösterilir. O kimseye cennet ehlinden ise cennetten, Cehennem ehlinden ise cehennemden olan yeri gösterilir. Ve “işte senin oturacağın yer burasıdır. Nihayet kıyamet günü Allak seni buraya gönderecek” denilir. (Buharı, Cenaiz:90.Rikak:42. Muslim, Cennet 65-66 no: 2886. Nesaf Cenaiz 116)
4-Hazreti Ali (Radıyallahu anh) diyor ki: Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) Ahzab (Hendek) savaşı günü ikindi namazını kılamadığından müşrikler aleyhine beddua edip şöyle dedi: “Allah müşriklerin evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun. Onlar bizleri güneş battığı zamana kadar orta namazdan (ikindiden) alıkoydular.” (Buharı, Cihad:98, Megazr.29. Bakara suresimn tefsiri 29 no: 2984. îbni Mace, Salat:6 no: 684)
5-Abdullah bin Mesud (Radıyallahu anh) diyor ki: Müşrikler Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) ‘i (İkindi namazından) alıkoydular Ta ki güneş kızardı yahut sarardı bunun üzerine Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem); “Bizi orta (yani ikindi) namazından alıkoydular. Allah onların karınlarını ve kabirlerini ateşle doldursun! buyurdu. (Müslim, Mesacid 206 no:628, İbni Mace, Salat:6, no:686 )
6-Ebu’z-Zübeyr, Cabir bin Abdullah’a kabirde imtihan eden meleği sorulduğunu onun da şu cevabı verdiğini rivayet etmiştir: “Şüphesiz ki bu ümmet kabirlerinde imtihan edilecektir. Mümin kul kabrine konulup adamları ondan aynlıp gidince ona çokça azarlayan bir melek gelecek ve şöyle diyecektir (ve Peygamber Efendimizi göstererek ) ”Sen bu adam hakkında ne diyordun? Mümin kul “Şüphesiz ki o, Allah’ın ve Rasulü ve kuludur diyordum.” der. Bunun üzerine melek ona şöyle der; “Şimdi sen cehennem ateşinde olan yerine bak. Allah seni ondan kurtardı ve senin görmüş olduğun ateşteki yerini şu gördüğün cennetteki yerinle değiştirdi ” der. Mümin kul her iki yerini de görür. Bunun üzerine; “Bırakın beni de ailemi müjdeleyeyim ” der. Ona; “Sakin ol, burada kal ”denilir. Münafığa gelince ailesi onu defnedip geri dönünce o oturtulur ve ona şöyle denilir: ”Sen bu adam hakkında ne diyordun?” O da; ”Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. insanlar ne söylüyorsa ben de onu diyorum” der. Bunun üzerine ona; “Anlamaz olasın İşte senin cennette gideceğin yer şu idi. Orası cehennem de ki yerinle değiştirildi denilir. Cabir bin Abdullah (Radıyallahu anh) diyor ki; Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedigini işittim: “Her kul kabirde öldüğü hal üzere diriltilir. Mümin, imanı üzere münafık da nifakı üzere…” (Ahmed bin hanbel :3/346)
7-Hazreti Osman (Radıyallahu anh) ‘ın azatlı kölesi Hani diyor ki: Osman (Radıyallahu anh) bir kabrin başında durduğu zaman sakalını ıslatıncaya kadar ağlardı. Kendisine “Cennet ve cehennem hatırlatılınca ağlamıyorsun da bu kabirde niçin ağlıyorsun?” denildi. O da dedi ki; Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki kabir, Ahiretin konaklarından ilk konaktır. Kişi ondan kurtulursa ondan sonra ki haller daha kolaydır. Eğer kurtulamazsa ondan sonrakiler daha şiddetlidir” Hazreti Osman (Radıyallahu anh) şöyle devam etti: Rasullüllah (Sallalllahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Ben hiçbir korkunç manzam görmedim ki kabir ondan daha korkunç olmasın.” (Tirmizî, Zühd:5 no:2308. Ibni Mace Zühd:32 no:4267. Ahmed bin Hanbel:l/63)

İlginizi Çekebilir  Mehmet Haffaf Hazretleri

Kabir azabı haktır. Kafirlere ve müminlerden günahkar olanlarına yapılır. Bu konudaki haberler mütevatir derecesine ulaşmış İslam dininin şiarından kabul edilmiştir. Rabbim hepimizin kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin.

Kaynak ; Marifet dergisi , Ocak 2016 sayısı , Abdülfettah Kevseri